17 Kasım 2011
Özer Akdemir
“Nükleer enerji dinazorların çektiği bir at arabasıdır. At
arabası gelecek için ne kadar örnek olabilirse, nükleer enerji de o kadar olur”
diyor nükleer enerji konusundaki çalışmaları nedeniyle Alternatif Nobel Ödüllü
kazanan Prof. Dr. Mcyle Schneider. Dünyanın en
büyük ülke ve şirketlerinin nükleer enerjiden birer birer vazgeçtiğini belirten
Schneider, teknolojinin gelişmesinin enerji sorununa çözüm olamayacağını söylüyor.
Önümüzdeki günlerde TMMOB tarafından İstanbul’da gerçekleştirilecek
etkinliklere katılmak için ülkemizde olan Schneider ile nükleer enerjinin
dünü-bugünü, geleceği ve ülkemizdeki nükleer enerji santralleri konusundaki
görüşlerini sorduk.
Nükleer santrallere
yatırım geleceğe yönelik bir proje midir?
At arabası gelecek için bir örnek olamaz. Nükleer enerji
dinazorların çektiği bir at arabasıdır. ABD’de 1963-1973 yılları arasında 10
yıl içerisinde 104 tane var nükleer santral kuruldu. 1973 model kaç tane araba
kaldı şimdi? ABD’de bugün çalışan nükleer santraller bunlar işte.
Bugün sadece bir tane nükleere santral kuruluyor ABD’de.
İnşaatı 1972’de başladı, 2012’
de bitmesi planlanıyor! Sürekli finans sorunu çıkıyor. Para bitiyor, duruyor,
para bulunup tekrar başlıyor, tekrar duruyor. 40 yıldır yapımı bitmeyen bir
santral gelecek için sembol olabilir mi? İran’da 2011 yılında açılan nükleer
santralin inşaatına 1975 yılında başlanmıştı. Siemens tarafından başladı, Rusya
tarafında bitiriliyor. Türkiye’de 1980’lerin öncesinden beri nükleer santral
gündemde. O zamanlar Siemens’ti, bugün Rusya. Soruyorum şimdi, bu gelecek
olabilir mi? Türkiye’de nükleer santral kurulabileceğine inanmıyorum. Bunun
için bankalar gerekli krediyi vermezler. Bankalar artık nükleer santraller için
kredi vermiyorlar.
Son dönemde dünyada
enerji ile ilgili ne gibi gelişmeler oluyor?
Siemens bir ay önce açıklama yaptı. Bütün nükleer santrallerden
çekildiğini açıkladı. Bütün Almanyadaki santralleri Siemens yapmış oysa. Ama Siemens
bu alandan çekildiğini açıklıyor. Bir elektronik devinin bundan vazgeçmesini
kimse sorgulamıyor? Bu Siemens için nükleer enerjinin geçmişi temsil ettiğini
gösteriyor. Siemens için gelecek nedir peki? Şirket ABD’deki Boing ile
stratejik işbirliği yapıyor. Micro elektirik alanında gelişme için. ABD
ordusundaki elektrik ağacının gelişmesi için. Micro elektrik; Isıtma, soğutma,
gaz, elektrik ağının hepsinin bir merkezden kontrol edildiği bir sistem. Bal
petekleri gibi ağlardan oluşuyor. İnternete de benzetebiliriz. Enerjinin daha
verimli kullanılmasını sağlamaya dönük bir araç. Her tarafı daha verimli hale
getirmek, bilgisayarların ısınmasından çıkan ısıyı kullanmak, bunlara daha az
enerji eklemek ve daha fazla yenilenebilir enerji kullanmak gibi özellikleri
var. Ağa bağlanan makine ya elektrik
kullanımının en az olduğu zamanda, ya da elektrik üretenin elindeki enerjiye
göre karar çalıştırılıyor. Bununla ilgili özgürlük sınırını, kimin yetkili
olacağını belirlememiz gerekiyor. Bu da teknolojiyle ilgili değil politik bir konu.
Enerji politikasının
başarılı olup olmamasında teknoloji ne kadar önemli?
Çok fazla önemseniyor teknoloji ama o kadar önemli değil.
Organizasyon daha önemli. Teknolojini gelişiyor olması enerji sorununun
çözmüyor. Önemli olan enerjinin herkes tarafından ulaşılabilir olmasıdır.
Bizden sonraki nesillere de dayanabilmeli, onlara ulaşabilmeli ve çevreye zarar
vermemeli. Elektrik enerjisinin verimi ve değeri kilovat saatinin mal edilişi
ile açıklanamaz. Fransa’dan bir örnek verelim; Dünyadaki en büyük nükleer
enerji gücü Fransa da. Fransa daha ucuza elektrik ürettiğini sahip olduğunu
söylüyor. Sonuç nedir? Neden Fransa’nın dış ithalatı azalıyor. Madem ucuz elektrik
var, avantajlı olması gerekirken niye? Dışarı sattığından daha çok alıyor,
neden? Almanya’da enerji fiyatları diğer ülkelere göre yüksek ama 2009’a kadar
dünyada dış satım şampiyonu. Çünkü bunun elektrik parası ile ilgisi yok.
Hangi ülkeler enerji
politikasında örnek olabilir?
Bütün enerji politikası örnektir diyebileceğimiz bir ülke
yok bugün. Başarı ve başarısızlığı nasıl ayırt edebiliriz? Başarılı olan toptan
bir ülke yok ama Danimarka ve Hollanda’ya baktığımızda güneş enerjisinin
belirlenen ücretleri düşürdüğü gözlemlemiştir. Almanlar önce oldukça fazla ödediler.
Güneş enerjisi eskiye göre daha ucuz olduğu için şimdi kara geçtiler. Bu ama
arada gereksiz enerji kullanımı gittikçe arttı. 1999-2007’yi karşılaştırdığımızda
yenilenebilir enerji kullanımı %15
artmış ama gaz emisyonları aynı kalmış. Bu başarı değildir. Bu enerji
politikasının yanlışlığını gösteriyor.
Enerji kullanımı ile
gelişmişlik arasında ne gibi bir ilgi var?
Evlerde ve sanayide kullanılan elektrik miktarı ülkeden
ülkeye değişiyor. Gelişmiş ülkelerde elektriğin 2/3’ü evler, 1/3 sanayide
kullanılıyor. Az gelişmiş ülkelerde ise tam tersi. Bu sanayinin randımanı ile
ilgili bir durum. Milli gelir arttıkça kişi başına düşen enerji miktarı
azalıyor. Endüstrideki enerji kullanımı randımanlı değil. Teknoloji geliştiği
için gelişmiş ülkelerde enerji tüketimi azalırken, Türkiye’de tam tersi. Bu, Türkiye’de
enerji politikasının olmaması demek.
(İzmir/EVRENSEL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder