17 Eylül 2017 09:50
HDP’nin düzenlediği 1. Enerji Çalıştayı Dersim’de yapıldı.
Çalıştayın ilk gününde enerji politika ilişkisinin yanı sıra ekolojiye
etkisi de tartışıldı

HDP'nin 1. Enerji Çalıştayı Dersim'de Demokratik Alevi
Derneği toplantı Salonu’nda düzenlendi. Çalıştayın açılışında konuşan HDP İl Eş
Başkanı Murat Polat, Dersim’i “acıların coğrafyası” olarak tanımlayarak, “biz
sadece ormanlarımızın yakılmadığı, vadilerimizin barajlarla sular altında
bırakılmadığı, dağlarımızın talan edilmediği bir Dersim’de yaşamak istiyoruz”
dedi. HDP PM üyesi Cevdet Aktaş Dersim’i boşaltmaya dönük devlet politikasının
geçmişten günümüze sürdüğünü belirterek, buna rağmen Dersim’in direnişin kalesi
olduğunu söyledi. HDP İstanbul Milletvekili Erdal Ataş, devletin toplumsal
muhalefetin güçlü olduğu Dersim’i barajlarla boşaltmak istediğini söylerken,
HDP Dersim milletvekili Ali Can Önlü ise Dersimdeki ekolojik tahribatın sadece
doğanın değil toplumun dilinin, kimliğinin, inancının tahribatı olduğunu ifade
etti.
'BU KADAR ENERJİYE İHTİYAÇ YOK'
HDP Parti Meclisi üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, ekolojiden
bahsedilince tüm canlıların kendi bedenleri içindeki ağdan da bahsedildiğini
belirterek başladığı “Enerji perspektifi ile enerji politikalarını irdelenmesi”
başlıklı sunumunda ekoloji ve sermaye arasındaki çelişkiyi anlattı. Enerji
üretim modellerinin karşısına alternatif modeller önermeye de karşı çıkan
Üstün, “Bugün yaşadığımız süreçlerin içinde çözüm ararsak bilelim ki
Kapitalizme çözüm üretiyoruz” dedi.
HDP MYK üyesi Sezai Temelli ise konuşmasında Radikal
demokrasi tezleri açısından HDP’nin ekonomiye ve ekolojiye bakışı arasındaki
ilişkiye değildi.
“Enerji politikalarının ekonomi politiği” sunumunda Mehmet
Yusufoğlu, enerji üretimi ve tüketimindeki yanlış politikalara ve israfa
değindi. “Bu kadar enerjiye ihtiyaç yok” diyen Yusufoğlu, daha Antalya’ya
demiryolu yapmamış hükümet ‘size HES yapacağım’ diyemez. Türkiyenin en büyük
enerji çıktısı petroldür” dedi.
Devrimci Demokrasi Gazetesi yazarı Yusuf Gürsucu Türkiye’de
enerji üretim kapasitesinin 80 bin MegaWatt olduğunu belirterek, bütün yıl
boyunca kullanılan toplam gücün ise 25-30 bin MegaWatt arasında kaldığını dile
getirdi. AKP’nin enerji politikaları konusunda duvara tosladığını belirterek,
“Özel sermaye enerji yatırımlarına artık ölü yatırım olarak bakıyor. AB ile
ilişkileri düzeltilmezse çok daha kötüye gideceği ortada” dedi. Gürsucu bu
kadar HES yapılmasının arkasında enerji kadar suya hakim olma politikasının
olduğunu da ifade etti.
Munzur Çevre Derneği yöneticilerinden Ali Ekber Barmakiç
HES’ler ve ekolojiye etkilerini anlattığı sunumunda barajlar politikasının 150
yıl önceden günümüze kadar uzanan bir siyasi proje olduğunu savundu. Barmakiç,
“Dersim katliamının ikinci raundu 1994 yılından sonra yaşama geçirilen barajlar
politikasıdır. Acele kamulaştırma karaları bu katiamın devamıdır” dedi.

HDK İzmir Ekoloji Meclisinden Erol Akcan, rüzgar enerji
santrallerinin çevreye, sağlığa, canlı yaşamına etkilerin yanı sıra RES’lerde
çalışan emekçilerin çalışma koşullarına değindi.


JEOTERMAL AYDIN’I YOK EDİYOR
Aydın Çevre Platformu (AYÇEP) adına sunum yapan EGEÇEP
Yönetim Kurulu Üyesi Özer Akdemir ise jeotermal enerji santrallerinin Aydın’da
yarattığı doğa tahribatı ve özellikle sağlığa, tarıma etkilerini anlattı.
Akdemir, “Bir zamanlar dağından yağ ovasından bal akan Aydın artık çürük
yumurta kokulu kent halini aldı. Aydın her geçen gün katlanan çevre sorunları
yüzünden kanser kent olma yolunda” dedi.

Karakoçan Dernekleri adına konuşan Eren Akyol ise Peri
Vadisindeki barajlara karşı verilen halk mücadelesinden kesitler sundu.
Çalıştayın ilk günü forumun ardından sona erdi. (Dersim/EVRENSEL)


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder