09 Ağustos 2023 04:43
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın termik santraller, Avrupa’da kömür üretimi ve Türkiye’de orman varlığının arttığına dair iddialarını Prof. Dr. Erdoğan Atmış tek tek yanıtladı.
YK Enerji kömür madeni | Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Özer AKDEMİR
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamalarda Akbelen’e de değindi. Yöredeki termik santralleri öven ve “Güney Ege’de kullanılan elektriğin neredeyse üçte ikisini üreten Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali ülkemiz için milli bir değer konumundadır” diyen Erdoğan, Akbelen direnişini şu sözlerle hedefe koydu: “Son 21 yılda Türkiye toplamda 6 milyar 572 milyon fidanı toprakla buluşturarak bu alanda kırılması zor bir rekora imza atmıştır. Hedefimiz bu rakamı 7 milyara yükseltmektir. Santralimizin kaynağını azalttığı için kömürle faaliyetine devam etmesi gerekiyor. Avrupa’nın hiçbir yerinde kömürle üretimin artırılmasına karşı çıkılmazken, Türkiye’de ağaç sevgisi adına provokatif eylemler yapılmaktadır. Kampanyaları ağaç sevgisiyle izah edemeyeceğimiz açıktır. Biz çevreci görünümlü marjinallerle ilgilenmiyor, işimize bakıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın termik santraller, Avrupa’da kömür üretimi ve Türkiye’de orman varlığının arttığına dair iddialarını Bartın Üniversitesi Ormancılık Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ormancılık Politikaları Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış’a sorduk.
Erdoğan’ın ve partisinin yeri geldiğinde, kendilerini en çevreci ilan edebildiklerine dikkat çeken Atmış, “Fakat gerçekte ülkenin ormanını, merasını, akarsuyunu, gölünü, denizini sermayenin yağmasına açmış bir yönetim anlayışına sahipler. 20. yüzyılda Afrika kıtasını sömürgecilerin yağmasına açmış olanlarını andırıyorlar. Aslında daha çok Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ülkenin kaynaklarını oligarklara paylaştıran Rusya yönetimine benziyorlar” dedi.
Fotoğraf: Erdoğan Atmış'ın kişisel arşivinden
SANTRALLER VE MADENLER ÜLKEMİZ İÇİN MİLLİ DEĞER Mİ?
Erdoğan’ın çevresinde birçoğu ihalesiz olmak üzere devletin yaptığı özelleştirmeler ve verdiği ihalelerle serpilmiş müteahhit ve “yatırımcılardan” oluşan bir halkanın bulunduğunu aktaran Atmış, birbirini hem ekonomik hem de siyasi olarak besleyen bir sistem kurulduğu görüşünde. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) 2020 yılında yayımladığı Türkiye madencilik sektörü gelişim raporunda, madencilik sektörünün 2020 yılındaki kazancının 59.2 milyar TL, devlet hakkı tutarının ise 1.9 milyar TL olduğuna dikkat çeken Atmış, “Yani bu sektörün kazancının sadece yüzde 3.2’si devlete aktarılmış, ödenen vergiler ve işçi ücretlerini çıkarırsak gerisi yerli ve yabancı sermayenin olmuş. ‘Peki madencilik yatırımları ne kadar kârlı?’ diye sorarsanız, ormanlık alanı yok ederek yapılmak istenen bir mermer ocağı yatırımının sekiz ayda kâra geçtiğini söyleyebilirim. Yani ormanlarımız, meralarımız yok edilirken kalkınan sadece şirketler oluyor. Yağma Hasan’ın böreğinden yiyenler kalkınacak, gerisi aç kalacak” dedi.
AVRUPA’NIN HİÇBİR YERİNDE KÖMÜRLE ÜRETİM ARTIRILMASINA KARŞI ÇIKILMIYOR MU?
Atmış, Erdoğan’ın Avrupa’da kömürle üretimin arttığı yönündeki sözlerinin doğru olmadığını belirterek, gelişmiş ülkelerin yeni kömürlü termik santral yapmaktan vazgeçtikleri gibi, mevcut kömürlü termik santrallerini de bir takvim dahilinde kapattıklarına dikkat çekti. Bazı devletlerin mevcut termik santrallerinin hepsini kapattığına vurgu yapan Atmış şöyle devam etti: “Üstelik bu devletlerin bu kararı vermesinin nedeni; termik santrallerin sadece sağlık ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri değil, aynı zamanda eskimiş bir teknoloji ve yenilenebilir enerjiye göre maliyeti çok daha yüksek bir enerji üretim sistemi olması. Yani gelişmiş ülkeler hem sağlıklarını hem çevrelerini hem de bütçelerini korumak için kömürlü termik santralleri kapatıyorlar.”
Fotoğraf: Gözde Meydan/Evrensel
AKP 6.5 MİLYAR FİDAN DİKEREK REKOR KIRDI MI?
Erdoğan’ın “Son 21 yılda Türkiye toplamda 6 milyar 572 milyon fidanı toprakla buluşturarak bu alanda kırılması zor bir rekora imza atmıştır. Hedefimiz bu rakamı 7 milyara yükseltmektir” sözlerinin de gerçeği yansıtmadığını belirten Atmış, AKP’nin yaptığı ağaçlandırmalarla kazandırdığını iddia ettiği ormanların 5 katını kaybettirdiğini dile getirdi. Atmış şunları söyledi: “AKP döneminde ağaçlandırmayla kazanılan orman miktarı tüm ormanların sadece yüzde 0.6’sıyken (144 bin hektar), aynı dönemde 2B ile orman dışına çıkarılan alan 178 bin hektarı (yüzde 0.7), ormancılık dışı amaçlarla yapılan orman tahsisi miktarı da 484 bin hektarı (yüzde 2.2) bulmaktadır. Yani ormanlarımızın toplamda yüzde 2.9’u, AKP’nin ilk 18 yılındaki politik kararlarla fiili veya hukuki olarak orman olma niteliğini kaybetmiş durumda. Ormanlarımızın kendi döneminde yapılan ağaçlandırmalarla artığını iddia eden mevcut iktidar, ormanlarımıza kazandırdığının hemen hemen 5 katını kaybettirdi.”
ORMAN ALANLARI NASIL ARTIYOR?
Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından 2020 yılında yayımlanan “küresel orman değerlendirme raporu”nda Türkiye’nin 2010-2020 yılları arasında yıllık 114 bin hektar net orman artışıyla dünya ülkeleri arasında 6. sırada olduğunun görüldüğüne dikkat çeken Atmış, bu artışın asıl nedeninin yapılan ağaçlandırmalar değil, kırdan kente göç nedeniyle boşalan tarım ve mera alanlarının kendiliğinden ormana dönüşmüş olması ve yapılan yeni orman kadastrosu çalışmalarıyla yeni orman alanlarının kayıtlara geçmesinin olduğunu kaydetti.
Bu rapora göre, 2020 itibarıyla Türkiye’de doğal yollarla
oluşmuş ormanlık alan miktarı 21.5 milyon hektar. Buna karşılık, ağaçlandırma
yoluyla kazanılan orman miktarının sadece 717 bin hektar olduğunu aktaran
Atmış, “Bu durumda toplam ormanlarımız içinde doğal yolla yetişmiş ormanların
oranı yüzde 96.8 iken, ağaçlandırma ile kazanılan orman oranı yüzde 3.2’dir.
Dünyada da ağaçlandırmayla kazanılmış olan ormanların tüm ormanlara oranı
sadece yüzde
GERÇEK ‘MARJİNALLER’ KİM?
Atmış, son olarak Erdoğan’ın Akbelen Ormanı’nı korumak için mücadele edenlere yönelik “çevreci görünümlü marjinaller” sözlerini değerlendirdi. Gerçek marjinallerin ülkenin doğal varlıklarını yok ederek kasasını dolduran sermaye ve onlara bu yolu açan ülke yöneticileri olduğunu ifade eden Atmış, “Bugün Akbelen’de, dün İkizdere, Amasra ve Kirazlı’da bir avuç azınlığı daha da zengin edecek maden ve enerji tesislerine karşı mücadele edenler, ülkenin doğasını yok edecek bu ‘kalkınma’ masalının ardına saklanmış silindiri durdurmaya çalışıyorlar. Durduramazlarsa, durduramazsak elde bir şey kalmayacak” dedi.
ORMAN MÜHENDİSLERİ: YIKIMIN KORKUNÇLUĞU 20 YIL SONRA AY’DAN BİLE GÖRÜLEBİLECEK!
Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneğinden
orman mühendisleri Salih Usta ve Ahmet Demirtaş tarafından hazırlanan “Muğla il
sınırları içindeki 3 termik santral ve açık ocak linyit işletmelerinin orman
ekosistemlerine etkileri” başlıklı rapor, yöredeki orman talanının boyutunu
gözler önüne seriyor. Raporda AKP iktidarları döneminde yapılan yasal
düzenlemelerle orman ekosistemleri adeta yolgeçen hanına dönüştürülmüş, hemen
her türlü ekonomik amaçlı faaliyetler için orman alanları tahsis edildiği dile
getiriliyor. Muğla Milas ormanlarının neredeyse yarısının maden işletme ruhsat
alanları içerisinde kaldığına dikkat çekilen raporda, Milas Orman İşletme
Müdürlüğüne bağlı Karacahisar, Ören ve Kayadere orman işletme şefliklerine
bağlı toplam
‘MİLAS’TA ŞİRKETE TAHSİS EDİLEN ALAN 249 DEVLETİN YÜZ ÖLÇÜMÜNDEN BÜYÜK!”
Raporda işletme izni verilen alanların büyüklüğü “Akıl alır gibi değil” sözleriyle değerlendirirlerken bu duruma dair şu örnekler veriliyor: “Dünyadaki 2f49 bağımsız devletten 49’unun yüz ölçümü 43 bin 850 ha’dan (438.5 km2’den) küçüktür. Diğer bir deyişle izin verilen alan, aralarında Monako, San Marino, Lihtenştayn, Maldivler, Malta, Barbados, Seyşeller gibi ülkelerin bulunduğu 49 ülkenin yüz ölçümünden daha büyüktür. Şirketlere açık çek verilmiş, bu sınırlar içinde bulunabilecek bütün madenler için peşinen izin verilmiş gibidir. Alanın tümünde çalışılacağını varsayarsak, 20-30 yıl sonra Ay’dan çıplak gözle bakıldığında bile görülebilecek bir gri-beyaz leke oluşacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder