Hazırlayan: Özer AKDEMİR
Bergama köylüleri yıllardır siyanürle altına karşı
mücadelenin simgesi oldu. Fethullah Gülen Cemaatine yakınlığıyla bilien ancak
AKP-Cemaat kavgasının ardından faaliyetlerine çeşitli engeller getirilen KOZA
altın şirketi, halkın mücadelesini engellemek için pek çok yönteme başvurdu.
Dosyamızın ilk iki gününde, 2006 yılında siyanürlü altının zararlarının
anlatılacağı panele altın madencilerin saldırısının planlı olduğu iddialarını
gündeme getirmiştik. Bu saldırıda yer alan eski KOZA çalışanı Osman Büte, bugün
de KOZA’nın kendisiyle işi bitince nasıl kapının önüne konduğunu anlatıyor.
30 yıldır Bergama’da yaşayan, uzun yıllar KOZA altın
madeninde çalışan Osman Büte, kendi deyimiyle, yıllarca “genel yardımcı”
kadrosunda madenin bütün ayak işlerini, Genel Müdür Yardımcısı Hayri Öğüt’ün
özel olduğu kadar hukuksuz emirlerini de yerine getiren biri. Büte, gerek
kendisine haksızlık yapıldığı duygusuyla gerekse “Adaletin yerini bulması için”
bildiklerini anlatmaya devam ediyor.
Büte, siyanürlü altın çıkarmanın çevre ve halk sağlığına
zararlarının anlatıldığı panele yaptıkları baskının ardından kendilerini
gözaltına alan polislerin, altın madeninin siyasi gücünü kullanması sonrası
başka yerlere sürgün edildiklerini anlatmıştı. Panel baskını ile ilgili yalan
ifade verdirilen Büte, bir süre sonra kendisini kapı önünde bulmuş. Büte,
çalışmak için gittiği İstanbul’da panel baskını nedeniyle gözaltına alınınca
herşeyi anlatmak istemiş ama şirketin müdürü kendisini tekrar işe alarak
susturmuş. Mahkemede tekrar yalan ifade verildikten kısa süre sonra tekrar
işten çıkarılınca gerçeği anladığını söylüyor Büte: “Benimle işleri bitmişti.”
YALAN İFADE VERDİRDİLER
“Dava başladı ifadelerimizi verdik. İfadelerimizi ‘Biz oraya
dinleyici olarak gittik. Fakat bizi dinlemek, konuşturmak yerine bir anda kavga
çıkarttılar. Bize saldırdılar’ diye vermemizi istediler. Bu şekilde vermezsek,
sonuçta biz çalışandık, işten çıkartmakla tehdit ettiler. Ki çıkardılar da. Bu
olaylardan 3-4 ay sonra babam vefat etti. Ondan sonra benim üzerime büyük
politika izlendi. Yıldırma politikası izlendi. Benim doğrularım onların
yanlışlarıydı, beni işten çıkardılar. Nedeni de şu; babam öldüğü için biraz tedavi
gördüm. Doktor raporum vardı. O sırada Hayri Bey’in de annesi ölmüştü. Aynı
acıları paylaştığımız için bana “İstediğin kadar izinlisin, git kafanı topla
gel” dedi. Döndüğümde ise işime son verildiğini öğrendim. “Raporun olmadığı
için sizi işten çıkarıyoruz” dediler. Ama Hayri Bey’in şifahi sözü vardı bana.
MUHTAR DÖVDÜM OLAY ÇIKARTTIM
O zamana kadar Hayri Bey’in bir dediğini iki etmedim. Bana
şu yapılacak dedi, gittim onu yaptım. Şu muhtar dövülecek dedi, gittim o
muhtarla kavga ettim. Burada olay çıkarılacak dendi, gittik olay çıkardık.
Kozak’ta Hasan Hüseyin Muhtar var. Sonra ne hikmetse adam fıstık fabrikasına
müdür oldu. Düşman olduğumuz adamlar ne hikmetse bu şirkette müdür oldular. Ama
bu şirket için, ekmeği için mücadele eden, her talimatı yerine getiren bizim
gibi çalışan insanlar zarar gördü. Ama bize küfür edenler, ana avrat sövenler,
kafamıza taş atanlar bu şirkette en güzel yerlerde, en güzel maaşlarla
çalışıyorlar. 430 lira maaşla başlayıp 850 lira maaşla işine son verilmiş
insanlarız.
DOĞRU İFADE VERMEYEYİM DİYE YENİDEN İŞE ALDILAR
Ben işten ayrıldım. Vekaletemi avukata verdikten sonra
aramadım. Hiç bir mahkemeye çağrılmadım. Taa ki hakkımda gıyabi tutuklama
kararı çıkana kadar. İstanbul’da işten çıktım, abime giderken yolda çevirmede
yakalandım. Hiçbir şeyden haberim yok, kimlik kontrolünde GBT’den hakkımda
tutuklama kararı çıktı. Alıp götürdüler beni nezarete. Ben Mehmet Ergit’i
(KOZA’nın müdürü) arıyorum, benim telefonlarıma çıkmıyor. ‘O kim ki’ demiş. Ben
bu şirket için kavga etmiş, yalan beyan ifadeler vermişim, olmadık şeylere oldu
demişim, bu kişi bana ‘O kim ki’ diyor. Ben nezaretten çıktım. İfademi verip.
madeni arayıp Didem Hanım’la görüştüm. “Beni içeri aldılar. Gelip herşeyi
anlatacağım mahkemede” dedim. Bir iki gün sonra Hayri Bey beni aradı, “Didem
Hanım’ı görüyorsun, tekrar işe başlıyorsun” dedi.
Bu olay da Ersan Var’ın (KOZA’nın Genel Müdür Yardımcısı
Hayri Öğüt’ün şoförü ve korumasıydı. Gazatemize daha önce KOZA’da gördüğü
hukuksuzlukları anlatmıştı) basın açıklamasından sonra oldu. Beni şoför olarak
Kozak’taki mandıraya verdiler. ‘Ben madende çalışacağım diye geldim’ dedim ama
‘Olabilir biz aynı bünyedeyiz aynı haklardan yararlanacaksın’ dediler. Gel
gelelim KOZA Altının verdiği hiçbir hizmetten faydalanmadım. Sadece 835 lira
kuru maaş aldım.
BENLE İŞLERİNİN BİTTİĞİNİ ANLADIM
Mahkeme günü ifade verdim. İfadeden sonra tavırlar değişti.
Beni bekçiliğe gönderdiler. Faaliyette olmayan fıstık fabrikasına bekçi
yaptılar. İki ay görev yaptım, hiçbir şey yok. Genel müdür diye, bir müdür
koymuşlar başına Hasan Hüseyin diye. Biz buna saldırmıştık daha önce. Didem
Hanım’a “Ben bu işi yapamam beni alın madene verin” dedim ama “Hayri Bey’in
talimatı” dedi. Orada şunu anladım ben; Hayri Bey’in benle işi bitti!
İŞÇİLER TALİMATLA GETİRİLDİ
Osman Büte’nin dosyamızda yer alan panel baskınına dair
itirafları, hâlâ devam ediyor. Davada ifade veren başkla bir maden
çalışanının ifadeleriyle de uyuşu-yor. Madenin servis şoförlüğünü yapan Mustafa
Karacaoğlu mahkemedeki, 29 Ocak 2013 tarihli ifadesinde şunları söyledi;
“Ben olay tarihinde altın madeninde servis şoförlüğü yapıyordum. O gün insan
kaynaklarından beni aradılar. Gece vardiyasından çıkanlar da dahil olmak üzere
3 araçla Dikili’ye getirildiler. Her bir araba 27 kişilikti. Yolda panel konuşmacılarını
konuşturmamak için geldiklerini söylüyorlardı. Altın madeninin kapanmaması ve
işlerinden olmamaları yönünde konuşuyorlardı” dedi. Karacaoğlu “İşçiler kendi
rızaları ile mi geldi yoksa talimatla mı” sorusuna da “Talimat üzerine
getirildiler” diye yanıt verdi.
YARIN: Osman Büte 8 yıl neden sustu?
YARIN: Osman Büte 8 yıl neden sustu?
www.evrensel.net
Eklenme tarihi: 2014-05-10 06:00:12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder