8 Nisan 2018|
Yusuf Gursucu - ISTANBUL / MA
Türkiye’nin doğa harikası bölgeleri, yürütülen politikalar doğrultusunda nükleer santrallerden HES’lere ve barajlara kadar doğayı talan eden bin bir yöntemle sermayenin hedefinde. Ekolojistler, çevreciler ve diğer duyarlı kesimler ise, buna karşı doğal yaşamı savunmak için yerellerde mücadelelerini sürdürmekte. Ancak yerel düzeyde yürütülen mücadeleler dayanışmadan yoksun kaldıkları noktada başarı üretmeleri yani doğal yaşamı savunmaları neredeyse imkansız hale geliyor. Bu imkansız durumu değiştirmek ve dayanışmayı yaşamın her alanına taşımak amacıyla doğa dostları ve ekolojistler bir araya gelmek için adımlarını her geçen gün büyütüyor. Bu adımlardan birisi de Ekoloji Birliği oldu.
Ekoloji Birliği’nin ilanı için ilk buluşma İzmir’in Bergama ilçesine 11-12 Kasım 2017’de yapıldı. 40’ı aşkın örgütlenmenin yer aldığı toplantının ikincisi ise, 26 Mart’ta Eskişehir’de gerçekleşti. Eskişehir’de yapılan bu toplantıyla birlikte 17 örgütlenme temsilcisinin yer aldığı bir koordinasyon oluşturularak Ekoloji Birliği’nin kuruluşu ilan edildi.
Bu oluşumu ortaya çıkaran çabaların mimarlarından biri olan gazeteci Özer Akdemir ile Ekoloji Birliği’ni konuştuk.
* Kısaca bu çaba nasıl ve hangi ihtiyaçtan ortaya çıktı?
Ekoloji Birliği'nin ilk adımının atıldığı 11-12 Kasım Bergama Buluşması'nın çağrıcı örgütlerinin (ülkenin değişik bölgelerinden aktif mücadele içindeki 11 ekoloji örgütü) yaptığı çağrı metni bu sorunuzun yanıtını veriyor. Yaşamın her alanına saldırılar çığ gibi büyüyor. Siyasi iktidarın tam desteğini alan şirketler, doğa talanını, yönetimleri de arkasına alarak acımasızca yürütüyor. Hukuk ayaklar altında. Yaşam savunucularının kazandığı her dava, arkadan dolanılarak işlevsiz hale getiriliyor. En küçük barışçıl eyleme acımasızca saldırılıyor. Kolluk güçleri, adeta sermayenin emrindeki milisler gibi davranıyor.
Bu güne kadar, yurdun her köşesinde yürütülen mücadeleler gösterdi ki sadece yerel mücadeleler yeterli olamıyor. Sermayenin gücü karşısında küçük kazanımlar dışında yeterli bir direnç gösterilemiyor. Öyleyse bir araya gelip, mücadelelerin kalıcı çözümler sağlayabilmesi için bundan sonra nasıl mücadele edilmesi gerektiğini, güçlerimizi nasıl birleştirebileceğimizi, bunun için neler yapabileceğimizi konuşup, tartışmamızın zamanı geldiğini söyledik ve yola böyle çıktık.
* Doğaya yönelik müdahalelerin tamamı devletin kolaylaştırıcılığıyla sermayenin birikim amaçlı yağmasını içeriyor. Ekoloji Birliği’nin örgütlenme modeli buna karşı bir duruş olabilir mi?
Ekoloji Biriliği'nin kurulduğu Eskişehir buluşmasında, Birliğin temel taşının yerel örgütlenmeler olduğunun altı çizildi. Birliğin bu örgütlerin ortak mücadele zemini, dayanışma ve iletişim ağı olduğu kabul edildi. Dolayısıyla ülkede ekoloji mücadelesi veren bütün yerel örgütlenme, inisiyatif ve oluşumlar, Ekoloji Birliği'nin ilkelerine aykırı bir zeminde bulunmadıkları sürece doğal bileşenler olarak kabul edilebilir. Ancak, Birliğe bileşenlik başvurularının değerlendirmesi 6 ay da bir toplanacak olan Meclis tarafından yapılacak.
Ekoloji Birliği devletten, siyasi yapı, hareket, parti ve bunların ekoloji temelli kurumlarından bağımsız, yerel örgütlerin birliği olarak kendini tarif ediyor. Bunun bir ‘siyaset yasağı’ gibi algılanmasının ya da yorumlanmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Ekoloji Birliği kendini anti-kapitalist olarak tanımladı yani mücadelesinin siyasi bir mücadele olduğunun bilincinde.
* Birliğin ilkeleri arasında anti-kapitalist olma ve fonlardan yararlanmama maddesi çok değerli. Katılan örgütler arasında fonlanan yapılar var mı?
Birliğin içerisinde çeşitli şekillerde fonlardan yararlandığını söyleyen bileşenler var. Birliğin genel eğilimi ve Meclis kararı fonlardan yararlanmamak. Ancak başka bir karar da yerellerin iç işleyişlerine karışmamak üzerine. Bu bir çelişki gibi görülebilir ama bütün çelişkileri iki toplantıda çözebilmesinin de çok gerçekçi olmadığı ortada. Biraz da kervan yolda düzülecek...
* Toplumsal ekolojik muhalefet örgütlenirken ekoloji mücadelesinin aynı zamanda siyasi bir mücadele gerçeği üzerinden kurulan demokrasi blokları içinde yer almak hedefleri içinde mi?
Ekoloji mücadelesinin sınıf mücadelesinin bir parçası olduğu ve ülkedeki, emek, demokrasi, barış, ekolojik haklar temelli mücadeleden bağımsız olamayacağını düşünüyorum. Birliğin programında da emek, demokrasi, barış mücadelesi ile dayanışmanın önemine atıflar var. Bunun şu an için tek koşulu örgütsel bağımsızlık. Ekoloji Birliği'nin öncelikle kendi örgütsel birliğini sağlamlaştırması, ilke ve programları doğrultusunda bağımsız bir toplumsal-ekolojik hareket olarak kendini ortaya koyması gerekiyor ki diğer emek-demokrasi-barış temelli mücadelelere katkı koyabilsin.
* Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ekoloji Birliği Eskişehir'deki toplantıda kuruldu ve 17 örgütten oluşan koordinasyonunu seçti. Ancak henüz ilk koordinasyon toplantısını ve kuruluş deklarasyonunu açıklamış değil. Ben de bu görüşleri Birliğin bileşenlerinden birisi olan EGEÇEP Yürütme Kurulu üyesi sıfatıyla yapıyorum. Ülkenin bu karanlık günlerinde örgütlenmenin, çok farklı görüşler ve alışkanlıklar içerisinde olunsa da yan yana durabilme ve birlikte direnebilme becerisini göstermenin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Emeği geçen herkese, ekoloji mücadelesinin bir emektarı olarak sonsuz teşekkürler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder