02 Haziran 2021 03:01
İstanbul’un su sorununa çözüm olacağı iddiasıyla yapılmak istenen Sungurlu Barajı ve HES projesine bilirkişi tarafından “Getirisi doğada yol açacağı tahribatla kıyaslanamaz” denilerek itiraz edildi.
Fotoğraf: DHA
İzmir
Devlet Su İşlerinin (DSİ) İstanbul’un su sorununa çözüm olacağı iddiasıyla İstanbul Ağva’da Sungurlu Deresi üzerinde yapmak istediği Sungurlu Barajı ve HES projesi ile ilgili açılan davada yapılan bilirkişi incelemesi tamamlandı. Bilirkişi raporunda bir kez daha projenin toprak, tarım, hidrojeoloji ve çevresel anlamda büyük sorunlar yaratacağı ortaya konuldu.
Davanın Avukatı Fevzi Özlüer, barajın Kanal İstanbul projesi ile artacak nüfusa su sağlamak için yapılmak istendiğine dikkat çekerek; “Bugün 1 İstanbul’u doyurmayan doğanın gelecekte 2 İstanbul’u doyurması isteniyor” dedi.
BÖLGENİN SULAR ALTINDA KALMASINI ÖNLEYEN MAHKEME KARARI
Baraja 2016 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED olumlu kararının 2019 yılında mahkeme tarafından iptal edilmesinden 3 ay sonra 2009/7 sayılı genelgeye dayanılarak yeni ÇED olumlu raporu verilmişti. Bu ikinci ÇED’in ardından hızlıca ihaleye çıkarak inşaata başlamak isteyen DSİ’ye ise mahkeme bir kez daha dur demiş ve projenin yürütmesini durdurmuştu. Bölgenin sular altında kalmasını önleyen bu hızlı mahkeme kararının ardından ikinci kez yapılan bilirkişi raporu da belli oldu. Davanın görüldüğü İstanbul 12. İdare Mahkemesi tarafından atanan bilirkişi heyetinin 25 Şubat 2021 tarihinde yaptığı keşif sonrası hazırlanan rapor geçtiğimiz günlerde mahkemeye sunuldu.
"HALKIN EKONOMİK KAYIPLARI NASIL GİDERİLECEK?"
Sungurlu Barajı ve HES projesinin İstanbul’a su temini ve elektrik üretimi açısından ekonomik-sosyal fayda sağlayabileceğinin dile getirildiği raporda, buna rağmen sular altında kalacak yerleşimlerde yaşayan yurttaşların nerelere yerleştirileceği, sosyal ve ekonomik kayıplarının nasıl karşılanacağının belirsiz olduğuna dikkat çekildi. Raporda, bölgede tarımsal faaliyetler ile geçimini sağlayan nüfusun ekonomik kayıplarının da nasıl karşılanacağının belli olmadığı ifade edilerek, “Sular altında kalacak bitki örtüsü, tarım arazileri ile flora ve fauna kaybı, kesilecek ağaç sayısı, doğal-çevresel sürdürülebilirliği zedeleyecektir” denildi.
Baraj projesi ile kurulması planlanan 2 üniteli toplam 3.30 MW/3.21 MW’lik kurulu güce sahip HES’lerin ülke bütçesine yıllık 3 milyon 222 bin lira katkı sağlayacağının öngörüldüğünün belirtildiği bilirkişi raporunda, “Bu rakamın tarım ve ekosistem üzerinde gerçekleşebilecek tahribatın ölçülemez etkisi ile karşılaştırılması mümkün değildir” ifadelerine yer verildi.
Bir nehrin önüne baraj yaparak akışının engellenmesi ve bir gölün oluşmasının ekosistemi olumsuz yönde etkileyeceğinin vurgulandığı raporda, balık türlerinin, flora, faunanın olumsuz etkileneceği, su tutma başladığında ise geniş orman alanlarının, otlak ve tarım alanlarının sular altında kalacağına işaret edildi.
Barajdan İstanbul’a 115.20 hm3 su verilmesinin planlandığına dikkat çeken bilirkişiler, “Nüfusta gerçekleşecek artışlar dikkate alındığında buradan sağlanacak su miktarının İstanbul’un su ihtiyacı karşılama süresinin de sınırlı kalacağı görülmektedir” dediler.
SU KAYNAKLARI AÇISINDAN YETERLİ DEĞERLENDİRME YOK
ÇED raporunun su kaynakları açısından etkilerini yeterince değerlendirilmediği kanaatine varan bilirkişi raporunun sonuç kısmında şu ifadelere yer verildi; “Hazırlanan ÇED raporunun bilimsel içerik açısından yapılan değerlendirmelerinde; fauna, flora ve jeolojik açıdan istenen format ve kapsamda hazırlanmış ve iyileştirilmiş olduğu ancak toprak, tarım, hidrojeolojik ve çevre mühendisliği açısından yapılan incelemelerde ise daha önceki bilirkişi heyetinin tespit etmiş olduğu eksikliklerin yerine getirilmediği aynı zamanda ÇED kapsamında olması gereken içeriğe de sahip olmadığı anlaşılmıştır”.
1 DEĞİL 4 ENDEMİK TÜR VAR
Projenin ekolojik açından değerlendirilmesinin yapıldığı başlıkta, hazırlanan ilk raporda alanda sadece 1 tane endemik taksonun olduğu belirtilmişken, yapılan çalışmalar sonucu 4 tanesi bu türlerden bir tanesinin IUCN - (Nesli tükenme tehlikesi altında olan türlerin kırmızı listesinde), EN: (Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi çok büyük olan türler), 1 tanesinin VU (Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler) arasında olduğu ifade edildi. Yine proje alanında bulunan 1 sürüngen, 6 memeli ve 6 kuş türünün de Bern Sözleşmesi kapsamında vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler (VU) kapsamına girdiğinin altı çizildi.
"1 İSTANBUL’U DOYURMAYAN DOĞANIN GELECEKTE 2 İSTANBUL’U DOYURMASI İSTENİYOR"
Davanın Avukatı Fevzi Özlüer projenin yaklaşık 50 yıl önceki iklim koşullarına göre verilmiş bir baraj projesi olduğunu belirterek; “Adapazarı bölgesinin susuz kalmasına ve sürgün yaşamalarına yol açacak bir proje bu. Bölgeden yaklaşık 20 bin kişinin göç etmesine yol açacaktı. Tüm bunların amacı İstanbul dışında özel bir idare olarak kurulacağı kamuoyuna yansıyan Kanal İstanbul ile artacak İstanbul nüfusuna su temin etmek. Bugün 1 İstanbul’u doyurmayan doğanın gelecekte 2 İstanbul’u doyurması isteniyor” dedi.
DAVA SÜRECİ
Kocaeli’nin Kandıra ilçesi Akçaova mevkii ile İstanbul Şile Ağva mevkii arasında DSİ tarafından yapımı planlanan İstanbul Sungurlu Barajı ve HES projesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2016 yılında ÇED olumlu kararı verildi. Yöredeki 16 köyü doğrudan etkileyecek olan barajın 2015 yılında yapılmak istenen ÇED halkın katılımı toplantısı köylülerin tepkisi nedeniyle yapılamamıştı. Baraja karşı açılan davada ‘ÇED olumlu’ kararı, İstanbul 11’inci İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, karar Danıştayca da onaylanmıştı. Mahkeme kararından 3 ay sonra 2009/7genelgesi uyarınca verilen yeni ÇED olumlu kararına da 2020 yılında dava açılmıştı.
https://www.evrensel.net/haber/434276/bilirkisi-sungurlu-barajinin-zarari-faydasindan-cok
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder