NEVŞEHİR YÖRESİNDE ARSENİKLİ SU İÇİLİYOR
Özer Akdemir
Nevşehir yöresindeki köylüler arsenikli su içiyor. Köylerde,
sınır değerlerin 50 katını aşan arsenikli sular, kanser ve birçok değişik
hastalık yaptığı bile bile içiliyor. Devlet kurumları ise, valilik sitesinde
yayımlanan bu resmi rakamları görmezden geliyor. Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr.
Eşref Atabey’in Nevşehir Belediyesi tarafından bu yıl yayımlanan kitabı,
Nevşehir’de göz göre göre işlenen cinayetleri anlatıyor. ‘Nevşehir İli Tıbbi
Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı’ adlı kitap kanser başta olmak üzere birçok hastalığa
sebep olduğu bilinen, sınırının 50 katını aşan arsenikli suların Anadolu’nun
tam ortasında, bozkır köylerinde içildiğine işaret ediyor.
KÖYLER ARSENİK İÇMEYE DEVAM EDİYOR
Atabey, 2008-2009 yıllarında yaptığı ve bir kısmını da
Nevşehir Valiliğinden aldığı bu su tahlillerine rağmen aradan geçen yıllar
içerisinde bir önlem alınmadığını “Maalesef köylerin çoğu arsenikli su içmeye
devam ediyor” sözleriyle dile getiriyor. Atabey, 2013 şubat baskılı kitabında
1982-2012 yılları arasında Nevşehir ili jeoloji ve tıbbi amaçlı inceleme ve
araştırmalarını sunuyor. 400 sayfalık kitapta yörenin jeolojik yapısı, enerji
ve maden kaynakların yanı sıra özellikle halk sağlığına etki eden tıbbi
jeolojik unsurlar incelenmiş.
BİLE BİLE GÖZ YUMULUYOR
Kitabın 4. bölümü olan içme suyunda arsenik ve halk sağlığı
verileri yöre halkının yıllardır nasıl bir tehlike ile yaşamış olduğunu ortaya
koyuyor. İşin daha kötü tarafı bu tehlike bilimsel verilerle tespit edilmesine
rağmen önlem alınmada son derece yetersiz kalınması. Yani tehlike bile bile
görmezden geliniyor.
EN BİLİNEN ETKİSİ KANSER!
Atabey’in kitabında arseniğin yol açtığı sağlık sorunları
ile ilgili fotoğraflar da var. Derideki renk değişimleri, dilde, ellerde ve
vücudun çeşitli yerlerinde görülen kerotozis olayları bu fotoğraflarla ortaya
konmuş. Kitapta ayrıca arseniğin sağlığa etkileri konusunda da önemli bilgiler
bulunuyor. Uzun yıllar arsenik içeren suların içilmesinin en bilinen etkisinin
kanser olduğunun altı çiziliyor. Kanserin dışında arsenik, deri hastalıkları,
solunum sistemi hastalıkları, kalp damar hastalıkları, sindirim ve üreme yolu
hastalıkları gibi birçok sağlık sorununa da yol açıyor.
‘PEK ÇOK ARAŞTIRMA YAPTIM’
Kitabındaki bilgilerle ilgili görüşlerini aldığımız Atabey,
içme suyunda arseniğin bulunma sınır değeri WHO standartları gereği 1993
yılında litrede 10 mikrograma indirildiği bilgisini verdikten sonra şunları
dile getiriyor: “AB bu oranı 0 mertebesine indirmeye çalışıyor. Maalesef
Nevşehir yöresindeki içme suları sınır değerler üzerinde arsenik içermektedir.
Bununla ilgili pek çok araştırma yaptım” Atabey en sonunda 2009 yılında Çökek,
Sarıhıdır köyü ile birkaç köyde arsenik arıtma tesisleri kurulduğunu, ama
bunların durumlarını bilmediğini söylüyor. Öte yandan aralarında
TÜBİTAK’ın da bulunduğu bir komisyon, Nevşehir yöresindeki çeşitli köylerde
sağlık taraması yaptı. Raporun birkaç hafta sonra yayımlanacağı söyleniyor.
BUNUN ADI CİNAYETTİR!
Eşref Atabey’in kitabında yer verilen içme sularındaki
arsenik değerleri ile ilgili yorumlarını aldığımız Ege Üniversitesi Halk
Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, sorumuzu, günde
iki litre su tüketen bir insanın içtiği sudaki arsenik oranı ile kanser olma
oranı arasındaki ilişkiyi gösteren tabloya dikkat çekerek yanıtladı; * Tablo:
Yaşam boyu günde iki litre su içilen bir toplumda kanser nedeniyle teorik ölüm
riski:
Sudaki arsenik miktarı (µg/L)
|
Öngörülen toplam kanser riski
|
0.5
|
1/10 000
|
1
|
1/5 000
|
3
|
1/1 667
|
4
|
1/1 250
|
5
|
1/1 000
|
10
|
1/500
|
20
|
1/250
|
25
|
1/200
|
50
|
1/100
|
Karababa, “Tablodan görüldüğü gibi sınır değer olan 10 µg/L
düzeyinde arsenikli suyu içen birisinin bile kanser olma riski 1/500. Oran 0’a
yaklaştıkça düşüyor. Burada içme sularında 500 µg/L arsenik olduğu tespit
edilen köyler var. Bu kanser olma oranını 10 kişide 1’e kadar
yükseltiyor. Ki bu sadece arseniğe maruz kalan birisindeki kanser olma
riskini gösteriyor. Başka etmenleri de işin içine katarsak bu oran çok daha
yüksek çıkabilir. Kısacası bunun adı cinayettir” diye konuştu.
SULAR ARSENİK KAYNIYOR
Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey’in arsenikli suyla
ilgili yaptığı kendi araştırmalarının yanı sıra, 2 Aralık 2008 tarihinde
Nevşehir Valiliğinden de aldığını belirttiği 247 ve 248. sayfadaki çizelgede
bazı köylerin içme suyundaki arsenik oranları şöyle:
İlçe ve Köyler:
|
İçme sularındaki arsenik konsantrasyonu (µg/l)
|
Nevşehir – Basansarnıç Köyü, Çiftlik Köyü
|
125.5 µg/l 80.1 µg/l
|
Ürgüp -Çökek Köyü, Sarıhıdır Köyü
|
111 µg/l 128 µg/l
|
Kozaklı -Karahasanlı Köyü
|
> 500 µg/l
|
Gülşehir –Gülpınar Köyü, Dadağı Köyü
|
146.8 µg/l 401.9 µg/l
|
Avanos - Küçükayhan Köyü
|
111 µg/l
|
Hacıbektaş – Mikail köyü
Aşağıbarak Köyü
Killik köyü
|
72 µg/l 84 µg/l 212 µg/l
|
BİR SİYANÜRLÜ MADEN EKSİKTİ!
Suyu arsenikli olan Nevşehir yöresi, bir de siyanürlü altın
madeni üretimi için gün sayıyor. Bu girişim de KOZA Altın Şirketine ait. Altın
madeni, yöre halkı üzerindeki tehdidin katlanması anlamına geliyor. Bilim
insanları tarafından “en vahşi yöntem” denilen açık havada siyanür kullanımı
yöntemiyle yapılacak olan altın üretimi için gerekli olan tonlarca suyun
nereden alınacağı bilinmiyor. Şirketin Himmetdede Projesi adı altında tanıttığı
sayfada bu yönde bir bilgi yok. Himmetdede’de işletilmek istenen altın madeni
ile ilgili bir bilgisinin olmadığını aktaran Dr. Eşref Atabey, “Siyanür liçi
için kullanılacak su, Kızılırmak Nehri yerine havzalardaki yer altı suyundan
temin edilecekse sıkıntı olacağı aşikar. Yeterli yer altı suyu olmadığı gibi,
liç için yer altı suyu çekildiğinde havzalardaki kuyulardaki su seviyeleri
düşecek, belki kuruyacak, tarımsal ve içme suyu temininde büyük karmaşa
olabilecektir. Herhalde bu durum bilimsel yoldan çevreyi ve yer altı
suyunu etkilemeden çözülmüştür” dedi.(İzmir/EVRENSEL)
Kütahya İğdeköy'de arsenik nedeniyle böyle yaralar
oluşmuştu.
Eklenme Tarihi: 05 Eylül 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder