10 Haziran 2018 04:06
Karga, geniş yaprakları sararmaya başlayan çınarın en uç
dalından kalkıp karabiber ağacının ince yeşil yaprakları arasına konduğunda
yağmur yeniden başladı. Sabah olmak üzereydi ve etrafı kaplayan kötü kokudan
epey rahatsız olmuştu.
Dün gece yarısı tünedikleri apartman çatısında birdenbire
kargalar arasında huzursuz kıpırdanmalar başlamıştı önce. Sonrasında adeta
kokuyu duymamak için kafalarını birbirlerinin kanat aralarına uzatmışlardı.
Oysa son derece zayıftı koku alma duyuları. Buna rağmen, o yanmış plastik,
kimyasal madde ve is karışımı koku onları bile rahatsız etmişti. Sabaha kadar
sürdü koku.
On yıldır yaşadığı bu mahallede bazen aynı kokuyu
hissetseler de bu sefer ki çok daha yoğundu. Akşam üzeri başlayıp yaz sonu
sıcaklarını birazcık da olsa serinleterek hafif hafif yağan yağmur da kokunun
etkisini arttırıyordu. Yağmur ve durgun rüzgarsız hava, yaşadıkları mahallenin
üzerine yapışmış, koku kabus gibi çökmüştü.
Gece yarısından sonra karşı apartmandan bazı ışıkların
yanıp, pencerelerin kapatıldığını gördü karga. Bulunduğu apartmanda da
hareketlenmeler olmuş, hemen altlarındaki son kat dairede yaşayan yaşlı çiftin
balkon kapısını kapatırken söylendiğini duymuştu.
Sabahleyin konduğu karabiber ağacında yağmurun ıslattığı
yaprakların ıtırlı kokusu rahatlattı kargayı. Damlaların başından, göz
kenarlarından, siyah kuyruğunu yıkayıp kaymasından keyif alarak, arada
kanatlarını gerip yağmurun ince tüyleri arasına sızmasını sağlayarak uzun süre
yıkandı.
Gün iyice ağardığında yağmur hafifledi. Koku yok denecek
kadar azalmış, mahallenin içindeki hareket de artmıştı. Parkta uyuyan sokak
köpekleri alanlarına yaklaşan yabancı bir köpeğe tehditkarca havladılar.
Köpeklerin havlamalarından korkan birkaç kedi yakınlarındaki çınarların
dallarına tırmandılar. Karga, tüm bu keşmekeşi de keyifle izledi bulunduğu
daldan.
Yağmur tamamen durduğunda yiyecek bulmak için havalandı. Bir
süre, geniş sokakları çınarlarla, karabiber ve palmiye ağaçlarıyla süslenmiş,
her birinin önünde yeşil bahçeleri olan binaların üzerinde döndü. Binaların
yanı başındaki parkın yürüyüş parkuru insanlarla doluydu. Bir süre sonra, iç
içe geçmiş, labirent gibi dar sokakları olan evlerin üzerinden doğuya yöneldi.
Kentin otogarının yanında yeni yapılmış AVM’lerin çöplerini boşalttığı yere
doğru uçtu.
Otogarın hemen karşısına upuzun bir bina kondurulmuştu bir
sene içerisinde. Karga, binanın her gün biraz daha yükselişini, çevresinde yeni
yeni inşaatların temellerinin atılışını şaşkınlıkla izledi. Tanıdığı, bildiği
mahalle, bir kaç yıl içerisinde değişmişti.
Giysileri ve elleri her zaman araba yağı siyahında olan
işçilerin çalıştığı oto sanayi sitesi yoktu artık. Arabaların altına yatıp
orada bir şeyler yapan küçücük çırakları, kalfaları bir elektrik telinin
üzerine tüneyip seyretmeyeli çok olmuştu. Şimdi onların yerini başlarına sarı
baretler takan, bellerinde emniyet kemerleri ile upuzun binaların kenarlarında
dolaşan fosfor yeşili yelekler giymiş işçiler almıştı. Bir zamanlar otobüslerin
arı kovanı gibi girip çıktığı otogarın çevresi şimdi iş makinelerinin, hafriyat
kamyonlarının gürültüleri ile dolmuştu.
Mahallede tek değişmeyen şey, hemen otogarın karşısındaki
fabrikaydı. Otogarla fabrika arasında şehirlerarası çift şeritli bir yol
geçiyordu. Fabrikanın önüne upuzun söğüt ve kavak ağaçları dikiliydi. Her daim
tozlu, hastalıklı, hüzünlü olan bu ağaçlara hiç konmazdı karga. Bir keresinde
fabrikayı daha yakından görmek için konmuş, yaprakların, dalların üzerindeki
tozların ayaklarına bulaşmasına, her konduğu ağaçtan ardı sıra tozların
kalkmasına çok fazla dayanamamıştı. Fabrikanın kocaman bacasından ince bir
duman tütüyordu. Gürültülü makineler hiç durmaya çalışıyorlar, dev gibi bir
tambur içine dökülen taşları, kayaları ezip un ufak ediyor, haliyle de toz
duman göğe yükseliyordu.
Dün geceki kötü kokunun bu fabrikadan geldiğini çoktan
biliyordu karga. Fabrikanın yanı başına yaklaştığında geceleri civardaki
mahalleleri kaplayan kokunun aynısını duyabiliyordu.
Karga, otogarın karşısındaki uzun binanın altına sıralanmış
çöp varillerine yöneldi. Her gün, çeşit çeşit bir dünya yiyecek olurdu bu
varillerde. Akşamın geç saatlerine kadar yüzlerce insanın girip çıktığı parlak
ışıklı binanın kapanışına yakın lokantalardan getirilen artıklar bu varillere
boşaltılır, sabah erken bir saatte, binadaki dükkanlar açılmadan, çöp kamyonları
çöpleri almaya gelirlerdi. İşte karga, bu çöp kamyonları gelmeden gider,
karnını doyururdu iyice.
Çoğu zaman kendisi gibi yiyecek aramaya gelen insanları da
görürdü bu çöp varillerinin etrafında. Üstleri başları dökülen, saçı sakalı
birbirine karışmış insanlar, yiyecek artıklarını toplarlar, yanlarında
getirdikleri poşete koyarak, bir suçlu gibi utangaç, gizlenerek yakındaki
mahallenin sokakları arasında kaybolurlardı. Küçük çocukları ile bir anne ya da
zar zor yürüyen yaşlı bir adam, beli kamburlaşmış ihtiyar bir kadın, topal bir
köpek, illa da kediler ve kendi gibi burayı çoktan keşfetmiş kargalar sabah
yiyeceklerini bu çöplerden çıkarırlardı.
Kentin kalabalığı, ne kargaların, ne açlıklarını çöplerle
gideren insanların farkındaydı oysa. Çoğu, gece sokakları dolaşılamaz hale
getiren, pencere kapattıran kokuyu bile duymazdı. Kapılarını, yüreklerini,
gözlerini dışarıya kapatmışlar, kendi içlerine gömülmüş, dünyaya kendi pencereleri
dışında bakmayan bir hale gelmiş bu insanlar, hep aynı saatte kalkıp, aynı
şeyleri yiyip, aynı araçlarla işe gidip, aynı yorgun yolları aşarak evlerine
dönüyorlardı. Hafta sonları mahallenin yakınındaki bu ışıltılı binaları
doldururlar, bütün bir hafta kazandıkları paraları burada bir günde savurur,
yer, içer, çıkarlardı.
Karnını doyurdu karga. Havalandı. Beyaz dumanlar savuran
fabrikanın yanına yaklaşmamaya özen göstererek otogarın üzerini turladı.
Yağmurun yıkadığı sokakların arasından mahallesine doğru uçtu gitti.
***
İzmir’in içinde iki tane çimento fabrikası var. Her gün
binlerce insanın gelip gittiği şehirlerarası otogarın tam karşısında bunlardan
birisi. Öbürü de ondan birkaç kilometre ötede. Çimento fabrikalarına tehlikeli
atık yakma izni verildi uzun zaman önce. Bu tehlikeli atıkların yakılması
sonucu çıkan gazların içinde kalıcı organik kirleticiler bulunmakta.
İzmirliler, başta kanser olmak üzere, birçok hastalığa neden olduğu bilimsel
olarak kanıtlanan bu gazları her gün soluyorlar.
https://www.evrensel.net/yazi/81642/karga-ve-koku
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder