27 Eylül 2013 Cuma

Bir kez daha Hablemitoğlu çarpıtması yapılıyor

Özer Akdemir
MİT Kontrterör Dairesi Eski Başkanı Mehmet Eymür yine Necip Hablemitoğlu suikastını konu edinen bir yazı ile gündemde. Emekli MİT’çi doğruyu, yanlışa, yalanı, gerçeğe karıştırmış, bazı bilgiler karşısında ‘üç maymun’ oyununu oynayarak, bir yerlere mesaj iletmiş. Artık gelenekselleşen Hablemitoğlu çarpıtmalarından birisini yapmış yani…
Bu yazı emekli MİT’çinin, yanlışlığını, sahteliğini bildiği bilgileri neden hâlâ kullanma gereğini duyduğunu sorgulayacak. Bir de bilmemesi olanaksız olan bilgiler karşısındaki “üç maymun” taklidinin artık tutmadığını ortaya koyacak…
HABLEMİTOĞLU- EYMÜR ‘ÇEKİŞMESİ’
Son TV İnternet sitesindeki “Necip Hablemitoğlu cinayeti” başlıklı yazısında Eymür, 2002 yılında evinin önünde başına sıkılan iki el mermi ile öldürülen Necip Hablemitoğlu’nun o dönemki ilişkilerini ele almış. Hablemitoğlu ile suikasttan önce çok sert polemikler yaşayan Eymür, o zamanlar ondan soyadını “Hable-MİTOĞLU” diye çarpıtarak bahsediyordu. Eymür, o gün de günümüzde yazdığı yazıda da Hablemitoğlu’nun Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine bağlı Toplumla İlişkiler Başkanlığı (TİB) elemanı olduğunu ileri sürüyor.
Hablemitoğlu ise “Etki ajanları-Nüfus Casusları ve Fethullah’çılar” yazısında, “Düşmüş bir istihbaratçı eskisi” diye bahsettiği Eymür’ü Fethullah Gülen’in borazanlığına soyunmakla ve CİA ajanlığı ile suçluyordu.
Son TV deki yazısının girişinde Hablemitoğlu ile eskiden aralarında yaşananları ‘çekişme’ olarak tanımlayan Eymür, Hablemitoğlu’yu Perinçek’in (Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın) ABD temsilcisi Tuğrul Keskingören’in yönlendirdiğini yazıyor.
GERÇEK TUĞRUL HANGİSİ?
Hablemitoğlu’nun “Cumhuriyete Aydın İhanetinin Belgesi ve Düşündürdükleri” başlıklı yazısında “cumhuriyet aydını” diye örnek gösterdiği Tuğrul Keskingören’in aynı cümle içinde geçen bir başka isimle, Atilla Ongun’la aynı kişi olduğunu ileri süren Eymür, bu kişinin “Tuğrul Keskin, Tuğrul Ongun” gibi başka sahte adları da kullandığını açıklıyor. Eymür bu kişiyi herkese yanaşan, “Ülkücü, sosyalist, ulusalcı, karmaşık ilişkilerin ortasındaki kişi” olarak tanımlarken, en son olarak Mısır’daki darbe ile ilgili uzman olarak Kanal 24’teki bir programda boy gösterdiğini belirtiyor. Eymür, bu kişinin bir zamanlar şiddetle eleştirdiği Fethullah Gülen Cemaatine yanaşmaya çalıştığını da dile getiriyor.
Eymür, Hablemitoğlu’nun aynı yazısının aynı cümlesinde geçen Taner Bacınoğlu ile ilgili de bir takım bilgiler veriyor. Eymür devam eden satırlarda Hablemitoğlu’nun Alman Vakıfları ve onların Türkiye’ye yönelik faaliyetleri hakkında yazdığı bilgilerin, “doğru bilgiler” olduğunu, Hablemitoğlu’nun Alman Vakıfları ile ilgili kitapları bulunan Taner Bacınoğlu’dan etkilenmiş olabileceğini söylüyor.
Bir kez daha Hablemitoğlu çarpıtması yapılıyor
EYMÜR BUNLARI BİLMİYOR MU?
Eymür, “Hablemitoğlu’nun Alman Vakıfları ile ilgili yazdıkları doğruydu” derken, adı dahi geçmese de Bergama Köylü Hareketinin bu vakıflar tarafından yönlendirildiğini ileri sürmekte. Hablemitoğlu’nun Alman Vakıflarının Türkiye’deki faaliyetleri konusundaki en önemli iddiası bu çünkü. Bunun, köylü hareketini ‘milli tehdit’ olarak algılayan MGK tarafından pişirilmiş bir psikolojik harp çalışması olduğunu Eymür bilmiyor mu? Yine “TİB’de çalışıyordu” dediği Hablemitoğlu’nun iddiaları ile MGK’ye bağlı bu birim arasındaki bağı neden ısrarla kurmak istemiyor? Hablemitoğlu’nun bu iddiaları kaleme aldığı kitabının (Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası) sahte bilgi, belge ve kişiler üzerinde kurulduğunu da mı bilmiyor Eymür? Bu kitap nedeniyle açılan Alman casusluğu davasının ilk duruşmasından 8 gün önce yapılan Hablemitoğlu suikastı ile onun yazdığı bu kitap arasında bir ilişki olabileceği ihtimalinin yanına bile yaklaşmıyor eski MİTçi.
HER YOLU ERGENEKONA ÇIKARMAK
Ona göre, öldürülmeden önce “Yolsuzluk.com” adlı sitede askeri yolsuzluklarla ilgili yazıları paylaşılan Hablemitoğlu Perinçekçilerle birlikte davranıyordu. Eymür’ün yazısının amaçlarından biri de da bu gibi; Hablemitoğlu’nu Perinçekçilerle ilişkilendirip buradan yolu Ergenekon’a çevirmek. Yazının bir başka amacı ise Aydınlık Dergisinin ABD sorumlusu olduğu ileri sürülen Tuğrul Keskinören adlı kişinin deşifre edilmesi sanki. Eymür Hablemitoğlu ile 11 yıl önce yaşadığı polemiklerde Keskingören ile ilgili bugün dile getirdiği iddiaların hiçbirini ortaya atmamıştı. Bugün niye Keskingören’i deşifre etme gereği duyuyor o zaman? Keskingören’in Gülen Cemaatine ‘yanaşması’mı Eymür’ü rahatsız ediyor acaba?
EYMÜR’ÜN YENİ MARİFETİ
Son olarak, Emekli MİT Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün, yazdığı, yazmadığı, çarpıttığı, çarpıtamadığı tüm bu iddiaları konu edinen, kendi adının da bolca geçtiği 2011 yılında Evrensel Basım Yayın tarafından yayınlanan “Kuyudaki Taş / Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği” adlı kitaptan haberi yok mu acaba? Olsa bu kadar desteksiz sallamazdı diyesi geliyor insanın. Yine de, Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu’nun tespitini doğrular bir yazı Eymür’ün ki. Birileri, hemen her yıl, en az bir kere Hablemitoğlu suikastini gündeme getirerek bir yerlere mesaj vermek istiyor. Mesajını verirken de gerçekleri çarpıtmayı marifet biliyor…

EYMÜR’ün yazısındaki en önemli kısımlarından birisini de “Gerçek Ergenekon” isimli siteden aldığı Hablemitoğlu ile ilgili iddialar ve belgeler oluşturuyor. Eymür, “Önemli olan bu iddiaların ‘eğer sahte değilse’ resmi bir belgeye dayanması” diye verdiği ‘resmi belge’ Hablemitoğlu’nun PKK’nin Ankara Sorumlusu olarak gözaltına alındığını yazan 04.09.1989 tarihli AA çıkışlı bir haber.
İlk olarak Bandırma’da yayınlanan Genç Bayrak adlı bir gazetede yayınlanan haberde, Hablemitoğlu’nun “ERNK’nin Ankara sorumlusu olarak Ankara Gençlik Caddesi’nde bir hücre evine düzenledikleri operasyonda çok sayıda örgütsel dokümanla ele geçirildiği, “Hablemitoğlu’nun bir üniversitede görevli olduğu… Doğu Perinçek ve Abdullah Öcalan ile ilişkileri de sağladığı…” yazıyor. Hablemitoğlu kendisini PKK’li yapan bu haberle ilgili o zamanlar yaptığı yazılı açıklamada ‘sahte’ belgeyi yayınlayanların “Fethullahçı sürüngen”ler olduğunu söylüyordu.
Hablemitoğlu suikasti sonrası bu belgenin tekrar gündeme gelmesinin ardından AA Genel Müdür Yardımcısı İsmail Bezgin “Haberimiz yok. Formatımıza uygun değil. Bilgisayar sistemimizde o tarihte haberlerin altına tarih atma bile yok” açıklamasını yapmıştı. Bu resmi açıklamaya rağmen Eymür’ün aradan 11 yıl geçtikten sona hâlâ bu sahte belgeyi yazısına koyması yazının çarpıtma ve bir mesaj amacını taşıdığını ortaya koyuyor. Günümüzün moda deyimiyle “ulusalcı” Hablemitoğlu’yu PKK sorumlusu yapmak, en az onun Bergama köylülerini Alman casusluğu ile suçlaması kadar saçma…

GÖSTERİLENE DEĞİL GÖSTERİLMEYENE BAK!
ESKİ MİT’çinin Hablemitoğlu suikastı üzerinden, yalan-yanlış bilgileri bazı doğrularla karıştırıp bir yerlere mesaj iletme kaygısının son örneğini yazdığı yazının son satırında görüyoruz. Eymür yazısının sonuna TRT’nin hazırladığı Hablemitoğlu belgeselini ekleyerek izlenmesini tavsiye ediyor. Suikastın Ergenekon örgütünün işi olduğu, örgütün bu suikastla laik-şeriatçı ayrımını körüklemek istediği, suikastın İslami kesim üzerine yıkılmasının hedeflendiği gibi bir kurguya sahip olan belgeselde, vurgu yapılmayan iki önemli nokta var. Bunlardan birincisi”Hablemitoğlu’yu İzmir’li Mafya Babası İbrahim Çiftçi’nin talimatı ile ben öldürdüm” diyen Durmuş Anuçin’in adının dahi geçmemesi ve bu konuyla ilgili yapılan soruşturmalardan hiç söz edilmemesi. İkincisi ise Hablemitoğlu’nun Gülen Cemaatine yönelik eleştirileri ve bu cemaatle ilgili çalışmalarına tek kelime ile bile değinilmemesi…
Eklenme Tarihi: 27 Eylül 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...