11 Eylül 2019 11:27
Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği Yöneticisi Kenan Yıldız:
Pek çok belediye asbest genelgesine uymuyor.
Görsel: Kenan Yıldız
Özer AKDEMİR
Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri tüm ilçe belediyelerine
yıkımlarda ve tadilatlarda asbest ve diğer tehlikeli maddelerin raporlanması ve
usulüne uygun bertaraf edilmesi için genelge gönderdi. Asbest ve Tehlikeli
Atıklar Derneği Yönetim Kurulu üyesi Kenan Yıldız bu genelgeye birçok il ve
ilçe belediyesinin uymadığını ileri sürerken, asbest tehlikesinin hafife
alınmasının ölümcül sonuçları olduğu konusunda uyarıda bulundu.
GÜYA YASAKLANDI AMA...
Isıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere karşı son derece
dayanıklı bir mineral olarak bilinen asbestin yasaklanmış olmasına karşın başta
evlerimiz olmak üzere gündelik hayatımızda sık sık karşı karşıya kalabildiğimiz
bir kanserojen olduğunu belirten Yıldız, “Ülkemizde başta inşaat olmak üzere
gemi, otomotiv ve tekstil sektöründe uzun yıllar kullanılmış; marley, içme suyu
borusu, levha, kazan, boru kaplamaları, fren ve debriyaj balatası, conta ve
asbestli iplik gibi ürünlerin bileşiminde asbest mevcut. Bu ürünlere kontrolsüz
yapılacak girişimlerle ortama yayılacak asbest liflerinin solunması, akciğer
kanseri, mezotelyoma ve asbestozis gibi ciddi sağlık sorunlarına sebep
olduğundan hiçbir düzeyde maruziyetine izin verilmiyor” dedi.
İNTERNETTE BİLE ASBESTLİ ÜRÜN SATILIYOR
Ülkemizde 31.12.2010 tarihinden itibaren her tür asbest
mineralinin üretimi, kullanımı ve asbest içeren eşyaların piyasaya arzı
yasaklandığını kaydeden Yıldız, asbestle ilgili yalnızca söküm, yıkım, tamir,
bakım ve uzaklaştırma işlerine izin verildiğini dile getirdi. Yıkım ve söküm
işine başlamadan önce yıkılacak ve sökülecek olan bina, yapı veya gemide
asbestli ürün olup olmadığının da tespit edilmesi gerektiğine dikkat çeken
Yıldız şunları söyledi:
“Ancak gerek ithalat gerekse de yıkımlarda asbest güvenliği
konularında ilgili kamu otoritelerinin görevlerini yerine getirmedikleri ve
gerekli denetimleri yapmadığını görüyoruz. Maalesef ülkemizde internet
alışveriş sitelerinde bile asbestli ürün satışı hala devam etmektedir. Ülkemize
değişik ticari isimlerle yurtdışından geldiğini düşünüyoruz bu ürünlerin. Diğer
yandan ‘amyant’ adıyla asbestin dış ticareti devam etmektedir. Örneğin İstanbul
Kimyevi Maddeler Ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ‘İşlenmiş Amyant Ve
Karışımları, Mamülleri’ başlığı altında ihracat verilerini https://www.immib.org.tr/tr/online-islemler-istatistikler.html adresinden
paylaşmaktadır.”
BELEDİYELERİN CEZA YAZMA YETKİSİ YOK
Asbest riskleri konusunda diğer bir sorun alanının bina
yıkımları olduğunun altını çizen Yıldız, “Yıkımda etrafa yayılan asbest lifleri
hem işçi sağlığı hem çevre sağlığı açısından önemli bir risk faktörü. Yıkım ve
tadilat işlemlerinde asbest içeren materyallerin kırılarak ortama lif salınımı
yapması sonucu yıkım sektörü işçileri kadar çevrede yaşayanlar da asbest
liflerine maruz kalabilir. Bu ortamlarda solunacak lifler akciğerlerde birikir
ve zarar verir; asbestoz, malign mezotelyoma (akciğer zarı kanseri) ve akciğer
kanseri gibi hastalıkları oluşabilir. Asbest envanter raporu isteyen bazı
belediyeler var fakat ceza yazma yetkileri yok personel eksiklikleri var.
Ayrıca görüştüğümüz bazı belediye teknik personelinin asbesti tehlike olarak
görmemesi sadece iş yükü olarak görmesi de çok acı bir durum. En küçük bir
konutta bile en az 20 numune alınması gerekirken belediye personellerinin en az
3 -5 gibi hiçbir bilimselliği bulunmayan numune sayılarını beyan etmeleri de
ayrı bir sorun” dedi.
HER İLÇEDE YILDA EN AZ BİN TON ASBEST ATIK OLMALI
Asbest analizi yapan laboratuarlarının İş Sağlığı Ve
Güvenliği Araştırma Ve Geliştirme Merkezinden (İSGÜM) yetkili olmalarının 31.
03. 2019 tarihinden bu yana zorunlu olduğunun altını çizen Yıldız, buna karşın
belediyelerin yetkili olmayan laboratuar raporlarını kabul ettiklerini
belirtti. İlçe belediyelerinin yaptırmış olduğu asbest envanter çalışmalarında
neredeyse asbest bulunmadığını aktaran Yıldız, “Halbuki her 3 binanın 2’sinde
usulüne uygun çalışma yapıldığında asbest bulunacaktır. Büyükşehirlerdeki her
bir ilçe belediyesinde 1 yıl içerisinde en az 1000 ton asbestli atık olmalıdır.
Bazı belediyelerin 10 binada 1 asbestli bina olduğu, yılda 5-10 ton asbestli
atık beyan etmesi asbest konusunda iyi uygulamalar olmadığını gösterir” dedi.
GÜZEL ŞEYLER DE VAR AMA YAVAŞ
Bütün bu olumsuzluklara rağmen güzel şeylerin de olduğunu
ama bunların çok yavaş yürüdüğünü belirten Yıldız, “İSGÜM asbest
laboratuarlarına yetki verdi ve denetlemeye başladı. TSE'nin çok güzel bir
standart çalışması var, taslağı yayınlandı bir an önce yayınlanmalı. Çevre
Şehircilik Bakanlığı'nın taslak olarak yayınladığı yıkım ve hafriyat yönetmelik
taslağı var, bir an önce yayınlanmalı. 2 yıl oldu taslak yayınlanalı. Özetlersek;
devlet isteksiz, belediyeler isteksiz, müteahhitler isteksiz, laboratuvarlar
teknik olarak yetersiz. Uluslararası yeterlilik testlerinde başarılı olmuş
laboratuar sayısı çok az. Yukarıdaki temel veriler asbestin endüstriyel
kullanımının yarattığı risklere dairdir. Oysa ülkemizin jeolojik yapısının bir
sonucu olarak asbestli topraklar üzerinde kurulu yüzlerce yerleşim biriminde
asbest maruziyeti yaşanmakta olmasına karşın bu yerleşimlerde yaşayanları
asbest nedenli hastalıklardan koruyacak adımlar bir türlü atılmıyor” diye
konuştu.
ASBEST ADİL BİR ŞEKİLMDE HERKESİ KANSER YAPAR!
Hem merkezi yönetim hem yerel yönetimler düzeyinde ilgili
kamu otoritelerinin asbestin yarattığı risklerle mücadele konusunda gerekli
adımları atmadığını kaydeden Yıldız, “Asbest maruziyetleri sonucu yaşanan
hastalıklar duyarsız ve ilgisiz idarenin takdiridir. Asbest nedenli hastalıklar
önlenebilir hastalıklardır ve kader değildir. Sonuç olarak; halk kanser olmuş
kimsenin umurunda değil. Ancak unutulmamalıdır ki asbest çok demokratik bir
mineraldir. Müteahite de mühendisi de devlet yetkililerine de adil
davranır ve hiç ayırım yapmadan kanser yapar” ifadelerini kullandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder