19 Şubat 2021 13:08
766 maden sahası hakkında açılan davanın reddedilmesiyle ilgili yerel mahkeme kararı Danıştay tarafından bozuldu.
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Özer AKDEMİR
AKP hükümetinin geçtiğimiz aylarda 766 maden sahasını topluca ihale etmesine karşı "madenciliğin koronavirüs salgınına yol açtığı" gerekçesiyle açılan davanın reddedilmesiyle ilgili yerel mahkeme kararı Danıştay tarafından bozuldu. Çeşitli ekoloji ve meslek örgütlerinin yanı sıra bireysel katılımlarla açılan davanın temyiz duruşmasında Danıştay 13. Dairesi Ankara 4. İdare Mahkemesi'nin davanın incelenmeksizin reddi yönünde verdiği kararın usul yönünden hukuka uygun olmadığına hükmetti.
"MADENCİLİK SALGINLARA YOL AÇIYOR"
Çevre ve Ekoloji avukatlarından İsmail Hakkı Atal tarafından hazırlanan dava dilekçesinde Maden İşleri Genel Müdürlüğünün (MAPEG) toplumsal maliyet analizi, kümülatif etki çalışması ve herhangi bir strateji olmaksızın, tüm maden projelerini kabala-toptan ihaleye çıkarmasının halkın hayatını tehdit ettiği iddia ediliyordu. Bilim insanlarının, yaygın ormansızlaşma, tarımın kontrolsüz genişlemesi, yoğun çiftçilik, madencilik ve altyapı gelişiminin koronavirüs salgınlarına yol açtığını belirlediklerinin altının çizildiği dilekçede, "Madenciliğin yok ettiği orman alanları ve diğer doğal ekosistemlerde, Kovid-19 virüsünün 2.5 kat arttığı ve viruslerin insanlara bulaşma riskinin de yüzde 70 arttığı bilimsel olarak ispatlanmıştır. Bilim insanları doğal ekosistemlerdeki, insan kaynaklı yıkım faaliyetleri devam ettiği takdirde, Kovid-19'un yalnızca bir başlangıç olabileceğini, memelilerde ve su kuşlarında insanları hasta edebilecek henüz tanımlanmamış 1.700.000 kadar virus olduğunu ve bunlardan herhangi birisinin gelecekteki X hastalığı olarak Kovid-19'dan daha yıkıcı ve öldürücü olabileceğini ve gelecekteki salgın olasılıklarının çok daha fazla olduğunu da belirlemişlerdir" deniliyordu.
HAVZANIN KALDIRABİLECEĞİ YÜK KADAR MADEN RUHSATI VERİLEBİLİR
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun (DİDDK) Doğu Akdeniz Bölgesinde 3 termik santral davasında kirletici yok edici tesislerin kümülatif (toplam) etkisinin hesaplanması gerektiğine hükmettiğine dikkat çekilen dilekçede, bu kararın MAPEG tarafından uygulanmadığına vurgu yapılıyordu. Dilekçede, "Aynı havza -aynı ekosistem içinde bulunan tüm maden projelerinin kümülatif etkisi hesaplandıktan sonra, o havzanın kaldırabileceği yük kadar maden ruhsatı verilmesi DİDDK kararları gereği zorunludur. Oysa ki; MAPEG bunun tam tersini yapmakta ve dava konusu 766 maden ihalesinin ilanı örneğinde olduğu gibi her havzada 10-20-30 madeni birden kabala -toptan ihaleye çıkarmaktadır" ifadelerine yer veriliyordu.
MADENLERİN ÖZEL SEKTÖRE DEVRİ ANAYASAYA DA AYKIRI
Anayasanın 168. maddesinde “Doğal kaynaklar, tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır" denildiğini, maden alanlarının özel sektöre devrinin bu nedenle Anayasaya da aykırı olduğunun kaydedildiği dilekçede, "Bu durumda madencilik faaliyetlerinin sebep olduğu Kovid-19 salgın hastalıklar çağında, devlet için zorunluluklar dışında madencilik yasaklanmalı, özel teşebbüs madenciliği tamamen sonlandırılmalı madencilik ve enerji sektörü gibi alanları planlaması gereken MAPEG ve EPDK gibi kurumların başına planlama ve analiz yapabilecek donanıma sahip bürokratlar getirilmelidir" deniliyordu.
YEREL MAHKEME DAVAYI İNCELEMEKSİZİN REDDETMİŞTİ
Ankara 4. İdare Mahkemesinin davanın incelenmeksizin reddi kararı kararı aralarında Adana Tabip Odası, Çanakkale Tabip Odası, Ekoloji Birliği, Kazdağı Koruma Derneği, İskenderun Çevre Koruma Derneği, Erzin Yeşilkent Sulama Kooperatifi, Erzin Turunçgil Üreticileri Birliği, Erzin Ziraat Odası gibi otuzun üzerinde kurum ve yurttaş tarafından temyiz edildi. Temyiz incelemesinde Danıştay 13. Dairesi, "Maden Kanunu uyarınca hukukî durumları sona eren Türkiye'nin farklı il ve ilçelerinde bulunan 766 adet maden sahasının aynı Kanun'un 30. maddesine göre ihaleye çıkarılmasına ve söz konusu maden sahalarına ilişkin Resmi Gazete'de yayımlanan dava konusu ilanın idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olduğu sonucuna ulaşılmıştır" diyerek davanın incelenmeksizin reddi yolundaki mahkeme kararında usûl kurallarına uygunluk bulunmadığına hükmetti.
İDARECİLER ÇALIŞMALARINI BİLİME GÖRE DÜZENLEMELİ
Kararı değerlendiren Avukat İsmail Hakkı Atal, "Devlet görevlilerine yüklenen planlama görevi, Koronavirüsler, iklim krizi, küresel istikrarsızlık çağında yaşamsal öneme haiz olmuştur. idareci bürokratlar topluca maden ihalelerini terk ederek bilimsel esaslara dayalı olarak çalışmalarını bir an önce düzenlemeli, bizleri sürekli dava açmak zorunda bırakmamalıdırlar" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder