Alangüllü Mahallesi’nde JES yakınındaki 1500 zeytin ve incir ağacı kurudu! Açılan davada, bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildi. Bilirkişi kurumadan JES' sorumlu gösterdi.
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Özer AKDEMİR
İzmir
Aydın Germencik’e bağlı Alangüllü Mahallesi’nde 2018 yılının bahar aylarında jeotermal enerji santrali (JES) yakınındaki 1500 zeytin ve incir ağacı kurudu! Ağaçların kurumasına neden olanlar hakkında dava açıldı. Mahkeme bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi. Yapılan incelemede ağaçların kurumasından JES santrali sorumlu gösterildi. Bu rapora rağmen savcılık “Kovuşturmaya gerek yok” kararı vererek, karara itiraz da mahkeme tarafından reddedildi!
İLÇE TARIM TÜM JEOTERMALİ İŞARET ETTİ
Alangüllü’deki jeotermal santralin yaklaşık 1 kilometre uzağında bulunan 250-300 dönümlük arazide yer alan 1500 kadar zeytin ve incir ağacının birkaç hafta içerisinde kuruması üzerine arazi sahibi çiftçiler Germencik Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne başvurdu. İlçe tarım müdürlüğü yetkilileri ilk etapta ağaçlardaki kurumaları “Filiz kıran” hastalığına bağladı. Sonrasında yapılan incelemelerde işin renginin başka türlü olduğu ortaya çıktı. 24 Nisan’da hazırladıkları raporda kurumaların meydana geldiği bahçenin batısında yer alan reenjeksiyon bölgesindeki erik, portakal ve incir ağaçlarının yüzde sekseninin filizlerinde kuruma olduğu belirtilerek; “Göz ile yapılan muayenede ve tüm bu semptomlarla toprakta bor toksisitesinden şüphelenildiği ve etrafta bor kaynağı olarak jeotermal reenjeksiyon bölgesinin olduğu, bu sebeple zararın tespiti için öncelikli olarak toprak tahlili alınması kanaatindeyiz” denildi.
Zaten Alangüllü çiftçilerinin başvurdukları İzmir Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü de incelemelerinde “Ağaçlarda kurumaya sebep olacak zeytin hastalık ve zararlılarına ait bulgulara rastlanılmamıştır” diye görüş belirtti.
BİLİRKİŞİ RAPORU: "SULARA JEOTERMAL AKIŞKANI KARIŞMIŞ"
Mahkemenin bilirkişi olarak atadığı Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Selçuk Göçmez ve Dr. Öğr. Üyesi Levent Atanır kurumaların olduğu arazilerde teknik incelemeler, toprak, bitki ve sulamada kullanılan artezyenden su örneklemeleri aldılar. Eylül 2019 tarihinde hazırlanan bilirkişi raporunda özetle şu görüşlere yer verildi:
- "Yapılan toprak, yaprak ve su analizleri neticesinde özellikle sulama suyunda olması gerekenden çok yüksek miktarda bor (8.60 ppm) konsantrasyonu tespit edilmiştir. Bunun kuvvetle muhtemel nedeni sulama suyuna jeotermal akışkanının karıştığıdır. Neticesinde bor konsantrasyonu yüksek olan bir arazide yetiştirilen incir ağaçları toprakta ve sulama suyunda mevcut olan bor elementini bünyesine alarak bitkinin toksite belirtileri göstermesine neden olur ki, bu durum dava konusu arazide meydana gelmiştir.
- Yapılan yaprak analizi neticesinde incir yapraklarında olması gereken konsantrasyonun (25-150ppm) yaklaşık 3 katı yüksekliğinde bor konsantrasyonu belirlenmiştir (421ppm). Bunun sonucunda incir ağaçlarında önce kloroz, nekroz ve ilerleyen aşamalarda ağaçların tamamen kuruyarak ölmelerine neden olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.”
RAPORLARA RAĞMEN JES ŞİRKETİ SUÇSUZ BULUNDU!
İşin en garip yanını ise bu şikayet sonrası yapılan soruşturma sonucunda verilen yargı kararı oluşturuyor. Yukarıda maddeler halinde özetlediğimiz bilimsel yollarla yapılan analizler sonrası alanlarında uzman ziraat fakültesinden bilim insanlarının hazırladığı son derece açık bilirkişi raporuna rağmen Germencik Cumhuriyet Başsavcılığı “Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi. 1500’ün üzerinde zeytin, incir ve meyve ağacının kurumalarının yaptıkları su ve toprak analizlerinden sonra açık seçik JES’den kaynaklandığını ortaya koyan bilimsel görüşe rağmen savcılığın verdiği bu karara yapılan itiraz da Aydın 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yine çok ilginç bir şekilde reddedildi. Mahkeme kararında ağaçlardaki kuruma ve meydana gelen verimsizliğin JES şirketinin faaliyetleriyle bir ilgisinin bulunmadığını, JES tesislerinin denetiminde ihmal tespit edilmediği gerekçelerine yer vererek “Kamu davası açılmasına gerek yok” dedi.
"İNSAN GERÇEKTEN HAYRET EDİYOR!"
Gelinen noktada bölgede toprak ve su analizleri yapan ziraat mühendisliği fakültesinden iki öğretim üyesinin hazırladığı raporda açıkça JES’ler işaret edilmesine rağmen mahkemeden nasıl böyle bir karar çıktı? Bilirkişi raporu şüpheye mahal vermeyecek bir şekilde JES’leri sorumlu tutmuşken acaba mahkeme heyeti başka bir rapor mu okudu? Türünden bir dizi soruyu soralım ve o veciz sözü yeri geldiği için burada da kullanalım; “İnsan gerçekten hayret ediyor!”...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder