Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Kisir köylüleri son 10-15 yılda
her evden bir kanser hastası çıktığını söylüyor. “Köyde normal ölüm yok artık”
diyen köylüler, kanser olaylarının sebeplerini bilmediklerini söylüyorlar.
Olağan şüpheli ise köyün yakınlarındaki feldspat ve uranyum madenleri.
Özer AKDEMİR
İzmir
Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Kisir köylüleri son 10-15 yılda her evden bir kanser hastası çıktığını söylüyor. “Köyde normal ölüm yok artık” diyen köylüler, kanser olaylarının sebeplerini bilmediklerini söylüyorlar. Olağan şüpheli ise köyün yakınlarındaki feldspat ve uranyum madenleri.
İzmir
Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Kisir köylüleri son 10-15 yılda her evden bir kanser hastası çıktığını söylüyor. “Köyde normal ölüm yok artık” diyen köylüler, kanser olaylarının sebeplerini bilmediklerini söylüyorlar. Olağan şüpheli ise köyün yakınlarındaki feldspat ve uranyum madenleri.
Üç taraf çam, zeytin, narenciye ağaçlarının süslediği
tepelerle çevrili. Bu tepelerin tam ortasındaki geniş vadi, Söke Ovası’na doğru
uzayıp gidiyor. Tepelerden süzülüp gelen ince kekik kokulu sularıyla Kisir
Çayı, etrafındaki portakal, mandalina, limon ağaçlarını, mısır ve pamuk ekili
tarlaları, karpuz bahçelerini suluyor. Yemyeşil otlaklarda semiz hayvanlar
yayılmış. Havada mis gibi limon, zambak, papatya, mor, kırmızı lale kokusu...
Görende ve bu satırları okuyanda “cennetten bir köşe”
izlenimi uyandıran Kisir Köyü, görünenin aksine zor yıllardan geçiyor.
ARDI ARDINA KANSER ÖLÜMLERİ
Köy Muhtarı Baki Suna, köyün hemen girişindeki mezarlıkta,
kanserden ölen köylülerinin mezarlarını göstererek, “Köyümde son 10-15 yılda
70’in üzerinde kanserden ölüm oldu. Hâlâ birçok kanser tedavisi gören köylümüz
var” diyor. Mezar taşlarındaki isimleri sayarak hangi tür kanserden öldüklerini
anlatan Suna, “Bu köylüm kanserden öleli 52 gün oldu. Bu üç kardeş de kanserden
öldü. Ardı ardına. Bu gördüğünüz mezarların içinde hiçbirisinin ölümü normal
ölüm değil. Hapsi kanser” diye konuştu.
HER AİLE BİR ÖLÜM VERDİ KANSERE!
10 yıl içerisinde sayamayacağı kadar kansere ölüm
verdiklerini belirten Köy Muhtarı Baki Suna, şunları söyledi; “Neredeyse her
evde bir kanser hastasını toprağa gömdük. Şu anda da tedavi olanlar var. Ben
bunun sebebini Beşparmak Dağı’nda, Latmos’ta kurulmuş olan maden ocaklarının
atıklarını Kisir Çayı’na boşaltmasından olduğunu düşünüyorum. Bu madenlerin en
yakını 3 kilometre .
Beşparmak Dağı’ndaki maden ocaklarının artıkları Kisir Çayı’na akıyor. Bu çay
da bizim köyün ortasından geçerek Menderes’e dökülüyor. Bunlar engellenmediği
sürece bu ölümlerin daha çok artacağını ve devam edeceğini düşünüyorum.”
Hıfzısıhha’nın her ay gelerek köyün içme suyundan örnek aldığını ve herhangi
bir olumsuzluk bildirmediğini aktaran Suna, “İçme suyundan değil de dışardan,
hava sirkülasyonundan, artezyenlerin üzerinden, zeytin ağaçlarının dallarından
olabilir. İnsanların yüzde yüzünün geçimi zeytincilik, toprakla uğraşma,
hayvancılık. Mutlak bir yerden hava etkisi, toprak etkisiyle oldu” dedi.
Şu anda Aydın’da, İzmir’de, Söke’de tedavi olan kanser
hastaları olduğunu ifade eden Suna, “Artık kanser olduğunu öğrenme korkusuyla
doktora gitmeyen köylülerimiz var. İzmir’e giden geri gelmiyor ve kimse de
doktora gitmek istemiyor” dedi.
KIZIM DAHA 12.5 YAŞINDA!
12.5 yaşındaki ortaokul öğrencisi kızının ağustos ayından bu
yana tedavi gördüğünü belirten Kezban Ayan, “Hafta da 3-4 sefer Aydın’a götürüp
getiriyoruz. Dilinin üzerinde bir kitle oluştu. Köyde hemen hemen 100 kişiden
10’unda kanser var. 10 seneden beri çoğaldı, daha önceleri yoktu bu kadar”
diyor.
Köyün Osmankuyu Mahallesi’nde oturan Yusuf Çenesiz, evinin ve bahçelerinin bulunduğu arazide 30-35 yıl önce uranyum sondajları yapıldığını belirterek, Arazisinde bulunan 10’un üzerindeki sondajı gösteren Çenesiz, sondaj deliklerinin bile kapatılmadığını belirtti. Ben burada yaşıyorum, hayvanlarım bu sulardan içiyor. Bahçem bu sondajların ortasında. Bir bombanın üzerinde yaşıyorum yani” dedi.
Köyün Osmankuyu Mahallesi’nde oturan Yusuf Çenesiz, evinin ve bahçelerinin bulunduğu arazide 30-35 yıl önce uranyum sondajları yapıldığını belirterek, Arazisinde bulunan 10’un üzerindeki sondajı gösteren Çenesiz, sondaj deliklerinin bile kapatılmadığını belirtti. Ben burada yaşıyorum, hayvanlarım bu sulardan içiyor. Bahçem bu sondajların ortasında. Bir bombanın üzerinde yaşıyorum yani” dedi.
KANSERLERİN NEDENİ URANYUM MADENİ Mİ?
Eşinin üç yıldır kanser tedavisi gördüğünü anlatan Kisir köylülerden Halil
Yordan, dedesinin kanserden ilk ölenlerden biri olduğunu söylüyor. Yordan,
“Köydeki ölümlerin hemen hepsi kanser. Neden olduğunu bilemiyoruz tabii.
Herhangi bir araştırma da yapılmadı. Benim oturduğum mahalle Kisir’in
Osmankuyusu Mahallesi. Orada uranyum madeni var. Biz evli değilken orada
mühendisler çalışıyordu. Uranyumu da gösteriyorlardı bize, yeşil, sarı renkte
‘bakın uranyum bunlar’ diye. O zamanlar nenem sağdı. Mühendisler gelmiş ona kaç
çocuğun var, kaçı normal, kaçı sakat gibi sorular sormuş. Dedem cilt
kanserinden öldü” diye konuştu.