Özer AKDEMİR
2005-2009 yılları arısında Federal Almanya Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Milletvekilliği yapan Siyasal Bilimci Prof. Dr. Hakkı Keskin’le ülkemizdeki Gezi Parkı sürecinde yaşananlar, hükümetle Avrupa Birliği arasında yaşanan gerilimi konuştuk. Tatil için Türkiye’de olan Prof. Dr. Keskin, Başbakanın “Dünya’da Türkiye’nin itibarı sarsıldı”sözlerini hatırlatarak, Gezi Parkı ile başlayan mücadelenin Türkiye’nin itibarını yükselttiğini, ancak AKP’nin ve Başbakanın itibarını düşürdüğünü ifade ediyor.
Gezi direnişi, halkın kent hayatına ve doğasına sahip çıkma mücadelesiyle başladı. Siz, AKP’nin bu alandaki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Japonya’da 11 Mart 2011’de meydana gelen korkunç deprem ve tsunami felaketinden sonra, Batı Avrupa ülkelerinin atom enerjisi konusundaki politikalarında köklü bir değişiklik oldu. Federal hükümet daha önce aldığı kararları revize ederek, Almanya’daki tüm atom santrallerini 10 yıl içersinde kapatmaya karar verdi. Bir çok Batı Avrupa ülkesinde de atom enerjisi politikasında köklü değişikliklere neden oldu. Tam da bu aylarda Türkiye, dünyadaki bu değişikliğin tersine bir politika izleyerek iki atom santrali anlaşma sürecini hızlandırdı. Her biri en az yirmişer milyar dolara mal olacağı söylenen ve tamamen dışa bağımlılığı zorunlu kılan bu nükleer politikasını anlamak olası değil.
Son yıllarda, Türkiye’de altın ve diğer bazı madenlerin çıkartılması için yerli ve yabancı firmalara verilen izinlerle, ormanlarımızı ve çevreyi tehdit eden yoğun bir çalışma başlatıldı. Özellikle Kaz Dağları’nda sayısız görkemli ağaçlar kesilerek ormanlara büyük zarar veriliyor. Ayrıca altın madeninin ayrışım sürecinde en kârlı, fakat çevreye en fazla zarar veren siyanür yöntemi kullanılıyor. Balık tutmayı seven bir dostum, tertemiz akan ve bol balığı barındıran bir derenin, siyanürlü altın madeni çalışmasının başlamasıyla artık simsiyah aktığını ve balıkların yaşayamaz duruma geldiğini bana şahsen anlattı.
Gezi Parkı direnişiyle başlayan ve tüm ülkeye yayılan eylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başbakan bu olaylarla Türkiye’nin itibarının sarsıldığını söylüyor. Oysa tam tersine. Gençlerle başlayan ve geniş halk kitlelerinin desteğini de alarak milyonları kapsayan bu hareket, Türkiye halkının demokrasiye, basın ve fikir özgürlüğüne, laikliğe bağlılığını, baskı ve şiddete boyun eğilmeyeceğini kanıtlayarak, Türkiye’nin itibarını bütün dünyada büyük ölçüde yükseltti. İtibarı kaybolan Başbakan ve partisidir. Böylece yüzlerine taktıkları demokrasi maskeleri düştü. Türkiye halkı ve dünya kamuoyu AKP’nin gerçek yüzünü tanımış oldu.
‘BU HAREKET EKOLOJİ MÜCADELESİNE DE İVME KAZANDIRACAK’
Almanya’nın çevre politikalarıyla, Türkiye’deki politikaları karşılaştırırsak nasıl bir tablo görünüyor?
Almanya’da özellikle doğayı, kentleri koruma, bunlara sahip çıkma hareketi ‘70’li yıllarda başladı ve giderek “Yeşiller” adıyla bir siyasi parti hareketine dönüştü. Günümüzde Yeşiller Partisi Almanya Siyasi Partiler arasında önemli bir yer alıyor. Daha önemlisi, Yeşiller’in ana çıkış konuları olan çevre, doğayı koruma ve atom santrallerine karşı politikalar, bu süre içinde diğer partileri de büyük ölçüde etkiledi. Türkiye’nin önünde bu alanda daha yapılacak çok büyük işler var. İnanıyorum ki, Gezi Parkı ve Taksim Dayanışması hareketi, bu alanda son derece önemli bir ivme olacaktır.
‘TÜRKİYE AVRUPA KAMUOYUNU ALDATABİLECEĞİNİ SANIYOR’
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında iyice gerilen ipler tam anlamıyla bir kopuşa neden olabilir mi?
Bu konu benim üzerinde uzun yıllardır çalıştığım bir alan. Federal Almanya Parlamentosunda da Avrupa Komisyonu üyesi ve Sol Parti’nin Avrupa Birliği genişleme sözcüsüydüm. Almanya Hıristiyan Birlik Partisi ve Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi öteden beri Türkiye’nin AB üyeliğine değişik gerekçelerle karşı çıkıyorlar. Özünde bu partiler AB’yi bir Hıristiyan Birliği olarak görüyorlar. Halkının büyük kesimi Müslüman olan Türkiye’ye esasen bu nedenle karşı çıkıyorlar. Ancak Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve Sol Parti, Türkiye’nin AB standartlarını yerine getirmesi halinde Türkiye’nin üyeliğine destek verebileceklerini belirtiyorlar. AKP izlediği politikalarla Türkiye’nin AB’ye üye olma şansını iyice azalttı. Gerçek bir demokrasiyi, hukuk devletini, insan temel hak ve özgürlüklerini, basın ve düşünce özgürlüğünü AB standartlarında yaşama geçirmeyen Türkiye’nin üye olması mümkün değildir. AKP, Avrupa kamuoyunu, Türkiye’de ‘ileri demokrasi’ var diyerek aldatabileceğini sanıyor, yanılıyor. Gezi Parkı ve Taksim olayları, Türkiye’deki durumu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
(İzmir/EVRENSEL)
http://evrensel.net/news.php?id=60718http://evrensel.net/news.php?id=60718
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder