31 Ocak 2022 Pazartesi

Karıncanın kardeşi var!

 

31 Ocak 2022 11:01



Trakya'nın turizme açılan tek mağarası olan Dupnisa'da başlatılan restoran ve bungalov ev projesi hakkında, koruma altındaki karıncalara zarar verdiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu.

 

Özer AKDEMİR
İzmir

Trakya'nn turizme açılmış olan tek mağarası durumundaki Dupnisa Mağarasında yapılmak istenen bungalov ev ve otopark projesinin koruma altındaki Avrupa Kırmızı Orman Karıncası'nın yaşam alanına zarar vereceği ileri sürülerek suç duyurusunda bulunuldu. Yaban yaşamı gözlemcisi Seçkin Barbaros, Doğa Savunucusu Seda Elhan ve Mağaracı Merve Bayramoğlu projeye onay veren Kırklareli Valisi ve İl Genel meclisi üyeleri hakkında Orman kanunu, Uluslararası Çevre Koruma Sözleşmesi ve Kültür ve tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na aykırılık suçlamalarıyla Kırklareli Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu.

TRAKYA'NIN TURİZME AÇILAN İLK VE TEK MAĞARASI

Kırıklareli'nin Demirköy ilçesi Sarpdere köyü sınırları içerisinde kalan Dupnisa Mağarası,  3150 metre uzunluğu ve iki katlı yapısı ile Trakya'nın turizme açılan tek mağarası olarak biliniyor. Üç girişi bulunan mağaranın içinde devamlı akışı olan bir yeraltı nehri geçiyor. Geçtiğimiz yıllarda mağara yakınların da mermer ocaklarının işletilmesi ile gündeme gelen Dupnisa şimdi de turizm amaçlı olduğu ileri sürülen restoran, bungalov evler ve otopark projesinin yol açabileceği tehditlerle gündemde. Mağara civarında Kırklareli İl Özel İdaresi tarafından yap-işlet-devret modeliyle inşaat çalışmaları başlayan restoran, bungalov evleri ve otopark projesinin mağaranın yapısına olduğu kadar yöredeki koruma altında bulunan türlere de zarar vereceği ileri sürülüyor.

"PROJE KORUMA ALTINDAKİ KARINCALARA ZARAR VERİYOR"

Proje ile ilgili geçtiğimiz günlerde Kırklareli Valisi ve İl Genel Meclisi üyeleri hakkında Kırklareli Cumhuriyet Savcılığına Yaban yaşamı gözlemcisi Seçkin Barbaros tarafından yapılan suç duyurusunda projeden Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun bilgisi olmadığı ileri sürüldü. Projenin Turizm Teşvik Kanunu veya Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi kapsamında olduğuna dair hiçbir başvurunun yapılmadığına dikkat çekilen suç duyurusunda, bu durumun TBMM’de verilen bir soru önergesine Bakanlık tarafından gönderilen yanıtla da teyit edildiği ifadelerine yer verildi. Projenin, Türkiye'de sadece Trakya'da nadir popülasyonlar halinde bulunan, Tarım ve Orman Bakanlığı'nca koruma altına alınan ve her yıl düzenli olarak izlenen Avrupa Kırmızı Orman Karıncası'nın (Formicapratensis) yuvalarına zarar verdiğine dikkat çekilen suç duyurusunda, "Büyük bir kısmı yüksek koruma statüsüne sahip yarasa türlerinin yuvalama ve beslenme alanları yasalara aykırı bir şekilde devam eden inşaat çalışmaları sebebiyle zarar verilmektedir. Çalışmalar kapsamında izinsiz ağaç kesimi yapılmakta, ağaç kesimi için gerekli yasal prosedürlere aykırı olarak izinsiz ve yasadışı ağaç kesimi yapılmaktadır" denildi.

Suç duyurusu dilekçesinde bu projeye onay veren Kırklareli Valisi ve İl Genel Meclisi üyeleri ile diğer yetkililerin tespit edilerek haklarında kamu davası açılması talep edildi. Suç duyurusunda projeye onay verenlerin Anayasa'ya, Orman Kanunu, Uluslararası Çevre Koruma Sözleşmesi ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa aykırı hareket ettikleri ileri sürülüyor.


Öte yandan Kırklareli Kent Konseyi Çevre meclisi'de dün mağara yakınındaki çalışmaları yerinde inceledi.

CHP MİLLETVEKİLİ GÜNDOĞDU'DAN ÖNERGESİ

CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu da geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy tarafından yazılı olarak cevaplandırılması talebiyle konuyu geçtiğimiz günlerde TBMM'ye taşıdı. Dupnisa Mağara bölgesinin bilim insanları tarafından takip edilen flora ve fauna açısından 12 sıcak noktadan birisi olduğuna dikkat çekilen soru önergesinde, mağara yakınlarında restoran, bungalov evleri ve otopark yapılması planlandığı belirtilerek şu sorulara yanıt istendi;

Istranca Ormanları’nda 2. derece doğal sit ve arkeolojik sit alanı olan ve içinde binlerce yarasa popülasyonunu barındıran anılan bölgede yapılacak olan otel, konaklama tesisi ve otopark inşaatlarının bölgeye vereceği telafisi mümkün olmayan zararları nasıl telafi edeceksiniz?

Anılan bölgenin sit alanı ve zengin biyolojik çeşitliliğe sahip koruma alanı olması, baskın meşe ormanlarının ortasında, zengin bir otsu floraya sahip ve endemik türleri de barındıran bölgenin kalbine yapılacak tesislerin, geri dönüşü olmayacak zararlar verebilmesi ihtimalinin bilimsel olarak tespit edilmesi nedeniyle farklı bir bölgeye yapılması neden düşünülmemektedir?

 https://www.evrensel.net/haber/453958/karincanin-kardesi-var-2

30 Ocak 2022 Pazar

Mahkeme, Akçay sulak alanına moloz dökülmesi kararını iptal etti

 

30 Ocak 2022 12:14



Balıkesir 1. İdare Mahkemesi, Akçay sulak alanına moloz dökülmesi kararını iptal etti.

 

Fotoğraf: Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği

Akçay Sulak Alanı'nda Tarıma Dayalı (Süs Bitkileri ve Çiçekçilik) İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulması için hazırlık olarak değerlendirilen alana moloz dökümüyle ilgili plan değişikliği mahkeme tarafından iptal edildi.

Balıkesir 1. İdare Mahkemesi sulak alana Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından moloz dökülerek doldurulması kararının hukuka uygun olmadığına karar verdi.

SULAK ALANI SANAYİ BÖLGESİ YAPMAK İÇİN PLAN DEĞİŞİKLİĞİ

Kuzey Ege bölgesinin son sulak alan ekosistemlerinden birisi olan Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı’nın bir kısmında Edremit Tarıma Dayalı (Süs Bitkileri ve Çiçekçilik) İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (ETDİOSB) kurulması için Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda değişiklik yapılmıştı.

Yapılan değişikliğin ardından 1/1000 ve 1/5000 ölçekli imar planları onaylanırken, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, söz konusu planların iptali için Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ve Tarım ve Orman Bakanlığına idari başvuruda bulunmuştu.

Başvuruların sonuçsuz kalması üzerine, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Edremit Çevre Sağlığı ve Doğayı Koruma Derneği, Doğa Araştırmaları Derneği, Doğa Derneği, Proje Evi Üretim, Eğitim, İşletme ve Çevre Koruma Kooperatifi, Yeşil Düşünce Derneği ve bölgede yaşayan iki yurttaş planların iptali ve yürütmeyi durdurma talebiyle Bakanlıklara Balıkesir İdare Mahkemesinde ve Danıştay Başkanlığında dava açmışlardı.

Fotoğraf: Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği

Açılan davaların ardından Balıkesir Büyükşehir Belediyesi davaların sonucunu beklemeden moloz dökümü ile ilgili meclis kararını iptal ederek alana moloz dökümünü durdurmuştu.

ENVANTERE KAYITLI OLMASA DA SULAK ALAN GİBİ KORUNMALI

Açılan davada ETDIOSB alanı olarak ilan edilen taşınmazların bulunduğu alanın büyük bir kısmının Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı içerisinde kaldığı dile getiriliyordu.

Bu alanın sulak alan envanterinde yer almadığına yönelik açıklamaların sulak alanın "mahalli" ya da "ulusal" sulak alan olarak tescil edilmemiş olmasının, sulak alan koruma mevzuatı gereğince bu alanların korunmaları açısından bir farklılık ya da istisna getirmediğine vurgu yapılan davada, Anayasa, çevre kanunu ve uluslararası yasalara atıfta bulunularak alandaki moloz döküm faaliyetinin durdurulması ve OSB ile ilgili planların iptali isteniyordu.

"SULAK ALANIN DOLDURULMASINDA HUKUKA UYARLIK BULUNMAMAKTADIR"

Balıkesir 1. İdare Mahkemesi, konunun 2021 yılında Mahalli Sulak Alan Komisyonu gündemine alındığını, sulak alan niteliğinin ve sınırlarının net olarak belirlenmesi için izleme yapılacağını, komisyon marifetiyle statü ve sınır tespit süreci başlatıldığını belirtti.

Kararda, "Anılan yerde davalı idarece zeminin sertleşmesi ve tesviye yapılması amacıyla yapılacak dolgu çalışmalarının ilgili komisyonca yapılacak olan izlemeyi imkansız kılacağı açık olduğundan, Akçay Sulak Alanı'nın doldurulmasına ve moloz dökülmesine son verilmesine yönelik yapılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır" denildi.

"SULAK ALANLARIN RANT UĞRUNA TALAN EDİLMELERİNE GÖZ YUMULAMAZ"

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, mahkeme kararıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

"Mücadelemiz sonucunda elde edilen bu kazanımlar çok önemlidir. Ancak tümüyle 'sulak alan' özelliğine sahip bu alanın tamamının hem ulusal/mahalli öneme haiz bir sulak alan hem de korunan alan olarak tescili için çalışmalarımız her türlü baskı ve yıldırma politikalarına rağmen kararlılık ile sürdürülecektir.

İklim krizinin etkilerini ciddi bir şekilde yaşadığımız böylesi bir dönemde, sulak alanları korumanın ne denli önemli olduğu açıktır. Ender türlerden oluşan çok zengin flora ve faunaya ev sahipliği yapan sulak alanların rant uğruna talan edilmelerine göz yumulamaz."


https://www.evrensel.net/haber/453896/mahkeme-akcay-sulak-alanina-moloz-dokulmesi-kararini-iptal-etti

 

Ölüm vadilerinde gezerken!.. (Pazar yazısı)

 

30 Ocak 2022 02:12


  

Dünya ve ülkemiz Kovid-19 pandemisi ile tanışmadan yaklaşık 1 yıl önce Yeryüzü Derneği’nden arkadaşım Akif Pamuk ile termik santrallerin olduğu bazı yörelere gitmiştik. 2019 yılı yaz aylarında yaptığımız bu seyahatlerde daha önce gitmediğim Şırnak-Silopi, Afşin- Elbistan ve Sivas-Kangal termik santrallerini görme olanağı buldum. Ne yazık ki dünün verimli ovaları günümüzün birer ölüm vadileri halini almıştı!..

SİLOPİ’DE İKİ GÜN

Bugün geriye dönüp baktığımda Silopi’de askeri üsler, panzerler ve korucu köyleri ile kuşatılmış bir ilçenin yanı başında, herkesin karşı olduğu ama hiç kimsenin aleyhine tek satır konuşamadığı bir termik santral imgesi canlanıyor zihnimde. Bizler de bu santralin çevresinde “Aman korucular görmesin, aman askerlere bulaşmayalım” diye kaldığımız iki gün boyunca gizli saklı çekimler ve görüşmeler durumunda kaldık.

Son derece özel bir bölge olduğunu biliyorduk gittiğimiz yerin. Asker ilçenin her tarafına konuşlanmıştı. Giriş çıkışları, beton ve çelik koruganlarla tahkim ettiği nöbet yerlerinde 24 saat kontrol altında tutuyordu. İlçe merkezinde devriye atan zırhlı askeri araçlardaki ve nöbet yerlerindeki askerler elleri tetikte dolaşıyorlardı. İlçe ile Kuzey Irak’ın Zaho ilçesi arasında kalan Cudi Dağları taraflarından gecenin bir yarısı silah sesleri geliyor, dağda çatışmaların olduğu yerlerden kesif dumanlar yükseliyor, helikopter sesleri hiç susmuyordu.

CAMLARDA KURŞUN DELİKLERİ

Öte yandan Silopililerin tüm bunları alışkın bir tedirginlikle karşıladıklarını gördük. Herkes olağanlaşmış bir endişe hali ile işine gücüne gidip geliyor, küçük taburelerin çevresinde kümelenerek çay içiyor; geceki çatışmaları, ölü-yaralı rivayetlerini konuşuyorlardı. Kaldığımız otelin camlarında kurşun delikleri vardı. Her an asker tarafından durdurulma ve termik santralle ilgili çekim yaptığımızın öğrenilmesi durumunda gözaltına alınma riski altında gittiğimiz köylerde, çocuklar fotoğraf makinemizi gördükleri anda bizden kaçıyorlardı. Sanırım fotoğraf makinemizi silah sanıyorlardı!..

"HERKES KARŞI AMA KİMSE KONUŞAMAZ"

Ciner Holdingin Silopi Termik Santraline en yakın yerleşimler olan iki korucu köyü Görümlü ve Çalışkan köylerinden bir kişi bile kamera açıkken görüş vermek istemedi. Kayıt cihazını, kamerayı kapattırdıktan sonra anlattılar yaşadıklarını. “Korkuyoruz! Size konuşsak akşam gelip askerler gözaltına alır bizi. Burada herkes santrale karşı ama kimse bunu söyleyemez!” dediler.


İlçe merkezinde ise daha rahat konuşabiliyordu insanlar. Çevre Derneği ve HDP’li belediye yetkilileri (Kayyum atanmayıp HDP’de kalan birkaç belediye arasında hâlâ Silopi) termik santralin hiçbir denetime tabii tutulmadan çalıştığını, filtresinin olmadığını tarıma, suya, havaya, sağlığa zararlarını ellerindeki veriler ve gözlemleri eşliğinde sayıp döktüler. Diyarbakır ve yakın illerdeki hastanelerin kanser servislerinde yatanların nereden geldiklerinin araştırılmasının bile Silopi’deki termik santralin bu kanserlerle ilgili bağını ortaya koyacağını ileri sürüyorlardı.

 


Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

MURAT BAKAN’DAN SİLOPİ SORULARI

Geçtiğimiz günlerde CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın Silopi Termik Santrali ile ilgili Çevre ve Sağlık Bakanlıklarına verdiği yazılı soru önergelerini görünce o günlere ve o iddialara gittim yeniden. CHP’li Bakan da benzer iddiaları sormuştu: “2015-2021 yıllarında, yıl yıl olmak üzere,  Şırnak Silopi Termik Santraline kaç kez denetim yapılmıştır? Kullanılan filtrelerin kalitesi, gerektiği şekilde olup olmadığı, kullanım şekli, kullanım periyotları nasıl ve ne şekilde denetim altındadır? 2015-2021 yıllarında, yıl yıl olmak üzere, Dicle Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Bölümünde kaç hasta tedavi olmuştur? Bu hastaların kaçı Şırnak ilinde yaşayan kaçı Şırnak’ın Silopi ilçesinde yaşayan hastalardır? 2015-2021 yıllarında, yıl yıl olmak üzere, Şırnak ilinde ve Şırnak’ın Silopi ilçesinde yaşayan kaç yurttaşımız kanser hastalığı yüzünden hayatını kaybetmiştir?”

YENİ AÇIKLANAN BİRKAÇ VERİ

Bu sorulara yanıt verir mi bakanlıklar, verdikleri yanıtlar ne derece doyurucu olur bilemiyorum. Doğru yanıtları vereceklerini de sanmıyorum. Onca yılın deneyimleri bize bunu gösteriyor. Öyle görünüyor ki devlet kurumlarının yıllardır veriler üzerinde uyguladıkları karartmalar sürdükçe, bu verileri bırakın halka, bu işleri okuyup yazan üniversitelere bile vermedikleri sürece gerçeği asla bilemeyeceğiz.

KORKUNÇ SAYILAR!

O günlerde Silopililerin bize verdikleri sayılar hakikaten korkunçtu! Mesela HDP’li Belediye Başkanı Süleyman Şavluk 2019 yılındaki söyleşimizde sadece bir yıl içerisinde 511 kişinin santralin etkileri nedeniyle öldüğünü söylerken, adını vermek istemeyen bir köylü ise köyünde sadece 1 ayda 15 kadının düşük yaptığını anlatıyordu.


Avrupa merkezli bir sivil toplum kuruluşu olan Çevre ve Sağlık Birliğinin (HEAL) geçtiğimiz günlerde açıkladığı bir rapora göre ülkemizde 55 yılda yüz binlerce insan kömürlü termik santraller nedeniyle erkenden yaşamını yitirdi. Milyonlarca insan hastalandı, hastaneye yattı, çalışamaz hale geldi. Tüm dünya tam da bu nedenlerle ve iklim krizinde bu termik santrallerin büyük etkileri olduğu ortaya konmuşken termikten-kömürden kaçarken, Türkiye hâlâ yeni termik santraller, yeni üniteler peşinde koşmaya devam ediyor.

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK VE AFŞİN-ELBİSTAN

Bunlardan birisi de K. Maraş’ın Afşin-Elbistan termik santrallerine yeni ünitelerin eklenmesi planı. 2019 yılında bu bölgeyi de gezip gördük. Termik santrallerin bulunduğu geniş ova bir zamanlar verimli tarım arazileri iken günümüzde ay toprağı gibi ölü görünüyordu. Çevrede yaşayan insanlar feryat figan termik santraller nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları anlatırken, yine de yıllardır oy verdikleri iki partiden (AKP-MHP) umutlarını kesmiş değillerdi. “Başka parti mi var? Gene en iyisi bunlar” diyorlardı. Çaresizliği öğrenmişlerdi ve bağnazca sarıldıkları bu partiler de onların bu öğrenilmiş çaresizliklerini sonuna kadar sömürüyordu. Kapatılması gerekirken iki yeni ünitenin kurulması için ÇED sürecinin başlatılması da halkın öğrenilmiş çaresizliğine olan güvenin bir eseri miydi? “Nasıl olsa buradan ses çıkmaz, nasıl olsa halk isyan etmez”di!

Öyle mi Afşinliler, Elbistanlılar, Çoğulhan, Alemdar, Berçenekliler? Bu gözü doymaz şirketlerin-sermayenin, arkalarına sizin kutsal bellediğiniz devleti de alarak sizin canınızı almalarına daha ne kadar izin vereceksiniz?


https://www.evrensel.net/yazi/90281/olum-vadilerinde-gezerken

27 Ocak 2022 Perşembe

Yatağan Turgut Mahallesi kömür ruhsat alanından çıkarıldı


İzmir Bölge İdare Mahkemesi Muğla Yatağan’a bağlı Turgut mahallesinde bazı alanların kömür ruhsat alanından çıkarılması gerektiğine karar verdi.



Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel


Özer AKDEMİR

İzmir Bölge İdare Mahkemesi Muğla Yatağan’a bağlı Turgut mahallesinde bazı alanların kömür ruhsat alanından çıkarılması gerektiğine karar verdi. Mahkeme kararında mahallenin tarımsal ve zeytin varlığının yanı sıra arkeolojik değerine vurgu yapan bilirkişi raporuna atıfta bulundu.


Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

BİLİRKİŞİ BÖLGENİN NEDEN KÖMÜR OCAĞI OLAMAYACAĞINI MADDE MADDE YAZMIŞTI

Yatağan Yeşil Yaşam Derneği’nin Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Yatağan Termik Enerji A.Ş’ye verilen maden ruhsatlarına karşı açtığı dava Muğla 3. İdare mahkemesince reddedilmişti. Yerel Mahkemenin bu kararını istinaf mahkemesine taşıyan derneğin başvurusunu inceleyen İzmir Bölge İdare Mahkemesi 7. Bölge İdari Dava Dairesi geçtiğimiz günlerde yerel mahkemenin bu kararını bozdu. Derneğin Turgut mahallesi sınırları içerisinde bulunan ruhsat alanlarında madencilik faaliyetinin yapılmasının hukuken mümkün olmadığı iddiası ile açılan davada yapılan bilirkişi incelemesi sonrası hazırlanan raporda bölgedeki zeytincilik ve tarım alanlarında madencilik faaliyeti yapılamayacağı görüşü dile getirilmişti. Bilirkişi raporunda ayrıca alanın arkeolojik açıdan ”korunması Gereken Alanlar”dan olduğu, kömür madeninin çıkarıldığı alanlarda arazinin doğal görünümünün bozulduğu, topografyanın değiştiği, çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahrip olduğu, çevre kirliliğini önlemeye yönelik önlemlerin yetersiz olduğu, maden sahalarının yerleşim yerleri ve tarım alanlarına yakın olduğu gibi birçok önemli tespit de yer almıştı.

 

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

“YURDUMUZU, TOPRAĞIMIZI, TARİHİ KURTARMAK İÇİN DAVA AÇTIK”

Bu bilirkişi raporu eşliğinde dosyayı değerlendiren İzmir bölge İdare mahkemesi, derneğin istinaf başvurusunun kabulüne, Muğla 3. İdare Mahkemesi’nin davayı reddeden kararının kaldırılmasına, şirkete verilen ruhsatın iptaline oy birliği ile karar verdi. Mahkemenin kararını değerlendiren Yatağan Yeşil Yaşam Derneği Başkanı Kazım Erol Yatağan köylerinin termik santralin kurulduğu yıl olan 1980’e kadar sağlıklı, mutlu bir hayat sürdüğünü belirtti. Erol şunları söyledi; “Ancak Termik Santral kurulduktan sonra Yatağan halkının acıları, sürgün hayatı başladı. Kömür için Eskihisar, Tınaz, Bağyaka, Yeşilbağcılar yerinden edildi, haritadan silindi. Sıra Turgut’a, antik Lagina’ya gelmişti. Suyumuz, toprağımız, geçim kaynaklarımız yavaş yavaş yok ediliyordu. Dernek olarak yurdumuzu toprağımızı, tarihimizi kurtarmak için Muğla 3. İdare mahkemesinde dava açtık. Bu alan 185 hektar zeytinlik ve 3. derece arkeolojik sit olan bir alandı. Dava İzmir Bölge İdare Mahkemesi ne gitti. Davayı kazandık. Dernek olarak hukuka güveniyoruz, mücadeleye devam ediyoruz."

https://www.evrensel.net/haber/453679/yatagan-turgut-mahallesi-komur-ruhsat-alanindan-cikarildi

Türkiye'de 55 yılda 200 bin kişi kömürlü termik santraller nedeniyle genç yaşta ölmüş

 27 Ocak 2022 08:59



HEAL tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına göre kömürlü termik santraller; 117 bin 661 erken doğuma, 1 milyon 247 bin çocukta bronşit vakasına, 62 milyon iş günü kaybına yol açtı.

 

 

Özer AKDEMİR

Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL) tarafından açıklanan yeni rapor, Türkiye’de kömür kirliliğinin yol açtığı sağlık ve ekonomik maliyeti ortaya koydu. “Kronik kömür kirliliği Türkiye: Kümülatif sağlık etkileri” isimli araştırmanın sonuçlarına göre, 1965-2020 yılları arasında Türkiye’de kömürden elektrik üretimi, yaklaşık 200 bin erken ölüme, 62 milyon iş günü kaybına, 11 milyon hastaneye yatışa ve 4,8 trilyon TL’ye varan bir sağlık maliyetine yol açtı.

DÖRT BÖLGEDE ARAŞTIRMA YAPILDI

Türkiye'de kömürlü termik santrallerle elektrik enerjisi üretimini yoğunlaştığı dört bölge özelinde yapılan çalışma Zonguldak, Muğla, Çanakkale ve İskenderun Körfezi (Adana ve Hatay) bölgelerinde yapıldı. Çalışmanın sonuçlarına göre Türkiye’deki toplam kronik kömür kirliliğine bağlı sorunların yüzde 40'ı bu bölgelerden kaynaklanıyor. Araştırmaya göre kömürlü termik santrallerin en çok sağlık sorunlarına yol açtığı bölge ise Muğla.

 

AB KÖMÜRDEN KAÇARKEN TÜRKİYE TAM TERSİ BİR POLİTİKADA

Kömürün AB ülkeler içerisinde elektrik üretimindeki payı, “kömürden çıkış” politikası ve Paris İklim Anlaşması’nın uygulamaya geçmesiyle gün geçtikçe azalırken Türkiye bu eğilimin tam tersi bir enerji üretim politikasını sürdürmekte ısrar diyor. Elektrik üretiminde kömüre dayanmaya devam eden Türkiye'de 19 GW'lık kurulu kömürlü termik santral gücü var. Eğer yeni planladığı projeler yaşama geçirilirse bu kurulu kömür gücü iki katına çıkabilecek. Bu durum kömüre dayalı elektrik üretiminin yarattığı yoğun hava kirliliğinin sağlık maliyetinin de katlanması anlamına gelecek.

KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRALLER 55 YILDA NELERE MAL OLDU?

HEAL tarafından yapılan son araştırma, Türkiye'nin kömüre dayalı elektrik üretiminin sağlık ve ekonomik maliyetinin yıllar içerisinde nasıl hızla arttığını ortaya koyuyor. Rapora göre en eski termik santralin devreye girdiği 1965'den 2020 yılına kadar geçen onlarca yılda Türkiye’deki kömür santralleri iklim değişikliğini körükledi ve havayı kirletti. Bunun sonucunda çıkan sağlık yükü ise insanların erken ölmesine, astım, kronik bronşit veya kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarının her geçen süre daha da kötüleşmesine neden oldu.

 

YAKLAŞIK 200 BİN KİŞYE ERKEN ÖLDÜ

Rapora göre kömürlü termik santrallerin yol açtığı hava kirliliği 1965-2020 arasında 196.091 kişinin erken ölümüne neden oldu. Araştırma bu yıllar arasında kömürlü termik santrallerin 117.661 erken doğuma ve 1 milyon 247 bin 334 çocukta bronşit vakasının görülmesine neden olduğunu ortaya koyuyor. Yetişkinlerde yeni kronik bronşit vakası ise 118.542 olarak hesaplanmış. Bu süre İçerisinde 221.026 kişi hastaneye başvururken, astım hastası çocuklarda 11.163.625 gün astım-bronşit semptomu görülmüş.

 

EKONOMİK MALİYETİ 320 MİLYAR AVRO

Bu durumun aynı yıllar arasındaki ekonomik maliyeti ise 4 trilyon 8 milyar TL'yi (1 avroyu 15 TL olarak ele alırsak, 320 milyar avro) buldu.


Toplam 62 milyon iş günü kaybı yaşanırken, hasta geçirilen gün sayısı ise 452 milyon gün olarak bulunmuş.

 

TALEP VE ÖNERİLER

Araştırmanın sonunda yer verilen, karar vericiler ile sağlık kuruluşları ve sağlık uzmanları için iki ayrı talep ve öneriler başlığında yer alan bazı maddeler şöyle:

Karar vericiler için:

  • "Kömürden çıkış yapılacağı yani kömür kullanımının durdurulacağı tarih açıklanmalı.
  • Planlanan tüm kömürlü santraller iptal edilmeli, Adana’daki Hunutlu santrali gibi inşa halindeki santrallerin inşaatı durdurulmalı.
  • Yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde sağlık ve kirlilik verileri konusunda şeffaflık sağlanmalı. * Enerji üretimine ilişkin kararlarda sağlık etki değerlendirmesi yapılmalı.
  • Madenlerde ve fabrikalarda çalışan binlerce insanın yanı sıra, yerel toplulukların sağlığını da iyileştirecek, alternatif iş kollarını teşvik etmek için adil geçiş benzeri mekanizmalar hazırlanmalı."

Sağlık kuruluşları ve sağlık uzmanları için:

  • "Sağlık kuruluşlarının ve bireylerin (hastalar gibi) çevre kirliliği ve iklim değişikliği alanlarındaki ilgilerini iletişim kurularak ve kanıt sağlanarak arttırın.
  • Ekonomik ve halk sağlığı alanındaki görüşmelerde, kömürden elektrik üretiminin sağlık maliyetini vurgulayın ve kömürden elektrik üretimini aşamalı olarak sonlandırmanın sağlığa faydalarını gündeme getirin.
  • Sağlık Bakanlığı ve il sağlık müdürlükleri olarak temiz hava faaliyetleri ve planlarının yanı sıra, enerji ve iklim politikalarının geliştirilmesine ve uygulanmasına katılın."

 https://www.evrensel.net/haber/453677/turkiyede-55-yilda-200-bin-kisi-komurlu-termik-santraller-nedeniyle-genc-yasta-olmus

25 Ocak 2022 Salı

1032 isimden açıklama: Adalette evrensel hukuka aykırılık alışkanlık haline geldi

 


25 Ocak 2022 07:17

1032 isimden açıklama: Adalette evrensel hukuka aykırılık alışkanlık haline geldi

Aysel Tuğluk’ta simgelenen ceza infaz koşullarından başka, yurttaşa tehdit, yargıya müdahale ve haksız gözaltılarla tutuklamalar, Kavala, Aksu ve Kabaş olaylarıyla bardağı taşıran son damlalardır."

Aralarında sanatçı, siyasetçi, avukat, yazarların, bilim insanının bulunduğu 1032 isim, yaptıkları ortak açıklamada, "Yetki aşımı ve adalette evrensel hukuka aykırılık, Adalet Bakanı’nı da içine alan bir alışkanlık haline gelmiş durumda" değerlendirmesini yaptı. 

Açıklamada, "Bizler her kesimden düşünce, sanat, edebiyat, hukuk ve bilim insanları ve yurttaşlar olarak, son dönemlerde ülkemiz yönetiminin demokratik ilkelerden hızla uzaklaştığını büyük bir endişeyle görüyoruz.  Yetki aşımı ve adalette evrensel hukuka aykırılık, Adalet Bakanı’nı da içine alan bir alışkanlık haline gelmiş durumda. Aysel Tuğluk’ta simgelenen ceza infaz koşullarından başka, yurttaşa tehdit, yargıya müdahale ve haksız gözaltılarla tutuklamalar, Osman Kavala, Sezen Aksu ve Sedef Kabaş olaylarıyla bardağı taşıran son damlalardır.  Aşağıda imzası bulunanlar olarak, Türkiye Barolar Birliği’nin konuyla ilgili açıklamasını destekliyor ve hukukun esastan önce usul olduğunu hatırlatarak yöneticilerin ne hukukla, ne etikle, ne Anayasa ne de vicdanla bağdaşan bu tutumlarına ivedilikle son vermelerini istiyoruz." ifadesi kullanıldı.

1032 İmza:

A. Tuncer Sümer, Abbas Koluaçık, Abdullah Aydın, Abdullah Barut, Abdullah Demirbaş, Abdullah İşcanoğlu, Abdullah Köktürk, Abdullah Öztüre, Abdullah Yeniocak, Abdurrahman Akın, Abdurrezzak Ata, Abdülbaki Erdoğmuş, Abdülhakim Daş, Abizer Yılmaz, Adalet Dinamit, Adil Boyoğlu, Adil Demirci, Adile Özer, Agop Yıldız, Ahmet Andiç, Ahmet Aykaç, Ahmet Çevik, Ahmet Demir Birol, Ahmet Dindar, Ahmet Doğan, Ahmet Erdinç, Ahmet Ergun, Ahmet Ersoy, Ahmet Kaya, Ahmet Masyan, Ahmet Muhtar Çakmak, Ahmet Polat, Ahmet Sabri Cantürk, Ahmet Sevim, Ahmet Telli, Ahmet Terzioğlu, Ahmet Yavuz, Akın Atalay, Akın Birdal, Akın Evren, Alaattin Kasap, Alaattin Yüksel, Alev Er, Alfert Sağdıç, Ali Açan, Ali Alpar, Ali Bilen, Ali Elçi, Ali Fuat Karaöz, Ali Galip Durşen, Ali Gencay, Ali Gökkaya, Ali Görkem, Ali Haydar Konca, Ali İhsan Ova, Ali Kepez, Ali Kırmızıoğlu, Ali Kulçay, Ali Nazım Altunkaş, Ali Olgun, Ali Rıza Öztürk, Ali Sözer, Ali Yaycıoğlu, Ali Yıldız, Aliye Yıldırım, Alparslan Güney, Altan Aydın Kadayıfçı, Anıl Duman, Anuş Hakgör, Arif İsmet Yılmaz, Arif Kaptan, Arif Koşar, Arif Mardin, Aslı Aydın, Aslı Gürsel, Asu Aksoy, Asuman Demircioğlu, Asuman Kayan, Asuman Nuray, Atilla Aydemir, Atilla Orhan, Atilla Özendeş, Atilla Özsever, Atiye Okay, Attila Durak, Attila Keskin, Ayda Özlü Çevik, Aydın Aktepe, Aydın Cıngı, Aydın Çelik, Aydın Deniz, Aydın Erdoğan, Aydın Karasu, Aydın Şengül, Ayfer Akın, Ayhan Çalık, Ayhan Dağdeviren, Ayhan Kösebalaban, Ayla Başkut, Ayla Sümer Tsekka, Aylan Okyayüz, Aylin Hacaloğlu, Aynullah Akça, Ayse Kecik, Aysen Melik, Aysuda Kölemen, Aysun Höbek, Ayşe Birsel, Ayşe Cemal, Ayşe Çavdar, Ayşe Dündar, Ayşe Erzan, Ayşe Gözen, Ayşe Güngör, Ayşe Kalatay, Ayşe Öncü, Ayşegül Altınay, Ayşegül Devecioğlu, Ayşegül Göç, Ayşen Şahin, Ayşin Ersoy, Ayten Aktepe, Ayten Gümüşel, Aziz Benli, Aziz Durmuş, Aziz Gör, Bağdagül Avcı, Bahadır Altan, Bahadırhan Kuru, Bahri Gül, Bahri Yeşilyurt, Banu Acun, Banu Can, Basri Yılmaz, Bedahet Tosun, Begüm Özkaynak, Begüm Yavuz, Behçet Özaradı, Belgin Koç, Belma Fırat, Beren Azizi, Berkan Kaya, Bestami Çorapçı, Betül Ağca, Betül Tanbay, Beyhan Dehmen, Bige Keşmir, Bilal Şadi Oğuz, Bilge Öztürk, Bilge Seçkin Çetinkaya, Bilgehan Oğuz, Binnaz Toprak, Burhan Çalık, Burhan Ersan, Burhan Özkan, Burhan Şenatalar, Bülend Tuna, Bülent Danışoğlu, Bülent Yılmaz, Büşra Çiçek, Büşra Sanay, C. Murat Özgünay, Cafer Doğan, Cafer Sezer, Cahide Özer, Cahit Mete, Can Çınar, Can Ekinci, Candan Göksenin, Canset Oral, Celal F.Sayarer, Celal Gümüş, Celal Kılıç, Celal Saraçoğlu, Celal Şelte, Celal Yıldırım, Celal Yılmaz, Celalettin Can, Cemal Candaş, Cemal Karabil, Cemal Mehmethanoğlu, Cemal Yıldız, Cemil Galioğlu, Cemil Günay, Cemile Güleç, Cemile Mavioğlu, Cengiz Arın, Cengiz Erdinç, Cengiz Karakuş, Cengiz Yağız, Cengizhan Güngör, Cenk Güray, Cevdet Akgün, Ceyda Can, Ceylan Özerengin, Christos Georgisdis, Cihan Terlan, Cihangir Oral, Cihat Sevim, Coşkun Kuday, Cumhur Bilgensoyüstün, Cumhur Kurşun, Çağla Gillis, Çağrı Sarı, Çetin Ali Nergis, Çiğdem Çelik, Çiğdem Tuğ, Davut Dede, Demet Güzel, Deniz Erdoğdu, Deniz Mukan, Deniz Tartıcı, Deniz Türkali, Denizcan Abay, Devrim Umut Aslan, Dilek Belger, Dilek Erkey, Dilek Gökçin, Dilek Gül, Dilek Hattatoğlu, Dilek Kıroğlu, Dilek Pamir, Dilek Yaman, Doğan Çetinkaya, Doğan Dündar, Doğan Özkan, Dumrul Sabuncuoğlu, Durmuş Gonca, Dursun Bulut, Ebru Nuhoğlu, Ebru Yıldırım, Ekrem Aslan, Ekrem Kılıç, Elçin Aykaç, Elif Aytaç, Elif Turan, Emek Erez, Emin Durmaz, Emin Ekinci, Emin Kaplan, Emin Toprak, Emin Yaşar, Emine Çiftçi, Emine Gelalmaz, Emine İğcioğlu, Emine Renda, Emine Uşaklıgil, Emine Ülker, Emine Yenilmez Aydemir, Emrah Yılmaz, Emre Altun, Emre İçözü, Emre Turan, Enes Atila Pay, Engin Deniz, Enver Şahin, Enver Temiz, Ercan İpekçi, Ercüment Akdeniz, Ercüment Yıldız, Erdal Dalgıç, Erdal Kılıçkaya, Erdinç Karagöz, Erdoğan Aydın, Erdoğan Dilber, Erdoğan Tanyel, Ergin Cinmen, Erkan Aydoğanoğlu, Erol Köroğlu, Ersin Bolkol, Ertuğrul Barka, Ertuğrul Basmacı, Ertuğrul Günay, Esin Alptuna, Esin Görgülü, Esra Çiftçi, Esra Koç, Esra Mungan, Eşber Yağmurdereli, Evren Altınel, Eylem Tuncaelli, Eyyüp Sabri Özdündar, Fahrettin Filiz, Fahriye Muzaffer Kurşuncu, Faruk Özkılınç, Faruk Sevim, Faruk Tokur, Faruk Tunçbilek, Fatih Aydın, Fatma Akdokur, Fatma Bostan Ünsal, Fatma Kuyucu, Fatma Tosunoğlu, Fatmagül Berktay, Fatoş Ertür Terzioğlu, Ferhat Tunç, Feridun Yücel, Ferit Barut, Ferzan Bayramoğlu, Fethiye Çetin, Feyha Karslı, Feyyaz Kurşuncu, Feyzullah Mızrak, Fırat Çoban, Figen Aytekin, Figen Çalıkuşu, Figen Öcal, Fikret Güneş, Filiz Egel, Filiz Kerestecioğlu, Filiz Şahin, Filiz Türkçü, Ful Uğurhan, Funda Oral, Funda Şen, Fügen Aybars, Füsun Ertug, Füsun Oğuz, Galip Kırıcı, Galip Yazgan, Galip Yılmaz, Gençay Gürsoy, Gila Benmayor, Gonca Gedikoğlu, Gökçen Tahincioğlu, Göksel Aymaz, Gönül Erdem, Gözdem Gürbüzatık, Gül Bayezıt, Gülay Gün Bilici, Gülayşe Koçak, Gülçin Sürenkök, Gülder Değirmencioğlu, Güler Buğday, Gülfem Karataş, Gülizar İpek, Gülnur Aksop, Gülperi Vural, Gülseli İnal, Gülsen Özkan, Gülsüm Aytül Doğu, Gülsün Yılmaz, Gülşen Gezer, Gülten Dündar, Gülten Sönmez Teber, Gülten Yalçındere, Gülümser Koçak, Güney Şirin, Güniz Tümer, Günseli Kaya, Gürel Çelikel, Gürsel Şamiloğlu, Güven Güzeldere, H. Gül Toral, Habib Ekinci, Hacer Ansal, Hacer Arslan, Hadi Cin, Hakan Altun, Hakan İdman, Hakkı Köse, Hakkı Özdal, Hale Karahan, Hale Tenger, Halil Akıncı, Halil Arslan, Halil Ergün, Halil İbrahim Çetin, Halil İbrahim Karataş, Halil İçöz, Halil Karavelioğlu, Halil Şeref Gökçeoğlu, Halil Yıldız, Halim Bulutoğlu, Halise Batgi, Haluk Kaya, Haluk Özen, Hamide Bezirci, Hamit Göz, Hamza Zeytinoğlu, Handan Haktanır, Hande Bilhan, Hanife Candaş, Hasan Arik, Hasan Ateş, Hasan Aydın, Hasan Demirpençe, Hasan Fehmi Nemli, Hasan Güreliler, Hasan Hüseyin Çatalkaya, Hasan Kara, Hasan Köse, Hasan Öztoprak, Hasan Sevim, Hasan Şükrü Dal, Hasan Turan, Hasan Usta, Hasan Yılmaz, Hasip Kaplan, Hatice Erdoğan, Haydar Ergülen, Hayrettin Pişkin, Hayrettin Tıraş, Hayri K. Yetik, Hayriye Burakçı, Helmut Lutz, Hıdır Derman, Hıdır Dulkadir, Hülya Aslankaya, Hülya Barone, Hülya Demir, Hülya Deniz Ünal, Hülya Key, Hürriyet Karadeniz, Hüsamettin Ersözlü, Hüseyin Acıpınar, Hüseyin Barış, Hüseyin Can, Hüseyin Duman, Hüseyin Eminoğlu, Hüseyin Eroğlu, Hüseyin Gevher, Hüseyin Habip Taşkın, Hüseyin Kesen, Hüseyin Özcan, Hüseyin Parlakgöz, Hüseyin Saçıkara, Hüseyin Saygılı, Hüseyin Tığlı, Hüseyin Topaloğlu, Hüsna Karabulut, Hüsnü Ertung, Hüsnü Gültekin, Hüsnü Okçuoğlu, Işık Hanım Gencay, İbrahim Alfatlı, İbrahim Betil, İbrahim Bilen, İbrahim Coşkun, İbrahim Halil Binici, İbrahim Yalçın, İbrahim Yener, İdil Eser, İdris Kaya, İdris Yıldız, İlay İlkay, İlkay Demir, İlter Sayın, İlyas Karaçayır, İncilay Erdoğan, İrfan Aşık, İrfan Erdoğan, İshak Kocabıyık, İsmail Açıkgöz, İsmail Ağan, İsmail Duygulu, İsmail Gerçek, İsmail Gönen, İsmail Hakkı Bolkol, İsmail Hakkı Sabay, İsmail Türker, İsmail Yılmaz, İsmet Evren, İsmet Hüsrevoğlu, İsmet Yalçınkaya, İsmet Yıldırım, İsmet Yılmaz, İzzet Karadağ, Jamileh Karagüllü, Jini Güneş, Kadir Akın, Kadir Yalçıner, Kağan Şeker, Kahraman Çokkalender, Kasım Kartal, Kazım Güzel, Kazım Nas, Kazım Şaroğlu, Kazım Yazırlı, Kemal Akbulut, Kemal Karaaslan, Kemal Karanfil, Kemal Okutan, Kemal Sagun, Kemal Şenol, Kemal Yalçın, Kenan Güngördü, Kızılca Yürür, Korhan Atay, Kuban Altınel, Kubilay Cenk Karakaş, Kubilay Savaş, Kudret Ünal, Kumru Toktamış, Kurban Ali Gökhan, Kutsal Su, Kuvvet Lordoğlu, Kürşat Tosun, Lale Eralp, Latif Şimşek, Leman Öztürk, Lerzan Özkale, Levent Sarı, Levent Tüzel, Leyla Yavuz, Leyla Yıldız, Lokman Kaya, Lütfi Bağçeci, Lütfi Gölpınar, Lütfiye Bozdağ, M. Fatih Kayagil, M. Hulusi Gökdemir, M. Nuri Doruk, Macit Çopur, Mahir Baloğlu, Mahmut Çelik, Mahmut Emin Avcı, Mahmut Karabulut, Mahmut Korkmaz, Mahmutcan Kara, Maya Arıkanlı Özdemir, Mazhar Aktaş, Mazlum Vesek, Mebuse Tekay, Medeni Yavuz, Mediha Ayhan, Meftun Yücel, Mehmet Ali Coşkun, Mehmet Ali Güngören, Mehmet Antmen, Mehmet Aslan, Mehmet Balyan, Mehmet Bozkurt, Mehmet Çiftçi, Mehmet Çimen, Mehmet Dağaşmaz, Mehmet Emin Karaarslan, Mehmet Fuat Şahinbaş, Mehmet Güç, Mehmet Harman, Mehmet Hepzarif, Mehmet İsimbay, Mehmet Karayılan, Mehmet Karayılmaz, Mehmet Necati Besler, Mehmet Nur, Mehmet Nuray Aydınoğlu, Mehmet Özkan, Mehmet Rasgelener, Mehmet Reşit Öztürk, Mehmet Saçlı, Mehmet Salman, Mehmet Sezek, Mehmet Şemsettin Dikmen, Mehmet Şerafettinoğlu, Mehmet Taşkesen, Mehmet Türkay, Mehmet Uğur, Mehmet Yalçın, Mehmet Yılmaz, Mehmet Yücel, Mehmetali Alhas, Mehtap Özge, Mehtap Sert, Mekiye Görenç, Melek Taylan, Meltem Kılıççı, Meral Bütün, Meriç Eyüpoğlu, Meriç Görece, Mert Aytaç, Mert Büyükkarabacak, Mesut Karaoğlan, Metin Ebetürk, Metin Kahraman, Metin Karakol, Metin Seven, Metin Uzunöz, Metin Ürgün, Metin V. Bayrak, Mevlut Ülgen, Mevlüt Taşbaş, Mine Kılıç, Mine Uygur, Molla Demirel, Muammer Sağır, Muhammet Sami Torun, Muharrem Fidan, Muharrem Şenel, Muhlis Kayar, Muhsin Bostancı, Muhsin Dalfidan, Murat Akaslan, Murat Bilhan, Murat Çavuşoğlu, Murat Güvenç, Murat Özbank, Murat Saklayıcı, Murat Tuncel, Mustafa Argun, Mustafa Cinkılıç, Mustafa Demirkanlı, Mustafa Kaplan, Mustafa Moroğlu, Mustafa Necati Neşe, Mustafa Oğuz Sinemillioğlu, Mustafa Paçal, Mustafa Serdar Kuyucu, Mustafa Sülkü, Mustafa Şener, Mustafa Terzioğlu, Mustafa Tunç, Mustafa Yanılmaz, Mustafa Yılmaz, Mutlucan Güvendir, Muvaffak Kılıçeri, Muzaffer Abdaloğlu, Muzaffer Kazan, Mücella Okyay Saran, Müge Koçak, Müjdat Hoşköseoğlu, Mümtaz Çerçel, Münevver Kaynak Türkmen, Müslüm Uzun, Müslüm Yaman, Müyesser Baş, Müzeyyen Fırat, Naci Akıncı, Nadir Demirel, Nadire Mater, Nail Dertli, Nail Karakaş, Najla Oseiran, Nakiye Boran, Namık Kuyumcu, Namık Tan, Nasır Nesanır, Nazan Aksoy, Nazar Büyüm, Nazım Kement, Nazir Güneş, Nebi Ebci, Necdet Cengiz, Necdet Kılıç, Necdet Koçtürk, Necip Doğu, Necmi Demir, Necmiye Alpay, Nedim Bubani, Nedret Kuran, Nehir Sucu, Nejla Demirci, Nergis Perçinel, Nergiz Savran, Nesim Ovadya İzrail, Nesimi Aygün, Nesrin Aslan, Nesrin Ekinci, Nesrin Nas, Nesrin Sungur Çakmak, Nesrin Şahin, Nesteren Davutoğlu, Neşe Erdilek, Neşe Özgen, Neşe Perihan Kulak, Neşe Yaşın, Neşe Yıldıran, Nevin Kamiloğlu, Nevin Lutz, Nevzat Açan, Nevzat Dolekçekiç, Nevzat Durak, Nevzat Onaran, Nezaket Özpolat Çakır, Nezih Yağar, Nezihe Bilhan, Nigar Erbakan, Nihal Türkan Taş, Nihat Falay, Nil Mutluer, Nil Yüzbaşıoğlu, Nilgün Doğançay, Nilgün Eser, Nilgün Fehim Kennedy, Nilgün Özşahin, Nilgün Tecimer, Nilgün Yurdalan, Nilüfer Duna, Nilüfer Tapan, Nimet Tanrıkulu, Niyazi Zorlu, Nizamettin Aktepe, Nizamettin Sevim, Nur Deriş Ottoman, Nuran Terzioğlu, Nuray Gür, Nuray Sancar, Nurcan Baysal, Nurcan Karasu, Nurettin Çivi, Nurettin Ergin, Nurettin Körg, Nurgün Erdun, Nurhan Süerdem, Nuri Uygur, Nursel Boylu, Nurten Engin, Nurten Erdoğan, Nurten Ertuğrul, Nüket Esen, Oğuz Batum, Oğuz Şaçın, Okşan Güleç, Olgun Altun, Onur Fidangil, Orhan Alkaya, Orhan Benli, Orhan Doğançay, Orhan Taylan, Orhun Çoban, Osman Arslan, Osman Aydın, Osman Güney, Osman Kara, Osman Naci Balta, Osman Okkan, Osman Senemoğlu, Osman Sinan Suner, Osman Sular, Osman Yıldırım, Osman Yılmaz, Osman Zorba, Oya Akıncı, Oya Baydar, Oya Berk, Oya Erar, Oya Yağız, Ömer Cem Hiçyılmaz, Ömer Çağır, Ömer Faruk Altuntaş, Ömer Faruk Kırnıç, Ömer Faruk Köstel, Ömer Madra, Ömer Özkan Özdemir, Ömer Tulgan, Önal Başkaya, Önder Bayram, Önder Birol Bıyık, Önder Eren, Özdemir Aktan, Özer Akdemir, Özer Ülgen, Özgür Metin Demirel, Özgür Müftüoğlu, Özgür Zeybek, Özlem Kaygusuz, Özlem Şahin, Özlem Şekercioğlu, Peri’han Sekban, Perihan Deniz, Peter Yamaros, Pınar Aydınlar, Piraye Antika, Rafet Özdemir, Rahmi Cengizel, Rahmi Yıldırım, Ramazan Gezgin, Ramazan Kırtaş, Rasim Erer, Rasim Özkurt, Ravil Mansur, Recep Akamış, Recep Öz, Recep Tepe, Remzi Çelik, Rengin Uz, Reşat Özer, Reşit Canbeyli, Reşit Sümbül, Reyan Tuvi, Reyhangül Baloğlu, Rıfat Yüzbaşıoğlu, Rifat Roni, Ruhi Demiray, Rümeyşa Çamdereli, Saadet Sorgunlu, Sabahat Yavuz, Sabahattin Derya Pekşen, Sabiha Balık Apaydın, Sadık Şahin, Sadık Topal, Sadun Bora, Sadun Sönmez, Sağman Kayatekin, Saim Engin, Saime Erkal, Sait Big, Sait Çetinoğlu, Sait Ölmez, Salih Akbaş, Salih Özturk, Salim Şen, Salman Kaya, Salman Salman, Samet Mengüç, Satulu Can, Savaş Devrim Şahin, Savaş Ertunç, Secarettin Şimşek, Seda Alçınar, Sedat Akın, Sedat İnal, Sedat Kalaba, Sedat Sırrı Kadem, Sedat Yavaş, Selahattin Bölükbaş, Selahattin Koçak, Selahattin Nesipoğlu, Selen Servi, Selim Akyıldız, Selma Güngör, Selma Gürkan, Selma Özülker, Selman Büyükaşık, Sema Bayraktar, Sema Bulutsuz, Sema Evin, Sema Gülez, Sema Suntek Genç, Sema Uğur, Semih Bilgen, Semra Eker, Semra Pelit, Semra Somersan, Semra Ulusoy, Semrin Keskin, Sena Güleç, Sena Kaleli, Serap Aslan Yakut, Serap Kayhan, Serap Topuz, Sercihan Alioğlu, Serdar İşsever, Serdar Keskin, Serdar Koçman, Serdar Seçkin, Serhat Aral, Serhat Karagülle, Serpil Bayar, Serpil Savumlu, Serpil Şenoğlu, Serra Çalık, Serra Yılmaz, Servet Ali Çınar, Seval Bulutoğlu, Sevgi Çekiç, Sevil Baştürk, Sevil Çakmak Bilgin, Sevil Peach, Seydi Fırat, Seyfi Cansu, Seyfi Karataş, Sezai Yavaş, Sırrı Ayhan, Sibel Asna, Sibel Özbudun, Sina Akyol, Sina Hıdır, Sinan Araman, Sinan Kılıç, Sinan Tutal, Suat Bozkuş, Sumru Karaer, Suna Aşkın Turan, Süheyla Esinsel, Süleyman Çelebi, Süleyman Eryılmaz, Süleyman Karataş, Süleyman Kürek, Süleyman Şadi Gür, Süleyman Ülker, Süreyya Kemal Çakıroğlu, Şahika Yüksel, Şahin Tekgündüz, Şahin Tınaş, Şakir Bilgin Balkan, Şanar Yurdatapan, Şebnem Oğuz, Şehbal Şenyurt Arınlı, Şenay Aydemir, Şenay Beytaş, Şener Ekiz, Şener Macit, Şengül Yüksel, Şengün Kılıç, Şentürk Gülener, Şerife Kazan, Şerife Kılıç, Şevket Günter, Şevki Yıldız, Şevval Kılıç, Şeyda Özil, Şeyhmus Doku, Şirin Avcı, Şükriye Ercan, Tacim Çiçek, Tahir Cebecioğlu, Tahir Şilkan, Tahsin Yeşildere, Talat Kırış, Tamer Selçuk, Taner Oğuzgiray, Tarık Altun, Tarık Bayazıt, Tarık Kayakan, Tatyos Bebek, Tayfun Işıldar, Tayfun Mater, Tayfur Haktan, Tayfur Vardar, Temel Demirer, Temel İskit, Temur Taşdemir, Tenziye Acar, Tevfik Kaçar, Tevfik Kemal Üçbaş, Tilbe Saran, Timuçin Solgun, Tuba Öztek, Tuğba Kıratlı, Tuğba Temel, Tuğrul Eryılmaz, Tuğrul Keskin, Tuna Altınel, Tuna Atalay, Tuncay Çelik, Turan Parlak, Turap Günay, Turgay Gezer, Turgut Üzüm, Tülay Elçi, Tülin Danış, Tülin Hadi, Tülip Karamanbey, Tümay İmre, Türkan Sabuncu, Ufuk Uras, Uğur Koca, Uğur Tunçay, Umut Özdoğan, Uygur Erol, Uygur Orhan, Ülker Bilgin, Ülkü Işık, Ülkü Sağır, Ümit Aktaş, Ümit Erkol, Ümit Kıvanç, Ümit Pamir, Ümit Yaşar Işıkhan, Ünal Çakır, Ünal Karasu, Ünsal Dinçer, Üstün Ergüder, Üstün Güvener, Vahap Çelik, Varol Kazan, Vecdi Sayar, Vedat Akın, Vedat Şentöregil, Vejdi Çiçek, Veysel Birlik, Vicdan Siyasi, Viki Çiprut, Yahya Karagöl, Yalçın Alaca, Yalçın Ergündoğan, Yaman Öğüt, Yaprak Zihnioğlu, Yasemin Bektaş, Yasin Keskin, Yaşar Çiçekdemir, Yaşar Morpınar, Yaşar Orhan, Yaşar Yıldız, Yavuz Baydar, Yavuz Okçuoğlu, Yeşer Sarıyıldız, Yeşim Atamer, Yeşim Dağgeçen, Yeşim Yağcı Silahtar, Yeter Keskin, Yılmaz Bayezıt, Yiğiter Uluğ, Yunus Bircan, Yunus Pıtırlı, Yurdanur Atadan, Yusuf Akbaş, Yusuf Çakır, Yusuf Kaptan, Yusuf Köse, Yusuf Ziya Can, Yusuf Ziya Sekban, Yücel Demirer, Yücel Tunca, Yüksel Akgün, Yüksel Bircan, Yüksel Okyay, Zafer Yılmaz, Zait Gülaçtı, Zekeriya Demirtaş, Zeki Murat Güneş, Zeki Sinan Doğan, Zeki Yalçındere, Zekiye Kürkçüoğlu, Zeliha Altuntaş, Zeliha Deniz, Zerrin Küpçü, Zeynel Aslankaya, Zeynep Akıncı, Zeynep Atikkan, Zeynep Kadirbeyoğlu, Zeynep Oral, Zeynep Sabuncu, Zeynep Sert, Zeynep Tanbay, Zeynep Tozduman, Zihni Karaçay, Zuhal Atanan, Zuhal Macit, Zuhal Orhun, Zülfü Livaneli. (HABER MERKEZİ)

 https://www.evrensel.net/haber/453457/1032-isimden-aciklama-adalette-evrensel-hukuka-aykirilik-aliskanlik-haline-geldi

24 Ocak 2022 Pazartesi

Haberciden özgürlük mücadelesi, yargıdan umut ışığı (BİA net)

 

İktidar, 2021 yılında, 2023 yılı seçimleri öncesinde, “öz denetleyici” adı verilen ve tarafsız olması beklenen Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Basın İlan Kurumu (BİK), Basın Kartı Komisyonu ve Sulh Ceza Hakimlikleri ve benzeri kurum ve araçları, eleştirel, araştıran ve sorgulayan gazetecileri ve medya kuruluşlarını dize getirmek için seferber etti.

Tutuklu iş insanı Osman Kavala’yı tahliye etmediği için Avrupa Konseyi’nin Türkiye’yi ihlal prosedürüne tabi tutması, 2021’de de ülkede “örgüt propagandası”, “hakaret” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten hukuka aykırı yargılamaların devam etmesine engel olmadı. 180 ülkeli RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 153. sırada gösterilen Türkiye, darbe girişimiyle birlikte sekiz gazeteciyi keyfi tutukladığı gerekçesiyle sadece 2021’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde ağır tazminata mahkum oldu.

Bia Medya Gözlem-2021

2021 Dördüncü Çeyrek - Basın Açıklaması
2021 Dördüncü Çeyrek - Tam Metin
2021 Dördüncü Çeyrek - Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar

2021 Üçüncü Çeyrek - Basın Açıklaması
2021 Üçüncü Çeyrek - Tam Metin
2021 Üçüncü Çeyrek - Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar

2021 İkinci Çeyrek - Basın Açıklaması
2021 İkinci Çeyrek - Tam Metin
2021 İkinci Çeyrek - Düzenlemeler, tepkiler, dayanışma, işsizlik

2021 Birinci Çeyrek - Basın Açıklaması
2021 Birinci Çeyrek - Tam Metin
2021 Birinci Çeyrek - Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar

2021’de 35 gazeteci 92 yıl hapse mahkum

2021’de yayımlanan dört ayrı BİA Medya Gözlem Raporu, 35 gazetecinin (İdris Sayılğan, Hakan Aygün, Müyesser Yıldız, İsmail Dükel, Kemal Sancılı, İnan Kızılkaya, Eren Keskin, Zana Kaya, Alican Uludağ, Özgür Boğatekin, Ayten Akgün, Berat Gonca, Ozan Kaplanoğlu, Sinan Aygül, Hakkı Boltan, Cihat Ünal, Ömer Özdemir, Serhat Şefkatlı, Olgun Matur, Osman Yakut, Cem Şimşek, Hikmet Tunç, Mahir Kanaat, Tunca Öğreten, Ömer Çelik, Metin Yoksu, Eray Sargın, Enver Aysever, Ali Arslan, Can Bedros Çapar, Necip Çapraz, Yılmaz Odabaşı, Perihan Kaya, Doğan Ergün, Kaan Göktaş) Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “hakaret”, “Cumhurbaşkanına hakaret”, “örgüt üyeliği”, “örgüte bilerek yardım”, “gizli belge temin ve açıklama” veya “casusluk” gibi suçlamaları temelinde, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) “terör örgütü propagandası” vb. düzenlemeleri uyarınca toplam 92 yıl 6 ay 24 gün hapis cezasına mahkum edildiğine işaret ediyor.

 

Gazeteci Hikmet Tunç.

64 gazeteciye beraat

2021’de yayımlanan dört ayrı BİA Medya Gözlem Raporu'na göre altısı (Fatih Portakal, Oktay Candemir, Burak Şahin ve çizer Sefer Selvi, Mustafa Sönmez, Cem Bahtiyar) “Cumhurbaşkanına hakaret”ten olmak üzere, toplam 64 gazeteci (Özer Akdemir, Seyhan Avşar, Necdet Önemli, Fatih Portakal, Hatice Kamer, Banu Güven, Ferhat Çelik, İdris Yılmaz, Özgür Boğatekin, Alican UludağOlcay Büyüktaş Akça, Melike Aydın, Melis Alphan, İnci Aydın, İdris Sayılğan, Naci Kaya, Ali Orhan, Hasan Yavaşlar, Özkan Mayda, Kenan Baş, Onur Fazıl Soydal, Mahir Kanaat, Tunca Öğreten, Ömer Çelik, Metin Yoksu, Eray Sargın, Derya Okatan, Fırat Yeşilçınar, Doğan Güzel, Sinan Balık, Amine Demirkıran, Davut Uçar, Elif Aydoğmuş, Reyhan Hacıoğlu, Zeki Erden, Özgür Paksoy, Mesut Kaynar, Hüseyin Gündüz, Kemal Bozkurt, Burcu Özkaya, Sevdiye Ergürbüz, Günay Aksoy, Ersin Çaksu, Önder Elaldı, Ender Öndeş, Gülfem Karataş, Gökhan Çetin, Bayram Balcı ve Yılmaz Bozkurt, Bekir Şahin, Yakup Önal, Ahmet Kanbal, Mehmet Şah Oruç, Rojda Aydın, Nurcan Yalçın, Halime Parlak, Canan CoşkunAli AçarCan Uğur, Ruşen Takva vd) TMK ve TCK, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kapsamında yargılandıkları davalarda beraat etti.

 

Gazeteci Hatice Kamer.

RTÜK, BİK ve CİB’nin derdi “eleştirel medya

CHP’li Bülent Tezcan, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan ve reklam kesme yetkisinin kaldırılması için 13 Ekim 2021'de yasa teklifi verdi. Kurum yüzde 90’ı iktidarın kontrol ettiği ulusal medya kuruluşlarından eleştirel olanlara acımıyor: Evrensel gazetesi 835 gündür ilan alamazken Sözcü gazetesi de Saygı Öztürk’ün, AKP milletvekilinin partizanlığına dair yargının “basın özgürlüğü” saydığı iki köşe yazısından ilan kesme ceza aldı. Cumhuriyet gazetesine de yıl içinde 74 günlük ilan kesme cezası verildi. Ayrıca Korkusuz, BirGün, Karar, Millî Gazete, Yeniçağ ve Yeni Asya, BİK’in 2021’de resmi ilanı çok gördüğü gazetelerden oldu.

Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, 2020 için, gazetelere toplam 803 gün ilan kesme cezası verildiğini, BİK’in Cumhuriyet’i 110 gün, Birgün’ü 112 gün, Evrensel’i 65 gün, Korkusuz’u 29 gün, Sözcü’yü de 17 gün boyunca ilandan yoksun bıraktığını açıklamıştı. Bildirici, “Demek ki, BİK’in 2020 yılı içerisinde İstanbul’daki gazetelere verdiği cezaların yüzde 88’i bu beş gazeteye verilmiş!” demişti.

 

Gazeteci Nadire Mater.

On yıllarını meslekte geçiren gazeteciler Nadire Mater, Aydın Engin ve Kazım Güleçyüz ile Evrensel gazetesi Ankara Temsilcisi Birkan Bulut, verilemeyen veya yenilenmeyen basın kartları için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na (CİB) karşı hukuki mücadele veriyor; iktisatçı gazeteci Mustafa Sönmez ise mücadelesini kazandı. 

RTÜK: 2021’de 31 milyon 630 bin TL ceza 

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 2021'de Fox TV, Halk TV, Tele1 ve KRT gibi eleştirel veya sorgulayıcı yayın yapan kuruluşları cezalandırmakla meşguldü. RTÜK üyesi İlhan Taşçı, bu kuruluşlara 21 milyon 500 TL tutarında 71 ceza verilirken iktidarı destekleyen kanallara, “100 bin şikayete rağmen” işlem yapılmadığını duyurdu. RTÜK, 2021'de televizyon kanalları başta olmak üzere görsel işitsel medyaya 158 para cezası, 48 program durdurma ve yayın durdurma cezası verdi. RTÜK’ün verdiği cezaların toplamıysa 31 milyon 629 bin 996 TL’yi buldu. 

Son beş yılda haber ve program yayınlarından dolayı 227 program durdurma cezasına hükmeden RTÜK, 692 para cezası karşılığında da yayıncı kuruluşlarına toplam 88 milyon 69 bin 808 TL adli para cezası verdi.  

Geçen yıl 41, son beş yılda 270 gözaltı

2021 yılında en az 41 gazeteci gözaltına alındı. Uzun yıllar dünyanın “en büyük gazeteci hapishaneleri”nden olan Türkiye’de, yargı, son üç yıldır gazetecilere yönelik pratikte “adli kontrol”e ağırlık veriyor. Artık tutuklanma ve gözaltına alınma sırası sokaktaki yurttaşla röportaj yapan yurttaş gazetecilere geldi.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 27 Nisan 2021 tarihli “Ses ve Görüntü Kaydı Alınması” Genelgesinin daha ilk günlerinde İstanbul’daki LGBTİ eylemini izleyen AFP foto-muhabiri Bülent Kılıç’ın arkadan kelepçelenip, boğazına basılarak gözaltına alınması gazeteci örgütlerinin OHAL ilanından beri gerçekleştirdiği ilk toplu protesto eylemine yol açtı.

 

Foto muhabir Bülent Kılıç'ın boğazına basılarak gözaltına alınması tepkiye neden oldu. Fotoğraf: Hacı Devren Bişkin. 

Son beş yılda toplam 270 haberci özellikle toplumsal eylemleri kamuoyuna yansıtmaya çalışırken gözaltına alındı. 2017’de 85, 2018’de 47, 2019’da 49 gazeteci, 2020’de 48 haberci gözaltına alınmıştı.

2021’de 56, son beş yılda 141 haberciye saldırı

2021'de en az 56 medya temsilcisi görev başında saldırıya uğrarken, medya çalışanlarından Bursa’da yaşayan radyocu Hazım Özsu yorumlarını beğenmeyen bir dinleyicisi tarafından evinin girişinde öldürüldü. Kasım’da Danıştay tarafından yürürlüğü durdurulana dek polis müdahalelerinin görüntülenmesine yasak getiren "Ses ve Görüntü Kaydı Alınması" Genelgesi, medya temsilcilerinin keyfi şekilde engellenmesi, gözaltına alınması veya saldırıya uğramasına zemin oluşturdu.

Temmuz’da Suruç Katliamı’nın altıncı yıldönümünde görev yapan 10 gazeteci saldırıya uğradı. Ancak Genelgenin yürürlüğünün durdurulması, habercilere yönelik hukuka aykırı müdahaleleri sonlandıramadı. Yılın acı gelişmelerinde biri de, bir haberciye fiziksel saldırılardan birinin failinin, HaberTürk TV temsilcisi Muharrem Sarıkaya olmasıydı.

Türkiye’de son beş yılda, en az 141 haberci görev başında saldırıya uğradı. 2017’de 20 gazeteci ve iki medya kuruluşu, 2018’de 19 gazeteci ve bir medya kuruluşu; 2019’da 26 gazeteci, 2020’de de 18 haberci şiddetin hedefi olmuştu. 2016 ve 2017 yıllarında iki Suriyeli gazeteci kendi ülkelerinin muhalifleri tarafından Türkiye’de öldürülürken 2018'de Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda bu ülkeden özel olarak gelen bir infaz timi tarafından öldürülmüştü. 

“Cumhurbaşkanı’na Hakaret”: Yedi yılda 70 gazeteci mahkum 

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten 1 Ocak 2022’ye kadar en az 70 gazeteci, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesi gerekçesiyle hapis, ertelemeli hapis ve para cezasına mahkum edildi. Avrupa Konseyi’nin çağrılarına rağmen iktidarın onca yıldır yürürlükten kaldırmaya yanaşmadığı bu düzenleme uyarınca geçen yıl mahkum edilen medya temsilcilerinin sayısı yediydi.

Kamuoyu önünde hak savunucularını hedef göstererek yargıya mesaj vermekten geri durmayan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şikayetçi olduğu yedi gazeteci (Ayten Akgün, Hakkı Boltan, Cem Şimşek, Yılmaz Odabaşı, Perihan Kaya, Doğan Ergün ve Kaan Göktaş) toplam 8 yıl 10 ay 27 gün hapse mahkum edildi. Adalet Bakanlığı, iktidarın Avrupa Konseyi’nin çağrılarına rağmen yürürlükten kaldırmaya yanaşmadığı TCK’nın 299. maddesinden yargılama izni vermeyi sürdürüyor.

Bir yılda 975, beş yılda 5 bin 976 online habere sansür

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sosyal medyayı “dijital faşizm” sözüyle hedef aldığı, diğer iktidar temsilcilerinin de “yabancı fondan yararlanan medya kuruluşları”nı tehdit ettiği 2021 boyunca, internet haber mecrasında yayımlanan 975 habere Sulh Ceza Hakimlikleri ya da Erişim Sağlayıcıları Birliği kararıyla erişim engeli getirildi.

“Kişilik hakları” veya “unutulma hakkı”; rüşvet, yolsuzluk, usulsüzlük, kayırmacılık, şiddet, dinsel sömürü, cinsel taciz gibi pek çok konuda adı geçenlerin paravanı oldu. İfade Özgürlüğü Derneği‘nin (İFÖD) hukuk ekibinin çalışmasıyla, girişimci Fettah Tamince’ye ilişkin Diken’de yayımlanan bir haber için verilmiş erişim yasağının kaldırılması bu keyfiyeti gösteren bir örnek oluşturdu.

AYM’den beş yılda 49 gazeteciye tazminat

2021 yılında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin hedefi olan Anayasa Mahkemesi (AYM), dokuz gazeteci ve üç medya kuruluşunun yaptığı başvurularda devleti, tazminat ve mahkeme gideri dahil toplam 139 bin 225 TL ödemeye mahkum etti. Son beş yılda, 49 gazeteci ve 12 medya kuruluşunun başvurusunda AYM’nin hükmettiği tazminat tutarı 443 bin 658 TL’yi buldu.

Beş yılda 36 gazeteci AİHM’de kazandı 

Tutuklu iş insanı Osman Kavala’yı tahliye etmediği için Türkiye’nin Avrupa Konseyi önünde ihlal prosedürüne sokulmasına neden olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu kez gazeteci haklarını hiçe saydığı gerekçesiyle Türkiye’yi 2021'de toplam 114 bin 440 Avro (1 milyon 192 bin 250 TL) tazminata mahkum etti. Tazminatın ağırlığında, darbe girişiminden sonra sekiz gazetecinin dayanaksız şekilde tutuklanmasına yönelik ihlal kararları etkili oldu.

Özellikle Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra gazeteci tutukluluğu ile ilgili yoğun başvuru aldığı halde 2017'yi pas geçen AİHM, yine de son beş yılda Türkiye’yi 36 gazetecinin başvurusunda toplam 343 bin 380 avro (3 milyon 65 bin 699 TL) tazminata mahkum etmiş oldu.

Cezasızlıkla mücadele zayıf 

Devletin “Susurluk Raporu”nda itiraf ettiği, iktidarın da iyi niyet adımı olarak Barış Sürecinde son anda zamanaşımından kurtardığı gazeteci ve aydın Musa Anter’e ilişkin cinayet davası, “30 yıllık azami dava süresi” nedeniyle bir kez daha zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıya.

X

Öldürülen Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı.  

2021'de 35 gazeteci 92 yıl hapse mahkum edildi, en az 41 gazeteci gözaltına alındı. Uzun yıllar dünyanın "en büyük gazeteci hapishaneleri"nden olan Türkiye'de, yargı, son üç yıldır gazetecilere yönelik pratikte "adli kontrol"e ağırlık veriyor. Artık tutuklanma ve gözaltına alınma sırası sokaktaki yurttaşla röportaj yapan yurttaş gazetecilere geldi.

Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararından sonra bianet.org eski muhabiri Beyza Kural’a şiddet uygulayan üç polisin yargılanması, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına rağmen Mehmet Altan’ı tahliye etmeyen hakimlerin Yargıtay’da yargılanması, yine Ahmet Şık’ı “İmamın Ordusu” taslak kitabından keyfi şekilde tutuklayan hakimlerin Yargıtay’da yargılanması, Ankara’da 10 ayrı olayda gazetecilerin görevini yapmasını engelleyen polisler hakkında verilen takipsizlik kararının kaldırılması, Yeni Çağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ’a saldıranların dosyasının Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşınması, 2021’in umut verici gelişmelerinden oldu.



Gazeteci Beyza Kural. 

2021’de 79, son beş yılda 807 işsiz

2021 yılında toplam 79 gazeteci, programcı ve medya çalışanının işine özellikle Cumhuriyet, Gazete Duvar, Halk TV ve Haber Global gibi iş yerlerinde yaşanan krizlerin yanı sıra çeşitli yayın anlaşmazlıkları veya istifaya zorlamalar gibi nedenlerle son verildi. 10’u 20 yılı aşkın süredir emek veren 24 Cumhuriyet çalışanı gazeteden ayrılırken “Gazetede tek adam yönetimi”ni eleştirdi. TRT bir Twitter paylaşımı nedeniyle 22 yıllık şef montajcısı Deniz Salmanlı’yı işinden etti. Devlet Bahçeli tarafından açıklanan Anayasa taslağının konuşulduğu yayın sonrası MHP’nin hedef aldığı HaberTürk TV Ankara temsilcisi Bülent Aydemir’in işine son verildi, kanalın genel yayın yönetmeni Kürşad Oğuz istifa etti.


Gazeteci-televizyoncu Kürşat Oğuz. 

2016 darbe girişimde 2 bin 708 gazeteciyle sektörü ağır şekilde etkileyen işsizlik, son beş yılda da toplam 807 haberciyi etkiledi. 2020’de 215, 2019’da 190, 2018’de 157, 2017’de166 medya çalışanı işsiz kalmıştı.

(SA/EÖ/NÖ)

 https://m.bianet.org/bianet/medya/256364-haberciden-ozgurluk-mucadelesi-yargidan-umut-isigi

23 Ocak 2022 Pazar

Evrensel İzmir Temsilcisi Özer Akdemir'e 2021 İz Bırakanlar Ödülü

 



Evrensel İzmir Temsilcisi Özer Akdemir'e İz Gazete'nin 6. kuruluş yıl dönümünde "2021 İz Bırakanlar Ödül"ü verildi.

 

Özer Akdemir (sağda) | Fotoğraf: İz Gazete

Kısa sayılabilecek bir zamanda İzmir'de yerel basının önemli köşe taşlarından biri haline gelen İz Gazete'nin 6. kuruluş yıl dönümünde verdiği "2021 İz Bırakanlar Ödülleri"nden birisi de Evrensel İzmir Temsilcisi Özer Akdemir'e verildi. Akdemir, kalabalık bir davetli topluluğu tarafından izlenen ödül töreninde yaptığı konuşmada iklim krizi ve İzmir’in içme suyunu sağlayan barajlar havzasında işletilen Efemçukuru altın madenine vurgu yaptı.

İKTİDARIN BASKILARI VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VURGUSU

İzmir Havagazı fabrikasında gerçekleştirilen ödül töreninin açılış konuşmasını yapan İz Medya Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal yaptı. Kartal genç bir ekiple yola çıktıklarını basın meslek ilkelerinden ödün vermeden devam edeceklerini söyledi.

Gazeteci Sedef Kabaş'ın bir programda söylediği sözler nedeniyle gözaltına alınmasının tartışmaları eşliğinde konuşmasını yapan Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş “Size BBC grevinden selam getirdim” diye başladığı konuşmasında “Türkiye'de medya uzun zamandır ağır baskılar altında. Basın özgürlüğü, sendikal haklar alanında. Gazetecilik meslek ilkelerine bağlı çalışan meslektaşlarımız asla vazgeçmiyorlar. Türkiye'nin karanlığa götürülmesine karşı ısrarla demokrasiyi özgürlükleri savunacağız” dedi. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi de “Sedef Kabaş Yalnız değildir. Elbette bir gün Türk basını da üzerindeki tozları silkeleyecektir” diye konuştu.

"ÇAĞIN SONUNU BİZ BELİRLEYECEĞİZ"

İklim krizine karşı mücadele temasıyla belirlenen "2021 İz Bırakanlar Ödülleri"nden birisine layık görülen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Doğayla uyumlu bir uygarlık kurmanın küresel açıdan insanlığın en temel meselesi haline geldiği bir çağda yaşıyoruz. Bu çağın sonunu biz belirleyeceğiz. Ya ikilim devrimini yapacağız ve doğadaki tüm canlılarla birlikte yaşamaya devam edeceğiz, ya da gezegenimizin bir yangın yerine dönmesine seyirci kalacağız" dedi.

İKLİM KRİZİ GERÇEKLİĞİ VE İZMİR

Yaptığı çevre - ekoloji haberleri ve ekolojik sorunları eko kurgu öyküleri ile edebiyat alanına taşıması gerekçeleriyle ödüle layık görülen Evrensel İzmir Temsilcisi Özer Akdemir de yaptığı konuşmada, iklim krizinin önümüzdeki dönemde yaşadığımız pandemi sürecinden daha çok tartışılacak bir mesele olduğunun anlaşılacağını belirtti. İzmir’in iklim krizi ile yüzleşecek kentlerin başında geldiğini belirten Akdemir, hal böyle iken kentin içme suyu kaynaklarının olduğu Efemçukuru’nda 10 yıldır altın madeni işletildiğini belirterek, "O maden 10 yıldır orada çalışıyor. Ancak İzmirlinin ne kadarı sularını kirleten bu madenden haberdar" diye konuştu. İzmir’in son derece güzel ancak ekolojik sorunlar açısından ise şanssız bir kent olduğunu belirten Akdemir, İzmirlilerin tüm bu sorunları aşabilecek bir mücadele birikimine sahip olduğunu söyledi.

"ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ İÇİN MÜCADELE"

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan'la birlikte çevre-ekoloji avukatları Özlem ve Cem Altıparmak da İz Bırakanlar Ödüllerine layık görünen diğer kişiler oldular. Karadeniz'deki ekoloji mücadelesinin simge isimlerinden Metin Lokumcu adına verilen ödülü oğlu Ulaş Lokumcu küçük kızı ile birlikte aldı. Lokumcu, babasının HES’lere karşı verdiği mücadeleyi hatırlatarak "Çocuklarımızın geleceği için mücadele etmek zorundayız" dedi.

 https://www.evrensel.net/haber/453311/evrensel-izmir-temsilcisi-ozer-akdemire-2021-iz-birakanlar-odulu


https://www.izgazete.net/genel/iz-birakanlar-odulleri-verildi-gelecege-dair-umut-dimdik-ayakta-h77117.html

Kartal Dağı’nda bir Kumru (Pazar yazısı)

 



İçinde birikenler ‘offf’ demeyle çıksaydı eğer, ne derdi kalırdı Kumru’nun, ne gamı, kasveti. Oysa çıkmıyordu bir türlü!

İçinde biriktirdikleri dünden bugüne getirdikleriydi çoğunlukla. Yaşı otuzu yeni görmüştü ancak dertleri yaşını da başını da aşalı yıllar olmuştu.

Ne ara bu kadar dert biriktirmişti? Ne zaman iki çocuğu olmuştu? Ne gün kendisi çocukluktan çıkmıştı Kumru’nun?

Doğduğu köyün gündüz vakti çöl sıcağı altında ıpıl ıpıl yanan bozkırından ne zaman kalkıp Küçük Menderes Ovası’na tepeden bakan bu Ege köyüne gelin gelmişti? Bunlara bazen kendisi de şaşıyor, aklı almıyordu. Oysa buradaydı işte, Kartal Dağı’nda. Kartal Dağı’nın bağrına yaslanmış, incir, zeytin, çam ağaçları içinde kaybolan bir dağ köyünde.

Nemden ve ardı kesilmeyen yağmurlardan bıktığında Nusaybin’in bulutsuz göğünü ve kuru toprağın bağrından tüten sarı sıcaklarını arardı. O sarı sıcakların tenini yakmasını, alnında domur domur ter peydahlamasını, nefesini kesmesini özlerdi. Özlerdi de özledikleri bin kilometre ve belki bin yıl ötedeydi...

Her biri bir insan başı büyüklüğünde koca koca taşlarla kaplı tarlalarında rahmetli eşiyle sabahın erinden, gecenin kör karanlığına kadar didinip durdukları, dünyanın bütün yükünü omuzlarında duydukları, geceleri kuru ekmeğe ve yavan bulgur aşına kaşık salladıkları, yorgunluktan oracığa kıvrılıp yattıkları zamanları böylesine özlemle arayacağını nereden bilirdi ki? Öyle özlem duyuyordu geçmişine, memleketine. Sılada, kurumuş otlar, serin selviler ve kan kızılı güllerle bezeli bir mezarlıkta yan yana bıraktığı ana-babası da çıkmıyordu aklından hiç.

Her dakika canına batan bir diken gibiydi özlem. Gözlerini kaplayan bulut, yüreğinin üzerine oturan koca bir dağ idi. Öyle bir özlemdi ki her ‘off’ çekişte derdini daha da demliyor, azalması bir yana ha bire içindeki ateşi besliyordu.

Böyle, özlem nöbeti geldiğinde (Doktor başka bir şey söylemişti bu krizlerin adına) durduğu yerde duramaz oluyor, alıp başını köyün dışına vuruyor, çoğunlukla da kahvehanenin arkasındaki Büyükkale’ye çıkıyordu. Rahmetli eşinden bin kat daha anlayışlı ve sevecen olan yeni eşi de, artık ergenliğe adım atan kızı Rojda da, küçük oğlu Rüstem de, köylüler de alışmışlardı onun bu hallerine.

Reklam

Önce eli, ayağı duruyor, esmer yüzüne iki zeytin tanesi gibi yakışan kara gözleri sabit bir noktaya dalıp kalıyor, nefes bile aldığı fark edilmiyordu. Bu hallerinde konuşsanız sizi duymaz, dokunsanız anlamaz, etini koparsanız acımazdı.

 

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

*

Çay ocağının altındaki suyu tazelerken anladı nöbetin geldiğini. Su bidonunu ocağın yanına bırakıp kahveden kendisini dışarı attı. Kızı Rojda arkasından baktı bir süre. Anasının peşinden gitmek isteyen Rüstem’i yanına çağırdı. Eşi de alışkın bir anlayışla izledi koşar adım yürüyen Kumru’yu. Nereye, neden gittiğini biliyordu, o yüzden artık merak etmiyordu.

Kumru, köyün hemen dışındaki tepeye ve üstündeki kayalığa doğru yürürken aklı başında değildi. Kalenin yosun tutmuş basamaklarını alışkın adımlarla tırmanıp en tepesine çıktı bir solukta. Hayıtlar, makiler ve kızılçamların arasında kalmış iri kayaların oluşturduğu bu tepeye köylüler Büyükkale diyorlardı. Eskiden burada bir kale olduğu söyleniyordu ama şimdi bu kayalığa kale denmesini haklı çıkaracak tek şey kayanın tepesine doğru oyulmuş ve yıllar içinde aşınmalarla yok olmaya yüz tutmuş basamaklardı. Kale’nin tepesinde bir kızılçam, kayanın yarıklarından kendisine yol açmış tepede bir bayrak direği gibi dikilip kalmıştı. Kumru, Kale’ye çıkınca çamın dibine oturur, sırtını ağaca yaslar ve içini çeke çeke ağlardı.

Çoğu zaman sessizce ağlardı. Bazen ise iyice boşalırdı sinirleri, hıçkıra hıçkıra, elini dizine vura vura dökerdi gözyaşlarını. Bir süre sonra durulur, ağlaması geçer uykudan uyanır gibi kendine gelirdi. Utanmış, ürkek, bitkin bakardı etrafına. Annesinin çocukken söylediği Kürtçe bir türküyü fısıldayarak inerdi kaleden. Gözyaşını içine gömerdi evine dönerken.

Qumrîka li ser zinara (Kayaların üstündeki kumru)

Delala li ser zinara (Kayaların üstündeki güzel)

Reklam

Kulîlka nava dara belê (Ağaçların arasında açan çiçek)

Heyfa çavên reşbelek (Yazık ki o kara gözlere)

Ketiye destê neyara (Düşmüş düşman eline)

 

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

**

“Psikolojim bozuktu ne zamandır, şimdi düzeldim. Ellerim kollarım tutmuyordu, böyle kırılmış kuş kanadı gibi iki yana sarkık kalıyordum. Şimdi iyiyim” dedi. Küçük bir göz odadan ibaret kahvenin önünde, sonbahar serinliğine karşı öğle güneşinin vurduğu tahta bir masada oturuyorduk.

Kahvenin içindeki duvarlara çiçek resimleri yapılmıştı. Duvarın birinde kuyruğu rengarenk, ucunda maviş gözler bulunan tavus kuşu çiziliydi.

İsli soba borusunun girdiği duvara ise Dicle’nin resmi yapılmıştı. Doruğunda beyaz karlar görünen, tepesinde küçük bir bulut resmedilen dağın yamacından kıvrılarak gelen ırmak, odanın kapısından sanki dışarıya çıkmak istermiş gibi akıyordu.

Reklam

“Eşim çizdi” dedi, resimlere dikkatle baktığımızı görünce.

Bir çay içimi sohbet ettik Kumru’yla. Biz İzmir’den köydeki ÇED toplantısına gelmiştik. Yanımızda Aydın’dan, Germencik’ten, Çine’den arkadaşlar vardı. Kimi Madran Dağı’nı anlattı, dağdaki madenleri, kimi Aydın Ovası’nı çürük yumurta gibi kokutan jeotermalleri.

Oysa tüm bunları dinlerken yüzü gülüyordu Kumru’nun. O da Nusaybin’den kendisini ve çocuklarını buraya atan rüzgardan bahsetti. Eski eşinden ‘öldü’ diye bahsetti. Biz de sormadık sonrasını.

Gözünün biri şehla bakan, ince dal gibi bir adam olan yeni eşinden sevecenlikle söz etti. Yüzü muzipçe ışıldadı onun Arnavut inadından bahsederken. “Ama o da Kürt inadıyla tanıştı” dedi gülerek.

Kalabalıkları sevdiğini söyledi. Ne zamandır böyle bir kalabalık görmemişti, heyecanlıydı. Elindeki “Kartal Dağı’nı rahat bırakın” yazılı dövizi sıkı sıkı tuttuğundan belliydi heyecanının nedeni. Eylemlere alışkındı geldiği yerden. Nusaybin’de de ilçe yolunu kesen jandarmalara yakalanmamak için dizlerine gelen karın içinde ya da çamurlara belenerek köyden kilometrelerce yürüyerek giderlerdi Newroz şenliklerine.

Kartal Dağı’nda ne zaman mermer ocağına karşı köylerde bir hareketlilik başladı, rüzgar direklerinin dağın tepesine beton dökülerek dikileceği duyuldu Kumru’nun da sıla özlemi dindi. Kendilerinkinden daha geniş olan yan kahvedeki akşam toplantılarına gidiyor, anlatılanları can kulağı ile dinliyordu. Bazen resmi bir heyet geldiğinde köyünün diğer kadınlarıyla birlikte elinde dövizler, pankartlar en önde yürüyordu, “RES, maden istemiyoruz” diye slogan atıyorlardı. Kolundaki uyuşukluk, başındaki ağrılar, dilindeki tutukluk hep gitmişti. Köylülerin dağlarını korumak için endişeyle böylesine yürekten ayağa kalkmaları Kumru’yu kendine getirmişti. Kumru yeniden dirilmişti sanki. Dicle gibi bazen durgun, bazen coşkun ama hiç durmadan akan bir su gibi hayatın akışına vermişti kendini.

Kumru içindeki boşluğu dolduran bu kavga isteğine, heyecana, yaşama sevincine şaşıyordu bazen. Yine de ne kendisi, ne çocukları, ne eşi bu mucizevi değişimden şikayet ediyorlardı.

Kaleye çıkışları kalmamış, gözleri şiş eve dönüşleri unutulmuş, kendinden geçtiği o nöbetler bıçak gibi kesilmişti. Yaşamı ve yaşadığı yeri korumak, daha birkaç yıl önce Nusaybin sokaklarında ana dilinde özgürlük türküleri söylemek için yaptıkları eylemler kadar büyük bir güç vermişti Kumru’ya.

Reklam

Direniş Kumru’yu kendine getirmişti. Nusaybin’den kanat açan Kumru, teleğinin birini Dicle’nin suyunda bırakarak Kartal Dağı’na yuvasını kurmuştu.

 https://www.evrensel.net/yazi/90240/kartal-daginda-bir-kumru

* Kartal Dağı mücadelesinden bir eko-kurgu öyküsü

20 Ocak 2022 Perşembe

ÇEPEÇEVRE YAŞAM - Elektrik zamları ve elektrik üretiminin ekolojik maliyeti

 


Elektrik zamları ve elektrik üretiminin ekolojik maliyeti Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ ile konuşuyoruz Özer Akdemir'in sunumuyla Çepeçevre Yaşam, bugün 21.00'de Evrensel'de.





19 Ocak 2022 Çarşamba

İklim kriziyle mücadeleye ses olacak: İz Bırakanlar Ödülleri sahiplerini buluyor

 



İzmir’in toplumsal değerlerine güncel bir hafıza olmak ve bu değerlerin tekrar tekrar altını çizmek amacıyla İz Gazete tarafından başlatılan ‘İz Bırakanlar Ödülleri’nin 2021 yılındaki sahipleri belli oldu. İz Gazete’nin kuruluş günü olan 21 Ocak’ta verilen ödüller, bu yıl ‘iklim krizine karşı mücadele’ temasıyla belirlendi.

 

Geçen yıl pandemi kısıtlamaları nedeniyle verilemeyen ödüller de bu yılki ödüllerle birlikte 22 Ocak Cumartesi günü saat 18.00’da Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası’nda yapılacak geniş katılımlı bir törenle sahiplerine takdim edilecek. Törene siyaset, sivil toplum, medya, kültür sanat dünyasından ve İz Gazete okurlarından oluşan yoğun bir katılımın olması bekleniyor.

MÜCADELE YERELDE BAŞLAR

2021 yılında iz bıraktığına inanılan ilk isim; iklim krizi gibi küresel bir sorunla mücadelenin yerelden başlayacağı bilinciyle hizmetler üreten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer oldu. Doğa haklarını ve iklim kriziyle mücadeleyi gündemden düşürmediği ve bu hassasiyet üzerinden ‘dirençli kent’ yaratmak, Cittaslow Metropol olmak, tarımda su tüketimini azaltmak, iklim dostu ulaşım modeli uygulamak, bisiklet kullanımını özendirmek, atık yönetiminde lider kent olmak, Gediz Nehri’ni ve İzmir Körfezi’ni temizlemek gibi pek çok konuda yerel yönetimlere örnek olacak bir irade ortaya koyduğu için Tunç Soyer ödüle layık görüldü.

MECLİS’TE SES OLDU

İklim kriziyle mücadelede iz bıraktığına inanılan ikinci isim parlamentoda ve sahada verdiği mücadeleden dolayı CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan oldu. CHP’nin TBMM Çevre Komisyonu Sözcüsü de olan Murat Bakan; partisi adına iklim krizine her alanda dikkat çektiği, iktidarı ve ilgili kurumlarını sık sık uyardığı ve çözüm önerilerini dile getirdiği için; ayrıca Cerratepe’den Kaz Dağları’na, Efemçukuru’ndan Salda’ya kadar her yerde halkla birlikte direniş gösterdiği için ödüle layık görüldü.

HALKIN GÖNÜLLÜ AVUKATLARI

“Suyun, toprağın, kurdun, kuşun hakkını savunmaya hukuki bilgimizle bir nebze de olsa katkı sunabiliyorsak ne mutlu bize” diyerek pek çok çevre katliamına karşı halkın gönüllü avukatlığını yapan Av. Özlem Altıparmak ve Av. Cem Altıparmak çifti de iklim krizine karşı mücadelede iz bıraktığına inanılan üçüncü isim oldu. Altıparmak çifti, iklim kriziyle ilgili uluslararası alanda hem akademik hem de hukuki araştırmaları takip edip bunları da dava dosyalarında kullandıkları ve gündemi takip ederek iklim kriziyle mücadeleye önemli bir hukuki katkı sundukları için ödüle layık görüldü.

DOĞANIN ÖYKÜSÜ

Çevre ve ekoloji haberciliği denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olan ve 20 yılı aşkın süredir sahadan yazdığı haberlerle halkı aydınlatan Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Gazeteci ve Yazar Özer Akdemir ise iz bıraktığına inanılan dördüncü isim oldu. Gazetecilik faaliyetiyle sınırlı kalmayıp halihazırda ekoloji mücadelesi veren insanların, toprağın, suyun içinden Doğa ve Direniş Öyküleri yaratarak Türkiye edebiyatına katkı sağlayan ilk yazar olması nedeniyle de Özer Akdemir İz Bırakanlar ödülüne layık görüldü.

METİN HOCA UNUTULMAYACAK

İz Gazete bu yıl özel bir ismi gündemine alarak 2011 yılında aramızdan ayrılan Metin Lokumcu’ya ödül vermeye karar verdi. 31 Mayıs 2011 günü dönemin Başbakanı AKP’li Tayyip Erdoğan’ın miting için gittiği Artvin Hopa'da basın açıklaması yapan vatandaşlar ile güvenlik güçleri arasında yaşanan gerginlik sonrasında polisin gruba sert müdahalesi ve atılan çok sayıda kimyasal gaz sonucunda kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Metin Lokumcu; ülkesinin toprağını, suyunu, havasını canı pahasına koruduğu ve ölümünden sonra herkesin gönlünde iz bıraktığı için ödüle layık görüldü. Metin Lokumcu Davasına dikkat çekmek ve davanın ekoloji mücadelesine iz bırakması için Lokumcu’nun ödülünü İzmir’de yaşayan oğlu Ulaş Lokumcu alacak.

2020’NİN ÖDÜLLERİ DE VERİLECEK

2020 yılı için belirlenen ancak pandemi kısıtlamaları nedeniyle verilemeyen İz Bırakanlar Ödülleri de bu Cumartesi yapılacak törende sahiplerine takdim edilecek. Kovid-19 salgınında canla başla çalışan tüm sağlık çalışanları adına İzmir Tabip Odası; İzmir Depremi’nin ardından enkazlar üstünde özverili şekilde çalışan tüm arama kurtarma ekipleri adına İzmir İtfaiyesi; katıldığı yarışlarda göğsüne yazdığı ‘İzmir’ yazısından güç alan ve İzmir Depremi gibi üzücü bir dönemde bile fark yaratarak uluslararası başarılara imza atan milli yüzücü Emre Sakçı; pandemi döneminde ihtiyaç sahiplerine gıda yardımı amacıyla İBB’nin başlattığı Biz Varız kampanyasına destek için İz Gazete’nin düzenlediği 7 saatlik sosyal medya canlı yayınını organize eden Dayanışmayı Canlandıralım Yayını Komitesi 2020 yılında ödüle layık görülmüştü.

 https://www.izgazete.net/medya/iklim-kriziyle-mucadeleye-ses-olacak-iz-birakanlar-odulleri-sahiplerini-h76926.html

K2 TV - ALTIN MADENCİLİĞİ ÖLÜM SAÇIYOR | Özer Akdemir

 





Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir ile Dağyeni köylülerinin direnişini, altın madenciliğinin ekolojik tahribatını ve doğa savunucularına yönelik baskı ve şiddet eylemlerini #K2TV'de konuşuyoruz.

"AKP milletvekili maden şirketinin iş takipçisi" sözlerine takipsizlik verildi

 

19 Ocak 2022 13:32



Çine Yaşam Platformu Sözcüsü Ahmet Uslu hakkında "AKP Milletvekili Mustafa Savaş şirketin iş takipçiliğini yapıyor" sözleri gerekçe gösterilerek yapılan suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı.

 

Özer AKDEMİR

Çine Yaşam Platformu (ÇİYAP) Sözcüsü Ahmet Uslu hakkında "AKP Aydın Milletvekili Mustafa Savaş şirketin iş takipçiliğini yapıyor" sözleri gerekçe gösterilerek Savaş tarafından yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi.

Çine Cumhuriyet Başsavcılığı bu sözlerin iftira, hakaret, onur ve şerefi zedeleyici nitelikte olmadığını belirterek kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi.

AKP MİLLETVEKİLİ "İŞ TAKİPÇİLİĞİ" SÖZÜNE ALINDI

ÇİYAP Sözcüsü Ahmet Uslu'nun 4 Kasım 2021 tarihinde Evrensel de yayımlanan "Madran'ı tam göğsünden vuracaklar" başlıklı haberde Madran Dağı'nda yapılması planlanan madencilik projesiyle ilgili sözleri nedeniyle Mustafa Savaş'ın hedefi olmuştu.

Yörenin su deposu olarak nitelenen ve Türkiye'nin en kaliteli kaynak sularının çıktığı Madran Dağı'nda, Çine'ye kuş uçuşu 4 kilometre uzaklıktaki Mutaflar köyü yakınlarında yapılmak istenen madencilik faaliyetiyle ilgili görüşlerini aldığımız Ahmet Uslu şunları söylemişti:

"Madran Dağı'nı tam göğsünden vuracaklar. Maden şirketi olarak taşeron Aktaş Madencilik görünüyor ama arkasında Bien Seramik var. AKP Aydın Milletvekili Mustafa Savaş da bunların iş takipçiliğini yapıyor."


Bu sözleri hakaret ve onurunu zedeleyici bulan AKP Milletvekili Mustafa Savaş, haberde görüşlerine yer verilen yöre köylülerinden Ramazan Madran'ın "Daha önce yatırmadık bu ÇED toplantısını madene, püskürttük, gene yaptırmayız" sözlerinin de halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiğini iddia etti. Savaş bu iddialarla Çine Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu.

"ÇİNE'NİN DAĞINI, SUYUNU KORUMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Şikayet sonrası ifade veren Uslu, amaçlarının kimseye hakaret olmadığını, Çine'nin dağlarını, sularını, topraklarını koruma mücadelesi verdiklerini söyledi.

Şikayeti değerlendiren Çine Cumhuriyet Başsavcılığı, Uslu'nun sözlerinin içeriği itibarıyla iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici nitelik taşımadığı, haberde halkı kin ve düşmanlığa sevk edecek bir ifadenin geçmediğini belirterek kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.


https://www.evrensel.net/haber/453033/akp-milletvekili-maden-sirketinin-is-takipcisi-sozlerine-takipsizlik-verildi


"Madran Dağı tam göğsünden vurulacak"

 

 

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...