Ege Çevre ve
Kültür Platformu (EGEÇEP) bir açıklama yayınlayarak nükleer kazaların yarattığı
büyük tahribatlara dikkat çekti.
03 Nisan 2018 Salı 13:47
Japonya`da 2011 yılında meydana gelen depremin yol açtığı
tsunaminin Fukuşima Daiçi Nükleer Santrali`nde soğutma sistemini devre dışı
bırakması nedeniyle yaşanan nükleer felaketin üzerinden 7 yıl, Çernobil
felaketinin üzerinden ise 32 yıl geçti. Felaketlerin neden olduğu can ve mal
kaybı halen tam olarak bilinemezken ve radyoaktif kirliliğe ilişkin sağlıklı
bir açıklama gerçekleştirilmezken ve kazanın boyutları bağımsız
araştırmacıların çabalarıyla ortaya çıkarılabildi. EGEÇEP tarafından yapılan
açıklamada, elektrik üretim teknikleri arasında insan yaşamını ve doğayı en çok
etkileme olasılığı bulunan nükleer santrallarin, hem işletme hem de söküm
maliyetleri bakımından en pahalı enerji üretimi yöntemleri olduğuna dikkat
çekildi. Açıklamada ayrıca nükleer felaketlerin yarattığı tahribatın
kamuoyundan gizlenildiği de belirtildi.
"HÜKÜMET UYARILARA KULAĞINI TIKIYOR"
Akkuyu ve Sinop'ta yapılması planlanan nükleer santral ile
ilgili hükümetin uyarılara kulak asmadığı ifade edilen açıklamada
"Ülkemizde ise Akkuyu‘da, Çernobil kazasının yaşandığı Rusya‘yla ve
Sinop‘ta, Fukuşima felaketine imza atan Japonya‘yla nükleer santral
kurulacaktır. Yarın Akkuyu’da, Rusya devlet başkanı Putin’in de katılacağı bir
törenle temel atılacak olması, hükumetin tüm uyarılara kulağını tıkadığının
açık göstergesidir. Oysa, ülkemizin nükleer santrallere değil,
enerjinin etkin kullanımına ve gereksiz yatırımlara enerji harcanmasına değil
halkın ihtiyaçlarına enerji sağlanması gerekmektedir. Elektrik Mühendisleri
Odası verileri, ülkemizde bir enerji açığının değil, tersine fazlasının olduğu,
ancak kayıp ve kaçaklar ile enerjinin yanlış kullanımının asıl sorun olduğunu
ortaya koymaktadır. Diğer yandan nükleer santrallerin, normal çalışma
koşullarında bile, düşük de olsa radyoaktif kirliliğe neden olduğu
bilinmektedir. En küçük kazaların etkilerinin, nesiller boyunca sürdüğü,
atıkların güvenli bir şekilde depolanması gibi henüz çözülemeyen temel sorunlar
varken, nükleer santrallar seçenek olarak bile tartışılmamalıdır. Nükleerde,
sıfır risk yoktur ve bir nükleer kaza, nesiller boyu bölgeyi yaşanamaz hale
getirebilecektir. Kazaların önemli bir bölümü, insan kaynaklı hatalardan veya
öngörülemeyen basit nedenlerden kaynaklanmaktadır." denildi.
GAZİEMİR'DE ORTAYA ÇIKAN RADYOAKTİF ATIKLAR NE OLACAK?
Gaziemir‘de ortaya çıkan radyoaktif atıklara da dikkat
çekilen açıklamada, kurşun fabrikası sahasında, 2007 yılında tespit edilen
radyoaktif kirlilik sorununun halen çözülemediğini ifade edildi. EGEÇEP
Türkiye'de yapılması planlanan nükleer santrallerle ilgili şu açıklamayı
yaptı; Akkuyu, Akdeniz içerisindeki dalma batma zonlarının etkisindedir
ve geçmişte bu zonlarda oluşan çok büyük depremler ve sonrasında oluşan
tsunamiler, yapılması planlanan Akkuyu Nükleer Santrali için, öngörülemeyecek
riskler taşımaktadır. Benzeri şekilde, Sinop da Karadeniz kuzeyindeki faylarda
oluşacak bir depremin yaratacağı tsunamilere açıktır. Bölgemizde
karşılaştığımız, nükleer santrallerle karşılaştırıldığında, radyoaktivite
yönünden çok daha az risk oluşturacak tesislerin bile denetlenerek, gerekli
önlemlerin alınmasının sağlanamamış olması, endişelerimizi arttırmaktadır.
Kazaların yarattığı büyük tahribat, nükleer santrallerden vazgeçilmesi için
ciddi bir uyarı niteliğindedir. Çernobil`de ve Fukuşima’da yaşanan felaketlerin
olumsuz etkileri hala sürerken, ülkemizin nükleer bir maceraya sürüklenmesine
"HAYIR" diyoruz. Nükleere Hayır, Yaşasın Hayat!
https://www.izgazete.net/cevre/egecep-uyardi-nukleer-maceraya-hayir-h23855.html
https://www.izgazete.net/cevre/egecep-uyardi-nukleer-maceraya-hayir-h23855.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder