28 Haziran 2018 13:21
Bilim insanları, Bergama'da maden için verilen ÇED raporunda
endemik türlerin devamlılığının nasıl sağlanacağına dair yaklaşıma tepki
gösterdi.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Bergama Kozak Yaylasında geçtiğimiz haftalarda Çevresel Etki
Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporu verilen altın madeninin ruhsat alanında
endemik türler de var. ÇED raporuna göre bu endemik türlerin devamlılığı
alandan sıyrılan toprağın içinde kalan tohumların korunması ile sağlanabilecek.
Bilim insanları ise bunun mümkün olmadığını belirterek, ÇED raporundaki
yaklaşımı “saçma” olarak değerlendiriyor.
‘TOHUMU SAKLAYARAK ENDEMİK TÜR KORUNABİLİR’ Mİ?
Kapukaya ÇED raporunda bölgede 6 endemik bitki türünün yanı sıra,
koruma altında olan hayvanlar da var. Rapora göre sadece o alanda yaşamını
devam ettirebilen endemik bitkilerin türünün devamı için uygulanacak yöntemle
endemik bitkiler korurken, bölgede madencilik faaliyetlerinin de yapılmasına
olanaklı hale gelecek. Raporda endemik bitkilerin korunması ile ilgili şu
görüşlere yer verilmiş; “Proje sahasında toprağın verimli tabakasının
sıyrılarak muhafaza edilmesi, inşaat çalışmalarından sonra peyzaj çalışmasında
kullanılmalıdır. Sıyrılan toprağın içinde kalan tohumlar yeniden peyzaj
çalışmalarında kullanıldığı zaman çimlenecek ve türün devamlılığını
sağlayacaktır.”
Fotoğraf: Özer Akdemir/EVRENSEL
BU TÜRLERİN ÇİMLENME ÖZELLİKLERİ BİLİNMİYOR
Endemik türlerin korunmasına dönük bu yaklaşımla ilgili
görüşlerini aldığımız bilim insanları ÇED raporunu hazırlayan üniversite
hocaları ile aynı fikirde değil. “Nesli tükenme tehlikesi büyük” olan türlerden
Verbascum renzii (VU)'nin de içlerinde bulunduğu bu endemik türlerle ilgili
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay,
ÇED raporunda belirtilen endemik türler için tohumların çimlenme
özellikleri üzerine çok fazla araştırma yapılmadığını belirtti. Bitki
tohumlarının çimlenme özelliklerinin türlere göre değişebildiğini ifade eden
Tolunay, “Bazı bitki tohumlarının çimlenme engeli olabilmektedir. Çimlenme
engeli olan tohumların çimlenebilmesi için bazı özel şartların oluşması gerekebilmektedir.
Örneğin sedir tohumlarının karın üstüne düşmesi gerekir ve tohumlar ancak
soğuk/nemli şartlarda bir ay kadar beklerse çimlenme gerçekleşir. Çok
bilinen diğer bir örnek de ardıç ağacının tohumlarının çimlenebilmesi için
tohumların ardıç kuşu tarafından yenilmesi gerekmektedir” dedi.
Fotoğraf: Özer Akdemir/EVRENSEL
ÇİMLENME ENGELİ
Kapukaya altın madeni ÇED raporunda verilen türlerin bu tür
bir çimlenme engeli olup olmadığının bilinmediğinin altını çizen Tolunay, tohum
çimlenmesi üzerinde diğer önemli bir etkenin de tohumların çimlenme
özelliklerini çabuk kaybedip kaybetmediği olduğunu belirtti. Tolunay “Bazı
türlerin tohumları uygun şartlarda saklandığında yıllarca çimlenme
özelliklerini kaybetmezken bazıları ise kısa sürede bu özelliklerini
kaybedebilmektedir. Söz konusu 6 türle ilgili olarak çimlenme özelliği ile
ilgili de araştırma bulunmamaktadır” dedi.
ÇED RAPORU DOĞRU VE BİLİMSEL DEĞİL
ÇED raporunda endemik türlerin korunması ile ilgili olarak
açıklanan uygulamanın kesinlikle doğru ve bilimsel bir yaklaşım olmadığını
vurgulayan Tolunay, “Hatta bu ifade ÇED raporunu hazırlayanların bitkiler ve
tohumların çimlenmesi ile ilgili olarak bir bilgisi olmadığının da
göstergesidir. Çünkü yukarıda da açıklandığı üzere öncelikle korunması gereken
türlerin tohumlarının çimlenme özelliklerinin incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca
toprağın sıyrılması sırasında toprak içinde türlerin yeterince tohumunun olup
olmadığının da bilinmesi gereklidir. Sıyırma zamanına göre örneğin bitkiler
daha çiçekli iken ve tohumlar olgunlaşıp dökülmeden önce bir sıyırma yapılırsa
toprak içinde yeterince tohum olmayacaktır” dedi. İncelenmesi gereken diğer bir
konunun da sıyrılan toprağın ne kadar süre ve hangi koşullarda depolanacağının
olduğunu ifade eden Tolunay, çok kuru ya da çok ıslak şartlarda depolamada
tohumların çimlenme özelliklerini tamamen kaybettiğini, bütün şartlara dikkat
edilse bile sıyrılan toprağın serme zamanı ve kalınlığının dahi çimlenme
üzerinde etkili olabildiğini belirtti.
AMAÇ ENDEMİK TÜRÜ KORUMAK DEĞİL
“Endemik türlerin korunmasına yönelik olarak ÇED
raporlarında sıkça kullanılan önlemlerden olan sıyrılan toprağın serilmesi,
tohumların toplanarak başka yerlerde yetiştirilmesi gibi uygulamaların endemik
türlerin korunması amaçlı değil, ÇED olumlu kararı alınması amaçlıdır” diyen
Tolunay, “Bu tür uygulamalar genetik çeşitliği daraltmakta, endemik ve tehlike
altındaki türlerin iklim değişikliği gibi değişen ekolojik koşullara uyum
kapasitesini azaltmaktadır” dedi.
Fotoğraf: Özer Akdemir/EVRENSEL
‘ÖYLE SAÇMALIK OLMAZ!’
İ.Ü. Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı
emekli öğretim üyesi Prog. Dr. M. Doğan Kantracı ise ÇED raporundaki bu
düşünceyi “saçmalık” olarak niteledi. Kantarcı, “Öyle saçmalık olmaz. Tohumlar
canlıdır. Ya çimlenirler, yahut da solunum yapamazlarsa çürürler. ÇED raporunu
yazanlar bunu bilmiyor olamazlar. Doğru yazmıyorlar” dedi
DÜNYA KÜLTÜR MİRASINA ALTIN MADENİ!
Bilim insanları tarafından “ekolojik hassas bölge” olarak
nitelenen Kozak Yaylasının başlangıcında yer alan Kapukaya köyü, aynı zamanda
UNESCO dünya mirası koruma listesinde yer alan Kybele kutsal alanın da olduğu
bir yer. Köye 4.5 km
uzaklıkta Koza Altın Şirketi tarafından işletilmek istenen altın madeni
geçtiğimiz haftalarda ÇED olumlu raporunu aldı. Bu rapora göre 4543,2 ha’lık
ruhsat alanı içerisinde yer alan yaklaşık 61,4 ha’lık bir alanda yapılmak
istenen altın madenciliğinin 4 yıl ömrü olacağı ifade ediliyor. Kapukayadan
çıkarılan cevher 23 km
uzaklıktaki Ovacık Altın madenine taşınarak burada siyanürle
ayrıştırılacak. ÇED raporuna göre proje alanının yüzde 95’i orman arazisi.
Son Düzenlenme Tarihi: 28 Haziran 2018 13:41
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder