24 Temmuz 2015 Cuma

'Çevre dostu' belediye kaplumbağaları diri diri toprağa gömdü!

Özer AKDEMİR
Muğla
Muğla Dalaman’da bir dizi yanlış uygulama sonrası yaşanan doğa katliamının son kurbanı su kaplumbağaları oldu. Tarım arazilerini önce kil ocağı yapan, yıllar içinde sulak alan haline gelen araziye atık ve moloz döküm sahası olarak kullanan yetkililerin, 46 su kaplumbağasını da diri diri toprağa gömdükleri ortaya çıktı.
TARIM TOPRAKLARI BARAJ DOLGUSU YAPILDI
Bu doğa katliamının başlangıcı DSİ’nin 1999-2004 yılları arasında Akköprü Barajı’nın kil dolgu malzemesi ihtiyacı için bazı alanları kamulaştırmasına dayanıyor. Dalaman ilçesi Atakent Mahallesi sınırları içerisinde bulunan narenciye tarlalarının yer aldığı 1. sınıf tarım toprağı Anayasa ve ilgili tüm yasalara aykırı bir şekilde kamulaştırılarak kil ocağı yapıldı. Kamulaştırılan alanda kil olmamasına rağmen büyük miktarda malzeme alınarak baraj dolgusunda kullanıldı. Bu işlem bittikten sonra malzemenin alındığı alanda oluşan çukurlar zamanla suların dolması nedeniyle sulak alan haline geldi. Bu arada kamulaştırmaya karşı çeşitli davalar açıldı.
SULAK ALANA ATIKLAR DÖKÜLDÜ
DSİ’nin kamulaştırdıktan sonra ‘kil ocağı’ olarak tapuya kaydettiği 137 parsel arazinin su dolu çukurlar nedeniyle yapay sulak alan olan bölümüne bir süre sonra Dalaman Belediyesi katı atıklarını dökmeye başladı. Alana araç lastikleri, her türlü plastik malzeme, inşaat artıkları, metal parçalar, asbestli ve kanserojen maddeler ayrım gözetilmeksizin döküldü. Bu atıklar zamanla çevre, toprak ve su kirliliği yaratırken, çevrede yaşayan yurttaşların da sağlıklarını tehdit eder boyuta ulaştı. Çevredeki yurttaşların 2014 yılından itibaren Dalaman Belediyesine defalarca verdikleri dilekçelerden elle tutulur bir sonuç çıkmadı. Bununla birlikte Mart 2014’te Muğla Belediyesinin Büyükşehir belediyesi olmasından sonra, bu sefer de hiçbir jeolojik, hidrojeolojik ve jeoteknik inceleme yapılmaksızın arazi Muğla Büyükşehir Belediyesince Dalaman ilçe merkezinin “hafriyat, inşaat ve yıkıntı atığı depolama alanı” olarak belirlendi. Ardından da alana inşaat, yıkıntı ve her türlü katı atık atılmaya devam edildi.
MOLOZ DÖKÜMÜ SÜRÜYOR
Yurttaşların itirazları ve başvurularına Muğla Büyükşehir Belediyesi her defasında bu alanın kil ocağı olduğunu, DSİ’den dolgu için aldığını ve tarlaya dönüştüreceği yanıtını verdi. Oysa arazi her türlü atığın atıldığı bir atık döküm alanı haline getirilmişti. Yurttaşların konuyu Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi kurumlara da defalarca dilekçelerle başvurması sonrası katı atık dökümü 27 Mayıs 2015 tarihinde durdurulurken, moloz ve inşaat atıklarını dökümü ise devam ediyor.
YILDA DÖRT ÜRÜN ALINIRDI
Yörede yaşayan yurttaşlardan tıbbi jeoloji, jeolojik unsurlar ve halk sağlığı, asbest, insan kaynaklı çevresel kirlilik gibi konularda çok sayıda kitabı bulunan Jeoloji Yüksek Mühendisi Tıbbi Jeoloji Uzmanı Dr. Eşref Atabey alanla ilgili bilimsel bir rapor hazırlayarak bölgeye atık dökülmesinin yarattığı çevresel sorunları ve bu işlemin hukuksuzluğunu gözler önüne serdi. Atabey raporunda, tamamı sulu tarım arazisi olan ve yılda 4 ürün alınan arazinin 1. sınıf tarım toprağı olduğunu belirttikten sonra, malzeme alınan bölgede kil olmadığının da yapılan araştırmalarla kanıtlandığını dile getiriyor.
Atabeyin raporundan tarım topraklarının adeta feda edildiği barajın yöre halkına bir yarar getirmediğini de öğreniyoruz. Baraj inşaatının bitmesinin üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen sulama için gerekli kanaletler yapılmadığı için çiftçiler hala eski topraktan açılan su kanalları ile tarlalarını sulamak durumundalar.
‘ÇEVRE DOSTU MUĞLA’ İÇİNMİŞ!
Alanı, katı atık deposuna çeviren Muğla Büyükşehir Belediyesi; yurttaşların itirazları ve suç duyurularının ardından harekete geçip alanın bir kısmını doldururken, bu işlem yerel basında belediyenin yaptığı çevreci bir işlemmiş gibi yer aldı. Belediye yetkilileri sanki alana atıkları döken kendileri değilmiş gibi basına bölgeyi rehabilite ettiklerini ve tarıma kazandıracaklarını ifade ettiler. Öte yandan belediye DSİ’den ücretsiz aldığı alanın bir bölümüne katı atık moloz vs depolayarak özel bir şahsa kullanması için devretti. Kamu kaynakları harcanarak tarlaya dönüştürülen alan bir şahsın kullanımına devredilerek kamu bir anlamda zarara uğratıldı.
Muğla Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontral Dairesi Başkanı Aylin Giray, alanda yapılan işlemi yerel gazetelere “çevre dostu Muğla” yaratma çalışması olarak anlattı. Giray atıl durumdaki eski maden ocaklarını tarıma kazandırdıklarını ve su birikintilerinde üreme ihtimali olan haşerelere karşı önlem altıklarını ileri sürdü. Belediyenin sulak alanı doldurma gerekçesi olarak ileri sürdüğü ‘su dolu alanın kapalı olması nedeniyle haşere oluştuğu’ görüşünün de gerçeği yansıtmadığını ifade eden Atabey, “Bu su dolu çukurlar ana kanalla irtibatlı olup, su akışı olmaktadır. Belediyenin belirttiği gibi kapalı olsaydı bir süre sonunda oksijensiz ortamda su kaplumbağaları, balıklar yaşayamaz ölürlerdi” diyor.
SU KAPLUMBAĞALARININ FECİ SONU
BİMER’e yapılan başvuruların ardından alandaki hafriyatın sulak alana itilmesinin ardından su kaplumbağalarının acı sonu Atabey’in raporunda şu şekilde anlatılıyor: “2014 Nisan ayında BİMER’e şikayet edildikten sonra Dokuzlar Cad. üzeri çöp atılan alana girişindeki moloz ve çöpler alelacele kepçe ile gölete itildi ve kısmen gölet dolduruldu. Gölette bulunan su kaplumbağaları (46 adet kaplumbağa) çöp, harfiyat, moloz altında kalarak diri diri gömüldü.”
Yörede yaşayan yurttaşlar bu alanın atık depo alanı olarak kullanılmamasını isterken, yıllarca dökülen atıkların da temizlenmesini talep ediyorlar. Alanın sulak alan olarak kalmasını ve balıkçılık amaçlı kullanılmasının akılcı olacağı yönünde görüş bildiriyorlar. Kalan alanlarının ise mülkiyetinin kamuda kalarak yeşil alan, park vs olarak düzenlenmesini istiyorlar.
Eklenme Tarihi: 24 Temmuz 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...