27 Kasım 2020 13:17
Çanakkale Ayvacık'ta yapılmak istenen iki ayrı jeotermal enerji santraline karşı açılan davada mahkeme, Valiliğin "ÇED gerekli değildir" ifadesine karşı JES'lere dair yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Çanakkale Ayvacık'ta yapımı planlanan iki jeotermal enerji santraline karşı açılan davalarda mahkemeden iki yürütmeyi durdurma kararı çıktı. JES'ler için Çanakkale Valiliği tarafından verilen “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Gerekli Değildir” kararlarına karşı açılan davalarda mahkeme kararlarında bu tür projelerde ÇED sürecinin işletilmesinin önemine dikkat çekildi.
AYNI BÖLGEDEKİ İKİ JES PROJESİNE DE DAVA AÇILDI
Çanakkale Ayvacık, ilçesi Tuzla Mahallesi, Dikilitaş Mevkiinde MTN Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan Babadere Jeotermal Enerji Santrali projesi ile yine aynı bölgede Tuzla-Gülpınar-Kocaköy Mevkii’nde Transmark Enerji Üretim San. Ve Tic. A.Ş. tarafından kurulması planlanan jeotermal enerji santrallerine Çanakkale Valiliğince verilen ÇED Gerekli Değildir kararı verildi. MTN Enerji'nin projesine verilen ÇED Gerekli Değildir kararına karşı Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ile Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği dava açtı. Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği aynı şekilde Transmak Enerji şirketine verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararına da dava açtı. Kazdağı Doğal Ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği'nin ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odasının davaya müdahillik talebi ise mahkeme tarafından reddedildi.
ÇED DOSYASINDA KÜMÜLATİF ETKİ HİÇ HESABA KATILMAMIŞ
MTN Enerji Elektrik Üretim San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan 11,8 MWe'lik Babadere JES için açılan davada projenin planlandığı alanın DSİ Ege Tuzla Projesi Tuzla Ovası Sulama Sahası ile Çanakkale Tuzla Büyükova Koruma Sahası içerisinde olduğu, proje sahasında zaten faaliyette olan başka jeotermal santrallerin de mevcut olduğu, bu projelerin faaliyete geçmesi halinde santrallerin yaratacağı kümülatif etkinin ÇED raporunda değerlendirilmediği, projenin, yöre halkının geçim kaynağı olan zeytin tarlalarının bitişiğinde yer aldığı ve sahada yer alan flora ve fauna çeşitliliğine olumsuz etkisi olacağı ileri sürülerek yürütmesinin durdurulması ve iptali istenildi.
BİLİRKİŞİ RAPORU ÇED'DEKİ EKSİKLİKLERİ TEK TEK SIRALADI
Yargılama sürecinde mahkeme tarafından verilen bilirkişi incelemesi sonrası hazırlanarak Ekim 2020 tarihinde mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda da ÇED projesindeki birçok hata ve eksikliklere dikkat çekildi. Bilirkişiler raporlarında ""proje tanıtım dosyasının bilimsel ve teknik yönden yeterli olmadığı, rapor içinde değerlendirilen çevresel etkilerin gerçekte olması beklenenden az hesaplanarak raporun, projenin çevreye olan etkilerini tam olarak yansıtmadığı, bu nedenlerle proje tanıtım dosyasının yenilenmesi gerektiği" şeklinde tespit ve görüşlere yer verdi. Bilirkişi rakorunu hükme esas alınabilecek nitelikte bulan mahkeme heyeti de projenin "bilirkişi raporunda belirtilen eksiklik ve yetersizlikler nedeniyle bilimsel ve teknik yönden yeterli olmadığı, işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı" sonucuna vardı. Heyet oybirliği ile "işletmenin çalışmaya geçmesi durumunda, çevreye olacak etki ve yapılan yatırımlar açısından telafisi güç veya imkansız zararların doğabileceği"ne vurgu yaparak şirkete verilen iznin yürütmesini durdurdu.
İKİNCİ DAVADA DA YÜRÜTMEYİ DURDURMA ÇIKTI
Aynı bölgede Tuzla-Gülpınar-Kocaköy mevkiindeki 4.256,85 hektarlık bir alanda yapımı planlanan 19 MWe'lik Transmark JES projesine verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararına karşı açılan davada da projenin bölgedeki tarıma, tarihe ve sulara etkisinin yanı sıra aynı bölgedeki diğer projelerin yaratacağı kümülatif etkiye dikkat çekildi. Mahkemenin bu proje için de aydığı bilirkişi incelemesinden sonra hazırlanan dosya Eylül 2020 tarihinde mahkeme e sunuldu. Bilirkişi raporunda özetle; "çevresel etki değerlendirme sürecinde eksikliklerin olduğu, bu eksikliklerin çevre ve insan sağlığına olumsuz etkilerinin işletme sürecinde yaşanması muhtemel olaylar olduğu değerlendirildiğinde proje tanıtım dosyasının bilimsel ve teknik yönden yeterli olmadığı, rapor içinde değerlendirilen çevresel etkilerin gerçekte olması beklenenden az hesaplanarak raporun, projenin çevreye olan etkilerini tam olarak yansıtmadığı, bu nedenlerle proje tanıtım dosyasının yenilenmesi gerektiği" şeklinde tespit ve görüşlere yer verildi. Mahkeme heyeti oybirliği ile bu ÇED Gerekli Değildir kararının yürütmesini durdurdu.
"MAHKEME VATANDAŞIN ÇEVREYİ KORUMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ TANIDI"
Davaların avukatı Filiz Sonsuz yürütmeyi durdurma kararlarını şu şekilde değerlendirdi: "Bu ve benzeri projelerde Çevresel Etki Değerlendirme süreci hayati önem taşımaktadır. ÇED sürecinin işletilmediği ya da yanlış işletildiği projelerin çevreye, proje bölgesinde yaşayan halka, canlı cansız tüm varlıklar üzerindeki olası olumsuz etkilerinin zarar oluşmadan görülmesi ve engellenmesi mümkün değildir. Oysa söz konusu projelerin hem projeden doğrudan etkilenecek yöre halkının, hem bilim insanlarının gözünden de görülüp incelenmesi, müdahale edilmesi, Anayasa’nın vatandaşlara verdiği bir hak ve ödevdir. Vatandaş, bu yetkiyi aynı zamanda, devletin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden de alır. Açtığımız davalarda, bilirkişiler incelemeleri sonucunda, projelerin bölgede uygulanması sonucunda telafisi imkansız zararlar doğuracağı şeklinde raporları ile dosyalara ışık tutmuşlardır. Bu kararlarla mahkeme sadece projenin olası olumsuz etkilerini durdurmakla kalmamış, aynı zamanda vatandaşın Anayasa’dan ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan çevreyi koruma hak ve yükümlülüğünü de tanıdığını göstermiştir"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder