12 Şubat 2023 Pazar

Maraş Maraş derler de bu nasıl Maraş! (Pazar yazısı)

 

12 Şubat 2023 04:57


 


Depremin olduğu gecenin sabahı görüştüğüm Jeofizik Mühendisleri Odası (JMO ) Genel Başkanı Hüseyin Alan, felaketin göz göre göre geldiğini söylüyordu. Birkaç ay önce, yine depremlerle ilgili yaptığımız telefon görüşmesini hatırlatarak, “İçinden diri faylar geçen kentlerimiz, Maraş raporunu oda temsilcimiz belediye başkanına götürüyor. Başkan rapora şöyle bir bakıp, ‘Ben bu yazılanlara inanmıyorum’ diyor. Yani bilime inanmıyor adam! Biz ne yapalım o saatten sonra?”

JMO’nun fay hattı üzerindeki kentler raporları şu an için 18 kent için hazırlanmış. Raporlar Cumhurbaşkanından, bakanlara, siyasi parti liderlerine, belediye başkanlarından yörenin milletvekillerine, valilere kadar herkese gönderilmiş. “Hiçbirinden geri dönüş olmadı. Ne muhalefetten, ne iktidardan, ne yerel yönetimlerden” diyor Alan.

BİNA ZEMİN ETÜTLERİNİ ŞİRKET MÜHENDİSLERİ YAPIYOR

Alan’ın aktardığı bir diğer bilgi ise bu kentlerde inşaat sürecinde yapılara verilen zemin etüt raporları ile ilgiliydi. Denetimsiz, bilimsel olmaktan uzak, son derece yetersiz buldukları bu zemin etüt raporları ile ilgili aralarında depremin en çok zarar verdiği Maraş ve Antep Valilikleri olmak üzere birçok kentin mülki amirlerine yazı göndermişler.

“Yapı denetim kuruluşlarının zemin ve temel etütlerinin değerlendirilmesi” başlıklı 06. 12.2022 tarihli bu yazıda JMO demiş ki; “İlinizde bulunan yapı denetim kuruluşlarının ürettikleri raporların, fenni mesul jeoloji mühendisleri yerine, bünyelerinde bulunan inşaat mühendislerine yaptırdıkları raporların sadece imzalanmak suretiyle şeklen denetlendiği tespit edilmiştir.”

Yani inşaat firmaları yapı zemin ve temel etüt çalışmalarını kendi mühendislerine yaptırmışlar! Sonuç ortada!..

TMMOB afet bölgesindeki iller hakkında şube ve temsilcilikleriyle yaptıkları görüşmeler doğrultusunda 07.02.2023 günü ilk değerlendirme sonuçlarına dair bir ön rapor hazırladı. Depremin vurduğu kentlerde nerelerin, hangi kamu binalarının yıkıldığı, yolların, altyapıların, köprülerin, hava limanlarının durumunu ortaya koyan raporun sonuç kısmında şöyle deniyor: “…Kent merkezlerinde halen enkaz altında kurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımız bulunmaktadır. Kırsal alanda tablo çok daha vahimdir. AFAD ve ilgili diğer kamu kurumları bu zorlu sınavda başarılı olamamıştır.”

***

ÖLÜLERİMİZE KEFEN YETİŞTİREMEDİK!

“Lütfen göndereceğiniz eşyaların arasına kefen de ekleyin. Kefen bulamıyoruz burada, ölüleri naylonlarla, battaniyelerle gömün diyorlar.” Mesajları geldi telefonlarımıza depremin ikinci günü. Hiçbir ölü kefensiz gömülmemeli diye düşündüm. Artık nefesi tükenmiş olsa da hâlâ binlerce anıyla dolu olan o cansız bedenleri, geride kalanlar için, temiz, inancına uygun bir şekilde toprakla buluşturmak, uğurlamak çok önemliydi. Oysa toplu mezarlara, yan yana dizilerek üzerlerine kepçelerle toprak örtülüp kefenlenmeden gömüldü ölülerimiz!..

Maraş’ta, annemin dayıları ve ailesinden beş kişinin cansız bedenlerini enkazın altından çıkardılar, depremin üçüncü günü. Yaşı benden en az on yaş küçük olduğu için bir türlü “teyze” diyemediğim annemin küçük kız kardeşi Nevin’in iki kızı ve eşinin cenazelerine ise depremin beşinci günü ulaşılabildi ancak! Nevin’e ve en küçük kızı Zeynep Ece’ye ise hâlâ ulaşılamamıştı!

Göksun’dan Maraş’a giderek enkazdan kız kardeşi ve ailesini çıkarmak için günlerce didinen dayım “Maraş yok artık” diyordu. Maraş, enkazının altından cenazelerimizi almaya çalıştığımız ölü bir kente dönmüştü…

DEVLET ENKAZ ALTINDA!

Maraş’ta ve diğer kentlerde enkazda kalan binlerce kişi kurtarma çalışmalarının gecikmesi yüzünden öldüler! Gazeteciler canlı yayında, enkazların önünden “Parmaklarının ucuna basarak” geçtiklerini anlattılar. Çünkü enkazların altından kendilerinden yardım isteyenler için yapacakları hiçbir şey yoktu. Çünkü alet, edevat, araç gereçsiz hiçbir şey yapılamazdı bu enkazlarda. Devlet enkaz altında kalmıştı...

Bilim insanlarının yıllardır uyarılarına kulak tıkayan, kuralsız, kaidesiz, kontrolsüz yapılara göz yuman, demirinden, betonundan çalarak yapılmış yapıları “imar barışı” adı altında meşrulaştıran, tüm iktidarı boyunca adeta inşaat ve beton lobisine çalışan, devletin kurumlarına tüm liyakatsizlikleri ve yetersizlikleri ile çöken siyasi iktidarın ta kendisi idi enkaz altındaki! Her fırsatta zikir şovlarını gözümüzün içine sokan, ya sapıklıkları ya hırsızlıkları ile gündeme gelen tarikatlar ise depremin üçüncü gününde “Cenaze yıkamak için hoca efendi ve hoca hanım” timleri oluşturmayı akıl edebildiler!

SİYASAL İSLAM ENKAZI!

1999 Adapazarı depreminden sonra iş başına gelenler, yirmi bir yıllık iktidarları boyunca ülkenin ekonomisini, eğitimini, sosyal barışını, ekolojisini, tarımını enkaz haline getirerek, şubat 2023 Maraş depreminin enkazına gömüldüler. Şimdi bu enkazdan çıkabilmek için OHAL ilan ediyorlar, Twitter’ı kapatıyorlar, kendilerine yönelik her eleştiriyi tehditlerle karşılıyorlar, zorbalığa sarılıyorlar!

Depremin daha ilk günü “Cumhur İttifakı olarak sahadayız” diye açıklama yaparak tüm yurttaşların bu büyük felaket karşısında birleşmesi gerektiği bir atmosferde ayrımcılık yapmakta beis görmüyor AKP sözcüleri. Evet, şu saatten sonra “Bu ülkede kaldırılması gereken en büyük enkaz siyasal İslamcılıktır”…

***

 

Fotoğraf: Kişisel arşiv

ZAMANSIZ SOLAN ÇİÇEK, ZEYNEP ECE!

Benim için yaşamamın en zor yazılarından birisinin bu son satırlarını cumartesi sabahı yazıyorum. Depremin ilk günü komşuları tarafından kurtarıldığı ve ambulansa verildiği söylenen teyzemin en küçük kızı 11 yaşındaki Zeynep Ece Çiçek ve Nevin teyzemin cenazelerine bu sabah ulaşıldı. Zeynep Ece’nin yaşadığı haberi hepimizi çok umutlandırmıştı oysa! Zeynep Ece, tıpkı annesinin kucağındaki bu fotoğraftaki gibi annesine sarılarak can vermiş!

***

“Maraş Maraş derler de bu nasıl Maraş” diyor yıllar öncesinden yakılan bir ağıtta. “Ufak taşlarınan bina yapılmaz” diyor bir dizesinde. Viran olmuş, yıkılan kentten, al kanlar içindeki insanlardan bahsediyor! Sanki o yıllardan bugünü görüp de yazılmış gibi ağıt...

Bu ülkenin tarihinde o kadar çok acı ve gözyaşı var ki, ister istemez günü geliyor acılar da örtüşüyor, biniyor birbirinin üstüne.

Acılar ağıtlarda buluşuyor!...

“Maraş Maraş derler de bu nasıl Maraş

Al kanlar içinde can veren kardaş

Kardaş gidelim, yoldaş gidelim

Viran olmuş evimize gidelim

Ufak taşlarınan bina yapılmaz

Bir ben ölmeyinen Maraş yıkılmaz

Kardaş gidelim, yoldaş gidelim

Viran olmuş evimize gidelim”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...