31 Ağustos 2012 Cuma

Altıncının şiddeti baro tutanaklarına da yansıdı


Altıncının şiddeti baro tutanaklarına da yansıdı

Çanakkale’de merkeze bağlı Kirazlı Köyü’nde yapılan ÇED toplantısı ile ilgili olarak Çanakkale Barosu tutanağını hazırladı. Tutanaktaki “Çanakkale Barosu Çevre Hakları Komisyonu üyeleri gözlemci sıfatıyla katılmak istedikleri toplantıya, özel güvenlik görevlerinin köy halkının katılımını engellemeye çalıştıkları sırada baronun mensubu avukatlara karşı da engelleyici tutum sergilemişlerdir” cümlesi dikkat çekti.
Geçtiğimiz günlerde Kirazlı’da yapılan altın madeni aramaları ve kapasite artırımı ile ilgili ÇED toplantısındaki gerginlik Baro’nun Çevre Komisyonu tutanağına da yansıdı. Tutanakta, “28 Ağustos tarihinde, Çanakkale merkeze bağlı Kirazlı köyünde ‘Kirazlı altın ve gümüş madeni kapasite artışı projesi’ adıyla gerçekleştirilen Halkın katılımına yönelik ÇED toplantısı gerçekleştirilmiştir. Toplantı yeri Kirazlı köyü Muhtarlığı binası olup, toplantının güvenliği amacıyla, toplantıya katılacakların toplantının yapılacağı salona girişi sırasında kontrolleri Maden arama şirketinin temin ettiği Özel güvenlik Şirketi görevlilerince sağlanmıştır. Çanakkale Barosu Çevre Hakları Komisyonu üyeleri gözlemci sıfatıyla katılmak istedikleri toplantıya, özel güvenlik görevlerinin köy halkının katılımını engellemeye çalıştıkları sırada baronun mensubu avukatlara karşı da engelleyici tutumu ile karşılaşmışlardır. Kısa süren bu gerginlik ve engelleme sonrasında Çanakkale Barosu Çevre Hakları Komisyonu üyesi Av. Alper Gür ile Av. Şebnem Çıtak toplantıya katılmış olup, toplantı sonuna kadar toplantıyı sorunsuzca takip edebilmişlerdir” ifadeleri yer aldı.
http://www.canakkaledesin.com/?p=1358

“Kazdağları için başka şansımız olmayabilir”

“Kazdağları için başka şansımız olmayabilir”

Tabip Odası Çevre Komisyonu Kazdağları’nda yaşanan altın arama çalışmalarına ilişkin tepkilerini dile getirdi.

30 Ağustos 2012 Perşembe 10:45
Bu haber 21 kez okundu
 “Kazdağları için başka şansımız olmayabilir”


Tabip Odası Çevre Komisyonu üyeleri yaptıkları açıklamada Çanakkale ili sınırları içinde yürütülmek istenen Kirazlı, Şahinli, Halilağa, Muratlar, Ağı Dağı (Söğütalan), Kızılelma, Çamyurt, Kuşçayırı ve diğer maden bölgeleri için zamanın geri dönüşümsüz olarak daralmakta olduğu kaydedildi. Açıklamada şu sözlere yer verildi; “ Çanakkale Tabip Odası olarak, Çanakkale Çevre Platformu ile birlikte bugüne kadar yaptığımız, bilimsel toplantılar, basın açıklamaları ve mitingler akıl almaz bir inatla ve tarihe geçecek bir cahillik örneği olarak görmezden gelinmiştir. Şirketler, ÇED süreçlerini hukuk dışı yollarla halkın katılımı olmaksızın tamamlamışlar ve olumlu raporlarını almışlardır. Ancak mücadele bitmemiştir. Çevre Platformu ile birlikte Çanakkale Tabip Odası hukuksal mücadelenin de bir parçası olacaktır. Gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede huzur içinde yaşayabilme hakları adına yürüttüğümüz bu mücadelenin bazı çevrelerce anlaşılamaması bir yana, Çanakkale’nin gelişimi önünde engel olarak suçlanmak, herhalde gelecek kuşaklar tarafından tarihe geçecek cahillik örneği olarak ibretlik bir öykü olacaktır.  Altın şirketleri, Şahinli, Halilağa, Kirazlı, Ağı Dağı, Kızılelma, Çamyurt, Kocabaşlar, Kuşçayır bölgelerinde yapılması planlanan altın ve diğer metalik madencilik işletmelerinin ÇED süreçlerini olumlu olarak tamamlanmıştır. Bununla birlikte ilk ÇED raporunda bölgeye sadece açık ocak madencilik işletmesi yapacağını beyan eden şirket daha işletme süreci başlamadan “Kapasite Artışı Projesi” ve zenginleştirme tesisi adı altında yeni bir süreç başlatmıştır. Bu sürecin başlangıcı olan halkın katılımı toplantısı 28.08.2012 tarihinde saat 11:00’de Kirazlı Köyünde yapılacaktır. Bu proje ile ilgili olarak görülmektedir ki, önceki ÇED raporunda gizlenen noktalar burada ortaya çıkmaktadır. Daha önceki raporda sadece açık ocak yöntemiyle cevher çıkaracağını ve zenginleştirme işlemi yapılmayacağı vurgulanırken, bu raporda en az beş yıl sürecek olan ve siyanürün de kullanılacağı altın ve gümüş elde etme işlemi yapılacağı belirtilmektedir. Çanakkale Belediye Başkanı, Çanakkale Çevre Platformu, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı, Çanakkale Barosu Hukukçuları, Çanakkale Tabip Odası Başkanı, Bilim İnsanları ve Çevre Komisyonu üyeleri 27.08.2012 tarihinde Çanakkale Tabip Odası’nda mevcut durumu değerlendirmek ve bundan sonra hukuk mücadelesi ile birlikte etkili kamuoyu oluşturma ve halkın geniş örgütlü mücadelesine dönecek olan bu süreçte, yol haritasını gözden geçirmek amacıyla toplanmışlardır. Toplantı sonucunda Kirazlı’daki sürecin yakından takip edilmesi, hukuksal mücadeleye taraf olunmasına karar verilmiştir. Çanakkale Belediye Başkanı Sayın Ülgür Gökhan, başından beri desteklediği bu süreçte, madenciliğin Atikhisar Barajı ve Çanakkale su kaynakları üzerinde yarattığı tehdit nedeniyle, Belediye olarak davacı olma kararını bir kez daha vurgulamıştır. Ayrıca Çanakkale İli ve Kaz Dağları bölgesinde yürütülecek olan altın madenciliği faaliyetlerinin ulusal ve uluslararası düzeyde duyurulabilmesi için çalışmalar yürütülmesine karar verilmiştir. Çanakkale Tabip Odası Çevre Komisyonu, hekimliğin asli görevi olan koruyucu hekimlik gereği halkımızı ve yetkilileri bir kez daha uyarmayı görev olarak kabul etmektedir. On binlerce yıllık tarih sürecinden bize kadar ulaşan bu cennet coğrafyayı,  yarın çocuklarımıza birer Balya cehennemi olarak teslim edersek, bunun sorumluluğu bugün kararından ve inadından vazgeçmeyenlerden olduğu kadar, bu çığlığı duyamayan halkımıza da ait olacaktır” dedi.
 http://www.troiamedya.com/yasam/kazdaglari-icin-baska-sansimiz-olmayabilir-h418.html

Kırgızistan'da altın ihalesine canlı yayında baskın

Kırgızistan'da altın ihalesine canlı yayında baskın

Kırgızistan'da devlet televizyonunda canlı yayınlanan altın ve kömür madeni ihalesi, sivil toplum örgütü temsilcileri tarafından basıldı.
Kırgızistan'da devlet televizyonunda canlı yayınlanan altın ve kömür madeni ihalesi, sivil toplum örgütü temsilcileri tarafından basıldı.
İhalelerin devlet televizyonunda canlı olarak yayınlandığı sırada stüdyoyu basan sivil toplum örgütü temsilcileri, "Kırgızistan'ın zenginliğini sattırmayacağız" sloganını attı.
İhale komisyonundaki yerli ve yabancı iş adamları ile milletvekilleri olayı şaşkınlıkla karşılarken, canlı yayın kısa sürede kesildi.
Kırgızistan Jeoloji ve Yeraltı Kaynakları Ajansı'nın açtığı 11 altın ve 1 kömür madeni ihalesine Türkiye, Rusya, Çin, Azerbaycan ve Polonyalı iş adamları katılmıştı.
http://www.gundemkibris.com/kirgizistanda-altin-ihalesine-canli-yayinda-baskin-37403h.htm 

Gazetemize açılan davanın ilk duruşması görüldü

  • Gazetemize açılan davanın ilk duruşması görüldü
  • İstanbul Özel Yetkili Savcılığı tarafından, gazetemizin 24 Mart 2012 tarihli sayısının 6 ve 7’inci sayfalarında çıkan kimi haber ve köşe yazıları hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.
    Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Fatih Polat, Gültan Kışanak’ın yapmış olduğu bir konuşmadan ‘Sahte muhataplarla çözemezsiniz’ açıklamasına yer verilmesi nedeniyle, İzmir Muhabiri Özer Akdemir ise İzmir’deki son Newroz kutlamalarıyla ilgili yazdığı izlenim yazısı nedeniyle yargılanıyor. Yargılanan diğer bir isim de köşe yazarımız Ender İmrek oldu. İmrek, ‘Newroz ve Yol Haritası’ başlıklı makalesi nedeniyle duruşmaya katıldı.
  • Eklenme Tarihi: 29 Ağustos 2012
    http://www.evrensel.net/haber/35335/gazetemize-acilan-davanin-ilk-durusmasi-goruldu

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Ağrı Doğu Bayazıt Belediyesi Ekoloji Atölyesi (9-13 Ağustos)

































http://www.diyadinnet.com/HABER-34035-%C3%A7ocuklar-%C3%A7izimlerini-sergiledi
http://evrensel.net/news.php?id=34675
http://www.ozgur-gundem.com/index.php?haberID=47200&haberBaslik=Baz%C3%AEdli%20%C3%A7ocuklar%C4%B1n%20%C3%A7izimleri%20sergilendi&action=haber_detay&module=nuce

Ağrı Dağı’nın eteğinde


  • Ağrı Dağı’nın eteğinde
  • Özer Akdemir


  • Ağrı Dağı’nın eteklerinde, Doğubeyazıt’ı mağrur bir bakışla tepeden izleyen İshak Paşa Sarayı’nın iç avlusu çocuk sesleriyle dolu. Elele tutuşup halka olan çocuklar ve öğretmenleri, kadim sarayın yüzlerce yıllık yalnızlığına neşeli oyunlarıyla seslerini katıyorlar. Kalın taş duvarlar, oymalı bir kapının ardından girilen harem odaları, hemen yanı başındaki ziyafet salonu ve avludaki türbede yankılanıyor Kürtçe ve Türkçe çocuk çığlıkları. Arada, güneşli Doğubeyazıt göğünden bir iki damla yağmur düşüyor, kırmızı avlu taşlarının üzerine. İs-hak Paşa sarayı, yüz yıllar ötesinden gelen torunlarını ağırlıyor ve belki de mutluluktan ağlıyor…
    ÖNCE ÇOCUKLAR VARDI (PÊŞİYÊ ZAROK HEBÛN)
    Doğu Bayazıt Belediyesi Çocuk Gelişim Atölyesi’nin çocukları bunlar. Okulların kapanmasının ardından çalışmalarını yoğunlaştıran atölye, resim, heykel, ekoloji, tiyatro alanlarında açtığı kurslarla ilçe çocuklarının sosyal yönden gelişimine “Önce çocuklar vardı (pêşiyê zarok hebûn)”  sözüne vurgu yaparak katkıda bulunmayı hedeflemiş. Bu etkinliklerden birisi olan Ekoloji Atölyesi 9-13 Ağustos tarihleri arasında Doğu Bayazıt’lı çocuklarla çevre, çevre kirliliği, bunları önlemenin yolları, doğal ve kültürel varlıklarımızın önemi ve geleceğe aktarılması, yaşadığımız kentin tarihini, kültürünü tanıma-koruma, yaşam alanlarına yönelik tehditler ve buna karşı mücadele gibi konularda çalışmalar yaptı. 7-13 yaş grubundan 30’a yakın çocuğun katıldığı atölyenin yürütücülüğünü TMMOB Ankara Şube Üyesi Mimar Pelin Özgümüş ve Ege Çevre Kültür Platformu (EGEÇEP) Eş Dönem Sözcüsü Özer Akdemir yaptılar.
    4 günlük etkinlik boyunca oyunlar ve drama gösterileri ile sürdürülen ekoloji atölyesinde çocuklar çevrenin korunması ve gelecekte düşledikleri dünya konulu resimler ve maket çalışmalarının yanı sıra, doğaçlama tiyatro oyunları da sergilediler. Atölye çalışmasının yarım günü Doğubeyazıt’ın olduğu kadar ülkenin de en önemli turistik yapılarından dünyaca ünlü İshak Paşa Sarayı’na ayrılırken, çocuklar çoğunun ilk kez gördüğü sarayın avlularında oyunlar oynadılar.

    YAŞANABİLİR BİR GELECEK İÇİN

    Atölyenin son günü olan 13 Ağustos tarihinde Doğubeyazıt Belediyesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, üç gürdür yaptıkları ürünleri sergileyen çocuklar, atölyede akıllarında kalan bilgileri de kendilerini izlemeye gelenlerle paylaştılar.
    Basın açıklamasında gerçekleştirilen etkinlikle ilgili bilgiler veren TMMOB Ankara Şube Üyesi Pelin Özgümüş, “Çocuklarımızın yaşanılabilir bir çevrede hayatlarını sürdürmesini ve çevre konusunda da bilinçli bireyler yetiştirerek daha da duyarlı olmasını sağlamayı amaçladık” dedi. Kapitalizmin yaşam alanlarına yönelik saldırısının yoğunluğuna dikkat çeken EGEÇEP Eş Dönem Sözcüsü Özer Akdemir ise çocukların emaneti olan bu dünyanın yaşanabilir bir şekilde geleceğe aktarılması noktasında, çevreyi koruma bilincinin önemine dikkat çekti. Doğubeyazıt Belediye  Başkanı Canan Korkmaz ise, belediyecilik hizmetlerini ekolojik anlayışla yürüttüklerini söyledi.

    AŞK MASALLARININ BEŞİĞİ
    Türkiye-İran-Ermenistan sınırlarının kesiştiği üçgende tüm görkemiyle yükselen Ağrı Dağı, başından eksik olmayan dumanı ve karıyla 30-40 kilometre ötelerden bile rahatça görülüyor. İlginçtir, Do-
    ğubeyazıt’ın 5 kilometre uzağındaki bir tepenin 7 bin 600 metre karelik bölümüne 1685-1784 yılları arasında 99 yılda yapılan, 116 odalı İshak Paşa Sarayı’nın hiçbir noktasından Ağrı Dağı’nı göremiyorsunuz! Halk, sarayı yaptıran İshak Paşa’nın ve babası Çolak Abdi Paşa’nın Ağrı Dağı’nın uğursuz olduğuna inandıklarını, bu nedenle sarayı dağın hiçbir yerden görülmediği bu tepeye yaptırdıklarını söylüyorlar. Sarayın hemen 100 metre uzağında yer alan ünlü Kürt şairi ve düşünürü Ahmed-i Xani’nin mezarı türbe haline getirilmiş. Xani’nin 17. yüzyılda Kürtçe’nin Kırmanci lehçesiyle yazdığı Mem u Zin, o devirdeki bir aşk öyküsünü şiirlerle anlatır. İshak Paşa sarayının bir diğer tarafında, yine bir iki kilometre ötede Anadolu’nun bir başka ünlü aşk öyküsünün izleri yer alıyor. Yerel halk “Keşişin Bahçesi” denilen bir zamanlar üzüm bağları ile ünlü olduğunu söyledikleri duvarlarla çevrili bahçelik alanın Kerem ile Aslı öyküsündeki Aslı’nın babasının yaşadığı yer olduğunu anlatıyor. Kereme yaptığı büyü ile onun ve kendi kızı Aslı’nın yanmasına neden olan keşişin bağlarında bugün serin bir su akıyor ve koyu gölgeli ağaçların altında Doğubeyazıtlılar piknik yapıyor.
    AĞRI DAĞI, NUHUN GEMİSİ VE ABDİGOR KÖFTESİ
    Doğubeyazıtlılar, Suriye ile yaşanan krizin İran’la olan ilişkileri de bozmasının ilçe ekonomisini önemli ölçüde etkilemesinden rahatsızlar. İran sınırına 35 kilometre yakınlıktaki ilçede, sınır ticareti önemli bir ekonomik faaliyet durumunda. Bunun yanı sıra, Ağrı Dağına tırmanmak isteyen ya da İshak Paşa Sarayı, Nuhun Gemisi ve meteor çukuru gibi turistik yerleri görmek isteyen yerli yabancı turistleri de yılın bu mevsiminde bolca görmek mümkün. İlçenin yerel yemeği, dövülerek macun haline getirilen ve kare kesilmiş soğanlarla yoğrulup pişirilen Abdigor köftesini sadece bir gün önceden verilen özel sipariş sonrasında tadabiliyorsunuz. Kentin çevresinde ve içinde zırhlı araçlarla gezen özel kuvvete bağlı polis timleri ve ilçe çevresinde konuşlanan askeri birlikler, bölgede yaşanılan çatışmalı ortamın gerginliğini yansıtsa da, bu gerginlik ilçe merkezinde çok fazla hissedilmiyor.(Doğubeyazıt/EVRENSEL)
Eklenme Tarihi: 17 Ağustos 2012

Allahtan korkmuyorsan kuldan utan!



Allahtan korkmuyorsan kuldan utan!

Özer Akdemir

Önceki gün Çanakkale merkeze bağlı Kirazlı Köyünde yapılan ÇED halkı bilgilendirme toplantısında konuşan Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın kullandığı bir cümle ilginçti. Kazdağlarının Allah’ın bir hikmeti olduğunu söyleyen Gökhan, “burada yapılacak altın madenciliğine izin verenler kul hakkı yemiş olurlar” diyordu.
Kendini “muhafazakar demokrat” olarak tanımlayan ve her fırsatta ülkemizin “yüzde 99’u müslüman bir ülke” olduğunu ileri süren AKP iktidarının, Kazdağlarında altın madenciliğine izin veren bürokratlarına böyle seslenilmesi anlaşılabilir bir şey aslında.
İslam inancında kul hakkı “başkasının bedenine, malına, kalp ve ruhuna zarar verme” olarak tanımlanırken, en büyük kul hakkının ise insan yaşamına son verme olduğu dile getiriliyor. 
Kul hakkı aynı zamanda “Allahın hududuna tecavüz” olarak da nitelendirilmekte. Öyle ki, üzerinde kul hakkı olan birisi “Allah yolunda üç kez şehit olsa dahi cennete giremeyecektir”. Aynı zamanda tüm günahlar affedilebilirken kul hakkı bu affın dışında tutulmuştur.
Şimdi, “tanrıların dağı”, oksijen ve gen kaynağı, yüzbinlerce insanın geçim ve yaşam dayanağı Kazdağlarının onlarca yerinde yapılmak istenen altın işletmeciliğinin nelere yol açacağı ile ilgili ÇOMÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Kenan Kaynaş ve diğer bilim insanlarının uyarılarına bir bakalım;
1- Doğal yerleşik ve endemik türlerin yok edilmesi,
2- Maden çevresinde ekolojinin olumsuz yönde etkilenerek bozulması,
3- Arazi kullanım kapasitesinin azalması, çevre arazilerin gözle fark edilebilecek düzeyde ekonomik kayba uğraması,
4-Rehabilitasyon, kapama, ve saha düzeltme çalışmalarının yapılıp yapılamayacağı hususunun her zaman belirsizlik taşıması,
5- Proses atıklarının etkilerinin minimizasyonunda ve atık minimizasyonu prensiplerine uyulmamasının oluşturacağı olumsuzluklar,
6- Katı, sıvı ve gaz atıkların olumsuz etkileri yanı sıra işletme sonrası gözlemlenen kalıntıların ve harabe görüntüsünün yarattığı estetik kayıplar,
7- Hava kirletici emisyonlar,
8- Yer altı sularında kalite düşüşü ve/veya kirlilik artışı,
9- Tehlikeli ve zararlı kimyasalların yarattığı riskler,
10- Tehlikeli ve zararlı kimyasalların taşıma, depolama ve kazalar sonucu ortaya çıkartacağı sorunların taşıdığı yüksek riskler,
11- Gürültü ve radyasyon,
12- İşyeri ve işçi sağlığı açısından oluşacak riskler,
13- Kültürel varlıklara, arkeolojik ve tarihi yerlere olan olumsuz etkiler,
14- İşletme bölgesinde ve çevrede yaşayanların sağlık problemleri.
Yeter mi? 
Bir de bu madenlerde kullanılacak yüz binlerce ton siyanürün içilen su ya da hava yoluyla vücuda girmesinin insan sağlığına etkilerini görelim isterseniz;
* Solunum merkezini baskılar,
* Hücrelerde solunum enzimlerini baskılar,
* Kısa süreli yüksek doz, sinir, solunum, dolaşım sistemini etkilemektedir.
* Uzun süreli düşük doz, ruhsal dengede bozulma, iştahsızlık, guatra neden olur.
* İnsan için öldürücü doz 1mg/kg (beden ağırlığı) kadar olup, solunan havadaki 100-300 ppm siyanür öldürücü etki yapmaktadır.
*Uzun dönemde ise, siyanür zehirlenmesinin insan bedeninde saptanması neredeyse olanaksızdır.
            Belki yeri değil gibi görünecek ama, “Müslüman gençlik” yetiştirmek ve sermayeye yeni kaynak alanları yaratmak için 4+4+4 eğitim sistemi ile “Tüm okulları imam hatibe çevirme olanağına kavuşan” AKP’nin ‘inançlı’ bürokratları, Çanakkale, Balıkesir ve hatta tüm ülkedeki insanları etkileyecek böylesi bir tehdide nasıl izin verirler? Bu bir çelişki değil midir? Milyonlarca insanın ‘kul hakkı’nı üzerlerine alan bu iktidarın yetkilileri, inandıkları dine göre “şehit dahi olsalar”, hatta ağızlarıyla kuş bile tutsalar cennete giremeyeceklerini bilmiyorlar mı? Emin olun, hepimizden daha iyi biliyorlar…
Ama her şeye bir gerekçe, kılıf bulunur ki inanç da bir yere kadardır. Onlar da ‘iyi yaşamak’ zorundadırlar. Kılıfına uydurup iyi yaşıyorlar zaten!..
            Ülkemizi yerli-yabancı tekellerin yağmasına açan bu iktidara, talana izin veren bürokratlarına, buna göz yumanlara, görmezden-duymazdan gelenlere kul hakkını anımsatmanın yanı sıra “Allahtan korkmuyorsan kuldan utan” demek yerinde olur sanırım.
Yukarıdaki tanım içerisinde yer alanlardan ‘utanma’ beklemenin de saflık olacağı bilinciyle, ilenmekten öte bir şeylerin yapılması gerek elbette. Bugünkü siyasi, hukuki ve sosyal şartlarda Kazdağları ve ülkemizdeki doğa-emek talanını halkın gücü durdurabilir ancak. Ben buna inanıyorum.
Bu nasıl olacak peki? Daha çok çaba ve umutla. En büyük yangınlar bile hep bir kıvılcımla başlar… Kazdağlarında bu direniş kıvılcımını yakmalıyız işte…
http://www.canakkaledesin.com/?p=1326

Kazdağları Balya gibi olmasın


  • Çanakkale Merkeze bağlı Kirazlı köyü yakınlarında işletilmek istenen altın madeni ile ilgili yapılan ÇED toplantısında altıncılara bir kez daha Kazdağlarını terk edin denildi. Çanakkale belediye başkanı CHP milletvekili, çevre platformu temsilcisinin yanı sıra, köylülerin de katıldığı toplantıda, siyanürlü altın işletmeciliğinin tehlikelerine dikkat çekildi.
    Kanadalı Alamos Gold şirketini Türkiye’deki kolu olan Kuzey Biga Madencilik, Çanakkale merkeze bağlı Kirazlı köyü yakınlarındaki altın madeni için daha üretime başlamadan projede önemli değişiklikler yaptı. Bölgede Ağı Dağı ve Kirazlı altın madeni projeleri olan şirket, kapasite artırımı nedeniyle yapmak zorunda olduğu ÇED toplantısı için Çan ve yöre köylerden onlarca köylüyü toplantı yerine taşıdı. Kirazlı köyünde geçtiğimiz kış aylarında yapılan ilk ÇED toplantısındaki jandarma baskısının yerini bu sefer şirket özel güvenlik güçlerinin aldığı görüldü. Çanakkale ve köylerden iki otobüsle gelen yaklaşık 100 kişilik grubu ÇED toplantısının yapıldığı muhtarlık ofisine almayan özel güvenlikçiler, kendilerini tepki gösteren Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Av. Muharrem Erkek’e de tartaklamaya varan bir şekilde müdahale ettiler.  
    BUNA ONAY VEREN HERKES KUL HAKKI YEMİŞTİR
    Toplantının yapılacağı salona Çanakkale belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan girebilirken, Kirazlı köylüleri, azaları ve onlarca yaşam savunucusu özel güvenlikçilerin engellemesi nedeniyle dışarıda kaldılar. ÇED sunumu öncesinde konuşan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, toplantıya Çanakkale halkını temsilen katıldığını belirterek, “Burada siyanür kullanılacak. Bu siyanür, yapılacak olan madencilik içme sularımızı kirletecek. Bu madenciliğe onay veren herkes kul hakkı yemiştir” dedi. CHP Milletvekili Serdar Soydan Balıkesir Balya’daki kurşun madeni örneğini vererek, “Madencilik bittikten 75 yıl sonra bile orada hala hayvanlar ölüyor. Kazdağlarında da aynı felaketi görmek istemiyoruz” dedi. Toplantı sırasında söz alan Kirazlı köylüleri de altın madenine karşı olduklarını söylerlerken, bir köylünün “Balya'da altıncılar geldiğinde oralara pavyonlar açıldı. Bizim buralardan da oralara gençler giderdi. Bu madenciler bizim ahlakımızı da bozuyor" sözleri dikkat çekti.
    Çanakkale Çevre Platformu Sözcüsü Hicri Nalbant ise madencilerin sürekli olarak halka yanlış bilgiler verdiklerini belirterek, “Halkı kandırıyorsunuz. Bu oyunları, sözleri daha önce Bergama’da da gördük, Kışladağ’da da. Altın madenciliği sonrası Kazdağları, havamız, suyumuz yok olacak” dedi. (Çanakkale/EVRENSEL)
    Eklenme Tarihi: 29 Ağustos 2012

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...