Aliağa-Foça arasındaki demirçelik fabrikasından çıkan ve
zararlı olduğu TÜBİTAK raporuyla da kanıtlanan atıkların, bordür, parke ve
dolgu malzemesi yapımında kullanılmasına karşı açılan davada, bilirkişilerin
TÜBİTAK’ın “tehlikeli” ifadesini “tehlikesiz” diye değiştirdiği ortaya çıktı.
Mahkeme de bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti. Bilim insanları
raporun bilirkişilik gö reviyle bağdaşmadığı görüşünde.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Aliağa-Foça arasındaki demirçelik fabrikasından çıkan ve
zararlı olduğu TÜBİTAK raporuyla da kanıtlanan atıkların, bordür, parke ve
dolgu malzemesi yapımında kullanılmasına karşı açılan davada, bilirkişilerin
TÜBİTAK’ın “tehlikeli” ifadesini “tehlikesiz” diye değiştirdiği ortaya çıktı.
Mahkeme de bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti. Bilim insanları
raporun bilirkişilik gö reviyle bağdaşmadığı görüşünde.
ZEHİR YOLLARA SERİLDİ
Aliağa- Foça arasında yer alan demir çelik fabrikasından
çıkan ve TÜBİTAK raporuyla da tehlikeli olduğu kanıtlanan cüruflar, İzmir
Büyükşehir Belediyesi tarafından yollarda dolgu malzemesi olarak
kullanıldı. Gazetemiz konuyu 12 Şubat 2015’te “Büyükşehir yollara zehir seriyor”
başlığıyla duyurdu. Haberimizin ardından açıklama gönderen İzmir Büyükşehir
Belediyesi, cürufların “temiz” olduğunu iddia etti.
MAHKEME DAVAYI REDDETTİ
İzmir 3. İdare Mahkemesi, konuyla ilgili açılan davayı
geçtiğimiz günlerde reddetti. Mahkeme bu kararını, bilirkişi raporuna
dayandırdı.
Ancak TÜBİTAK’ın yaptığı analizlere dayanarak hazırlanan
bilirkişi raporunun, değiştirilerek mahkemeye sunulduğu ortaya çıktı.
Bilirkişiler, cüruf döküm alanından aldıkları örnekleri TÜBİTAK’a
göndermişti.
‘TEHLİKELİ’, ‘TEHLİKESİZ’ OLARAK DEĞİŞTİRİLDİ
TÜBİTAK’tan gelen raporun sonuç bölümünde yer alan “Atık
cüruf örneğinin ‘tehlikeli atık’ olduğu sonucuna varılmıştır” ifadesi,
bilirkişiler tarafından “tehlikesiz atık” olarak değiştirilerek mahkemeye
sunuldu. Mahkeme de bu rapora dayanarak açılan davayı reddetti.
Bilirkişi heyetinde Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Pala, aynı
üniversitenin Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Batar ve
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Avcı bulunuyor.
Ulaşmaya çalıştığımız bilirkişiler, henüz bize bir geri dönüş yapmadı.
‘SAHTECİLİK’
Kendi üniversitesinden iki akademisyenin de imzasının
bulunduğu raporu eleştiren Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim
Üyesi Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, bilirkişi raporunun TÜBİTAK raporunda
yazılanların tam tersi bir değerlendirme içerdiğini belirtti. Küçükgül,
bilirkişilerin raporunda TÜBİTAK raporundaki ifadenin değiştirilmesini
“sahtecilik” olarak niteleyerek, hukuki girişimlerin derhal başlatılması
gerektiğini söyledi. Davanın hukukçusu Av. Enis Dinçeroğlu kendilerinin
mahkemeye sundukları dilekçede atıkların “tehlikeli atık” oluğunu özellikle
vurguladıklarını belirterek, bilirkişi raporundaki bu değişiklikle ilgili
“Hocalar nasıl böyle bir şey yaptı, anlayamıyorum” dedi.
BİLİRKİŞİLİKLERİ SORGULANMALI
Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali
Osman Karababa ve bölüm öğretim üyelerinden Doç. Dr. Raika Durusoy, iki rapor
arasındaki çelişkilerin altını çizdi. Akademisyenlerin bilirkişi raporunu
değerlendirmesi şöyle:
1. Atıkların içindeki dioksin ve ağır metal hafife alınmış,
ayrıca TÜBİTAK MAM raporunda cüruf örnekleri için belirtilen “tehlikeli atık”
tanımlaması görmezden gelinmiştir
2. İşletme içindeki kuyudan alınan örnekte insani tüketim
amaçlı suların kriterlerine göre arsenik, bakır, cıva, kadmiyum, krom (6+)
düzeylerinin yüksek olduğu, ancak sulama suyu olarak kullanılabileceği
belirtilmiştir. Ancak doğada yeraltına ulaşan suyun yalnızca sulamada
kullanılabileceği insani tüketim amaçlı sulara karışmayacağı gibi bir kural
yoktur. Hiç beklenmedik yerde içme sularına karışabilme olasılığı vardır.
3. Cürufların zararlı etkileri parke veya bordür haline
getirilince tamamen yok olacağı konusunda kesin yargıya nasıl varılmıştır, bu
anlaşılamamaktadır.
4. Raporun büyük bölümünün “Cüruf geri kazanımı, beton parke
ve bordür yapımı, dolgu malzemesi ve cüruf depolama tesisi projesi”ne ayrılmış
olması da, bilirkişilik göreviyle ne kadar bağdaşmaktadır, ayrıca
sorgulanmalıdır.
TEHLİKE, YILLARDIR BİLİNEN BİR GERÇEK
İzmir Büyükşehir Belediyesinin ve mahkemece atanan
bilirkişilerin “tehlikesiz” dediği atıklar, yetkililer tarafından yıllardır
zararlı olarak nitelendi. Aliağa’da 2006’da yapılan bir toplantıda dönemin
Aliağa Belediye Başkanı Tansu Kaya, “...birikmiş cüruf dağları tehlikeli
atık madde kapsamında görünmektedir. Elimizdeki verilere göre yaklaşık 7-8
milyon ton tehlikeli diye adlandırılan bu malzeme fabrikaların sahalarında
depolanmış vaziyettedir. Ne yazık ki elimizde milyon tonlarca tehlikeli cüruf
atığı mevcut” demişti. Zamanın Çevre Orman İl Müdürü Osman Tatar da, “20 yıldan
bu yana atıklar tehlikeli tehlikesiz ayrımı yapılmadan depolandı. Zamanında
bunlar ayrı depolansaydı böyle bir sorunu bu gün konuşmayacaktık. 20 yıldır
süre gelen sanayi atıklarında bölgede her firma ayrı ayrı atık alanları
oluşturdu. Bu iş, altından kalkılmaz bir sorumluluk yükledi bizlere” demişti.
Eklenme Tarihi: 27 Şubat 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder