26 Kasım 2016 04:17
İzmir Efemçukuru’da altın madenine karşı mücadele eden yaşam
savunucuları: Yıllardır devletin ve belediyenin yapması gerekeni vatandaş
yapıyordu.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
İzmir’e 20
kilometre uzaklıktaki Efemçukuru’da 4 yılı aşkın bir
süredir işletilen altın madeninin kapasite artırımına karşı açılan davada
istenen bilirkişi ücreti yurttaşları isyan ettirdi. Yıllardır kentin su
havzasındaki madene karşı mücadele eden yaşam savunucuları ve meslek örgütleri
belediye ve hazineye dilekçeler vererek “Sizin yapmadığınız görevinizi yıllarca
biz yaptık. Hiç olmazsa mahkeme masraflarını bari siz verin” dediler.
ALTINCIYLA SPONSOR OLURKEN PARA VAR DA...
Kanadalı TÜPRAG Şirketi tarafından işletilen Efemçukuru
altın madeninin kapasite artırımına onay veren ÇED Raporuna karşı açılan davada
mahkeme bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi. Bilirkişi incelemesi için
mahkeme, altıncı şirkete karşı dava açan EGEÇEP ve TMMOB’ye bağlı çeşitli
odalardan 10 bin lirayı aşan miktarda bilirkişi ücretinin yatırılmasını istedi.
Davacılar ise mahkemeye gönderdikleri dilekçelerde bu ücretlerin hazinece ya da
İZSU tarafından karşılanmasını istedi. Bir önceki duruşmada davaya katılımı
mahkemece kabul edilen İzmir’in içme sularından sorumlu olan belediye kurumu
İZSU’ya EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı bilirkişi ücretinin kurum
tarafından karşılanması için dilekçe verdi. Cangı’nın dilekçesine olumsuz
yanıt veren İZSU “Kamu Mali Yönetim ve Kontrolü Kanunu”na göre bu ödemeyi
yapmasının mümkün olmadığını ileri sürdü. Geçtiğimiz haftalarda Efemçukuru’da
altın çıkaran TÜPRAG şirketinin ana sponsor olduğu 3. İş Güvenliği Zirvesine
madenin yanında sponsor olan İzmir Büyükşehir Belediyesi yaşam savurucularını
tüm itirazlarına rağmen bu sponsorluktan çekilmemişti. İZSU’nun gerekçesine
“Altın madeni ile sponsorluk yaparken neden kamu mali kontrolünü düşünmediniz?”
diye karşı çıkan yaşam savunucuları ise kentin içme suyunu ilgilendiren bu dava
için İZSU’nun sorumluluktan kaçamayacağını dile getiriyor.
İZSU’NUN GÖREVİNİ VATANDAŞ YAPIYOR
EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı, İzmir 1. İdare Mahkemesine
bilirkişi ücreti ile ilgili gönderdiği dilekçede dava konusu alanın İzmir’in su
havzası olduğunu dile getirerek, İzmir’in su havzalarını koruma görevi ve
sorumluluğunun yasal olarak İZSU’ya ait olduğunu dile getirdi. Davacı
yurttaşların Anayasa’nın 56. maddesi ile kendilerine tanınan sağlıklı çevrede
yaşama hakkının güvence altına alınması ve aynı maddede yer alan çevre
kirliliğini önleme ödevleri gereği bu davayı açtıklarını diye getiren Cangı,
“Bir diğer deyişle katılan İZSU’nun yasal görevini davacılar yerine
getirmişlerdir. Bu kadar yüksek yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesi
sağlıklı çevrede yaşama hakkı ve mahkemeye erişim hakkının açıkça ihlalidir.
Her ne kadar katılanın dava masraflarını karşılama ödevi olmasa da dava konusu
uyuşmazlık doğrudan katılan İZSU’nun yasal sorumluluğunda olan bir konudur. Bu
yüzden dava masraflarının da İZSU tarafından karşılanması usul ve yasaya uygun
olacaktır” dedi.
HAZİNE KARŞILASIN
Öte yandan madenin kapasite artırımına karşı dava açan TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası Avukatı Emre Baturay Altınok da mahkemeye gönderdiği
dilekçede bilirkişi ücretinin hazinece karşılanmasını istedi. Meslek örgütünün
bu davayı açarken kamu yararını gözettiğini belirten Altınok, “Kamu yararı
gerekçesiyle açılan bir davada özellikle teknik bir konuda keşif ve bilirkişi
incelemesi yapılmasının zorunluluğu karşısında ücretin maliye hazinesinden
istenebilmesi gerekmektedir” dedi.
BİLİRKİŞİ HEYETİ EKSİK
Gerek EGEÇEP gerekse TMMOB’ye bağlı odalar mahkemeye
gönderdikleri dilekçelerde bilirkişi keşfine katılacak uzmanlık alanları ile
ilgili de eksiklikler olduğunu dile getirdiler.
Mahkemenin verdiği ara kararda bilirkişi heyeti için
oluşturulan uzmanlıklarda eksikliklere dikkat çekilen dilekçelerde; “Bölgenin
su havzası olması itibariyle jeoloji mühendisinin hidrojeoloji uzmanı olması,
bölgenin alfons üzümünün yetiştiği organik tarımın yapıldığı ender alanlardan
olması itibariyle heyete ziraat mühendisinin de eklenmesi, Su havzasında
oluşacak kirliliğin toplum sağlığına etkilerinin değerlendirilmesi açısından
halk sağlığı uzmanının heyette yer alması, Su havzası ve diğer zorunlu kamusal
planlamalar açısından bölge plancısının da heyette bulunması” gerektiği dile
getirildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder