16 Haziran 2001 Cumartesi

Dostluk-Barış, iyi de... Önce iş, önce ekmek...



Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü son aylarda gerek yerel radyo ve gazeteler, gerekse ilçenin çeşitli yerlerine astırdığı duyurularla "Kandırıldım" diye feryat ediyor. Bu dönemle 3. kez belediye başkanlığını yürüten Ülkü, 1999 yılında belediyede çalışan işçiler adına Genel İş Sendikası'yla imzaladığı toplu sözleşme nedeniyle "Kandırıldığını" söylüyor. Tam seçimler arefesinde belediye ile sendika arasında yapılan bir dizi toplu sözleşme görüşmesinin ardından bağıtlanan metni, seçimler bitip yeniden başkan olduktan hemen sonra, "Böyle sözleşme olmaz. Okumadan imzaladım. Şu şu maddeleri yeniden gözden geçirelim" diye tartışmaya açmak istiyor. İşçilerin ve sendikanın kazanılmış hakların pazarlığına yanaşmaması üzerine de, tam bir "burun sürtüp, intikam alma" güdüsüyle "icraatlarına" başlıyor. Radyolara, gazetelere demeçler verip sendikayı karalıyor, toplu sözleşmenin belediyeyi yıkıma götürdüğünü iddia ediyor, bu metni "okumadan imzaladığını" söylüyor ve kandırıldığından yakınıyor. Yıllarca belediye başkanlığı yapmış, bir dizi toplu sözleşmeyi gerçekleştirilmiş birisi olarak Hakkı Ülkü'nün nasıl kandırıldığı ve metni kimlerin ona okutmadan imzalattığı insanların aklına ilk anda gelen sorular arasında. Ülkü, burada belediyedeki yardımcılarına topu atmak istese de, kendisi de dahil kimseyi inandıramıyor. Bu ve benzeri sözlerle Aliağa halkının kafasını karıştırmak, belediye işçileri ve sendikayı halkın gözünde yıpratmak istiyor. Ülkü'nün en son icraatı da, aylardır zeminini hazırlamaya çalıştığı ve artık "zamanı geldi" diye düşündüğü, belediye işçilerini ücretsiz izne çıkarmak oldu. Bunu yaparken de işçilerin aylardır belediyede biriken kişi başına 1.5 milyar liralık alacağını koz olarak öne sürdü. İşçilere, "Eğer izne çıkarsanız bu alacaklarınızın bir kısmını öderiz" diyor. Peki, neydi Hakkı Ülkü'nün seçim arefesinde bağıtlandıktan sonra, "okumadan imzaladım, kandırıldım" diye feryat ettiği toplu sözleşme maddeleri? İşçinin işten çıkarılması durumunda ödenecek olan 40 haftalık kıdem tazminatı ve 2. yıl zammı olan enflasyon artı 12 puan. Bugün için 15 yıllık bir işçinin yiyecek, yakacak, çocuk yardımı v.s ile giydirilmiş ücretinin 300 milyon olduğu Aliağa Belediyesi'nde, 224 işçinin aldığı (Tabii belediye başkanı insafa gelip maaş ve ikramiyelerde kesinti yapmadan verirse), yapılan araştırmalara göre açlık sınırının hemen üstünde, yoksulluk sınırının ise yarısından daha az bu para beledeyiyi batırıyor! Hemen her konuşmasında "Sosyal Demokratlığını" hatırlatmak gereği duyan, Türk-Yunan Dostluk Derneği etkinliklerinden, Gündem 21 çalışmaları için ABD ve  Japonya'ya yaptığı gezilere kadar bir sürü "sosyal" uğraşla haşır neşir olan Ülkü, her nedense söz konusu işçi ücretleri olunca, sosyalliği de demokratlığı da birden bire unutuyor. İşçiler haklarını istediğinde "Para yok" denen Aliağa Belediyesi'nde, işçilerin ve sendikacıların anlattığı, nerelere ne kadar harcama yapıldığını, bütçe görüşmeleri sırasında evlere şenlik çıkarılan gelir gider hesaplarını anlatmaya kalksak akşam olmasa da, Ülkü'nün, sevgili yazarımız B. Habora'nın "Hanedan" köşesinde konu mankenliği yapması neredeyse garanti. Geçen sene Türk-Yunan Dostluk ve Barış Şenlikleri nedeniyle Midilli Adası'na izinsiz gittiği için hakkında dava açılan, bu günlerde de yine Türk-Yunan Dostluk Derneği Ege Şubesi'nin açılması için harıl harıl çalışan "Sosyal Demokrat" Ülkü, aylardır alacaklarını alamayan, evinde günlerdir sıcak yemek pişmeyen belediye işçilerinin "Dostluk, Barış, iyi de, biz açız. Önce iş, önce ekmek..." çığlıklarını ne zaman duyacak hep birlikte göreceğiz. Bugün, ücretsiz izin dayatmasına karşı iş bırakan Aliağa Belediyesi işçileri "Önce iş, önce ekmek" çığlıklarını Ülkü'nün kulağına daha yükses sesle haykırmaya başladılar bile... (Evrensel)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...