İzmir Menderes’e bağlı Karakuyu köyü yakınlarına yapılmak
istenen taş ocağına karşı köylüler mücadele yollarını arıyorlar. Son yıllarda
pıtrak gibi çoğalan taş ocakları köylünün geçimlik tarım arazilerini tehdit
ediyor. Tarlaların, zeytinliklerin, fıstık çamlarının yanı başına kurulmak
istenen taş ocağı İzmir’in en önemli içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı’na
olan yakınlığı ile de dikkat çekici.
Karakuyu köy kahvesinde gerçekleştirilen toplantıda, taş ocaklarının çevre ve sağlığa zararları tartışıldı. Toplantıya Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa ile EGEÇEP Yürütme Kurulu Üyesi ve Evrensel Gazetesi Muhabiri Özer Akdemir konuşmacı olarak katıldı.
Karakuyu köy kahvesinde gerçekleştirilen toplantıda, taş ocaklarının çevre ve sağlığa zararları tartışıldı. Toplantıya Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa ile EGEÇEP Yürütme Kurulu Üyesi ve Evrensel Gazetesi Muhabiri Özer Akdemir konuşmacı olarak katıldı.
Köy yakınlarında zeytinlik arazileri bulunan Gürsel Tamur,
şirketin öncelikle 8.5 hektarlık bir alan için ÇED gerekli değildir raporu
aldığını, toplam alanın 99.5
hektar olduğunu belirterek, “Palamutalanı köyü ile
Karakuyu köyü arasında 4 tane ruhsatlandırılmış taş ocağı alanı var” dedi.
DOĞA VE SAĞLIK DÜŞMANI
Prof. Dr. Karababa, son yıllarda sayıları her geçen gün daha
da artan taş ocaklarının doğaya çok büyük zararlar verdiğini gösteren
fotoğraflarla desteklediği konuşmasında, özellikle taş ocaklarının yol açtığı
sağlık sorunları üzerinde durdu. Taş ocaklarının açıldığı bölgelerdeki bitki
örtüsü, orman varlığı, su ve hava kalitesini önemli ölçüde bozduğunu belirten
Karababa, “Bu işletmeler çalışırsa eğer, solunum, sindirim ve deri üzerinde çok
önemli sağlık sorunları oluşacaktır. Sağlıklı, temiz bir çevrede yaşamaya devam
etmek istiyorsanız bu taş ocaklarının çalışmasına izin vermemeniz gerekiyor”
diye konuştu. Karababa, taş ocaklarının Tahtalı Baraj havzasına yakınlığına da
dikkat çekerek, bu işletmelerin İzmir’in içme suyunu da kirleteceği uyarısında
bulundu.
YAŞAM NÖBETLERİ MEŞRUDUR
EGEÇEP Yürütme Kurulu Üyesi ve Evrensel Muhabiri Özer
Akdemir, konuşmasında Ege Bölgesinde yaşam alanını koruma mücadelelerinden
kesitler anlattı. Akdemir, “Sizlerin sağlıklı ve temiz çevrede yaşama
hakkınızın olduğu Anayasal bir güvenceye sahip. O nedenle bunu yok etmeye dönük
tüm girişimlere karşı yapacağınız mücadeleler meşrudur. Tıpkı Kemalpaşa Akalan
köylülerinin taş ocağına karşı yaşam nöbetleri gibi ya da İztuzu Plajı’nı
koruma mücadelesi gibi” dedi.
Toplantının ardından taş ocağı kurulmak istenen alana
yapılan gezide alanın zeytinliklerin ve tarım topraklarının ortasında kaldığı,
köylülerin diktiği fıstık çamları alanına da komşu olduğu gözlemlendi.
85’İNDE ZEYTİN DİKMEK
Taş ocaklarının ruhsat sahasının bir bölümünün kendi
arazisinden geçtiğini ve buranın kamulaştırılmak istendiğini belirten 85
yaşındaki Yavuz Bozkurt, “Şair ‘70’inde bile zeytin dikeceksin’ derken ben 80
yaşında 59 bin 500
metrekare alana 1600 küsur zeytin diktim. Henüz 4-5
yaşındalar. Bunların yok edilmesine izin vermeyeceğim” dedi. EGEÇEP Hukuk
Komisyonu adına taş ocağına karşı dava açan Av. Cem Altıparmak şirketin taş
ocağını ÇED’den kaçırmak için hile yaptığını belirterek, “Faaliyet alanı
olduğundan küçük gösterilmiş. Karakuyu köyünü ve diğer civar köyleri barındıran
bölge, birinci derece tarım arazilerine sahip, kendine özgü mikroklima
özellikleri gösteren bir bölgedir. Köylünün var oluş sebebi ve tek geçimlik
kaynağı olan tarımı taş ocaklarının insafına terk etmenin kamu yararı ile
bağdaşır bir yanı olmadığı gibi, haklı ve hukuki bir gerekçesi de olamaz” dedi. (İzmir/EVRENSEL)
Eklenme Tarihi: 24 Ocak 2015
http://www.evrensel.net/haber/102845/koylu-sanki-tas-yiyecek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder