Özer Akdemir
TÜRKİYE Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Evrensel’in ortaya çıkardığı Manisa Köprübaşı’ndaki eski uranyum madeninden kaynaklı radyasyon kirliliği ile ilgili ikinci bir açıklama yaptı. Manisa il merkezi, Köprübaşı ilçesi ve köylerinde yaptığı radyasyon ölçümlerine açıklamasında yer veren TAEK, bölgedeki radyasyonun “Türkiye ortalamasına uyumlu” olduğunu ve halk sağlığını tehdit etmediğini ileri sürdü. TAEK’in açıklamalarını değerlendiren bilim insanları ise kurumun halkı yanıltıcı bilgiler verdiğini dile getirdi.
DÜNYADAKİ ÖZEL ALANLARLA MANİSA KARŞILAŞTIRILAMAZ
Amerika’da yaşayan nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, TAEK’in her iki açıklamasında da halkı yanılttığı görüşünde. Kurumun ilk yaptığı basın açıklamasında milyonlarca yıllardır yer altında yüzlerce metre derinlikteki uranyum maden yataklarından kaynaklanan radyasyon sızmaları ile yer yüzeyine çıkarılmış uranyum madeninden kaynaklanan radyo-kimyasal kontaminasyonu aynı kategoriye koyduğunu kaydeden Kılıç, ikinci yapılan açıklama da ise dünyada bilinen birkaç çok özel bölgeyi Manisa Köprübaşı’ndaki kirlenmeyle aynı kefeye koymaya çalışıldığını dile getirdi. Kılıç, bahsedilen bu bölgelerin volkanik ya da termal hareketlerin yaşandığı özel alanlar olduğunu, Manisa’daki maden çıkarılması sırasında yüzeye dağılan uranyum ve diğer izotopların meydan getirdiği radyo-kimyasal kirlilik ile karşılaştırılamayacağını ifade etti.
TAEK NEYİ ÖLÇTÜ?
TAEK’in açıklamasında verilen radyasyon değerlerinin hangi ışını gösterdiğinin anlaşılmadığına dikkat çeken DEÜ öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, “Alfa mı, beta mı, gamma mı, yoksa hepsinin toplamı mı? Sadece ‘Radyasyon seviyeleri ölçülmüştür’ yazıyor” dedi. Küçükgül; “Konu ile ilgili çalışma yaparak ulusal ve uluslar arası yayın yapan bilim insanları, TÜBİTAK projeleri bize toprakta suda Gediz nehri sedimentlerinde, bitkilerde uranyum değerinin çok yüksek olduğunu söylüyordu. Ayrıca Köprübaşı ilçesi mahalle arasında kalan Pilot İşletme tesisi; bizim ziyaretimiz sırasında gördüğümüz gibi hiçbir tabela ile uyarı veya ikaz ile işaretlenmemişti. İşletilip kaderine terk edilen ocaklara ait bu TAEK bildirisinde bir ifade yer almamıştır” dedi.
‘KURUM İNANDIRICI DEĞİL’
Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı, Gaziemir nükleer atık skandalındaki tutumundan sonra TAEK’in açıklamalarına güven kalmadığını belirterek, “TAEK’in Manisa Köprübaşı’nı, bilim insanlarının araştırmaya dayalı raporlarındaki uyarılara karşın 20 yıldır hiç bir önlem almadan nasıl kendi haline terk ettikleri ortada” diye konuştu. Nükleer Enerji profesörü Tolga Yarman, TAEK’in açıklamalarının aksine hiç bir uranyum madeninde değerlerin normal olamayacağını kaydetti. Yarman; “Uranyum solunmazsa demek ki, tehlike pratikçe yoktur. Ama 1) Madende çalışanlar risk altındadırlar. 2) Uranyum yüzeyde ise ve rüzgarla sağa sola taşınabiliyorsa, buna bilhassa çocuklar ve hamile kadınlar açısından dikkatli olmak gerekir.” TAEK açıklamasında herhangi bir sağlık taramasından bahsedilmemesini “facia” olarak niteleyen Yarman, “Bilhassa, rüzgar yatak yüzeyinden çevreye uranyum süpürüyorsa, hakim rüzgarlara göre, sağlık taraması yapılması elzemdir” dedi.
EKSİKSİZ BİR ARAŞTIRMA YAPILMALI
Tıbbi Jeoloji uzmanı Eşref Atabey de TAEK’in kamuoyunu bilgilendirmediği kanaatinde. Atabey, “Dünya’nın ve Türkiye’nin bazı yerlerindeki radyoaktivitenin, bu yöredekinden (ölçüm verilerine göre) yüksek olması, burada sağlık yönünden bir riskin olmadığı anlamına gelmez. Araştırmalar eksiksiz yapılmalı ve açıklamalar tatmin edici, bilimsel verilere dayanan, yol gösteren, tereddüte yer vermeyen bilgiler olmalıdır” dedi. Bölgedeki içme kullanma suyundaki radyoaktivite değerlerinin verilmediğini aktaran Atabey, “Kayaç, toprak, bitki, havada ve sularda ayrıntılı radyoaktivite ölçümleri yapılmalı. En önemlisi yaşayanlar üzerinde sağlık taraması yapılarak sonuç kamuoyuna açıklanmalıdır” diye konuştu.
‘KUYU SULARINDA URANYUM KİRLİLİĞİ VAR’
2008 yılında bölgede yaptığı TÜBİTAK destekli çalışmada, bölgede uranyum kirliliği tespit eden ve bunu raporlayan Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz, TAEK’in açıklamasından sonra yöredeki insanların var olan radyoaktiviteden etkilenmeye, uranyumlu suları içmeye devam edeceği sonuncunun çıktığını söyledi. Şaşmaz, “Sular uranyum açısından toksik midir değil midir? Bunu bilmemiz lazım. Benim yaptığım araştırmaya göre, kuyu sularının çoğunda uranyum kirliliği var. En azından bu kuyular kapatılacak denir, bunlar kullanılmasın denir” dedi.
www.evrensel.net
Eklenme tarihi: 2014-02-04 06:00:48
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder