Evrensel'in İzmir Temsilcisi Özer Akdemir, 2. Bornova Kitap Günleri Kapsamında Ginko ve Kor Kitap'ın düzenlediği söyleşiye katıldı, kitaplarını imzaladı.
Özer Akdemir | Fotoğraf: Evrensel
Yazar Özer Akdemir, Bornova'da "İklim Krizi-Kapitalizm ve Ekoloji Mücadeleleri" konulu söyleşi gerçekleştirdi.
İzmir Bornova Belediyesinin hazırladığı 2. Bornova Kitap Günleri kapsamında Evrensel'in İzmir Temsilcisi Yazar Özer Akdemir, Ginko-Kor Kitap'ın düzenlediği "İklim Krizi- Kapitalizm ve Ekoloji Mücadeleleri" konulu bir söyleşi gerçekleştirdi.
Sahne Odysseia'da düzenlenen söyleşide Özer Akdemir, söyleşi sonrası kitaplarını imzaladı.
"KURAKLIK DA EGEMEN SİSTEMİN ÜRETİM İLİŞKİLERİNİN SONUCU"
Özer Akdemir, "Kuraklığın, susuzluğun, sel baskınlarının ve yangınların içinde yaşıyoruz. Dört bir yandan olağanüstü iklim olayları görüyoruz. Suyumuz neredeyse kalmamış durumda" diyerek sözlerine başlarken Menderes'in yaşadığı kuraklığı örnek olarak gösterdi.
Burdur Gölü, Tuz Gölü, Meke Gölü, Akşehir Gölü, Seyfe Gölü gibi en önemli tatlı su kaynaklarının da kuruduğunu ifade eden Akdemir, "Bu durum, iklim krizi ile birlikte yanlış su politikaları ve sistem kaynaklıdır. Tanrı yazgısı değil egemen sistemin üretim ilişkilerinin bir sonucudur" diye konuştu.
"ÇÖZÜM, KAPİTALİZMİN ORTADAN KALKMASIDIR"
Birleşmiş Milletler’in yayınladığı rapora da değinen Akdemir, "Raporda, iklim krizinin, 1750 yılından itibaren yapılan insan faaliyetleri sonucu ortaya çıktığı belirtiliyor. Peki, 1750’lerden bu yana ne oldu? Bu söylenmiyor. İklim krizini sınırlandırmak adına 30 yıl içerisinde 26 toplantı yapıldı. Burada yalnızca sıcaklık artışını 1,5 derecede tutmamız gerektiği kararı çıkarıldı. Bu durum bir kriz ise, buna 30 yıllık bir reçete sunulamaz, krize anında müdahale gerekir. Ancak Birleşmiş Milletler de kapitalist bir örgüt olarak bu sorunu çözemez. Çünkü olguyu sistemsel olarak ele alamıyorlar. Sorun kapitalizmin üretim ilişkilerinden kaynaklanıyorsa, çözüm kapitalizmin ortadan kalkmasıdır" dedi.
"TEMİZ ENERJİ KAYNAKLARININ İKAME EDİLMESİ DOĞRU DEĞİL"
Kömür ve fosil yakıtların yerine yenilenebilir ve “temiz” enerji kaynaklarının da ikâme edilmesinin doğru olmadığını belirten Akdemir, "Çünkü, bu kaynaklar da temiz değildir. Yıkım ise termik santrallerin yıkımından daha az değildir. Aydın’da insanlar jeotermallerden dolayı camlarını açamaz hale geldi, tarım bitmiş durumda. Tüm üretim alanları ranta dayalı ilerliyor. Yangınlar keza aynı şekilde. Yanan arazilerden kat be kat fazlası turizme, sanayiye, imara tahsis ediliyor" diye konuştu.
"EMEĞİN VE DOĞANIN SÖMÜRÜSÜNE KARŞI MÜCADELE"
"Ne yapmalı?" sorusuna ilişkin konuşan Akdemir, "Krizin çözümü 30 yıla yaymak ve ötelemek değildir. Emeğin ve doğanın sömürüsüne karşı mücadele etmek zorundayız. Küresel ısınmanın dezavantajlarından en az etkilenenler, bu krizin sorumlularıdır. Bu sebepledir ki, ekoloji mücadelesi sınıf mücadelesinin ta kendisidir, ayrı düşünülemez. Eğer yaşamı sürdürmek istiyorsak hepimiz kendi yerelimizde yaşam alanlarımıza sahip çıkmalıyız. Akbelen gibi, Cerattepe gibi, İkizdere gibi mücadele edeceğiz" dedi. (İzmir/EVRENSEL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder