23 Ocak 2011 Pazar

Bu ayıbı örtemezsiniz!...

AKP hükümetinin baskıları sonrası İzmir 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu (KTVKK)’nın kararı ile üzeri kumla örtülerek Yortanlı Barajı’nın sularına terk edilen Allianoi Antin kenti ile ilgili skandallar bitmiyor. Antik kentin 800 metre kuzeydoğusunda, baraj gövdesi yakınlarında bulunan 311 No’lu parseldeki Roma Kilisesi ve mezarların üzerinin kapatılmasının unutulması, Allianoi’nin ”üzeri kumla örtülerek korunması”(!) noktasındaki ‘ciddiyeti’de ortaya serdi. Roma Kilisesinin kapatılmasının unutulduğunun anlaşılması üzerine yetkililer çevreden kestikleri zeytin dalları ile kilise kalıntılarını gizlemeye çalıştılar.
En son skandal
Trakya Üniversitesi Öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Ahmet Yaraş başkanlığında bir ekip tarafından 1998-2006 yılları arasında yürütülen kazılarla ancak yüzde 20-30’u gün yüzüne çıkarılan Allianoi birkaç hafta içerisinde tamamen kumlarla örtüldü. Adeta bir çöl görüntüsüne bürünen 2000 yıllık antik kent su tutmaya başlayan Yortanlı Barajı’nın sularına gömülüyor. Antik kentle baraj gövdesi arasında kalan alanda sular her geçen gün daha da yükseliyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan bilirkişi incelemesinde antik kentin son derece üstün körü bir çalışma ile kuma gömüldüğü, henüz örtmenin üzerinden birkaç gün geçmiş olmasına rağmen alanda meydana gelen çatlakların ve göçmelerin oluşması ile ortaya çıkmıştı. Antik kenti yok oluşa götüren bu süreçte yaşanan en son skandal ise bir Roma Kilisesi’nin ve çevresindeki mezarların kumla gömülmesinin unutulması oldu. 
 
Kilisesi ve çok sayıda mezar unutuldu
Allianoi’un yakın çevresinde ve baraj gölet alanı içinde yapılan yüzey araştırmasında Bergama - Soma arasındaki su yolu, nekropoller, kaya mezarları ve karayolları  bulunmuştu. Bu araştırmalar sırasında bölgede çok sayıda kaçak kazı yapıldığı da tespit edilmişti. Bunlardan biri de antik kentin 800 metre Kuzeydoğusunda bulunan bir zeytinlikteki 311 numaralı parselde ortaya çıkarıldı. Baraj gövdesi yakınında  bulunan bu parselde 2000 yılında kısa süreli bir kurtarma  kazısı yapılmıştı. Bu kısa süreli kurtarma kazında ancak bir kilise ile içinde ve etrafında bulunan sadece 20 mezar kazılabilmiş, bunun yanı sıra etrafta çok sayıda mezar olduğu gözlemlenmişti. Kilise içinde Roma Çağı’na ait çok sayıda devşirme mimari eser, çatı kiremitleri ve mimari süslemeler halen ören yerindeydi. Taşınabilir nitelikteki bulunan arkeolojik eserler ve sikkeler 2000 yılında envanterlenerek Bergama müzesine teslim edilirken, Allianoi’da bulunan On bin sikke ile birlikte bu sikkelerde, halen Prof. Dr. Oğuz Tekin tarafından yayına hazırlanmakta. Geç Antik Çağ’a ait olduğu düşünülen kilise ve mezarlardaki bilimsel çalışmalar, o yıllarda bakanlığın talebi üzerine Ilıcaya yoğunluk verilmesi nedeniyle tamamlanmamıştı. Kilisenin yakın çevresinde henüz kazılmamış çok sayıda mezar ve kültür varlığı olduğu biliniyor.

            Gazeteciler belgeledi
Bu kilise ve çevresindeki mezarların “kumla kapatılarak korunması”(!)nın unutulduğunu ortaya çıkması üzerine, yetkilerin apar topar çevredeki zeytinliklerden kestikleri dallarla buluntuları gizlemeye çalıştıkları, geçtiğimiz günlerde kilisenin fotoğraflarını çekmeye giden gazeteciler tarafından fotoğraflandı. Dikili Belediyesi Basın Danışmanı Oben Ulu tarafından çekilen fotoğraflarda, kilise yapılarının zeytinliklerle gizlenmesi çabası açıkça ortaya seriliyor. Çekilen fotoğraflarda ayrıca baraj sularının bir hayli yükseldiği ve antik kentin bir bölümünü yuttuğu görülüyor. (İzmir/EVRENSEL)


20 Ocak 2011 Perşembe

Koza patronu neden yargılanamıyor?


 20 Ocak 2011 00:00
     
5 HAZİRAN 2005 Dünya Çevre Gününü Bergama Çamköy’de kutlamak isteyen çevrecilere yönelik altın madeni çalışanlarının saldırısı ile ilgili davanın 4. duruşması önceki gün Bergama’da yapıldı. Yargılamada, olaylar sırasında taş ve yumurta yağmuruna tutulan, arabalarının camları kırılan çevrecilerin, saldırının her anını yönettiği iddiasında bulundukları Koza Altın şirketi sahibi Akın İpek’in adı dahi geçmedi.

5 HAZİRAN 2005 Dünya Çevre Gününü Bergama Çamköy’de kutlamak isteyen çevrecilere yönelik altın madeni çalışanlarının saldırısı ile ilgili davanın 4. duruşması önceki gün Bergama’da yapıldı. Olaylar sırasında taş ve yumurta yağmuruna tutulan, arabalarının camları kırılan çevrecilerin, saldırının her anını yönettiği iddiasında bulundukları Koza Altın şirketi sahibi Akın İpek’in adının dahi geçmediği yargılamada, bazı maden çalışanları ile çevrecilerin ifadeleri alındı.
Bergama Asliye Ceza Mahkemesi’nde olayların üzerinden 5 yıl geçtikten sonra açılabilen davanın 4. duruşmasında maden çalışanlarının ifadelerinin yanı sıra, şirketin sahibi Akın İpek’in adının neden sanıklar arasında olmadığı yolunda tepkiler öne çıktı. Olaylarda saatlerce köylerine giremeyen köylülerin yanı sıra, Çamköy’de çevre günü kutlamak için Eşme, İzmir ve Bergama’dan gelen altın madeni karşıtı çevrecilerin de sanık olarak yargılandığı duruşmada, işten çıkarılan bir maden işçisinin itirafları yaşanan olaylara ışık tuttu. 

ESKİ MADENCİDEN İTİRAFLAR
Olaylar sırasında altın madeninde işçi olduğunu söyleyen Halil Eftal, maden yöneticilerinin piknik adı altında yapılan etkinliğe katılımın tüm işçiler için şart koştuğunu söyledi. Maden Müdürlerinden Hayri Öğüt ve Celalettin Çetin’in gelmeyen işçileri kontrol ettiğini anlatan Eftal, olayların ardından Hayri Öğüt’ün kendisine ‘neden taş atmadın” diye baskı uyguladığını da belirtti. Eftal, şirketin sahibi Akın İpek’in ise bütün olayları yönettiğini iddia etti. 2006 yılında madende meydana gelen bir kazada bir işçinin yaşamını yitirdiğini, kendisinin de bu kazanın ardından işten çıkarıldığını aktaran Eftal’e savcının “Bu yüzden mi böyle konuşuyorsun?” sorusuna Eftal, “Hayır ama madende çalışsaydım bu ifadeyi veremeyebilirdim” diye yanıt verdi. Eftal, çevrecilere yumurta attıklarını ama taş atanları hatırlamadığını söyledi. Duruşmada ifade veren diğer maden çalışanlarının çoğu da yumurta atıldığını ama kimlerin taş attıklarını görmediklerini ileri sürdüler.
‘20 YILDIR SIĞIRCIKLAR GELMİYOR’
Olaylar sırasında tarlasına gitmek isterken madencilerin köy yoluna barikat kurmaları nedeniyle bir hayli zorlandıklarını söyleyen Çamköy köylülerinden Ümit Duran, “Bize kendi köy yolumuzu değil 7 kilometre uzaklıktaki yolu kullanın diyorlar. Bu yaptıkları eşkiyalığın göstergesidir. Maden çalıştığından beri 20 yıldır sığırcıklar köyümüze gelmiyor” dedi.
Sanık olarak yargılanan köylülerden Tepeköy’lü İrfan Keskin “mahkemede taş atan maden çalışanları değil, onları yönlendirenler yargılanmalıydı” dedi.
Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel ise “Olaylarla ilgili Akın İpek’e takipsizlik kararı verilmiş. Akın İpek olayları yönlendiren kişidir. Ben bizzat kendisiyle görüşüp yolu açmalarını istedim. O ise dalga geçer gibi 7-8 kilometre uzaklıktaki başka bir yolu işaret ederek ‘oradan geçin’ dedi. Ayrıca bir gün önce kaymakama ve jandarmaya haber vermemize rağmen hiçbir önlem alınmadı. Linç korkusu yaşadık” diye konuştu. Duruşmada ifade veren diğer çevreciler de olayların baş sorumlusu olduğunu söyledikleri şirket patronu Akın İpek hakkında takipsizlik kararı verilmesinin adalete olan güvenlerini zedeledikleri söylediler. Duruşma 2 Mart’a ertelendi.
Akşam saatlerine kadar devam eden duruşma çıkışında bir açıklama yapan Avukat Arif Ali Cangı, davanın zamanaşımına uğraması tehlikesinin devam ettiğini belirterek, Akın İpek hakkında takipsizlik kararı verilmesine Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz ettiklerini söyledi. (Bergama/EVRENSEL)

17 Ocak 2011 Pazartesi

Harakani Hazretleri yanılmış olmalı!

Özer Akdemir
17 Ocak 2011 00:00



Başbakan Tayyip Erdoğan, Cuma günkü genişletilmiş il başkanları toplantısında Kars'taki İnsanlık Anıtı'na yönelik 'ucube' sözleri nedeniyle kendisini eleştiren aydın ve sanatçılara "tarihi bunlar sadece bilir. Özgürlüğü savunurlar ancak entelektüel despotturlar" diye yanıt verdi.
Erdoğan, bir kez daha "gözü olanın estetikle ucubeyi birbirinden ayırtadebileceği"ni ileri sürerek sözünün arkasında olduğunu söyledi. Erdoğan'ın bu cümlenin ardından söyledikleri ise bu sözlerden daha çok tartışılmayı ve eleştiriyi hak ediyor:  "Hiçbir tarihi eserin olduğu yerde bunu yapamazsınız. Belli bir mesafe konulur. Tarih Tabiat Varlıkları Kurulu'nun verdiği karara rağmen, bunun dikilmesine müsaade edemem". 

10 bin yıllık Hasankeyfi, 2 bin yıllık Allianoi antik kentini ve 2400 yıllık Gelin Geçmez Köprüsü (İncekemer Köprüsü)'nü ömürleri 50 yıl ile sınırlı sulama barajları altında bırakmak için yapmadık şey bırakmayan hükümetin Başbakanının, bu sözleri söyleyebilmesi nasıl açıklanabilir?
1988 yılında Yortanlı Barajı inşaatı ile Paşa Ilıcası olarak bilinen yerde yapılan kazılarda bölgenin Allianoi Antik Kenti olduğu anlaşılmıştı. Başbakan Erdoğan Tabiat Varlıkları Kurulunun kararını "ucube" olarak gördüğü heykelin yıkılmasına dayanak yaparken, şimdi kuma gömüp sulara terk ettiği Allianoi’nin 2001 yılında İzmir 1. No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu (KTVKK) tarafından 1. Derece Arkeolojik Sit olarak tescil edildiğini bilmezden gelmeyi yeğliyor. Üstelik, yoğun siyasi baskılar nedeniyle antik kentin "kuma gömülerek korunması" gibi "ucube" bir karara imza atan İzmir 2 No'lu KTVKK bile 13.10 2005 yılında "... korumaya yönelik önlemlerin Bakanlığımızca çözümlenmesine, çözüm üretilene kadar barajda su tutulmamasına" karar vermişti. Bugün, "Harakani Hazretlerinin türbesini gölgede bırakıyor" diye bir heykeli yıkılması "fetvası"nı veren Başbakan'ın partisinden öyle baskılar geldi ki, aynı İzmir 2 Nolu KTVKK "antik kentin kille kaplanıp, kuma gömülmesinin koruma için yeterli olacağı" gibi Allianoi'nin baraj sularının altında kalmasına yol açacak kararı almak durumunda kaldı. 

Nakşibendi tarikatının kollarından birisini meydana getiren Ebul Hasan El Harakani'nin türbesi gölgede kalıyor diye, üstelik kendi belediye başkanı tarafından yaptırılmış heykelin yıkım emrini veren Erdoğan'ın bu davranışı her türlü yoruma açık. Ülkenin onca sorununun önüne bir cümlesi ile heykel tartışmalarını koyan ve günlerce kamuoyunda bundan başka bir şeyin tartışılmamasını sağlayan Başbakanın bu yeteneği ise yoruma gerek bırakmıyor.
Harakani yıllar önce şöyle seslenmiş; "Şu iki kişinin çıkardığı fitneyi, şeytan bile çıkaramaz: Dünya hırsına sahip alim ve ilimden yoksun sufi." Başbakan Erdoğan'ı bu sözlerdeki kişiler arasına koyamayacağımıza göre, Harakani yanılmış olmalı! (İzmir/EVRENSEL)
https://www.evrensel.net/haber/176079/basbakan-yaptigina-bakmadan-konusuyor

7 Ocak 2011 Cuma

Gözün aydın, sevin gayri!..

Verdiğin sözleri nettin
Beni yakıp yıkıp gittin
Harabeydim viran ettin
Gözün aydın sevin gayrı


Özer Akdemir
2000 yıllık Allianoi antik kenti artık yok! Üzeri tamamen kumlarla örtülen antik sağlık yurdu, birkaç hafta içerisinde Yortanlı Barajının suları altında kaybolup gidecek. Bu toprakların binlerce yıllık kültürel bir değerini ömrü 50 yıl olacak sulama barajına feda etmek için her türlü yolu-yöntemi deneyen, başta AKP’li Çevre ve Kültür Bakanları olmak üzere bu “kültür katliamı”nda emeği geçenlerin gözleri aydın!..
Üzeri tamamen kumlarla örtülen Allianoi antik kentinde önceki gün bilirkişi keşfi vardı. İzmir, Bergama, Dikili gibi yerlerden gelen Allianoi gönüllüleri, aylardır jandarma ve özel güvenlik görevlilerinin engellemesi nedeniyle giremedikleri antik kente, bilirkişi nezaretinde girerek, bir anlamda veda ettiler. Allianoi’nin yaşatılabilmesi için yıllarca çaba harcayanlar için bilirkişi keşfi, çok sevdikleri birinin cenaze törenini yapma duygusu içinde geçti denebilir.
Ağustos ayında, İzmir 2 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu (KTVKK) tarafından verilen ve antik kentin kille kaplanıp kuma gömülmesini öngören kararı ile ilgili açılan yürütmeyi durdurma davasında, İzmir 4. İdare mahkemesi’nce oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyetine, antik kenti savunan çok sayıda kişi ve kurum da katıldı. Devam eden hukuk süreci beklenmeden kumlar altında bırakılan Allianoi’yi gezen bilirkişi heyeti antik kentin eski fotoğraflarına bakarak inceleme yapmak durumunda kaldı. Keşfe; İzmir 4.üncü İdare Mahkemesi Başkanı İbrahim Aydoğdu’nun yanı sıra, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Hüseyin Cevizoğlu, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr Ertan Daş ve Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Birol Kaya’dan oluşan bilirkişi heyeti katıldı.
İzmir Barosu Başkanı Sema Pektaş, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, EGEÇEP ve Alliaoni Girişim Grubu üyelerinin de katıldığı bilirkişi keşfi, duygusal anların yaşandığı bir ortamda geçti. Antik kentin korunması için yıllardır mücadele edenler Allianoi'nin tamamen kumla örtülmüş halini üzüntü ile izlediler. Keşif heyetindekiler özellikle kumla örtmenin antik kenti koruyup koruyamayacağı ile ilgili gözlemler yaparken, daha birkaç hafta önce tamamlanan kumla kumla kapatılan alanda, birçok bölgede göçmelerin olduğu, çatlakların meydana geldiği görüldü. Bölgedeki aralarında zeytin ağaçlarının da bulunduğu binlerce ağacın kesildiği, arazinin tamamen traşlanmaya başlandığı bir diğer gözlemlenen şey oldu.

Suya cemre düştüğünde biz burada olacağız
Yaklaşık 1.5 saat süren keşif sırasında antik kentin eski halini bilenler için bu son hali büyük üzüntü kaynağı oldu. Keşfin tamamlanmasının ardından Allianoi’de yapılan basın açıklamasında antik sağlık yurdunu gömenlerin yarattığı utancın geleceğe de taşınacağına vurgu yapıldı. Allionoi Girişim Grubu Dönem Sözcüsü İffet Diler, “Cemre düştüğünde biz yine Allianoi'de olacağız. Allianoi yine güneşle buluşacak” diye umutların hala bitmediğine vurgu yaparken, Mart ayından itibaren Allianoi Girişim Grubu Dönem Sözcülüğünü İzmir Barosu Başkanı Sema Pektaş'ın yapacağı bilgisini verdi. İki ay önce baro başkanlığına seçilen Av. Sema Pektaş, yaşam hakkının tarihi korumakla başladığını belirterek, “İzmir Barosu olarak Allioni gibi tarihi değerlerimizi korumanın bir görev olduğu bilinciyle, önümüzdeki dönem sözcülüğünü biz devraldık. Şu anki duygularımı tarif etmek olanaksız. Biz hiçbir değerimizi koruyamıyoruz. İnsanlarımızda hiçlik duygusu yaşatmak istiyorlar. Buna izin verememek gerekiyor” dedi.

Bir hukukçu bu kadar utandırılmamalı
Allianoi Girişim Grubu eski sözcülerinden Av. Hilal Küey, alınmış onca mahkeme kararında Allianoi konusunda idarenin yanlış yaptığının altının çizildiğine dikkat çekerek, “Ne karar getirirsek getirelim devlet burasını gömmeyi kafasına koymuş bir kere. Bir hukukçu olarak binlerce kez utandım. Demokrasi olduğu söylenen bir ülkede bir hukukçu bu kadar utandırılmamalı” dedi. Av. Arif Ali Cangı ise “utanması gerekenler burada bulunanlar değil. Başta Kültür Bakan Ertuğrul Günay ve Çevre Bakanı Veysel Eroğlu olmak üzere, İzmir 2 No'lu KTVKK ve kumla korumaya onay veren sözde bilim insanlarıdır. Şu an bir mezara gömme olayı ile karşı karşıyayız. Yavaş yavaş su birikmeye başlamış alanda. Her şey baraja göre düşünülüyor, oysa her şeyin Allianoi'yi göre düşünülmesi lazım. Bu bilirkişi incelemesi için çok geç kalındı. Yine de umut etmek istiyoruz” diye konuştu. Bir önceki dönem sözcüsü Alime Mitap ise Allianoi'nin gömülmesinin tehdit altındaki diğer kültür varlıklarının da yok olmasının önünü açan bir sürecin başlangıcı olabileceği uyarısında bulundu.

Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven,  “Bugün burada koruma adı altında kumlara gömülen Allianoi'nin halini gördük. Ve burada kentin adeta cenaze törenine katıldık. Allianoi gibi dünyaya sağlık açısından ışık tutacak bir yerin kumlar altında kalmasında katkısı bulunanlar utanmalıdırlar” diye konuştu. Bergama eski belediye başkanı Sefa Taşkın ise keşfe katılanlar için Bergama’dan getirilen pide ve ayranları işaret ederek, “Ölü evine yemek göndermek biz de gelenektir” dedi. (Bergama/EVRENSEL)
https://www.evrensel.net/haber/176565/gozun-aydin-sevin-gayri

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...