26 Şubat 2022 23:20
Fotoğraf: Evrensel
Rusya Ukrayna’ya girdi, savaş başladı. Binlerce, yüz binlerce insanın, milyonlarca canlının yaşamı tehdit altında. Şimdiden savaş bölgesinden ölü, yaralı haberleri, fotoğraflar geliyor. İç burkan, yürek yaralayan acı görüntüler birbiri ardına düşüyor ekranlarımıza. İnsan insanın kurdu olmaya devam ediyor.
Kapitalist sömürü ve yağma düzeni sıkıştığı yerde savaş makinesini devreye sokuyor. Geçtiğimiz yüzyılda iki kere dünya savaşı çıkaran, ‘Soğuk Savaş’ta da bir o kadar insanlığa vahşeti yaşatan emperyalist dalaş şimdi yeniden dünyanın kapısına dayanmış durumda.
Bir de, son yıllarda giderek dozunu arttıran başka bir savaş var. Sermayenin doğaya karşı savaşından bahsediyorum. Adına “Sürdürülebilir kalkınma” dedikleri kapitalist sömürü çarkının devamı için doğanın, emeğin yok edildiği, milyonlarca canlının yerinden, yurdundan kovulup, yüz binlercesinin öldürüldüğü bir savaşın içindeyiz yıllardır.
Bu yazıda da bunlardan birisinden, Kaz Dağı’ndan Malatya’ya, Balya’dan Muğla’ya kadar ülkenin dört bir yanında madencilik faaliyetleri sürdüren Esan Eczacıbaşı şirketinin Muğla ve Aydın’da doğaya karşı verdiği savaştan bahsedeceğim.
LABRANDA ANTİK KENTİ’NE KOMŞU KIRMA ELEME TESİSİ!
Muğla-Milas ilçesi ile Aydın-Karpuzlu ilçesi arasında yer alan çok sayıdaki feldspat ve kuvars madeni işletmesi yıllardır dağı, taşı, ormanı kemirerek büyüyor.
Milas’ın Akkovanlık köyü yakınlarında Eczacıbaşı şirketi tarafından işletilen Yeniköy Flotasyon Tesisinin tam 15 yıldır ÇED belgesi olmadan çalıştığı ileri sürülüyor. Evet, yanlış okumadınız 15 yıl! Şimdilerde ÇED belgesi almak için uğraşan şirketin bölgeye verdiği zararı, doğadaki yıkımını görmek için Google Earth fotoğraflarına bakmak yeterli.
Yine Eczacıbaşı şirketi Karya uygarlığına başkentlik yapmış Labranda Antik Kenti’nin yakınına bir kırma eleme tesisi kurmuş durumda. Binlerce yıllık tarihi, turistik bir ören yerini toz ve gürültüye boğacak olan maden işletmesinin antik kente yakınlığı uydu fotoğrafından çok net görülebiliyor. Maden adeta kuşatmış durumda Labranda’yı...
ÇED HİLESİ
Aslında bu yıkım görüntüleri madalyonun sadece bir yüzü. Bu işletmeler dağı, taşı, ormanı yok ettikleri gibi bulundukları bölgedeki suları da kirletiyorlar. 15 yıldır ÇED’siz çalışan Eczacıbaşı’nın Yeniköy Flotasyon Tesisi de bunlardan biri. Bu tesis yıllardır kayıtlarda flotasyon tesisi değil, kırma, eleme, yıkama tesisi olarak görülüyor. Bu nedenle güya kimyasal kullanılmadığı için ÇED’den muaf tutuluyor.
Şirkete 13.81 hektarlık işletme sahasında feldspat, kırma, eleme, yıkama, kurutma tesisi için Muğla İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından verilen “ÇED gerekli değildir kararı” sonrası maden 2008 yılında üretime başlamış. Alandaki bütün ormanlar ve tarım alanları yok edilmiş. Şimdi, maden kapasite artışı ile işletme alanını 39.95 hektara çıkarmak istiyor. Yasa gereği alan 25 hektarın üzerine çıktığı için 15 yıldır kaçtığı ÇED sürecini bu sefer yapmak durumunda kalan şirket 2021 yılında kapasite artışı ile birlikte ÇED dosyası hazırlayıp bakanlığa sundu.
BODRUM’UN SU HAVZASINDA MADEN!
Maden işletmesi Bodrum’a su sağlayan Geyik Barajının uzak
mesafe koruma alanında kalıyor. Bu şirketin kendi hazırladığı ÇED dosyasında
yazıyor. ÇED alanının batı sınırından geçen Sarı Çay Deresi proje sahasının 4
bin
Bölgedeki en büyük madenci şirket Eczacıbaşı Esan. Ancak yörede Eczacıbaşı dışında Kaltun, Sibelco ve İmerys gibi firmalar da faaliyet gösteriyor. Milyonlarca ton maden üretilen bölgede ormanlar yok ediliyor, tarım bitiriliyor, maden işletmelerinin yanı sıra, yüzlerce kamyonun oluşturduğu toz, trafik ve gürültü de cabası... Bu işletmelerde iş güvenliği, işçi sağlığı önlemlerinin ihmali nedeniyle her yıl ölümlü iş ve trafik kazalarının arttığını da belirtelim.
YÜZLEŞME KAÇINILMAZ!
Diğer yandan zeytincilik yöredeki yurttaşların en büyük geçim kapısı. Toz, zeytinciliğin düşmanı ve bu işletmeler gerçekten çok büyük bir toz kaldırıyorlar üretim sırasında.
Geçtiğimiz yıllarda televizyon, çekimleri yaptığımız Aydın
Karpuzlu’ya bağlı Kuşçamı köyünün bulunduğu alanın görüntüsü bile bu madencilik
faaliyetlerinin yol açtığı tahribatın görülmesi için yeterli olur. Köy tamamen
yok olurken, çevresindeki zeytinlikler de her geçen zaman maden tarafından
yutuluyor. Oysa bu zeytinler güya Zeytin Yasası tarafından korunuyor.
Zeytinliklerin
Başta İtalya ve İspanya’da olmak üzere Avrupa’daki seramik fabrikalarına ucuz ham madde sağlamak için yöreye verilen zararın boyutunu “doğaya karşı savaş” cümlesiyle tanımlayabiliriz. İnsan da bu doğanın bir parçası ve kendisi dışında doğadaki diğer canlı-cansız varlıkları yok ederek yarattığı yıkım, aslında kendisine karşı da bir savaş...
Doğaya karşı bir savaşı kazanma şansı yok insanlığın. Yol açtığı yıkımla yüzleşmesi ise kaçınılmaz! Uzağa gitmeye gerek yok; bakınız iklim krizi, bakınız pandemi, yangınlar, seller, müsilaj, kuraklık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder