Özer AKDEMİR
Çine Çayının adı Anadolu'nun mitolojik öykülerinde Marsias
olarak geçer. Sanatın 9 Perisinin gözyaşlarından doğmuştur. Şimdi açık lağım
gibi akıyor!..
ÖLÜMÜ BEKLEYEN SULAR
Çine Çayı Muğla Karagedik Dağlarından doğan suların Yatağan
Sarıgerme Deresiyle beslenip coşmasıyla oluşurdu. Mitolojik öykülere beşiklik
eder, sarı kuyruklu dere balığına lezzetini katar, beline İnce Kemer Köprüsünü
dolayarak geçtiği ovalara bereket taşır, Büyük Menderes'le buluşurdu. Şimdi ne "Çine
Çayı taşkın olur" türküsündeki taşkınlığı kaldı, ne beline dolanan
İncekemer'i! Bazen cerahat beyazı, bazen kangren moru, bazen irin yeşili bir
renk alarak, akmıyormuş gibi, akmaktan utanırmışçasına, Büyük Menderes'e doğru hasta,
ölgün kayıp gidiyor. Büyük Menderes'in hali de Çine Çayından farklı değil
zaten! Kapitalizmin ölümcül eli değmiş bu coğrafyanın dereleri her yanına
hastalık sıçramış kanser hastaları gibi, rengi, tadı, kokusu gitmiş, mecalsiz
yatıyorlar yataklarında! Ölümü bekliyorlar!..
ÇEVRE İL MÜDÜRLÜĞÜ NE
İŞ YAPAR?
Oysa 359
kilometre boyunca Ege'nin ovalarına bin yıllardır
bereket taşırdı Çine Çayı. Akıp geçtiği ovalardaki sebzelere doyum olmazdı. Hele
birbirinden lezzetli yeşilli, morlu, siyahlı zeytinleri, tadından dalında
çatlayan narları...
Çine'yi Karpuzlu Ovasının köylerine bağlayan demir köprünün
altında, kötü kokan, yer yer köpüren, kenarları adeta makine yağına bulaşmış
gibi kirli görünen çayın önünde konuştuğumuz Aydın Çevre Kültür Derneği (AYÇEP)
Başkanı Mehmet Vergili "Dünyanın en güzel çaylarından birisiydi
burası" dediği Çine Çayının bugünkü haline üzüntüsünü gizlemiyor: "Maden
şirketleri, zeytinyağı fabrikaları bıraktıkları kimyasallarla, maden
kalıntıları ve zeytin karasuları nedeniyle tamamen çöplük halinde su. Bu
kirlilik nehir yatağındaki doğal yaşamı bittirdiği gibi, suyun gittiği
yerlerdeki bitkileri de zehirliyor. Nehirde yaşam ölmüş, bir tane balık,
kurbağa, kuş yok civarda. Bu şirketler çevreye önem vermiyorlar, devlet de
çevreyi önemsemiyor. Yöreye can veren bir su kaynağı çevreye zararlı hale
getirildi. Buradan Çevre İl müdürlüğüne sesleniyoruz, siz ne işe yarıyorsunuz? Gelin
buna bir çare üretelim".
11 YILDIR BALIK TUTAN
GÖRMEDİM
Doğanyurt Köyü yakınlarındaki tarlasına su çektiği Karpuzlu
deresi kenarında görüştüğümüz Erdinç Aliboğazı, tarlasında yıllara göre
değişmek üzere mısır, yer fıstığı, biber patlıcan, domates, karpuz tarımı
yaptığını söylüyor. Dereden çektiği suyla arazisini suladığını anlatan
Aliboğazı, hemen yakınlardaki madenlerin yol açtığı kirliliğin dereyi
kirlettiğini, tarımı bitme noktasına getirdiğini aktarıyor. Deredeki canlıların, balıkların bolluğundan
artık eser kalmadığını belirten Aliboğazı, "10-11 yıldan bu yana bu çaydan
balık tutulduğunu görmedim. Zaten bırakın balık tutmayı suya girmek bile
zararlı". Aliboğazı, bu yıl Çine ve yöresinde büyükbaş hayvanlarda görülen
ve karantina uygulanmasına neden olan hastalığın da çaylardaki mikropların
sinekler tarafından hayvanlara taşınması sonucu oluştuğu görüşünde.
TORUNLARIMIZ MİKROP
TAŞIYICISI OLACAK
Çine'de zeytincilikle uğraşan, aynı zamanda yerel tarih,
folklor ve kültürle ilgili çok sayıda kitabı da bulunan Arif Ali Uyguç, bir
zamanlar gürül gürül suların aktığı büyük kısmı kurumuş Çine çayını göstererek,
"Ben bu çayda öğrendim yüzmeyi. Şimdi burada en az 10-15 çocuk elinde olta
ile balık avlardı çaydan. Şimdi bırakın yüzmeyi yaklaşamıyorsunuz bile yanına.
Halkın sağlığı ile ilgilenmesi gereken kurumlar ne yapıyorlar sormak istiyor
insan. 40-50 yıl sonra bu çayın mikrobunun taşıyıcısı torunlarımız olacak"
diyor.
ÇAYI KİRLETEN TEMİZ
SULARIMIZI DA BİZE SATIYOR
Çine'de yaşayan EGEÇEP Yürütme Kurulu üyesi ve AYÇEP
kurucularından Ahmet Uslu bu kirlilikten sadece Çine'nin değil, Yatağan, Aydın,
Koçarlı, Söke gibi birçok yerleşim yedinin etkilendiğini belirterek;
"İlgililer bu durumu duyamazlıktan, görmezlikten geliyorlar. Burada 20 ye
yakın maden şirketi var. Bu çayı kirleten maden şirketlerinden birisi bizim
Madran Dağındaki temiz içme suyu kaynaklarımızı da eline geçirmiş durumda. Aydında
kanser olaylarının da %50 oranında arttığı biliniyor. En temiz iller
arasındayken, son 10 yılda kirlilikte 8. sıraya yükseldik. 8-10 sermayedarın
paşa keyfi sürsün diye 100 binlerce insanımız zarar görmekte"
İNCE KEMER YAKIŞIRDI
ÇİNE'YE
Kendisinden iyi müzik yaptı diye tanrı Apollo tarafından
derisi yüzülen Marsias'ın haline bakıp ağlayan sanatın dokuz perisinin
gözyaşlarından oluşmuştu mitolojik öyküye göre.
Önce önüne baraj yaptılar. Halk arasında Gelin Geçmez
Köprüsü olarak da bilinen
Roma döneminde yapılan 2300 yıllık İncekemer Köprüsü ömrü
50-60 yıl olacak barajın sularına gömüldü. Oysa halk türküsünde ki gibi İnce
Kemer ne de yakışır dı Çine'ye. Sanatın dokuz perisinin gözyaşları kurumaya yüz
tuttu bugün. Yaşamı kurutanlar, efsanelerin değerini bilirler mi? Ağla Marsias
elveda Çine Çayı!.. (İzmir/EVRENSEL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder