Özer AKDEMİR
İzmir
Fethullah Gülen Cemaatine yakınlığı ile bilinen H. Akın İpek’in şirketi Koza Altın’ın Bergama Kozak Yaylasındaki Çukuralan madeninin üretimi İzmir İl Özel İdaresi tarafından durduruldu. Altın madeninin üretiminin durdurulmasında gerekçenin yanı sıra zamanlama da son derece ilginç. Aslında son dönemde birbirine düşen iki iktidar erkinin suç ortaklığının en güzel kanıtı sayılır Kozak Yaylası’ndaki madenin durdurulması.
Koza Altın Şirketinin Bergama Ovacık’taki altın madenini
Normandy Şirketinden alması ile başlayan altın madeni macerası sadece orayla
sınırlı kalmadı. AKP’nin iktidar olması ile önündeki engeller bir bir kaldırılan
şirket, bal tutan parmağını yalar misali baş döndürücü bir hızla zenginleşti.
Şirket, Bergama’nın yanı sıra, Gümüşhane, Havran Küçükdere, Eskişehir Kaymaz,
Kayseri Himmetdede, Kozak Yaylası ve daha birçok yerde altın madeni işletmesi
açmaya başladı. Davetiye işinden kıymetli metal işletmeciliğine çok hızlı bir
geçiş yapan Koza’nın, yükselişinde Eti Gümüş tesislerinin özelleştirildikten
sonra bu şirket tarafından alınıp, satılmasının payı da büyük olduğunu
gelmişken belirtelim.
AKILDAN DAHİ GEÇMEMELİYDİ
Bergama’daki altın madeni sahasındaki cevherin bitmesinin
ardından şirket Ovacık’taki tesisleri bir siyanürle ayrıştırma üssü haline
çevirdi. Yakın çevresinden, özellikle Kozak Yaylası ve Havran’dan kamyonlarla
getirdiği altınlı cevheri burada ayrıştırarak faaliyetine devam etti. Bunun
için Ovacık tesislerinin yanına ikinci bir atık barajı inşaa etti. Kozak
Yaylası, gerek ekonomik önemi, gerekse ekolojik özellikleri nedeniyle altın
madenciliği için akıldan bile geçirilmemesi gereken bir yerken, şirket burada
tam 4 tane altın ocağı işletmek istedi. Muhtarları çeşitli yöntemlerle ‘ikna’
eden şirket, madenlere karşı özellikle EGEÇEP ve Bergama Belediyesi tarafından
açılan davalara köy muhtarlarının şirket lehine katılımını sağladı. Köylerini,
yaşam alanlarını korumak, geliştirmekle görevli olan köy muhtarlıkları, bunun
tam tersi sonuçlar doğuracak bir işletmenin yapılması için davaya müdahil
oldular. Çünkü, şirket özellikle kurduğu kamyonculuk kooperatifleri, süt ve çam
fıstığı işletmeleri ile bu köyleri ekonomik olarak kendisine bağlamıştı.
ÇUKURALAN KATLİAMI!
Şirket aslında Kozak’taki hedeflerine tam olarak ulaşamadı.
Bazı yerde kendisi vazgeçti işletme kurmaktan, bazı yerlerde mahkeme geçit
vermedi. Koza’ya Çukuralan’daki madeni yetiyordu aslında. Çukuralan’ın yemyeşil
ormanlarının katli, tepelerinin bir yara gibi ortadan bölünmesi pahasına
yapılan madencilik, bilirkişi keşfi için giden yaşam savunucularının içlerini
acıtmıştı. Buradaki ağaç katliamına dikkat çekmek için maden alanına gitmek
isteyen TEMA’nın 90 yaşındaki Onursal Başkanı Hayrettin Karaca, o yaşında
hakaretler ve tartaklamalar eşliğinde, şirket çalışanları tarafından alana
sokulmamıştı.
Şirket için tehlike çanlarının çaldığı, geçtiğimiz hafta
Başbakan Erdoğan’ın “Bunların altın madeni ruhsatlarını ellerinden alınca bas
bas bağırıyorlar. Altın ağalığı yaparken iyiydi” sözleriyle ortaya çıkmıştı.
Bugün AKP-Cemaat çekişmesinden en büyük zararı görenlerden birisi Koza Altın
Şirketi oldu. Son dönemlerde sert düşüşlerle günü tamamlayan şirket, önceki gün
borsada yaptığı açıklamada Kozak Yaylası’ndaki Çukurulan Altın Madeninin İzmir
İl Özel İdaresinin kararı ile durdurulduğunu açıkladı. 2010 nisanından bu
yana üretime devam eden şirketin 3 yıldır “Çevre İzni veya Çevre İzin ve Lisans
Belgesi” olmadan çalıştığı böylece anlaşılmış oldu!
BUNUN DA HESABI SORULACAK!
Gelinen noktada şunu görüyoruz; kurdukları koalisyonla
yıllardır ülkeyi kendi yandaşlarına peşkeş çeken, soyup soğana çeviren bu iki
iktidar grubu, çıkarları çatışınca savaşa tutuştu. Cemaat tarafından
başlatıldığı söylenen 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarına AKP’nin yanıtlarından
birisi de cemaate çok yakın şirketlere yönelik bu türden uygulamalar oldu. Koza
Altın Şirketine yönelik birkaç aydır var olduğu dile getirilen “geriye dönük
inceleme”nin ardından, şirketin Çukuralan’daki madeni kapatıldı. Altın
madenciliğinin akıldan daha geçirilmemesi gereken bir yerde maden izni
verilmiş, üstelik şirketin alması gereken çevre izin lisansını bile almadan
çalışmasına olanak sağlanmış. Bu işlemi yapan İzmir Valiliği, İzmir İl
Özel İdaresi, Çevre il Müdürlüğü, Çevre Bakanlığı görevini yapmayarak, var olan
suça ortak olmuş.
Çukuralan madeninin Cemaat-AKP çatışması sürecinde
kapatılması bu suç ortaklığının itirafıdır aslında. Takke düşmüş kel
görünmüştür. Çukuralan’ın eski haline gelmesi belki on yıllar alacaktır.
Görünen o ki; AKP ve Cemaatten tüm yaptıklarının yanı sıra, Çukuralan’ın
hesabının sorulması ise o kadar uzun sürmeyecek...
www.evrensel.net
Eklenme Tarihi: 02 Ocak 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder