3 Eylül 2015 Perşembe

Bilirkişi sahtekarlığına suç duyurusu

Özer AKDEMİR
Evrensel'in ortaya çıkardığı demir çelik fabrikalarının tehlikeli atıkları ile ilgili bilirkişi skandalı EGEÇEP tarafından yargıya taşındı. EGEÇEP avukatları tarafından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına dün verilen suç duyurusu dilekçesinde bilirkişi raporunu hazırlayan üç profesör ile ilgili gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık suçu,  nedeniyle soruşturma başlatılması ve cüruf işleme tesisinin tedbiren durdurulması talep edildi.
termik.jpg görüntüleniyor
ÜÇ PROFESÖRÜN İMZASI VAR
İzmir Aliağa Foça arasında bulunan demir çelik fabrikalarının cüruflarından alınan örneklerin TÜBİTAK tarafından analizi sonrası hazırlanan raporda “Tüm bu değerlendirmeler ışığında 138/891 nolu atım cüruf örneğinin “tehlikeli atık” olduğu soncuna varılmıştır" denilmişti. İzmir 3. İdare Mahkemesinin atadığı bilirkişiler Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Ayşegül Pala, aynı üniversitenin Maden Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Turan Batar ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden Prof. Dr. Musa Avcı, TÜBİTAK'ın analizlerini esas alan bir bilirkişi görüşü hazırlayarak mahkemeye sunmuştu. Bilim insanları ve konunun uzmanları tarafından "cüruf geri kazanım işletmesini aklamak üzere hazırlanmış, birçok yanlış ve desteksiz iddiaların bulunduğu bir rapor" olarak değerlendirilen bilirkişi raporu sonrası mahkeme işletmeye karşı açılan davayı reddetmişti.
raporlar.jpg görüntüleniyor
'TEHLİKELİ ATIK' İFADESİNİ 'TEHLİKESİZ ATIK' YAPMIŞLAR
Bilirkişi raporunun işletmeyi olumlamadan öte TÜBİTAK raporundaki ifadeyi değiştirdiği ise Evrensel tarafından ortaya çıkarıldı. Evrensel'in 20 Şubat 2015 tarihli baskısında “Tehlikeli çarpıtma” başlıklı haberinde, İzmir Büyükşehir Belediyesinin 'çevreci bir çalışma' olarak duyurduğu yollara cüruf serme ve cüruflardan parke, bordür yapma işinin tam aksine 'tehlikeli atık niteliğindeki bu maddeler nedeniyle halk sağlığını tehdit ettiğini belirten bilim insanlarının görüşlerine yer verildi. Haberde, bilirkişi raporunda TÜİBTAK'ın atıklarla ilgili 'tehlikeli atık' nitelemesinin tam tersi bir şekilde 'Tehlikesiz atık' yapıldığı ortaya çıkarılarak, bunun sahtecilik olduğu, derhal bu kişiler hakkında yasal ve idari sürecin başlatılması gerektiği konusunda görüşler yer aldı.
curuf_yığın.jpg görüntüleniyor
SUÇ DUYURUSU
Dün EGEÇEP avukatlarının ortak imzası ile Av. Berrin Esin Kaya tarafından verilen suç duyurusu dilekçesinde Evrensel'in konuyla ilgili haberlerine atıfta bulunuldu. Cürufların tehlikeli atık olduğuna dair bilimsel görüşlerin yanı sıra, eski İzmir İl Çevre Müdürü Osman tatar  ve Aliağa eski belediye başkanı Tansu Kaya'nın açıklamalarına yer verdi. Bilirkişilerin mahkemeye sundukları raporda TÜBİTAK'ın cüruflarla ilgili 'tehlikeli atık' ifadesinin 'tehlikesiz atık' yapıldığını, raporun genelinde de bu cürufları işleyen tesisin aklandığını belirten Kaya, mahkemenin bu raporu esas alarak ÇED Gerekli değildir kararına yapılan itirazı reddettiğini dile getirdi.
EGEÇEP: BİLİRKİŞİLER CEZALANDIRILSIN
Kaya, "sağlığa zararlı olduğu, bilimsel olarak kanıtlanmış olan milyonlarca ton cüruf bölgede kontrolsüz bir şekilde fabrika bahçelerine ve Aliağa Foça arasındaki vadilere depolanmaktadır. Daha kötü ve tehlikeli olan yanı ise, bu tehlikeli atıklar İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından sokaklarımıza serilmekte, yolların alt dolgu malzemesi olarak kullanılmaktadır" dedi. Kaya suç duyurusunda bu cüruf işleme tesisinin kamu yararı gözetilerek tedbiren durdurulmasını ve bilirkişilerin "gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık suçu"nu işlemekten cezalandırılmasını talep ettiklerini belirtti. (İzmir/EVRENSEL)

 Eklenme Tarihi: 02 Eylül 2015

Suç duyurusu dilekçesi:


İZMİR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

ŞİKAYETÇİ : Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği 
VEKİLLERİ

 *Av. Ömer Turgut ERLAT
Hürriyet Bulv. No.4/1 D.205 Çankaya / İZMİR
 *Av. Berrin Esin KAYA
* Av. Hatice Hande ATAY
1452 Sok. (Can Yücel Sokağı) No: 19/24 Alsancak / İZMİR
 *Av. Cem ALTIPARMAK
288/5 sk. no:10/26 Bayraklı / İZMİR
 *Av. Perihan Çağrışım KAYADELEN
846 Sok. No:28/A Kat 4 Daire 401 Konak/İZMİR
 *Av. Gülen TEKİN
1593/1 Sk.  No:15 K:2/219 Cumhuriyet İşh. Bayraklı İZMİR
 *Av. Duygu Arslan ERGÜN
Sakarya Cad. No:49 K:7 D:26 Bayraklı İZMİR
 Av. Sabri Can ONUR
1452 Sok. (Can Yücel Sokağı) No: 19/24 Alsancak / İZMİR
 *Av. Çağla Deniz FELAMUR
846 Sok. No:28/A Kat 4 Daire401 Konak/İZMİR
*Av. Mehmet Baran SELANİK
 Cumhuriyet Bulv. No: 131 Cevher Apt. K:5 D:10 Alsancak/İZMİR
*Av. Arif Ali CANGI
858 Sokak No:9/705 Konak / İZMİR
 

ŞİKAYET EDİLENLER : İzmir 
  Prof. Dr. Ayşegül PALA, Prof. Dr. Musa AVCI, 
  Prof Dr. Turan BATAR 

ŞİKAYET KONUSU : Şikayet edilenler hakkında, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 2012/853 sayılı dosyasına bilirkişi sıfatıyla gerçeğe aykırı verilen rapor nedeniyle, şikayet edilenlerin TCK 276/1 maddesinde düzenlenen Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık suçu,  nedeniyle soruşturma başlatılması talebidir. 

AÇIKLAMALAR

Evrensel Gazetesi’nin 20 Şubat 2015 tarihli baskısında verilen “tehlikeli çarpıtma” başlıklı, 28 Nisan 2015 tarihli baskısında  verilen “Yer cüruf, gök duman” başlıklı ve son olarak “yola serilen haberden bakanlığın haberi yokmuş” başlıklı haberlerden TCK 181, 276/1’de düzenlenen suçların işlendiği öğrenilmiştir.  (http://www.evrensel.net/haber/106157/tehlikeli-carpitma, http://www.evrensel.net/haber/111385/yer-curuf-gok-duman, http://www.evrensel.net/haber/112817/yola-serilen-zehirden-bakanligin-haberi-yokmus )

Şikayetçilerden Ege Çevre ve Kültü Derneği ekli tüzüğünden de anlaşılacağı üzere, “Anayasanın 56. maddesinde tanımlanan sağlıklı çevrede yaşama hakkının, doğal ve kültürel değerlerin korunmasının’ sadece mevcut hukuksal düzenlemelerle sağlanamayacağı” düşüncesiyle, bilimsel bilgiler ışığında kamuoyunun bilgilendirilmesi, koruma bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaşması, her türlü çevresel kirlenme, doğal ve kültürel değerin bozulmasına yönelik faaliyetler konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi ve uyarılması, bu kirletici ve bozan faaliyetlerin önüne geçmek için, her türlü hukuksal yola başvurmak, demokratik baskı grubu işlevini görmek, bu konuda yapılan yasal düzenlemelerin ve yönetim faaliyetlerinin ulusal ve uluslararası hukukun tanıdığı yollarla takipçisi olmak, her türlü çalışmayı yapmak amacıyla kurulmuş bir dernektir (EK-1: Dernek Tüzüğü).

Diğer şikayetçilerin tamamı bölgede yaşayan ve suça konu işlem nedeniyle zarar gören gerçek kişilerdir. 

İzmir ili, Foça İlçesi, Kozbeyli köyü gölyüzü mevkiinde Ege Demir Geri Kazanım Mad. Pet. Nak.Tur. Ltd. Şti. şirketince işletilmek istenen Cüruf geri kazanımı, beton parke ve bordür yapımı, dolgu malzemesi ve cüruf depolama tesisi ile ilgili İzmir İl Çevre ve Şehircilik  Müdürlüğü tarafından verilen “çevresel etki değerlendirilmesi” gerekli değildir kararının iptali amacıyla açılan dava başlatılmıştır. 


2872 sayılı Çevre Kanununun 10. Maddesine dayanılarak hazırlanan ÇED Yönetmeliği’nin 4/1-c maddesinde Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED): Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları, olarak tarif edilmiştir. 

Yönetmeliğin 4/1-g maddesine ise Çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı: Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projeler hakkında yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tarif edilmiştir. 

Çevresel etki değerlendirilmesinin amacı, gerçekleştirilmek istenen bir faaliyetin ortaya çıkarabileceği bütün olumlu ve olumsuz etkileri önceden tespit edip gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak, çevresel etkilerin kabul edilemeyecek bir durumda olduğu hallerde ise, bu faaliyetleri önlemektir. Çed gerekli değildir kararında ise, gerçekleştirilecek faaliyetlerin mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olduğunun kabulü ile bu faaliyet sonucu ortaya çıkabilecek olumsuz etkilere ilişkin rapor hazırlanması gerekli görülmemektedir. İşte, İzmir Valiliği İzmir İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, Aliağa  ve çevresinde faaliyet gösteren demir çelik fabrikalarının ürettiği ve “tehlikeli atık” niteliğindeki  cürufların hammadde olarak kullanılması sonucu parke ve dolgu malzemesi üretecek tesisin çevre etki değerlendirmesi raporu hazırlamasının gerekli olmadığına dair hatalı kararı yargılamaya konu edilmiştir. 

Evrensel Gazetesi’nin 20 Şubat 2015 tarihli haberine göre; İzmir 3. İdare Mahkmesi’nin 2012/853 sayılı dosyası ile görülmekte olan davada, bir kısım davacılar tarafından cüruf yığınlarından usulüne uygun olarak alınmış numuneler analiz edilmek üzere TÜBİTAK-MAM Çevre ve Temiz üretim Enstitüsüne gönderilmiş, enstitü tarafında analiz edilen ve hazırlanan rapor (EK-2) dosyaya rapor sunulmuştur.  Sunulan rapora göre tüm analiz sonuçları belirtildikten sonra, aynen şu ifadeye yer verilmiştir;

“Tüm bu değerlendirmeler ışığında 138/891 nolu atım cüruf örneğinin “tehlikeli atık” olduğu soncuna varılmıştır. Örneğin ekotoksit özelliği sebebiyle yağmur, sızıntı vb. sebeplerle sulu ortamlara (deniz, göl, kanalizasyon) karışması engellenmeli, açıkta geçici depolanması da yapılmamalıdır.

İzmir 3. İdare Mahkemesi bu kez iddia ve savunmaların değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi incelemesine gitmiş, bu amaçla Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Pala, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Batar ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Avcı rapor hazırlanmıştır.

İşte, TÜBİTAK-MAM analiz raporunu esas alan bilirkişi Raporunun 3. Sayfasında “zaten TÜBİTAK-MAM tarafından yapılan analizde numunenin inorganik içeriğinin tehlikesiz olduğu sonucuna varılmıştır”  denilmesinden sonra yukarıda aktarılan bölüm şu şekilde alıntılanmıştır;

TÜBİTAK-MAM raporundaki ifade;  

“Tüm bu değerlendirmeler ışığında 138/891 nolu atım cüruf örneğinin “tehlikesiz atık” olduğu soncuna varılmıştır. Örneğin ekotoksit özelliği sebebiyle yağmur, sızıntı vb. sebeplerle sulu ortamlara (deniz, göl, kanalizasyon) karışması engellenmeli, açıkta geçici depolanması da yapılmamalıdır. “ şeklinde, içeriği tamamen değişecek şekilde alıntı yapılmıştır. 

Bilirkişi raporunu karara esas alan mahkeme atıkların, TÜBİTAK-MAM raporunun tamamen tersine olarak “tehlikesiz atık” olarak ele alınması nedeniyle, İzmir İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün vermiş olduğu “çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir” kararını yerinde bularak davanın reddine karar vermiştir. 

 Bilirkişilerce hazırlanan raporun bir bölümünün maddi hata içerdiğinin kabulü imkansızdır. TÜBİTAK-MAM raporu sadece tahrif edilmemiş, raporun tamamında bilimsel gerçeğe aykırı değerlendirmelerde bulunulmuştur. Raporda "cüruf geri kazanımı, beton parke ve bordür yapımı, dolgu malzemesi ve cüruf depolama tesisi projesi"ni atıkların zararsızlaştırılarak onlardan kurtulmanın en uygun yöntemi gibi sunulması, cürufların zararlı etkileri parke veya bordür haline getirilince tamamen yok olacağı konusunda kesin yargıya ulaşılması bilimsel değerlendirmeden tamamen uzaktır. Bilirkişiler yetkilerini aşarak raporun genelinde, TÜBİTAK-MAM analiz sonuçlarına aykırı olarak işlemin zararsız olacağı vurgulamış, hatta tesisin tehlikeli atıklardan kurtulmada tek çare olarak gösterilmişlerdir. 


 Şikayete konu bilirkişi raporu ile ilgili Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim dalı başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa ve Halk Sağlığı bölümü öğretim üyesi Doç. D. Raika Durusoy tarafından aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır; 

TÜBİTAK MAM raporuna göre:
1. Atığın çok büyük oranda yapılan işe bağlı olarak inorganik özellikte,
2. Yüksek ph değerine sahip (bazik karakterli),
3. İçeriğinde çok toksik bir yapay kimyasal olan dioksin bulunduğu,
4. Ekolojik toksisite açısından (ekotoksisite testi) oldukça çok toksik olduğu ( bu analiz için en üst düzey toksisite kategorisi),
5. Curuf örneğinin "tehlikeli atık" olarak değerlendirildiği,
net olarak anlaşılmaktadır.
Curuf ekolojik toksisitesi nedeniyle açıkta depolanmaması, yağmur vb. nedenlerle sulu ortamlara karışmaması için önlem alınması gereği belirtilmektedir.

Numunenin organik içerik analizinde; yakma prosesi sonucu elde edilen cüruf olması nedeniyle yan ürün olarak açığa çıkabilecek olan çok toksik dioksin ve furan analizi de yapılmış ve 27,3 µg/kg (ppb) düzeyinde  I-TEQ PCDD/F ölçülmüştür. Rapora göre bu değer, cüruf örneğinin dioksin ile kontamine olduğunu göstermektedir. Raporda ülkemizde henüz cüruf için sınır değerlerin belirlenmediği, bu nedenle yasal sınırlar anlamında kirlilik göstergesi olarak değerlendirilemediği ifade edilmektedir. Ancak insan ve çevre sağlığı açısından çok toksik olduğu ispatlanmış bir bileşiğin henüz yasal sınır değerinin belirlenmemiş olması, o bileşiğin çevresel etkilerinin gözardı edilebileceği anlamına gelmemektedir.

Mahkeme tarafından atanan bilirkişilerin raporuna göre:
1. Atıkların içindeki dioksin kontaminasyonu, ağır metal yoğunluğu ve atıkların ekotoksisitesi hafife alınmış, ayrıca TÜBİTAK MAM Raporu'nda cüruf örnekleri için belirtilen "tehlikeli atık" tanımlaması görmezden gelinmiştir
2. İşletme içindeki kuyudan alınan örnekte insani tüketim amaçlı suların kriterlerine göre arsenik, bakır, cıva, kadmiyum, krom (6+) düzeylerinin yüksek olduğu, ancak sulama suyu olarak kullanılabileceği belirtilmiştir. Ancak doğada yeraltına ulaşan suyun yalnızca sulamada kullanılabileceği insani tüketim amaçlı sulara karışmayacağı gibi bir kural yoktur. Hiç beklenmedik yerde  içme sularına karışabilme olasılığı vardır. Kaldı ki doğal döngülerde biyoakümülasyon (biyolojik birikim) olasılığı vardır.
3. Firmanın "cüruf geri kazanımı, beton parke ve bordür yapımı, dolgu malzemesi ve cüruf depolama tesisi projesi"ni atıkların zararsızlaştırılarak onlardan kurtulmanın en uygun yöntemi gibi sunması da oldukça dikkat çekicidir. Curufların zararlı etkileri parke veya bordür haline getirilince tamamen yok olacağı konusunda kesin yargıya nasıl varılmıştır bu anlaşılamamaktadır.
4. Raporun büyük bölümünün "cüruf geri kazanımı, beton parke ve bordür yapımı, dolgu malzemesi ve cüruf depolama tesisi projesi"ne ayrılmış olması da bilirkişilik göreviyle ne kadar bağdaşmaktadır ayrıca sorgulanmalıdır.

 Yine konuya ilişkin değerlendirme yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç.Dr. Enver Yaser Küçükgül’ün, Evrensel Gazetesi’ne vermiş olduğu görüş aynen  şöyle aktarılmıştır; “Kendi üniversitesinden iki akademisyenin de imzasının bulunduğu raporu eleştiren Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, bilirkişi raporunun TÜBİTAK raporunda yazılanların tam tersi bir değerlendirme içerdiğini belirtti. Küçükgül, bilirkişilerin raporunda TÜBİTAK raporundaki ifadenin değiştirilmesini “sahtecilik” olarak niteleyerek, hukuki girişimlerin derhal başlatılması gerektiğini söyledi.”   http://www.evrensel.net/haber/106157/tehlikeli-carpitma

 Kamu sağlığını tehdit eden bu tehlikeli atıklar yıllardır Aliağa bölgesinin en önemli sorunlarındandır. 2006 Temmuz ayında Aliağa Belediye Meclis Salonunda gerçekleştirilen Aliağa ağır sanayi bölgesindeki demir çelik kuruluşları ve haddehanelerin çıkardığı cüruf ve diğer tehlikeli atıkların Bertarafı  konulu toplantıda, dönemin Çevre Orman İl Müdürü Osman Tatar; “20 yıldan bu yana atıkların tehlikeli tehlikesiz ayrımı yapılmadan depolandığını söyleyerek “Zamanında bunlar ayrı depolansaydı böyle bir sorunu bugün konuşmayacaktık. 20 yıldır süre gelen sanayi atıklarında bölgede her firma ayrı ayrı atık alanları oluşturdu. Bu iş, altından kalkılmaz bir sorumluluk yükledi bizlere. Derhal gece gündüz demenden tehlikeli atıkların bertarafı yönünde AB yasalarına uyumlu projeyi hayata geçirmemiz gerekiyor. Atık yönetimi oluştursak bölge sanayisi de bu sorumluluktan kurtulmuş olacak. Yasalar ve yönetmelik açık bu işi erteleme lüksümüz yok  derhal fiiliyata geçmemiz gerekiyor.” Açıklamasında bulunmuştur. Yine aynı toplantıda açıklamada bulunan dönemin Aliağa Belediye Başkanı Tansu Kaya,  “Aliağa Sanayi bölgesindeki cüruf ve diğer tehlikeli atıkların ciddi sorunlar yaratmaya başladığını belirterek, bölgede 7-8 milyon ton tehlikeli atığın fabrika sahalarında depolanmış olduğunu” belirtmiştir.  http://www.gunaydinaliaga.com/news_print.php?id=2939 


 İşte sağlığa zararlı olduğu, bilimsel olarak kanıtlanmış olan milyonlarca ton cüruf bölgede kontrolsüz bir şekilde fabrika bahçelerine ve Aliağa foça arasındaki vadilere depolanmaktadır. Daha kötü ve tehlikeli olan yanı ise, bu tehlikeli atıklar İzmir Büyükşehir belediyesi tarafından Cüruf geri kazanımı, beton parke ve bordür yapımı, dolgu malzemesi ve cüruf depolama tesisinde parke taş olarak üretilip sokaklarımıza serilmekte ve Kınık, Bergama, Aliağa’da yapılan yolların alt dolgu malzemesi olarak kullanılarak, tehlikenin önemli bir bölgeye yayılmasına neden olmaktadır.



HUKUKİ SEBEPLER : TCK, Çevre Kanunu, CMK ilgili maddeleri
  
DELİLLER : Evrensel Gazetesinin; 

http://www.evrensel.net/haber/106157/tehlikeli-carpitma, http://www.evrensel.net/haber/111385/yer-curuf-gok-duman, http://www.evrensel.net/haber/112817/yola-serilen-zehirden-bakanligin-haberi-yokmus
haberler linkleri,

İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 2012/853 sayılı dosyası

TÜBİTAK-MAM Çevre ve Temiz üretim Enstitüsünün hazırladığı 2013/853 sayılı rapor (Ek-1)
  
SONUÇ VE İSTEM : İzmir ili, Foça İlçesi, Kozbeyli köyü gölyüzü mevkiinde Ege Demir Geri Kazanım Mad. Pet. Nak.Tur. Ltd. Şti. şirketince işletilmek istenen Cüruf geri kazanımı, beton parke ve bordür yapımı, dolgu malzemesi ve cüruf depolama tesisi ile ilgili işleminin kamu yararı gözetilerek tedbiren durdurulmasını,

Yukarıdaki nedenler ve re’sen tespit edilen nedenlerle;  şüphelilerin TCK 276/1 maddesinde düzenlenen Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık suçu ve resen tespit edilecek diğer suçlarla nedeniyle cezalandırılmaları için gerekli soruşturmanın yapılarak haklarında kamu davası açılmasını talep ederiz.  

Şikayet Eden
EGEÇEP Derneği Vekili
Av. Berrin Esin KAYA


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...