SALİHLİ - Önceki gün Salihli ve civar köyleri, Bergama, Eşme, İzmir, Denizli ve Manisa'dan gelerek, Sart'ta işletilmek istenen altın madeni konusundaki toplantıya katılan yaklaşık 2000 kişi Salihli Belediyesi Tiyatro Salonu'na sığmayıp sokağa taştı. Toplantıya İzmir ve civar illerden Meslek Odaları temsilcileri, Baro üyesi avukatlar, sendika temsilcileri, siyasi partiler ve sivil toplum örgütllerinden de yoğun bir katılım oldu. Toplatıya katılan konusunun uzmanı bilim adamları siyanür ya da suyla yapılan altın madenciliğinin doğada ve insan yaşamında yarattığı tahribatlara dikkat çekerek, Sart'ta işletilmek istenen madenin bölge için tam bir yıkım olacağını ifade ettiler. Toplantıya ilçe içinden ve civar köylerden katılan Salihlili'ler, topraklarının veriminin binlerce ton altınla değişilemeyeceğini ve bu madenin açılmaması için Bergama Köylüleri'nin verdiği mücadele gibi mücadele edeceklerini belirttiler.
Her yer Bergama
Salihli Belediyesi Tiyatro Salonu'nda saat 17.00'da başlayacak olan toplantıya katılmak ve Salihli'lere destek vermek için gelen üç otobüs dolusu 150 kadar Bergamalı, Salihli Belediyesi'nden toplantının yapılacağı tiyatro salonuna kadar yürüyüş yaptılar. Tiyatro Salonunu dolduran Salihli'lerin yanı sıra Eşme, İzmir ve civar illerden gelen yüzlerce kişi Bergamalıları alkışlar ve "Her yer Bergama hepimiz Bergamalıyız" sloganlarıyla karşılandı. Yanlarında getirdikleri "Her yer Bergama hepimiz Bergamalıyız" pankartını konuşmaların yapılacağı masanın önüne asan Bergamalılar toplantıda konuşulanları dikkatle dinlerlerken disiplinli tavırları da dikkat çektiler. Toplantının açılış konuşmasını yapan Salihli Belediye Başkanı Zafer Keskiner, Salihli'nin dünyanın en güzel arsası üzerinde oturduğunu vurgulayarak, ülkenin her yanının büyük değer taşıdığını, ama Bergama ve Salihli'nin bu her yanı güzel olan ülkenin pırlantaları olduğunu belirtti. "Bugün burada bu pırlantaların yokedilmesi tehlikesi karşısında ne yapabiliriz, nasıl mücadele edebiliriz diye toplandık" diyen Keskiner, Sart'ta açılmak istenen madenne ilgili ne kendilerine ne de diğer yetkililere hemen hiç bir bilgi verilmediğini, bu toplantının asıl amacının da konu hakkında bilgilenmek ve bilgilendirmek olduğunu kaydetti.
93 bin dönüm alan yokedilecek
Buradan çıkarılacak bir avuç altının buranın tahribatı pahasına elde edileceğinin altını çizen Keskiner, "Ben 69 yaşında ihtiyar bir başkanınızım. Bu konu yüreğime düştüğü anda kendimi 20 yaşındaki kadar heyecanlı hissettim. Siyanürle altın çıkarımının acısını çekmiş insanlar var aramızda. Şimdi bir de suyla çıkarmayı gündeme getirdiler. Şekil ne olursa olsun, her ikisinde de insan sağlığını fevkalade tehdit eden zehirli maddeler açığa çıkıyor. Bunlarda konuşulacak bu toplantıda. Önce Salihli'ye ait mücavir alan dediğimiz köylerimiz birer birer hiç bir yasal dayanağı olmadan mücavir alan dışına çıkarıldı. Bu bizim kafamızda soru işaretleri yarattı. Yıllar önce Salihli'de yine gündeme getirilen altın madeni işletmeciliği ile ilgili olabileceğini düşündük. Elimize geçen Enerji Bakanlığı'nın ilgili bir haritasında 93 bin dönümlük bir alanın, Sart'ın göbeğindeki SİT alanı içinden başlayarak Kurşunlu Termal Kaplıcalarını da içine alacak kadar altın madeni işletmeciliği için ayrılmış. Onun için Bergama olayıyla başından beri ilginen bilim adamlarını konu hakkında bilgilendirmesi için buraya çağırdık ve bu toplantıyı düzenledik," dedi. Salihli Belediye Başkanı Keskiner'den sonra konuşan ve toplantının yöneticiliğini yapan İzmir Barosu avukatlarından, Bergama Köylülerinin de avukatlığını yapmakta olan Senih Özay, özellikle çıkarılmak istenen Endüstri Bölgeleri Hakkındaki kanun tasarısına dikkat çekerek, bu tasarıyla Bergama gibi, Sart gibi ülkenin en değerli topraklarının yabancı sermayaye yağma için açıldığını belirtti. Bu tasarının Davos'ta yabancı sermaye temsilcileri tarafından bir odaya çekilen Ecevit'e, yine bu çevrelerce dikte ettirildiğini, bunun Ecevit'in kendi sözleriyle de sabitlendiğine vurgu yapan Özay, tasarının en çarpıcı maddelerinden olan, endüstri bölgesi kurmak için başvuran şirketlere 15 gün içinde izin verilmesi, yoksa izin verilmiş sayılacağı hükmünü okudu. Bu sırada salondaki dinleyiciler arasından tepkiler yükseldi. Bergama Köylülerinin 11 yıldır verdiği mücadeleyi de anlatan Özay, yargı kararlarına rağmen Eurogold'un altın çıkarması için Bakanlığın izin verdiğini aktardı. Son olarak Sart'ta açılmak istenen altın madeni konusunda hemen hiçbir bilgiye ulaşamadıklarını anlatan Özay, "Bu madenle ilgili bilgilere ulaşamıyoruz. Çevre Bakanlığı'nın ÇED Raporu var mı, Tarım Bakanlığı'nın izni var mı, toprakların gerekli incelemesi yapıldı mı...hiçbir şey bilmiyoruz. Böyle şey olmaz," dedi.
"Salihli 'Ölüm Vadisi' ne döner"
Senih Özay'ın ilk sözü verdiği Prof. Dr. Ünal Altınbaş, geçen hafta 1913 yılında Kıbrıs'ta CNC şirketi tarafından işletilen bakır madeninden sonra, 5 kilometre karelik bir alan ve 10 milyon tonluk atıktan sonucu çevresine ölüm saçtığı için "Ölüm Vadisi" olarak adlandırılan yerden geldiğini belirterek başladığı konuşmasında, "Doğal kaynaklarımızı bozmaya çalışıyorlar. Toprak bir ulusun onurudur. Savaşlar ve binlerce insanın yaşamı sonucu kazanılan topraklar kutsaldır. Sınırların korunması için toprağın kutsallığını kabul ediyorsak, kendi yöremizdeki toprağın kutsallığını niye kabul etmeyelim. Toprak özgürlük gibidir, ekolojik düzeni bozulmadıkça çevresine bereket katan bir kaynaktır. Su da aynı şekilde değerlendirilmeli. 1980 den sonra birçok ülke suyla altın madene işletmeciliğini yasakladı. Çünkü su stratejik ve doğal bir kaynaktır. Geleceğin savaşları su için yapılacak deniyor, " dedi. Kent Sosyologu olan Prof. Dr. Ercan Tatlıdil bilim adamının insanları bilimsel doğruları anlatmak noktasında taraf olduğunu belirterek, her ne nedenle olursa olsun bir yaşam alanı konusunda verilecek kararların, orada yaşayan kişilerce de kabul görmesi gerektiğine vurgu yaptı. Peyzaj Mimarlığı profesörü olan Prof. Dr. Ümit Erdem ülkede yapılan gizili kapaklı işlerle bir takım şeylenrin oldu bittiye getirilmeye çalışıldığının altını çizerek, Sart'taki altın madeni işletmeciliğinin yörenin antik dokusunu tahrip edeceği gibi, topraklarını da zehirleyeceğini söyledi. Salihli'nin verimli topraklarıyla kaldırdığı ürünün başka hiçbir yerde bu derece bereketli olmadığına dikkat çeken Erdem, Salihli'deki toprağı ve suyu kirletme, yok etme pahasına altın madenciliğine izin veren Türkiye'de bazı olayların yöneticilerin elinden çıktığını söyledi. Kimya Profesörleri olan Prof. Dr. Gürel Nişli ve Prof. Dr. Emür Henden siyanür ya da suyla yapılacak olan altın madenciliğinin ortaya çıkan toksik ağır metalle nedeniyle toprak ve su için son derece tehlikeli olduğunu belirterek, toprak, doğa, tarih ve yöre insanının yaşamı konusunda risk taşıyan bu tür bir yaklaşıma karşı çıkılması gerektiğini, riski yoketmenin en iyi yolunun bu işten vazgeçmek olduğunu söylediler. TTB'den Prof. Dr. Zuhal Okuyan, altın madeninin açılması durumunda çevre ve insan sağlığı için yarattığı tahribatın bir anda oluşmayacağını, zararlı etkilerin uzun yıllar sonra ortaya çıkmaya başlayacağını belirterek, bunun önlenmesi için açılacağı söylenen kontrol ve takip birimlerinin maliyetinin altın madeninin maliyetini aşacağını, bu nedenle böylesi bir kontrol takip ünitesi kurulacağı yönündeki yaklaşımların ciddiyetten uzak olduğunu sözlerine ekledi.
Şirketi savunan profesör protesto edildi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder