9 Mart 2014 Pazar

Yedikleri sadece para olsa... Ömrümüzü yiyorlar!..



Özer Akdemir

17 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının ardından ülkenin yeni bir dönemece girdiğini artık herkesin üzerinde ortaklaştığı bir görüş. 12 yıllık koalisyon çatırdarken cemaat-AKP birbirine girdi. Şimdi hemen hergün yeni bir kaset piyasaya sürülüyor. Kiminde yolsuzluk operasyonunun olduğu gün Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal’le yaptığı ileri sürülen evdeki milyar Euro’ların sıfırlanma konuşmaları, kiminde işadamı ve AKP yetkililerinin yaptıkları usulsüzlükler, hukuksuzluklar, talanın dökümü var. Halk, sanki bir tv dizisi izler gibi kasetler savaşını izliyor. Milyar dolarlar ve euroları bulan yolsuzluk olaylarında kendisinin ne kadar ‘yolunduğunun’ farkına varmaya çalışıyor. Hem de seçim arifesinde, korkunç bir bilgi bombardımanı ve kirliliği içinde, karartılan gerçekleri süzme uğraşı veriyor. Tam uyandı denemez daha, yavaş yavaş da olsa yıllardır cebindeki paraya dadanan eli ve arkasındakileri görmeye başladı.

SON HABER KIŞLADAĞ’DAN

İşin bir başka boyutu daha var ki bu toz duman arasında hep gözden kaçırılıyor. Siyasi iktidarla birlikte, halkı soyup soğana çeviren sermaye, bunu yaparken doğayı, tarihi, kültürü, halkın yaşam alanlarını da talan ediyor. Hem de geri dönüşümü olanaksız biçimde.

Son haber, Uşak Eşme Kışladağ Altın madeninden geldi. Yıllardır açık havada yapılan siyanürle altın madenciliği sonrası civardaki iki köyün içme suyu kullanılmaz hale gelirken, iki tanesinde de arsenik oranları sınır değerlerde. Bir zamanlar 15-20 yıllık genç ormanların bulunduğu tepeler şimdi ‘cehennem çukuru’ denilen maden açık ocağı ya da siyanürleme işleminin yapıldığı yığın liç alanı haline gelmiş. İnaylı çobanın “Bir tane tilki sesi yok, bir tane keklik kalmadı” demesinin üzerinden 3 yıl geçti. İnay köyündeki kuzuların yüzde 80’inin ölü ya da sakat doğması da bir o kadar oldu. Eşme ve köylerinden 1500 kişinin siyanürden zehirlenmesi maden resmi olarak açılmadan meydana gelmişti ve çok önemli bir uyarıydı ileriki zamanlarda yaşanacaklar için. Uyarı gözardı edildi ve işte gelinen nokta... Kanadalı TÜPRAG şirketi “Turkish Delight-Türk lokumu” dediği Avrupa’nın en büyük altın madeninden milyon dolarları kazanıyor. Bize, geriye talan edilmiş bir doğanın, içilemez sular, ölü-sakat doğan kuzular kalıyor...

ERKEKLİĞİ PRİAPOS’DAN MI ÖĞRENECEKLER!

AKP iktidarında palazlanan sermaye gruplarından Cengiz İnşaat’ın sahibi Mehmet Cengiz’in, halka küfür ettiği bir konuşması da yayınlandı sosyal medyada. Sabah Gazetesi ve ATV’nin satışı sürecinde, devletten ihale alan işadamları, bir havuza salma adı altında 600 milyon dolar para aktarmışlar. İşte bu sıralarda işadamı Celal Koloğlu ile telefonda konuşan Mehmet Cengiz, ‘Bu milletin a...na koyacağız’ diyordu. Bu telefon kaydı, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları öncesi gerçekleştirilen, mahkeme kararıyla yapılan dinlemelere ait. İnkar götürür bir yanı yok. Ben onu demek istemedim yollu geçiştirme açıklamaları yapıyor Cengiz. Bu Cengiz, Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı Karabiga Beldesi’nde termik santral kurmak için uğraş veriyor. Hem de 2000 yıllık Priapos antik kentinin dibine, hem de Karabiga’nın yanıbaşına. Cengiz, Yunan mitolojisinde çok büyük erkeklik organı ile simgelenen Bereket Tanrısı’nın yurduna, ne garip erkeklik vurgusu yaptığı bir küfürle yapıyor bunu. Öyle ya, erkekliği Priapos’dan mı öğrenecekler!

HUKUK NE YAPSIN?

Yöre halkının karşı çıkışına, hukuksal mücadelesine rağmen arkasındaki iktidar desteği ile yoluna çeşitli oyunlarla devam ediyor termik santral süreci. Projeye karşı daha açılan davalarda Çanakkale İdare Mahkemesi, verilen ÇED olumlu kararının yürütmesini durdurdu geçenlerde. Kararın gerekçesinden bir bölüm: “...tesisin etki alanı içerisinde bulunan; tarım arazilerine, doğal yaşama, yerleşim yerlerine ve insanlara, denizden alınacak olan deniz suyunun tekrar denize verilmesi nedeni ile deniz ve dolayısıyla deniz içerisindeki yaşama ve genel olarak çevreye olumsuz etkilerinin olacağı ve bunların ÇED raporunda yeterli ölçüde öngörülmediği.... anlaşıldığından ÇED’in hukuka olmadığına...” Karar bu kadar açık ama nedense kimse sevinemiyor. Memleketteki hukuk öyle bir hale geldi ki, hukuk, egemenlerin kendi hukuksuzluklarını gizleme aracı haline getirildi. Daha ilk yürütmeyi durdurma kararının ardından şirket hemen başka bir yol buldu. Kuşkusuz onlara bu yolu gösteren, yönetmeliklerin, yasaların açıklarını çok iyi bilen birileridir. Şirket Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurarak projeyi yönetmeliklere de aykırı olarak 4 parçaya böldü. Cenal Enerji Santralı için, ‘santral sahası ve derin deniz deşarjı’, ‘atık depolama sahası’, ‘liman bölgesi’ ve ‘dolgu alanı’ olmak üzere ayrı ayrı ÇED için başvuruları yaptı. Bunun ardından da, muhtemelen onlara bu akılı veren Bakanlık, ‘santral sahası ve derin deşarj’, ‘atık depolama sahası’ için olumlu karar verdi.
Yedikleri sadece para olsa... Ömrümüzü yiyorlar!...
TAMİNCE’NİN RÜYASI
Başbakan Erdoğan’ı rüyasında görecek derecede seven İşadamı Fettah Tamince, bu sevgisinin karşılığı olarak Phaselis antik kentine komşu 5 yıldızlı otel izni alıyor. Gülen Cemaatine yakın Koza Altın işletmeleri, daha düne kadar, AKP ile arayı bozana kadar bir sürü yerde siyanürle altın işletmeciliği için iktidarın her türlü kolaylığını arkasına aldı. Şimdi, tıpkı geçtiğimiz günlerde kapattıkları Gümüşhane Mastra madeni gibi siyanürle altın madenciliğinden geriye felaket bir doğa görüntüsü bırakarak küçülüyor.

Ülkenin onlarca yerinde termik santraller, HES’ler, nükleer santral projeleri hız kesmeden devam ediyor. Gündemdeki yolsuzluk operasyonlarında bu sermaye gruplarının çoğunun adları geçiyor, konuşmaları sosyal medyaya yansıyor.

Bu gözü doymazların yedikleri sadece para olsa. Geleceğimizi yiyorlar, ömrümüzü...
www.evrensel.net
Eklenme tarihi: 2014-03-09 08:48:12


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...