12 Ağustos 2003 Salı

Siyanür zehrini Uşak'a saçacaklar



  
 12 Ağustos 2003 21:00
     
Maden Yasası'nın ardından, Uşak Kışladağ altın madeni projesi yeniden gündeme geldi. Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşerek maden çıkarma iznini alan Kanadalı El Dorado şirketine karşı Kışladağ köylüleri mücadele etmekte kararlı.
Uşak Kışladağ altın madeni projesi Maden Yasası'nın ardından yeniden gündeme geldi. Kanadalı El Dorado şirketinin Türkiye'deki işlerini yürüten TÜPRAG, yıllardır Kışladağ bölgesinde altın çıkarma için çalışmalar yapıyor. Siyanürün zararlarını Bergama köylülerinden öğrenen Kışladağ köylüleri de, 1995 yılından beri Kanadalı şirkete karşı mücadele yürütüyor. Siyanürlü yöntemle altın arama çalışmaları için devletten istediği desteği alan şirkete karşı Kışladağ sakinleri, Kışladağ Doğal Güzellikleri Koruma ve Yaşatma Derneği'ni kurdular. Köylüler eylemler ve etkinliklerle seslerini duyurmaya çalışıyor. El Dorado şirketinin siyanürlü altın çıkarmasına karışı oluşan halk muhalefetinin önde gelen isimlerinden Salim Bal, maden ve çalışmaları ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Derneğiniz nasıl bir çalışma yürütüyor? Derneği buradaki köylülerle birlikte kurduk. Kışladağı Çevre ve Doğal Hayatı Koruma Derneği. Yaklaşık 70 üyemiz var. Eşme'de yapılan şenliklerde sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Şimdi milliyetçiyiz diyenler, bize terörist muamelesi yapanlar yabancıların madenini savunuyor. Eğer milliyetçilik diyorlarsa gerçek milliyetçilik bu toprakları savunmaktır. Onları talan edenleri değil. Kışladağ Altın Madeni için şirketin faaliyetlerini anlatır mısınız? TÜPRAG buradaki çalışmalarına yaklaşık 4 yıl önce başladı. Köylerde toplantılar yaparak altın madeninin yararlarını anlattılar. Öte yandan üniversitelerden gelen ve siyanürlü altının zararlarını anlatan profesörler de gözaltına alındı. Köylerde o günden bugüne baskılar arttı. İnsanları parayla kandırmaya çalıştılar. Buranın en büyük sorunu sudur. Yıllardır susuzluk çekiyoruz. TÜPRAG madeninin çevresindeki bütün köylere su getirdi. Bunu yapınca bizim gözümüzde iyi görüneceklerini sandılar. Bizler bugüne kadar devlete karşı olan görevlerimizi yerine getirdik. Ben Kars'ın Sarıkamış ilçesinde 18 ay askerlik yaptım. Zamanı gelince tıkır tıkır vergimizi ödüyoruz. Seçim zamanları gidip oyumuzu kullanıyoruz. Eğer biz bunları yapıyorsak devlet de bize karşı yükümlülüklerini yapmalı. Suyu getirmek tamamen devletin görevi. Devlet yapmadıysa suç bizde mi? Şirket bazı köylerde parayla adam tuttu. Altın madeni ile ilgili görüşmeye gelenleri şirkete bildiriyor. Arkasından da jandarma geliyor. Şirket, madeni işletme konusunda neler anlatıyor? Yaklaşık bir ay önce Gümüşkol köyünde ÇED toplantısı vardı. Bu toplantıda Ankara'dan gelen bir bilim adamı siyanürle altın çıkarmanın zararlı olmadığını, bütün ülkelerde bu yöntemle altın çıkarıldığını anlattı. Kaymakam, şirket yöneticileri, üniversiteli hocalar hep oradaydı. Bugüne kadar edindiğimiz bilgilerle siyanürlü altın çıkarmanın zararlarını ve bizleri nasıl etkileyeceğini anlatmaya çalıştık. Bize hemen tepki gösterdiler. Verilen raporda burada 500 metre derinliğinde bir kuyu açılacakmış. Bunun çevredeki bütün yeraltı suyunu çekeceğini ve susuz kalacağımızı anlattık. Ayrıca madende işlenen siyanürlü toprak Gümüşkol köyünün 500 metre aşağısında toplanacak. Bu oradaki bütün hayatı yok edecektir. Yapılacak kazı alanında 1-1.5 km çapında 500 metre derinliğinde bir kuyu açacaklarmış. Bunun sonra nasıl dolacağını veya ne olacağını sorduk. Bize maden bittikten sonra toprakla dolduracaklarını söylediler. Bir dağı alıp onun yerine koyacaklar. Bu hiç mantıklı bir şey değil. Kazı sırasında tozun toprağın insanları etkilemeyeceğini söylüyorlar. Ben burada harmanı patos yapsam ve bundan hiç saman hiç toz çıkmayacak desem hiçbir köylü bana inanır mı? Bizde onlara inanmıyoruz. Şirket köylüleri iş vaadiyle kandırmaya çalışıyormuş... Şirketin söylediğine göre toplam çalışacak işçi sayısı 300 kadar. Bunların içinde mutlaka köylüler olacak. Ama çoğunluğu dışarıdan işi bilen adamlar olacak. Şimdiden Uşaklı firmalarla anlaşmışlar. O firma kendi elemanını bırakır da bizi alır mı? Ben olsam bende almazdım. Hem burada 200-300 kişi iş bulacak ama bir sürü insan ürettiği şeyleri kaybederek işsiz kalacak. Yani geçim kaynağını kaybedecek. Uşak'ta valilikte yaptığımız bir görüşmede maden mühendisi Mehmet Yılmaz'a bunu çıkarmanın siyanür dışında bir yolu yok mu diye sorduk. Ama bize doğru dürüst bir cevap veremedi. Yüzyıldır bütün ülkelerde bu şekilde çıkarıldığını anlattı. Ama teknoloji gelişti. Yüzyıl öncesi gibi değiliz. Mutlaka başka yolları var fakat pahalıya geliyormuş. Bu da şirketin işine gelmiyor tabi. 

El Doragold 12 YILDIR TÜRKİYE'DE 12 yıldır Türkiye'de bulunan El Dorada Gold adlı maden tekelinin merkezi Kanada'da. El Dorado'nun hisseleri, Toronto Stock Exchange (ELD) ve American Stock Exchange (EGO) şirketleri tarafından işletiliyor. Şirket Brezilya'ya da el atmış durumda. Brezilya'da 1987'den beri işleyen São Bento Mine adlı maden arama şirketi El Dorado Gold'a ait. Türkiye'de ise 2003 yılının Mart ayında şirket Kışladağ Projesi'nin fizibilite incelemesini bitirmiş. 2002 yılında Kışladağ'ın mevcut ve potansiyel rezervini inceleyen şirket, projesini 2005'te bitirmeyi planlıyor. Altın çıkarımının kademe kademe artırılması öngörülüyor. Çevre Bakanlığı, Haziran 2003 yılında şirketin Çevre Etki Araştırması'nı kabul etmiş. Kışladağ Projesi'nin eylül ayında bitirilmesi öngörülüyor. Ancak şirketin Türkiye'yi terk etmeye niyeti yok. Zira, şirketin kendi sitesinde yıl sonuna kadar yapım çalışmalarına başlayabilmek için yerleşme ve toprak edinme izni alınmasının hedeflendiği belirtiliyor. Türkiye ve Brezilya'nın 'coğrafi potansiyelini' öven şirket, bu ülkelerden çıkmaya pek niyetli görünmüyor. 

ZEHİRLİ TOPRAKLAR Bizler sürekli burada bu topraklardayız. Ben öldükten sonra çocuklarım kalacak. Ama şirket yarın altın bittikten sonra gidecek. Geride bize kalan zehirli topraklar olacak. Şirketin hiçbir vaadi gerçek değil. İnsanlar başta çok tepkili idi. Ama zamanla baskı yapıldı. Şimdi pek çok insanın sesi çıkmıyor. Bu çevrede çok köy var. Gümüşkol, Kışla, Karapınar, Söğütlü, Ekişli, Ovacık, Katrancı vb.. Bütün bu köyler altın madeninden etkilenecek. Madenin oturduğu alandaki topraklar için dönümüne 1-2 milyar para vereceklermiş. 20-30 dönüm tarlası olan birisi şehirden bir ev bile alamayacak. Bu topraklar elimizden gidince biz ne ile geçineceğiz? Maden yetkilileri bizimle sürekli görüşüyor. Ama devlet ortada yok. Bir devlet yöneticisi de çıkıp, burada siyanürle altın çıkarmanın zararlı olmadığı garantisini vermiyor. Madenle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Çünkü madenin bizlere bırakacağı hatıra, ormanlar değil ölü topraklar olacak. 

JANDARMANIN BASKINI Maden çalışmalarının ilk başladığı 1995 yılında Eşme'de siyanürlü altın üretiminin zararlarının anlatılması için birçok halk toplantısı yapıldı. Toplatılardan birine katılan Ege Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Yıldıran, siyanürlü altının zararları ile ilgili konuşurken jandarma ekipleri toplantıyı basarak Yıldıran'ı gözaltına aldı. Mahkemeye sevk edilen Yıldıran'a, Eşme Asliye Ceza Mahkemesi 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Yıldıran'ın cezası paraya çevrildi. Öte yandan Yıldıran'ın aldığı cezayı eleştiren dönemin İzmir Barosu Başkanı Noyan Özkan da "Basın Kanunu'na muhalefet" suçundan 1 ay hapis cezası ile cezalandırıldı. Son olarak TMMOB'ye bağlı Çevre, Jeoloji, Kimya ve Metalürji Odaları ile 14 ayrı üniversiteden 120 bilim insanı siyanürlü altın çıkarmanın riskler barındırdığını ortaya koyarak, yargı kararlarının uygulanmasını, firmanın yasadışı faaliyetine son verilmesini istemişti. 


Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...