Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir 2. Kent Sempozyumunda konuşan Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, Irak’tan getirilen savaş hurdalarındaki radyasyonun Sivas’a gömüldüğünü açıkladı. Bu gömü iznini veren yetkilinin söyledikleri ise ‘yok artık’ dedirten cinsten; “Sivas’ta cevher çok. Bunlar da orada dursun, ilerde cevher olur.”
İzmir
İzmir 2. Kent Sempozyumunda konuşan Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, Irak’tan getirilen savaş hurdalarındaki radyasyonun Sivas’a gömüldüğünü açıkladı. Bu gömü iznini veren yetkilinin söyledikleri ise ‘yok artık’ dedirten cinsten; “Sivas’ta cevher çok. Bunlar da orada dursun, ilerde cevher olur.”
Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim
Üyesi Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, sempozyumda tehlikeli atıklar üzerine
bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda, Irak savaşında kullanılan radyoaktif izli
mermiler ve diğer radyasyon bulaşıklı savaş araç gereçlerinin İzmir’deki
demirçeliklere getirildiğini belirten Küçükgül, “Bu atıklarla ilgili üç ay
sonra radyasyon şikayeti gelince atıkları Sivas yakınlarında bir vadiye
gömdüler. Bu kararı veren yetkili, ‘Sivas’ta cevher çok, atıklar orada dursun
ilerde cevher olur’ dedi” diye aktardı.
Küçükgül, ülkemizde tehlikeli atık miktarı konusunda rakam
vermenin çok da olanaklı olmadığını söyleyerek, “Çünkü resmi bir açıklama yok,
tahminlerle hareket ediyoruz” dedi.
BİR KALEMDE ATIK MİKTARI NASIL DÜŞÜRÜLÜR?
Sunumunda, 2011 yılındaki atık üretimi ile ilgili
firmalardan talep edilen bilginin sonuçlarını verdi Küçükgül; ülke genelinde
beyan formu dolduran 18.428 tesisten gelen verilere göre 2011 yılı tehlikeli atık
miktarı 938.498 ton. Bu atıklara siyanür, sülfirik asit gibi kimyasal
maddelerle yapılan madencilik faaliyeti sonucu çıkan atıklar dahil değil. Tam
bu noktada, ülkemizde “Tehlikeli Atık Kontrolü Yönetmeliği”nde son dönemde
yapılan değişikliklerle, Maden Yasası’nda yapılan değişiklikler arasındaki
ilişkiye dikkat çekiyor Küçükgül. Bakanlıklar, bir küçük kalem
oynatmasıyla tehlikeli atık sınıfında olan birçok maddeyi “tehlikeli” olmaktan
çıkarmışlar. Böylece hem atık miktarı azalmış, hem de özellikle madencilik gibi
sektörlerin önündeki büyük bir engel temizlenmiş! Bu atıkların ne olacağı,
doğaya, canlı yaşamına zararları ise bu kalem oynatmalarda çok da hesaba
katılan ölçütler sınıfına girmemekte.
“GSM ruhsatı olmayan çok sayıda işletme var. AKSA kuruluşundan
12 yıl sonra izin aldı mesela. İskenderun kuruluşundan 30 sene sonra ruhsat
aldı. PETKİM’in ruhsatı var mı? Demir-çeliklerin ruhsatı var mı?” diyen
Küçükgül, Türkiye’nin en önemli sanayi kuruluşlarının hâlâ ruhsatsız olduğu
gerçeğine de vurgu yaptı.
Küçükgül evlerde de çok sayıda tehlikeli atık sınıfına giren
madde olduğunu, AB ülkelerinde ve ABD’de bununla ilgili ayrı yönetmelikler
varken, bizde hâlâ atık yönetim stratejisinin bile belirlenmediğini söyledi.
“Atıklar nasıl toplanır, nasıl toplanmalı, ne yapılmalı buna ait bir yönetmelik
yok. Şehirlerdeki mafyavari organizasyonlar bu işi yapıyor. Türkiye genelinde
örgütlü bu kesim. Patronların altında lüks araçta az oto yoktur. Bu adamlardan
bir araştırma için peti camı kaça sattığını yalvar yakar öğrendik. Bakandan
daha güç ulaştık ve bize “Siz gençsiniz bu işle uğraşmayın” diye nasihat
ettiler!”
BİNLERCE ÇEVRE MÜHENDİSİ İŞSİZKEN...
Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, binlerce çevre
mühendisinin işsiz gezerken, işletmelerin çevre mühendisi yerine “çevre
görevlisi” adı altında, konu hakkında bilgisi olmayan kişileri istihdam
etmesini de eleştirdi. İzmir’in içme suyundaki arsenik miktarını arıtmak için
kurulan tesislerle ilgili de konuşan Küçükgül, bu tesislerde sudaki arseniğe ne
yapıldığın sordu. Yılda 60 ton arsenik üretilmesi lazım bu tesislerde, ne oldu
bu arsenik” diyen Küçükgül, “Arsenik gibi bir ağır metali siz yakma tesisinde
yok edemezsiniz. Simyacılar o işi yapabilir” dedi.
Eklenme Tarihi: 05 Aralık 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder