26 Ocak 2016 Salı

Niteliksiz ÇED ve bilirkişi raporları tartışıldı: 'Hallederiz abi' süreçleri!



Özer AKDEMİR
İzmir
"Katliam derecesinde bilirkişi raporları var. Aynı firma hem RES hem nükleer ÇED'i hazırlayabiliyor, hazırlayan kişiler de aynı! ÇED bir taahhüt mekanizmasına dönüştü, 'tamam abi hallederiz' gibi..."
Yukarıdaki cümleler geçtiğimiz hafta sonu İzmir'de gerçekleştirilen "ÇED ve mahkeme bilirkişi raporlarında tespit edilen sorunlar, nedenleri ve çözüm önerileri paneli"nde konuşulanlardan. Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) yöneticisi olan ve panelin kolaylaştırıcılığını yapan Cem Orkun Kıraç, çalışma yaptıkları alanlarda ve diğer doğa koruma faaliyetlerinde karşılaştıkları ÇED ve bilirkişi raporu facialarının bıçağın kemiğe dayandığı noktaya gelmesi nedeniyle bu paneli yapmaya karar verdiklerini söyledi. Panelin resmi adı bir yana gerçek adının da bu yüzden "niteliksiz ÇED ve bilirkişi raporları" olduğunun da altını çizdi.   

ŞEFFAFLIK HAK GETİRE
İki bölümden oluşan panelin ilk kısmında konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Can Bizsel, ÇED ve bilirkişi süreçlerinin en önemli sorunlarından birisi olarak kimin uzman olup olmayacağını belirleyecek bir mekanizmanın bulunmamasını gösterdi. ÇED süreci bittikten sonra faaliyete geçildiğinde bu rapordaki taahhütlerin de uygulanıp uygulanmadığının izlenmediğine değinen Bizsel, "Bu süreçlerin şeffaf yürütülmesine olanak sağlayacak bir düzenleme yok" dedi. Bilirkişilik konusunda da çok büyük sıkıntıların ve eksikliklerin olduğunu kaydeden Bizsel, yeni hazırlandığını belirttiği bilirkişilik yasasında da önemli eksikliklerin olduğu görüşünde; "Bu yasada 20 maddenin sadece bir maddesi bilirkişinin ne yapacağını tarif ederken bilirkişilerin ne gibi niteliklere sahip olacağı ile ilgili hiçbir şey yok. Kimin bilirkişi olup olamayacağına da oluşturulacak üst kurul karar verecek" dedi. Bizsel, insanlığın doğa üzerinde yarattığı yıkımla ilgili görüşlerini özetlerken doğa için değil insanlığın geleceği açısından endişeli olduğunu söyledi; "Kendimizi yok ederiz, doğayı değil."
BİLİRKİŞİ RAPORU MAHKEMENİN KARARI OLUYOR
Çevre Hukukçusu Gökhan Candoğan'ın konuşması ÇED yönetmeliğinin çıkarılması ve geçirdiği değişimlerle ilgili oldu. Türkiye'de olduğu kadar dünyada da çevrenin birinci planda dikkate alınmadığını kaydeden Candoğan, "Küresel ısınmanın temel nedeni enerji politikaları. Bunun tartışıldığı Paris anlaşması çevre açısından bir başlangıç olabilir" dedi. Bilirkişi raporlarının genelde mahkeme kararlarında hüküm olarak çıktığını aktaran Candoğan, bilirkişi olmanın kriterlerinin belirlenmesinin gerektiğini söyledi. Çevre Mühendisi Yeşim Altınkaya, ÇED'in  yatırımcının bütün hazırlıkları tamamlayıp, araziyi almasının ardından yapılmasını eleştirerek, "ÇED bir yatırıma başlamanın ön koşulu olmalı. yatırıma başlamadan önce yapılmalı" dedi.
ÇED POLİTİK BİR SÜREÇTİR
SAD Derneği Başkanı Ozan Varyeri ÇED'in bilim üretim süreci değil politik bir süreç olduğunu söyledi. Ülkenin doğal kaynaklarının ÇED süreçleri ile yönetilemeyeceğini kaydeden Varyeri, "ÇED taahhüt mevzuatına dönüştü. 'tamam hallederiz abi' gibi bir şey oldu" dedi. Varyeri panele bakanlıklardan ve ÇED genel müdürlüğü yetkililerinden bürokratları davet etmelerine rağmen gelmediklerini de sözlerine ekledi. Panele telefonla katılan Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Yerli, sanayileşme süreci ve bazı bölgelerde yoğunlaşma ile ilgili ortaya çıkan çevresel olarak gözden çıkarılmış yöreler deyimini eleştirerek, "Hiçbir bölge yıpranmış diye gözden çıkarılamaz. Tam tersine daha da ihtiyatla yaklaşılmalıdır" dedi. Prof. Yerli son süreçlerde bazı raporlarda hazırlayan kurum ve isimlerin yazılmadığını aktararak, "Bu da yeni moda. Şeffaflık olmazsa olmaz oysa" dedi.

ÇED OYUN HAMURUNA DÖNÜŞTÜ
Panelin ikinci bölümüne katılan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Avukatı Emre Baturay Altınok, Çevre Kanunu'nun 1983 yılında yürürlüğe girmesine rağmen ÇED yönetmeliğinin 1993 yılına kadar yayınlanmadığını hatırlatarak, bu on yıl içerisindeki tüm yatırımların ÇED'den muaf tutulduğunu söyledi. 1993 yılında çıkarılan ÇED yönetmeliğinin toplam ana değişiklikler olarak 7 kez değiştiğini belirten Altınok, "ÇED iktidarın elinde bir oyun hamuruna dönüştü. Nerden tutsanız elinizde kalıyor. Bir yönetim süreci olan ÇED'de en temel noktanın halkın katılımı olduğunu düşünüyoruz" dedi. 2009/7 ÇED uygulama Genelgesine de değinen Altınok, yargının iptal kararı verdiği bir projenin tamamının iptal olmayacağı gibi hukuk dışı bir temele oturtulan genelgenin bir ibret belgesi olduğunu söyledi. Bilirkişi ücretlerine getirilen yüksek zamların da son yılların en önemli sorunlarından olduğunu aktaran Altınok, "Yargılama tarihinin en yüksek bilirkişi ücretleri ile karşı karşıyayız. Akkuyu nükleer santral bilirkişi incelemesi için 80 bin lira yatırdık. Hukuk artık bir koordinatör durumuna getirildi. İşlerin tamamı neredeyse bilirkişiler tarafından yürütülüyor. Yargılamayı bilirkişiler yönetiyor. bu kanayan bir yara" dedi.
Eklenme Tarihi: 26 Ocak 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...