11 Mart 2018 07:18
Gökbel Dağlarında fıstık çamı bekçiliği yapan 75 yaşındaki
Ahmet Özen amcanın hayatında gördüğü ilk doktoru sürgüne gönderdiler!
Gökbel Dağlarında fıstık çamı bekçiliği yapan 75 yaşındaki
Ahmet Özen amcanın hayatında gördüğü ilk doktoru sürgüne gönderdiler! Herkes,
75 yaşına kadar doktor yüzü görmeyecek kadar sağlıklı yaşasın diye çabalayan
bir doktoru...
Madenlerin Gökbel Dağı’nı nasıl tarumar ettiğine dair
televizyon programı çekimlerine katılan küçük grup, bir kır çeşmesi başında
mola verdiğinde tanımıştı Ahmet amcayı. Sohbet arasında sağlığını soranlara “75
yaşındayım, şükür ki bugüne kadar doktor yüzü görmedim” yanıtını verince, hemen
herkes grubun içindeki Dr. Metin Aydın’ı “Buyur gör o zaman” diyerek
göstermişti. Ahmet amcanın kısa şaşkınlığının ardından küçük çeşmenin başında
şen kahkahalar yükselmişti.
Oysa, bu kahkahalardan kısa bir süre önce, Gökbel’in çam ormanlarını,
derelerini, milyonlarca yıllık kayalarını, binlerce canlıya yuva olan yeşil
otlarını yutan madenlerin görüntülerinin yarattığı hüzün vardı grupta. Dr.
Metin Aydın, dağın başında, birkaç yıl önce Kuşçamı köyünün bulunduğu, şimdi
felspat madeni tarafından tamamen yutulmuş alandaki dev çukurun içine kadar
yürümüş, yamaçlarda çalışan iş makinelerinin, kamyonların fotoğraflarını
çekmişti.
O çeşmenin başından yüzümüzde gülücüklerle ayrılsak da,
Milas Ortaköy’e kadar devam eden yolculuğumuz yine can sıkan görüntüler arasında
geçti. Dağdan indikçe azalmasını umduğumuz korkunç görüntüler ovanın içine,
köylerin yanı başına kadar gelmişti bizimle.
Ortaköy’de köylülerin sorularını yanıtladı Doktor. Her
birinin ayrı ayrı derdi olsa da her derdi aynı yere bağladı o; “Şu köyün
içinden geçen çay neden beyaz akıyor biliyor musunuz? Birkaç kilometre ötedeki
madenin atıklarını boşaltması yüzünden. Bu suları içen hayvanlar, onların
etiyle beslenen sizler, onlarla sulanan bahçeler sağlıksız olmaya mahkum!”
***
Bir süredir oklar doktoru hedef gösteriyordu zaten. “Aydın
çevre sorunları bakımından Türkiye’de en başta gelen illerden birisi.
Menderesin kirliliği bir yana, özellikle son dönemlerde pıtrak gibi çoğalan
JES’ler nedeniyle kentin havasında, suyunda, toprağındaki kirlilik katlandı.
Kanser oranları içerisinde Aydın birinci sırada. Bu gidişle kanser kent
olacağız” sözleri Valiliğin ve Sağlık İl Müdürlüğünün tepkisine neden olmuştu.
Sağlık il müdürü doktoru çağırıp “Bu bilgileri açıklayamazsınız. Halkı isyana
teşvik ediyorsunuz” diye uyarmış, savunmasını istemişti. “Halka gerçekleri
anlatmak işimin bir parçası. Aktardığım rakamlar da TÜİK’in, bakanlığın
rakamları” diye yanıt vermişti doktor.
Jeotermallerin tarıma etkileri ve özellikle Aydın’ın en
önemli tarımsal ürünü incirde yol açtığı zararlara dikkat çeken görüşleri de
ziraat odası ve Aydın Borsasında kümelenen büyük tüccarların hışmına neden
olmuştu. Avrupa pazarından, üzerindeki ilaç ve ağır metal kalıntıları nedeniyle
geri dönen incirlerin iç pazara sürülmesi, hatta okullarda çocuklara
dağıtılması için Milli Eğitim Bakanlığı ile protokoller yapılmasına gönlü razı
olmamıştı Dok-tor’un. “Bu incirleri çocuklarımıza yediremezsiniz. Çocuklarımız
kobay değil” diye isyan etmişti.
Didim Devlet Hastanesine geçici görevle sürgüne
gönderilmeden birkaç gün önce Aydın’da kamunun elinde kalan son jeotermal
alanın özel sektöre verilmesine karşı çıkan basın açıklamasında gördük doktoru.
Valiliğe verilen dilekçede kentin batısındaki bu jeotermal alanın JES’lere
tahsis edilmesi durumunda Aydın’ın çepeçevre kuşatılacağını ve adeta nefessiz
kalan kentin boğulacağı belirtiliyordu. Basın açıklamasına önce izin veren,
metni görünce OHAL’i gerekçe gösterip yasaklayan valilik, kapalı ortamda da
olsa bu açıklamanın yapılmasını hoş karşılamamış olacak ki, bir kaç gün
içerisinde doktoru sürdü. Kentteki ekoloji mücadelesini yürüten AYÇEP’in
de defterlerine yönelik inceleme başlattı.
***
Sürgün edildiği günün akşamı apar topar İzmir’e geldi
Doktor. Kanser hastası yeğeninin son dakikalarında yanında olmak istemişti. O
akşam telefonla yaptığımız görüşmede “Benim ailemden 4-5 kişi kanserle
boğuşuyor. Yeğenim şu an kanserin son evresinde. Aydın, büyük bir çevre
felaketi yaşıyor. Bu durumda Türkiye’nin en yoğun kanserlerinin Aydın’da
görülmesine neden oluyor. Bunları anlatmamam için sürgün edildim.
Yılmayacağım...” diyordu.
Doktor, ertesi gün Aydın’da kendisinin sürgün edilmesine
karşı bir araya gelmek isteyen kurumların toplantılarına değil yeğeninin
cenazesine katılmak zorunda kaldı. Genç yaşta ölümler olmasın, birkaç
şirket para kazanacak diye milyonlarca insanın, bitkinin, hayvanın yaşamı
kararmasın diye çırpınan bir aydını uzaklaştırmışlardı kentten.
Doktor Metin Aydın’ın suçu, Aydın’ın 75 yaşında doktor yüzü
görmeyen insanların yaşadığı bir kent olarak kalmasını düşlemekti.
Son Düzenlenme Tarihi: 11 Mart 2018 07:
https://www.evrensel.net/haber/347405/doktor7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder