Konya'nın Ilgın ilçesinde ekili durumdaki tarım arazilerinin kamulaştırılarak kömür ocağı yapılmak istenmesine tepkiler devam ediyor.
Özer AKDEMİR
Konya'nın Ilgın ilçesi Çavuşçugöl köyü yakınlarında ekili durumdaki tarım arazilerinin kamulaştırılarak kömür ocağı yapılmak istenmesine yönelik tepkiler devam ediyor. Köylü kadınlar bölgede önceki yıllarda işletildikten sonra terk edilen maden sahasından çıkan tozlar nedeniyle sağlıklarının bozulduğunu, ürünlerinin yetişmediğini dile getiriyorlar. Geçtiğimiz günlerde köyü ziyaret eden İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ise "Ülkede resmen eşkıya düzeni kurulmuş" dedi.
MADEN SAHASI MAHALLEYE 200 METRE
Ilgın'a bağlı Çavuşçugöl beldesi, Bütünşehir yasasının ardından mahalle statüsüne geçmiş. 1. derece arkeolojik sit korumasında olan binlerce yıllık höyüklerin, göçmen su kuşlarının uğrak yeri Çavuşçugöl göletinin yakınlarındaki mahalle aynı zamanda Konya Altınova Projesi içinde de kalıyor. Mahalleye yakın bir yerde 2006 yılında TKİ tarafından işletmeye başlayan kömür ocağı, daha sonra özel bir şirkete geçerken, şirket 2012 yılında zarar etiği gerekçesi ile maden sahasını olduğu gibi bırakarak gitmiş. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru başka bir şirket tarafından bölgede, Çavuşçugöl mahallesi evlerine 200-300 metre mesafedeki bir arazide yine kömür işletmeciliği yapmak için arazi satın alma girişimleri olmuş. Ilgın kaymakamı, belediye başkanı ve şirket yetkililerinin bu yılın başlarında Çavuşçugöl köylülerine 200 dekarlık bir arazinin şirkete satılması yönündeki teklifleri köylüler tarafından reddedilmiş. Reddedilen bu tekliften on gün sonra ise Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile satın alınmak istenen araziler "kamu yararı" gerekçe gösterilerek kamulaştırılmış.
"KAMU YARARI BUNUN NERESİNDE?"
Bir gecede ailesinin iki yüz yıldır ekip diktiği 200 dekarlık tarlalarının kamulaştırıldığını söyleyen Çavuşçugöl köylüsü Sıtkı Mavuş, "kamu yararı" gerekçesine tepki gösteriyor. Daha önce işletilip terk edilen arazinin durumunu "içler acısı" olarak tanımlayan Mavuş, "Bizim bu arazimizi de aldıklarında aynı burası gibi yapacaklar. Yemyeşil olan tarlaları nasıl on yılda harabe haline getirip rehabilite etmeden gidebiliyorlar. Maden kanununu, terk edilecek alanın eski haline getirilmesi gerektiğini bir köylü olarak ben biliyorsam bu madene izin veren yetkililer bilmiyorlar mı? Kamu yararı bunun neresinde? Bu tarlalarda sesleri solukları çıkmayan binlerce canlının evi var. Onlar ne olacak?" dedi.
Arazisinin hemen yanında DSİ tarafından 1966 yılında yapılan sulama kanalı ve Abdülhamit zamanında yaptırılan Hicaz Demiryolunun da bulunduğunu belirten Mavuş, kömür ocağının bunları da yok edeceğini, kanalın yerinin değiştirileceğini söyledi. Mavuş, hazineye ait arazilerin satışı kanunu çıktığında kendilerinin talip olduğunu ancak 12 yıl önce verdikleri dilekçeye hala yanıt gelmediğini aktararak, bu şirket nasıl birkaç haftada tapu alabiliyor?" diye sordu.
"SENİ BİZ KAZANDIRDIK, SESİMİZİ DUY!.."
Kuşkusuz bu kömür ocağı çalışmasına en çok tepki gösterenler köyün kadınları. Çavuşçugöl mahalle meydanında özellikle kadınların çoğunlukta olduğu köylüler tarafından yapılmak istenen basın açıklaması jandarma tarafından engellenen kadınlar, maden çalışmasına tepki gösteriyorlar. Kameraya konuşan ancak adlarını vermekten çekinen kadınlar özellikle 8 yıl önce terk edilip gidilen maden alanının sağlıklarına ve ürünlerine verdiği zararlarını anlatıyorlar. Yetiştirdiği kazın, tavuğunun birer ikişer öldüğünü, serçelerin bile nefes alamayarak öldüğünü söyleyen bir kadın, "Gelin bahçemde duruyor ölüsü serçenin. Kumrular ölüyor, kuşlar ölüyor. İki fidan dikiyordum, bir patlıcan, bir biber onlar yetiyordu bana. Onlar bile ölüyor artık. Bu kömür ocakları geleli benim avlumda bahçe olmuyor. Bu kadar olmaz" dedi. Cumhurbaşkanına seslenen Çavuşgöllü kadınlar, "Sesimizi duy! Bizi böyle zor durumda bırakma. Seni biz kazandırdık! Bizim tertemiz topraklarımız, sularımız bitti. İçmeye su bulamıyoruz. Ciner Grubu geldi, buraya o kömür ocaklarını açtı. Bizim iki dönüm topraklarımızda biten ürünümüz bitmiyor artık. Ne yapalım biz? Nereye gidelim? Bir oturacak evimiz var"!..
"KENDİ KÖYÜMDE NEFES ALAMIYORUM"
İzmir'de emekli olduktan sonra 5 sene önce köyüne döndüğünü söyleyen mahalleli bir kadın şunları söyledi; "Ben köyüme emekli olunca gelemiyorsam, nefes alamıyorsam bunun ne anlamı var? Gençlerimiz, yaşlılarımızın hepsi kanser. Gençlerimiz başka yerlere göçüyor, köyümüz verimli bir köy oysa. Arazilerimiz elden çıkarsa bizler neyle geçineceğiz. Devlet büyüklerimiz, çiftçilerimizi küstürmeyin lütfen. Çocuklarımızın geleceği ile oynamayın" diye konuştu.
ÇOCUKLARIN GÖZÜNDE DE MADEN HASTALIK DEMEK
Mahalleli çocuklar için de maden ocağı hastalıklarla eş anlamlı hale gelmiş. Çocuklar, astım, kanser gibi hastalıkları olan akrabalarının adlarını sayarak, "Dedem kanser, Nigar halam kanser, Ahmet abim astım. Geleceğimiz mahvolmasın, kömür ocağı kapansın" diye konuştular.
"EŞKİYA DÜZENİ KURULMUŞ"
Geçtiğimiz günlerde mahalleyi ziyaret eden İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş şunları söyledi: “Köylü istememesine rağmen zorla atasından kalan toprağına el konulmuş. Çiftçinin tarlasını hasat etmesine müsaade edilmeden iş makineleri tarlaya girmiş Burada binin üzerinde insanı zehirliyorlar. Ülkede resmen bir eşkıya düzeni kurulmuş” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder