Özer AKDEMİR
Avrupa'nın en büyük altın madeni Uşak Eşme yakınlarındaki
Kışladağ Altın Madeninde bilirkişi keşfi yapıldı. Şirketin aldığı tüm izinler
dava konusu olmasına rağmen maden kapasitesini arttırarak üretime devam ediyor.
Bilim insanları, hukukçular, köylüler ve yaşam savunucularının katıldığı keşif
bir zamanlar genç ormanlarla kaplı Kışladağ'ın altın madeni tarafından nasıl
viran edildiğini gözler önüne serdi. Kışladağ adeta erimiş, içine çekilmiş
gibi...
KEŞFE KATILIMA VE
GÖRÜNTÜYE ENGEL
Manisa 1. İdare Mahkemesi'nde yöre köylüleri, TMMOB'a bağlı
bazı odalar, EGEÇEP ve İnay Vicdan Hareketi derneği tarafından açılan davanın
bilirkişi keşfi öncesi İnay Köylüleri keşif heyetini madene giden yol üzerinde
İzmir'den gelen EGEÇEP üyeleri ile beklediler. Maden içinde gerçekleştirilen ön
toplantıda mahkeme heyeti başkanı Tarık Özdirek, keşfe davacılar, şirket ve
kurum temsilcileri dışında köylüleri ve EGEÇEP üyelerinin katılma taleplerini
reddetti. EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı'nın
keşf sırasında bilirkişilerin dışında kendilerinin de yargılamanın aleniyeti,
silahların eşitliği ve adil yargılama hakkı gerekçeleriyle talep ettiği
fotoğraf ve görüntü alma istemi de hakim Özdirek'ce reddedildi. Özdirek,
gazetecilerin de keşfe katılmasına izin vermedi.
KÖYLER YOK OLDU, KUZULAR ÖLDÜ
Madenin 2003 yılından bu yana 3 ÇED Raporu hazırladığını her
ÇED'le ilgili davanın henüz sonuçlanmadan kapasite arttırımları ile çalışmaya
devam ettiğini dile getiren köylülerin ve odaların avukatları bu durumun hukuka
karşı hile olduğunu söylediler. Madenin 2013-2011-2014 yılında üç ÇED raporu
hazırladığını ve kapasitesini arttırdığını belirten hukukçular kapasite
arttırımı sonucu yöredeki köylerin yok olduğunu, civarda yüzlerce kuzu ölümü
gerçekleştiğini, bölgenin ekolojik kapasitesinin ve madenin bölgeye olan
kümülatif etkisinin göz önüne alınmadığını belirttiler. Hukukçular, bilirkişi
heyetinden bu konularla ilgili sorulara yanıt aramalarını istediler.
EFEMÇUKURUNUN ALTINI NEREYE GİDİYOR?
Maden açık ocağından başlayan keşifte açık ocağın 700 metre kadar aşağıya
indiği ve köylülerin "cehennem çukuru" dedikleri ocak çukurunun
devasa bir büyüklüğe eriştiği gözlemlendi. Şirket yetkilileri madenin ömrü
tamamlandıktan sonra bu çukurda bir gölet oluşacağını ve gerekli
rehabilitasyonun alınacağını ileri sürdüler. Daha sonra geçilen yığın liç
alanında ise yüz metrelerce alana serilen cevherin üzerinden siyanürle damlama
sulama yapılması yerinde gözlemlendi. Bu işlemle birlikte içinden altını
ayrıştırıldıktan sonra geride kalan milyonlarca ton pasanın yörede yeni tepeler
oluşturacak kadar büyük bir hacme sahip olduğu görüldü. Hukukçuların, şirket
ÇED Raporunda maden işletmeleri içinde tank liçi yöntemiyle de ayrıştırılma
yapılacağının belirtilmesi ve bu tesisin görülmek istenmesinin talebinin
ardından maden yetkilileri ilginç bir bilgiyi paylaşmak durumunda kaldılar.
TÜPRAG Yönetim kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, şirketin Efemçukuru Altın
Madenindeki cevheri de Kışladağ'a taşıyıp burada ayrıştırmak üzere bir tesis
kurduklarını aktarırken, 2012 yılında tamamlanan tesisi hiç kullanmadan 2013
yılında kapattıklarını ileri sürdü. Yılmaz buna gerekçe olarak Efemçukurundan
elde ettikleri altınlı konsantrasyonun adını vermediği başka ülkelerdeki şirket
tesislerinde ayrıştırılmasının daha ekonomik gelmesine bağladı. Yılmaz'ın adını
vermediği ülkenin Çin olduğu ileri sürüldü. Hakim Özdirek, şirket müdürünün bu
sözlerine rağmen bilirkişi heyetinden bu tesisin çalışıyormuş gibi
değerlendirilmesini istedi.
DEREYE SU SALINDIĞI İTİRAFI
Eklenme Tarihi: 19 Mayıs 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder