Tarım ilaçları denilen şeylerin aslında zehirli kimyasal maddeler olduğunu belirten Dr. Şık, yetişkinler için sağlığa zarar vermeyecek bu zehirlerin çocuklar için ölümcül olabileceğini dile getirdi.
Fotoğraflar: Bülent Şık fotoğrafı Kişisel arşiv & Manav fotoğrafı AA | Kolaj: Evrensel
İzmir
Kayseri’de nar yedikten sonra rahatsızlanıp hastanede yaşamını yitiren çocuğun otopsisinde ölüme “tarım ilacı”nın neden olduğu yazılmıştı. 4 yaşındaki Saliha Çakır’ın yaşamını yitirmesine neden olduğu ileri sürülen tarım ilaçlarını ve soframızda başka hangi gıdalarda bu zehirlerden olduğunu ülkemizde konunun uzmanlarından Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık’a sorduk. Tarım ilaçları denilen şeylerin aslında zehirli kimyasal maddeler olduğunu belirten Şık, yetişkinler için sağlığa zarar vermeyecek bu zehirlerin çocuklar için ölümcül olabileceğini dile getirdi.
Bülent Şık konuya dair sorularımızı yanıtladı.
Kayseri’de 4 yaşındaki Saliha nar yediği için yaşamını yitirdi ve ölümüne ‘tarım ilaçları’nın neden olduğu anlaşıldı. ‘Tarım ilaçları’ bir insanı nasıl öldürebiliyor?
Adli tıp raporuna göre yediği gıdadaki tarım zehri kalıntısı nedeniyle hayatını kaybeden 4 yaşındaki Saliha Çakır’ın ailesine başsağlığı diliyorum öncelikle.
Tarım ilaçları dediğimiz şey aslında zehirli kimyasal maddelerdir. Çocuklar zehirli maddelerin etkilerine yetişkinlere kıyasla çok daha hassastır. Bir yetişkinde sağlık zararına yol açmayacak ya da çok az sağlık zararına yol açacak bir doz bir bebek ya da çocuk için ölümcül etkiler doğurabilir.
Tarımda kullanılan bu tip kimyasal maddelere tarım ilacı demekten de vazgeçmemiz gerekiyor. Doğru ifade tarım zehri demektir. Bu kimyasal maddelerin çok büyük bir çoğunluğu zehirdir ve zehirli etkisi sadece insanlarla da sınırlı değildir. Doğal hayatta yaşayan tüm canlı türleri az ya da çok bu kimyasal maddelerden olumsuz etkilenir. Dünya genelinde gözlenen biyolojik çeşitlilik kaybının en önemli nedenlerinin başında gelir tarım zehirleri.
"YİYECEKLERİMİZDEKİ TARIM ZEHİRLERİ ÖLÜME YOL AÇABİLİR"
Evet, bir insanı öldürecek kadar etkilidir. Dünya Sağlık Örgütünün tahminlerine göre her yıl dünya genelinde 40 bin civarında çiftçi-tarım işçisi pestisit zehirlenmesi nedeniyle hayatını yitiriyor. Tarım zehirlerinin ölüme yol açması alınan doza bağlı. Ancak tarımda kullanılan yüzlerce farklı çeşit tarım zehri var ve her birinin ölümcül dozu da birbirinden farklıdır. Üstelik çoğu durumda bu zehirli maddelere tek tek maruz kalınmaz, genelde birden fazla tarım zehri birbirine karıştırılarak kullanılır ve zehirlenen kişi bu zehir kokteyline maruz kalır. Yediğimiz gıdaların çoğu da bünyesinde birden fazla tarım zehrinin kalıntısını taşır. Bu zehirli maddeler ölüme yol açacak miktarda alındıklarında ya da bünyesinde birden fazla tarım zehri bulunan ve bu zehirlerin kümülatif yani toplam miktarı ölüme yol açacak seviyelere ulaşan bir gıda maddesi yenildiğinde ölüme neden olması mümkündür. Bir de kronik zehirlenme olayı var. Tarım zehirleri tarımsal üretimde kullanılıyor ve kullanım sonrası gıdalarda ve sularda kalıntısı kalır. Bu kalıntılı ürünleri yemek ya da içmek yoluyla kronik olarak zehirlenme olayı yani etkisi uzun zamana yayılan ve sağlık zararı daha geç çıkan zehirlenme olayı toplumsal hayatta daha sık görülür.
"MUAZZAM BİR İKİ YÜZLÜLÜK VE AHLAKSIZLIK VAR"
Bunların kullanımı, ya da dozlarına dair bir denetim olmalı ancak; pestisit kullanımı ile ilgili dünyanın diğer ülkeleri ile bizim ülkemiz arasında ne gibi farklar var?
Pestisitlerin kullanımını denetlemek veya kontrol etmekten sorumlu kurum gıdalarda Tarım ve Orman Bakanlığı, sulardaki kalıntılarını kontrol etmekten sorumlu kurum ise Sağlık Bakanlığıdır. Her iki kurumun da görevlerini layıkıyla yapmadıklarını düşünüyorum.
Pestisit kullanımı sadece bizim ülkemizde değil dünya genelinde bir sorun. Ülkeden ülkeye kullanılan pestisitler ve tüketici sağlığını korumaya yönelik yasal mevzuat farklılık gösteriyor. Örneğin Avrupa Birliği’nde yüksek derecede kanserojen olduğu için yasaklanan ve AB üyesi ülkelerde kullanılmayan pestisitler, AB içindeki çeşitli ülkelerde hâlâ üretilir ve dünyanın çeşitli ülkelerine de ihraç edilir. Muazzam bir ikiyüzlülük, ahlaksızlık da bu sistemin bir parçasıdır.
2016’DA YASAKLANAN ZEHİR HÂLÂ KULLANILIYOR
Şu an bu tür zehirlenme olaylarının da görülebileceği hangi tür gıdalarda pestisit olduğunu biliyor muyuz? Bunların önlenmesine dair hükümetin herhangi bir çalışması var mı?
Bu sorunun muhatabı Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı. Tarım Bakanlığı gıdalarda, Sağlık Bakanlığı ise sularda kimyasal maddelerden kaynaklanan kirlilik etkenlerini kontrol etmek zorundadır. Tarımda kullanılan tarım zehirlerinin bir kısmı sular için ciddi birer kirleticidir ve sulardaki miktarlarının ya da bir kirliliğe yol açıp açmadıklarının dikkatle kontrol edilmesi gerekir. Böyle bir çalışma yok Türkiye’de ya da yapılan çalışmalar çok kısmidir, yetersizdir ve haliyle de bir alandaki problemi tasvir etmekten çok uzaktır. Aynı şey Tarım Bakanlığı için de söylenebilir. Bakanlık gıdalardaki zehirli kimyasal madde kalıntılarını tespit etmek ve tüketicilerin, çiftçilerin, tarım işçilerinin ya da çevrenin sağlığını korumak için önlemler almak konusunda berbat bir noktada duruyor kanımca. Somut bir örnek vereceğim. Bakanlık klorpirifos isimli çocuk sağlığı için en tehlikeli tarım zehirlerinden birini yıllardır piyasadan toplamayı başaramadı ya da belki başarmak istemiyor. Dünya Sağlık Örgütü çocuklar için en tehlikeli 12 zehirli maddeden birinin klorpirifos olduğunu belirtiyor. Klorpirifos kullanımı AB ülkelerinde yasak. Tarım Bakanlığı da aldığı bir karar ile klorpirifos ithali ve klorpirifos kullanılarak yapılacak tarım zehri üretimini 2016 nisan sonu itibarıyla durdurdu. Klorpirifos aktif maddesini içeren tarım zehirlerinin “Elma, armut, şeftali, bağ, patates, domates, biber, patlıcan ile meyve ve sebze” ürünlerinde kullanılmasını düzenleyen hükümlerin 08 Nisan 2016 tarihi itibariyle iptal edilmesine karar verdi. Bu ürünlerin üretiminde kullanılacak klorpirifos içerikli tarım zehirlerinin de 31 Mayıs 2016 tarihine kadar piyasadan toplatılmasına ve satışının sonlandırılmasına karar verdi.
Bu kararın alınmasının üzerinden beş yıl geçti ve klorpirifos Türkiye’den ihraç edilen gıda ürünlerinde en çok tespit edilen tarım zehirlerinden biri hâlâ. Hâlâ kullanılıyor yani…
"TARIM ZEHİRLERİNİ KULLANMAK ZORUNDA DEĞİLİZ"
Bu meselenin sorumlusu olan kamu kurumlarının temsilcilerine göre her şey kontrol altında ve endişe edecek bir durum yok. Ama Sağlık Bakanlığı Türkiye genelinde suları kirletme potansiyeli olan pestisitlerin tespitine yönelik doğru düzgün bir çalışma bile yapamıyor. Tarım Bakanlığı ülke genelinde hangi ilde, hangi tarım zehri ne miktarda kullanılıyor bunu bile açıklamıyor. Bu konuda Mecliste verilen soru önergeleri bile yanıtsız kalıyor. Açık konuşmak gerekirse, ülkemizde gıda güvenliği, çevre sağlığı ve halk sağlığı konularında sorumluluk taşıyan kurumlar kime ya da neye karşı sorumlu iyice belirsiz kılınmıştır.
Tarım zehirlerini kullanmak zorunda değiliz, alternatifler var. Tarımsal üretimde kimyasal kullanımını azaltacak agroekolojik tarımsal yöntemleri ülke genelinde yaygınlaştıracak kamusal politikalara ihtiyaç var. Çok zaman isteyen, bütçe ve planlama isteyen bir iş bu, ama yapılması hem doğal hayat ve hem de insan sağlığı için büyük yararlar doğuracaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder