23.08.2023 - 0
0:00YAYINLANMA
22.08.2023 - 14:49GÜNCELLEME
Hacıbektaş Kültür Merkezi’nde değerli gazeteci, yazar, aktivist, siyasetçi Özer Akdemir’ in SEYFE isimli belgeselini kendisi ile birlikte izleme şansım oldu.
Çocukken Seyfe Gölü’ne giden kuşları görür çok heyecanlanırdım. Anneme sık sık ‘Anne beni flamingolara götür’ dediğimi hatırlıyorum. Yüzlerce kuş türünün göç yolu üzerindeki Seyfe Gölü tam bir doğa harikası idi. Aynı zamanda birçok endemik bitki ve hayvanın evi idi. Yeşili, mavisi, hayvanları, tarıma katkısı ile adeta cennetin simülasyonu gibiydi. Sayın Akdemir’in belgeselini izledikten sonra Seyfe Gölü’nün son halini görünce dehşete düştüm. Sanki atom bombası patlamış gibi olmuş. Doğa ölmüştü. Tuzdan başka bir şey kalmamıştı.
Bu vahşetin sebebine gelince Kenan Evren Seyfe Gölü’nü ziyarete geliyor. Tüm dram o gün başlıyor. Kenan Evren suyu daha geniş alanlara götürüp Kırşehir ve çevresini sulu tarım cenneti yapma hayali ile DSİ’ye her yere kuyular açtırıyor, bunun yanında çok büyük kanallar açarak suyu Kızılırmak’ a yönlendiriyor. Üstelik ‘1. Derece doğal sit alanı’ olmasına rağmen. Bu konu hiçbir bilim insanına sorulmadan yapılan ya da sorulsa bile diktatöre yalakalık olsun diye olur efendim demelerinden kaynaklı, tamamen güç zehirlenmesi yaşayan bir ülke yöneticisinin eseridir. Doğayı öldürmek kadar canice bir şey yok. Verdiği kararın sonucunu kendisi göremedi ama tam kırk yıl sonra biz üzülerek görüyoruz.
Doğa ile ne zaman inatlaşırsak karşılığını bize afetler ile vermiştir. Umarım hepimiz doğanın karşısında durmadan onu sömürmeden, yanında olarak, destekleyerek yaşamayı öğreneceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder