23 Ağustos 2015 Pazar

Biz bu direnişi Gerze’de gördük, Artvin’i de geçemezler!


Özer AKDEMİR
İki ay önce Kafkasör Şenlikleri için gittiğimizde Yeşil Artvin Derneğinden arkadaşlar “yakında buralar karışacak” demişti. Kafkasör’e 8, Artvin’e 16 kilometre uzaklıkta Cerattepe’de 20 yıldır altın madeni açılmak isteniyor, Artvinliler de 20 yıldır izin vermiyordu. Bu sefer hükümetin gözde sermaye gruplarından, “bu milletin a... koyacağız” dediği ses kayıtlarına yansıyan Cengiz Holding patronu şansını deneyecekti. Arkasında hükümetin tüm gücü, yasal izinleri vardı ama halkın tepkisinden korkuyorlardı. Korktukları da başlarına geldi...
TÜM ARTVİN DİRENİYOR
Biz Artvin’den döndükten bir iki hafta sonra şirketin yaylaya iş makinesi çıkarma girişimine karşı başlayan hareket günümüze kadar gelişerek, kitleselleşerek devam ediyor. Artvinliler, 7’den 70’e yaylalarına altın madenini sokmamak için direniyor. Bir yanda Türkiye’nin en büyük çevre davasını açarak hukuki mücadeleyi devam ettiriyorlar ama öbür tarafta gerçek direnişi yaşam nöbeti tutarak, yaylaya giden yol üzerinde kontrol noktaları, direniş çadırları kurarak yapıyorlar. Biz bu mücadele biçiminin aynısını Gerze’de görmüş, oradaki direnişçilerle, halkla, konuşmuş ve şunu demiştik “Gerze’yi geçemezler!”. Bugün Artvin için de aynısını diyoruz; “Biz bu direnişi Gerze’de gördük. Artvin’i de geçemezler.”
DİRENİŞİN KALBİ
Kafkasör şenlikleri alanının birkaç km uzağında Cerattepe’ye giden yolun dönemecinde sağlı sollu pankartlar karşılıyor sizi. Yolun sağında küçük bir kulübe ve brandalarla gölgelenmiş bir çardak var. Cerattepe direnişinin kalbinin attığı yer burası. Akşama doğru gittiğimiz nöbet noktasında Artvin’de görev yapan bankacı ve akademisyenlerin nöbetine  denk geldik. Sundurmanın ortasında yakılan ocakta kuru kütükler yanıyor. Ateşin üzerinde irili ufaklı üç çaydanlık var. Türkiye’nin en büyük çevre davası olma rekorunu Bergama köylülerinin ellerinden alan Artvinlilerin avukatı Bedrettin Kalın, közün üzerinde dizilen çaydanlıkları göstererek, “İşte bunlar da direnişimizin simgesi çaydanlıklar” diyor. Bulunduğumuz yerde simge olacak o kadar çok şey vardı ki. Önünde fotoğrafların çekildiği “Cerattepe geçilmez Artvin halkı yenilmez” pankartı. Onun hemen biraz ilerisinde üzerinde “Cerattepe gözetleme yeri” yazan kulübe şeklindeki tabela. Yolun sağına soluna iliştirilmiş onlarca pankart, döviz...
GEZİ DİRENİŞİ ARTVİN’DE YAŞIYOR
Köylerin adının yer aldığı pankartlar özellikle dikkat çekici. Tolgumlular, Ballı Üzüm Köyü, Oruçlu Köyü, İşhabil Köyü... Üç büyükler başta olmak üzere birçok spor kulübünün taraftar grupları, yöre derneklerinin isimleri okunuyor bu pankartlarda. Nöbet yerindeki küçük kulübenin içi yiyecekler, içecekler, çay paketleri, sebze meyvelerle dolu. Direniş yerine gelen eli boş gelmiyormuş. Nöbet yerinin yanından geçen yoldan gelip geçen yaylacı köylüler korna çalmadan, durup bir hal hatır etmeden geçmiyorlar. Müthiş bir dayanışma, kararlılık, yardımlaşma var. Daha ilk pankartlar göründüğünde arabamızın içinden birisinin söylediği “Gezi direnişi burada yaşıyor” sözleri aslında her şeyi özetliyor. Gezi’yi bitirdiklerini sananlara en güzel yanıtı işte bu yaşam nöbetleri, direniş ateşleri veriyor.
MADEN GALERİSİ MEYVE DEPOSU OLACAK
Nöbet yerinden 2.5 kilometre uzaklıktaki maden galerisinin eski işletmeleri ve kapatılan galeri girişine giderken Cerattepe’nin uzun öyküsünü ve son yaşadıkları süreci anlatıyor Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan; “Bu gittiğimiz galeriyi 1995 yılında açmaya başladılar. 2001 yılında Cominco madeni İmmet’e devretti. İmmet şirketi de giderken orayı doldurması, rehabilite etmesi gerekirken doldurmadı. Bu nedenle bir heyelan oluştu.” Gerçekten de ağzı örülmüş maden galerisinin birkaç metre önündeki beton zeminde geniş çatlaklar, kaymalar hemen göze çarpıyor. Galerinin giriş kapısı, etrafındaki duvarlar, ağaçlar her tarafta maden karşıtı yazılar göze çarpıyor. Maden galerisinin bulunduğu alanın hemen yanı başından aşağıda kalan, dağın yamacındaki Artvin görünüyor. Maden galerisinin ileride işe yarayacağını söyleyen KTÜ öğretim üyesi Oğuz Kurdoğlu espriyi patlatıyor; “Yusufeli’nin meyveleri meşhurdur. İşte onları bu tepenin altında koruyacak olan bir depo yaptılar madenciler sağ olsunlar.” Hemen ardından birisi duvardaki bir yazıyı okuyor, “Cengiz seni eskiciye satsak bir leğen bile vermez.”
ANA KARARGAH
Direniş yerine döndüğümüzde demlenmiş çaylarımızı yudumlarken Neşe Karahan, nöbet sistemi hakkında bilgi veriyor; “Haziran ayının 21inden beri nöbet sistemimiz var. Bir daha buraya çıkmayı düşündüklerini öğrenince 21’inde nöbet kararı aldık.” Karahan küçük nöbet kulübesini gülerek gösterip devam ediyor; “Ertesi gün de bu villamızı yaptık ve nöbet tutmaya başladık.” Bulunduğumuz yerin ana karargah, ana nöbet yerini öğreniyoruz Karahan’dan. Bunun yanı sıra şehrin alt mahalleleri, Cerattepe’ye yolun geçtiği  köyler, Hatila Milli Parkı tarafı gibi farklı farklı yerlerde de nöbet noktaları varmış. Nöbetler orada da devam ediyormuş. Nöbet sistemini şöyle anlatıyor Karahan; “Dernekte nöbet defterleri var. Nöbet defterlerinde sırayla gönüllü herkes nöbet tutuyor. Mesela bugün bankacılar nöbetteydi. mesai saatlerinde gelemedikleri için hafta sonu gelelim dediler. İşte bu akşam Köy Hizmetleri emeklileri gelecekler nöbete. Bir de bizim Yeşil Artvin derneğinin belirlediği 15-20 kişilik bir ana nöbetçi grubu var. İki kişi görevli kartlarıyla burada oluyorlar. Hem gelenleri karşılıyorlar, hem de nöbet kurallarının uygulanmasını gözetiyorlar.” Çok ağır kurallar yok nöbet sırasında, temiz olmak, içkili gelmemek ve içki kullanmamak en başta gelen kurallar arasında. “Çünkü nöbet yeri burası, her an her şey olabilir” diyor Karahan.
ZİYARET YERİNE DÖNDÜ
Bir telefon zinciri kurmuşlar. Herhangi bir olay anında kimin kimleri arayacağı ve kimlerin nereye gideceği belirlenmiş. Karahan “En geç 15 dakika içinde burada oluyoruz böylece” diyor. Nöbet saatlerini sabah 9 akşam 9 olarak sabitlemişler ama 24 saat tutmak isteyenlere de yok denmiyor. Geniş aileler de aile adına nöbet listesine adlarını yazdırmışlar.
Burası bir ziyaret yerine döndü diyor Karahan, Artvin’deki düğünlerde de artık gelin damadın direniş yerine gelmesi ve fotoğraf çekilmesi adet olmuş. Arabaların ardına ‘mutluyuz’ yerine ‘maden istemiyoruz’, düğün davetiyelerine de ‘maden hayır’ yazılmaya başlanmış. Ülkenin her tarafından, ekoloji örgütlerinden, barolardan, sendikalardan gelenler olduğunu, Artvin’e gelenin Cerattepe’yi ziyaret etmeden gitmediğini belirten Karahan bu ilginin geleceğe umutlarını arttırdığını söylüyor; “Sorun sadece Artvin sorunu değil dünya sorunu aslında. Burası korunması gereken bir dünya mirası. Burada zaten savunma ve korunma hakkımızı kullanıyoruz. Şiddete 20 senedir başvurmadık. yasal yollarla mücadelemize devam edeceğiz. Nöbetimize bunlar buradan çekilene kadar devam edeceğiz.”

Eklenme Tarihi: 23 Ağustos 2015 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...