Greenpeace’in Söke’nin Kisir köyünde haziran 2017 tarihinde
yaptığı ölçümlere dair raporunu geçtiğimiz günlerde haberleştirmiştik. (1) Haberde,
Kisir köyünün içme sularında ve 40-50 yıl önce yapılan uranyum sondaj
alanlarında yüksek oranda radyoaktivite tespit eden Greenpeace’in ölçüm
sonuçlarının köyün adının neden “kanser köy”e çıktığını ortaya koyduğunu dile
getirmiştik. Kisir köyünden iki radyasyon uzmanının aldığı numunelerin
Fransa’daki bilimsel bir laboratuvarda (Radyoaktivite Üzerine Bağımsız Araştırma
ve Bilgi Alma Komisyonu/CRIIRAD) tahlil edilmesi sonrası içme sularında radon
222 gazının 24 kat, sondaj alanındaki radyasyon oranının da 35-40 kat izin
verilen limitlerden fazla olduğu ortaya konmuştu.
Haberde, Greenpeace’nin haziran 2017 tarihinde yapıp, eylül
2017 tarihinde bastırdığı bu raporu neden aradan aylar geçmiş olmasına rağmen
ortaya çıkarmadığı, kamuoyuna açıklamadığını da sormuştuk. Ayrıca başka bir
yazıda da bu raporu elde etmek için yaptığımız girişimlerden bahsetmiş (2),
Greenpeace’e açıklamayacakları bir araştırmayı neden yaptıklarını sormuştuk. Bu
sorulara yazıyı yazdığım güne kadar Greenpeace’den bir açıklama gelmiş değil.
Yalnız ilginç bir şekilde birkaç gün önce Greenpeace’in
“Kisir Köyü Radyasyon Ölçümü” adlı bir açıklaması ortaya çıktı. ‘Ortaya çıktı’
diyorum, Greenpeace’in Kisir ölçümlerinden raporun haberini yaptığım tarihe
kadar, defalarca internet ortamında yaptığım aramaların hiçbirisinde bu yazı
ile karşılaşmadım. Hadi ben gözden kaçırdım diyelim, konuyu bilen, peşine düşen,
arada bir internete girip ne olmuş diye bakan birçok ‘cevval’ gazeteci
arkadaşın da mı gözünden kaçtı bu açıklama?
‘Bu işte bir gariplik var’ diye Greenpeace’nin açıklamasında
adı geçen ve destek alındığı belirtilen Prof. Dr. Ali Osman Karababa’ya bu
açıklamadan haberi olup olmadığını sordum, onun da haberi yoktu.
Zaten, açıklamayı öyle bir yere koymuşlar ki özellikle
görülmemesi istenmiş sanki. Normalde Greenpeace’in ana sayfadan büyük
puntolarla duyurup basın kuruluşlarına basın bültenleri ile bildirmesi gereken
bir açıklama, ana sayfadaki ‘haberler’ kısmına bile değil haberlerin altında
yer alan ‘Mavi Gezegen’ adlı blog sayfasına konulup adeta gizlenmiş!
Greenpeace’in bu açıklamasında başka bir çelişkiye daha
ulaştık. Açıklamada yazan tarih 05 Ocak 2018. Web sayfalarının belirli
tarihlerdeki durumunu kaydeden archive.org adlı siteden aldığımız 22 Ocak
tarihli anlık görüntüde bu açıklamayı göremiyoruz (3). 5 Ocak tarihli
açıklamanın bu görüntüde yer alması lazımdı oysa. 6 Şubat 2018 tarihli anlık
görüntüde ise açıklama var bu sefer
(4).
Araştırmayı biraz daha derinleştirdiğimizde 5 Ocak tarihli
açıklamanın URL adresinde ise başka bir tarih var: ‘180202’ yani 2 Şubat 2018.
Mavi Gezegen blogundaki diğer bir kaç habere baktığımızda URL’deki tarih ile
yazının başındaki tarih ya aynı ya da sadece bir kaç gün farklı iken bizim
araştırdığımız açıklamanın başında yazan tarih ile URL’deki tarihi arasında 1
ayı bulan bir fark dikkat çekiyor.
Tarihlerdeki çelişkiye bir bahane uydurulsa bile açıklamanın
ziyaretçi trafiğinin en yoğun olduğu ‘haberler’ sekmesinde değil, onun
altındaki “Mavi Gezegen” blog sayfasında paylaşılması önemli burada. Bu hiç
kuşkusuz bir tercihi ifade ediyor. Greenpeace, Kisir’de ortaya çıkan ve
archive.org kayıtları sayesinde 22 ocak ile 6 şubat arasında yayımlandığına
emin olduğumuz bu raporun gündeme getirilmesini istememiş.
Ekim ayında Greenpeace iletişim adresinden Kisir raporuna
dair bilgi istediğimde bu açıklamayı gönderseler bir anlamda rapora değil ama
içeriğine dair bilgi edinmiş olacakken, Greenpeace “Kisirliler açıklasın” diye
ciddiyetsiz bir yanıtla geri dönmüştü.
Açıklamanın tarihi konusundaki şaibeyi bir yana bıraksak
bile açıklamanın görünür olmaması için ellerinden geleni yaptıklarını söylemek
pekala mümkün. Kisir raporunu, içeriği ile ilgili haberi yapmış olmamıza rağmen
hâlâ isteyen kurumlara, milletvekillerine ve gazetecilere vermiyorlar.
“Kisir Köyü Radyasyon Ölçümü” haberinde dikkat çeken bir
başka bölüm ise raporun gönderildiği kurumlar; “...Raporumuzu bastık ve bütün
yetkili kurumlara (TAEK, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Aydın
Valiliği, Aydın Halk Sağlığı Merkezi, Söke ve Aydın Belediyesi ve daha fazlası)
raporun bir kopyasını gönderdik” diyorlar. Bu kurumlardan üç kez Bilgi Edinme
Kanunu gereği raporu istediğimiz Aydın Büyükşehir Belediyesi hâlâ ‘Rapor bizde
yok’ diyecek mi?
Bir başka soru; eylül ayında Kisir raporunu basmalarına
rağmen bu açıklamayı neden 4 ay sonra yapma gereği duydukları? O zamanlar
Greenpeace’de çalışan bir arkadaşım “senin ‘Kisir’de uranyum ölçümü raporu
devlet sırrı gibi saklanıyor’ (5) yazından sonra bu açıklama kaleme
alındı” dedi. Benim bu haberim Evrensel’de 12 Ocak 2018 günü çıktı. Oysa
açıklamanın başında yazan tarih 5 Ocak 2018! Ya bu tarihlerde epey bir
karışıklık var ya da...
TAEK’in Kisir köyü ile ilgili haberlerimizin ardından 2015
yılında köyde yaptığı ve 2017 yılında açıkladığı ölçüm sonuçları (6) ile
Greenpeace’in raporundaki sonuçlar arasındaki büyük farkı da birilerinin
açıklaması lazım. TAEK’in ‘normal’ bulduğu köyün musluklarından akan sularda ve
sondaj alanlarında Greenpeace limitlerin onlarca kat üzerinde radon 222 ve
radyasyon ölçtü! TAEK bu sonuçlara ne diyecek? Kim yalan söylüyor burada?
Greenpeace açıklamasında Aydın Valiliğinin kendilerine bir
yazı göndererek “Raporu Aydın Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, TAEK
ve Aydın İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerine gönderdiğine ve onlardan gerekli
araştırmaları yapıp kendisine rapor etmelerini istediği” aktarılmış. Bu rapor
Valiliğe geldi mi ve valilik gerekeni yaptı mı? Bu da bir başka yanıt bekleyen
soru.
Son söz; bu dünyaca ünlü ‘çevre örgütü’ yaptıkları bir
çalışmaya dair bu sorular karşısında neden iki satır açıklama yapma gereği
duymaz? Neden suçüstü yakalanan şirketlerin ya da devlet kurumlarının hep
yaptığı gibi bu soruları, eleştirileri sessizlikle geçiştirip, unutulmasını
bekler?..
https://www.evrensel.net/yazi/82737/greenpeacein-kisir-dongusu