10 Mayıs 2014 Cumartesi

Dosya: KORKU ‘KOZA’SINI YIRTTI-İTİRAFLAR - 3 / ‘KOZA’nın, benimle işi bitmişti’

‘KOZA’nın, benimle işi bitmişti’
Hazırlayan: Özer AKDEMİR
Bergama köylüleri yıllardır siyanürle altına karşı mücadelenin simgesi oldu. Fethullah Gülen Cemaatine yakınlığıyla bilien ancak AKP-Cemaat kavgasının ardından faaliyetlerine çeşitli engeller getirilen KOZA altın şirketi, halkın mücadelesini engellemek için pek çok yönteme başvurdu. Dosyamızın ilk iki gününde, 2006 yılında siyanürlü altının zararlarının anlatılacağı panele altın madencilerin saldırısının planlı olduğu iddialarını gündeme getirmiştik. Bu saldırıda yer alan eski KOZA çalışanı Osman Büte, bugün de KOZA’nın kendisiyle işi bitince nasıl kapının önüne konduğunu anlatıyor.
30 yıldır Bergama’da yaşayan, uzun yıllar KOZA altın madeninde çalışan Osman Büte, kendi deyimiyle, yıllarca “genel yardımcı” kadrosunda madenin bütün ayak işlerini, Genel Müdür Yardımcısı Hayri Öğüt’ün özel olduğu kadar hukuksuz emirlerini de yerine getiren biri. Büte, gerek kendisine haksızlık yapıldığı duygusuyla gerekse “Adaletin yerini bulması için” bildiklerini anlatmaya devam ediyor.
Büte, siyanürlü altın çıkarmanın çevre ve halk sağlığına zararlarının anlatıldığı panele yaptıkları baskının ardından kendilerini gözaltına alan polislerin, altın madeninin siyasi gücünü kullanması sonrası başka yerlere sürgün edildiklerini anlatmıştı. Panel baskını ile ilgili yalan ifade verdirilen Büte, bir süre sonra kendisini kapı önünde bulmuş. Büte, çalışmak için gittiği İstanbul’da panel baskını nedeniyle gözaltına alınınca herşeyi anlatmak istemiş ama şirketin müdürü kendisini tekrar işe alarak susturmuş. Mahkemede tekrar yalan ifade verildikten kısa süre sonra tekrar işten çıkarılınca gerçeği anladığını söylüyor Büte: “Benimle işleri bitmişti.”
YALAN İFADE VERDİRDİLER

“Dava başladı ifadelerimizi verdik. İfadelerimizi ‘Biz oraya dinleyici olarak gittik. Fakat bizi dinlemek, konuşturmak yerine bir anda kavga çıkarttılar. Bize saldırdılar’ diye vermemizi istediler. Bu şekilde vermezsek, sonuçta biz çalışandık, işten çıkartmakla tehdit ettiler. Ki çıkardılar da. Bu olaylardan 3-4 ay sonra babam vefat etti. Ondan sonra benim üzerime büyük politika izlendi. Yıldırma politikası izlendi. Benim doğrularım onların yanlışlarıydı, beni işten çıkardılar. Nedeni de şu; babam öldüğü için biraz tedavi gördüm. Doktor raporum vardı. O sırada Hayri Bey’in de annesi ölmüştü. Aynı acıları paylaştığımız için bana “İstediğin kadar izinlisin, git kafanı topla gel” dedi. Döndüğümde ise işime son verildiğini öğrendim. “Raporun olmadığı için sizi işten çıkarıyoruz” dediler. Ama Hayri Bey’in şifahi sözü vardı bana.
MUHTAR DÖVDÜM OLAY ÇIKARTTIM
O zamana kadar Hayri Bey’in bir dediğini iki etmedim. Bana şu yapılacak dedi, gittim onu yaptım. Şu muhtar dövülecek dedi, gittim o muhtarla kavga ettim. Burada olay çıkarılacak dendi, gittik olay çıkardık. Kozak’ta Hasan Hüseyin Muhtar var. Sonra ne hikmetse adam fıstık fabrikasına müdür oldu. Düşman olduğumuz adamlar ne hikmetse bu şirkette müdür oldular. Ama bu şirket için, ekmeği için mücadele eden, her talimatı yerine getiren bizim gibi çalışan insanlar zarar gördü. Ama bize küfür edenler, ana avrat sövenler, kafamıza taş atanlar bu şirkette en güzel yerlerde, en güzel maaşlarla çalışıyorlar. 430 lira maaşla başlayıp 850 lira maaşla işine son verilmiş insanlarız.  
DOĞRU İFADE VERMEYEYİM DİYE YENİDEN İŞE ALDILAR
Ben işten ayrıldım. Vekaletemi avukata verdikten sonra aramadım. Hiç bir mahkemeye çağrılmadım. Taa ki hakkımda gıyabi tutuklama kararı çıkana kadar. İstanbul’da işten çıktım, abime giderken yolda çevirmede yakalandım. Hiçbir şeyden haberim yok, kimlik kontrolünde GBT’den hakkımda tutuklama kararı çıktı. Alıp götürdüler beni nezarete. Ben Mehmet Ergit’i (KOZA’nın müdürü) arıyorum, benim telefonlarıma çıkmıyor. ‘O kim ki’ demiş. Ben bu şirket için kavga etmiş, yalan beyan ifadeler vermişim, olmadık şeylere oldu demişim, bu kişi bana ‘O kim ki’ diyor. Ben nezaretten çıktım. İfademi verip. madeni arayıp Didem Hanım’la görüştüm. “Beni içeri aldılar. Gelip herşeyi anlatacağım mahkemede” dedim. Bir iki gün sonra Hayri Bey beni aradı, “Didem Hanım’ı görüyorsun, tekrar işe başlıyorsun” dedi.
Bu olay da Ersan Var’ın (KOZA’nın Genel Müdür Yardımcısı Hayri Öğüt’ün şoförü ve korumasıydı. Gazatemize daha önce KOZA’da gördüğü hukuksuzlukları anlatmıştı) basın açıklamasından sonra oldu. Beni şoför olarak Kozak’taki mandıraya verdiler. ‘Ben madende çalışacağım diye geldim’ dedim ama ‘Olabilir biz aynı bünyedeyiz aynı haklardan yararlanacaksın’ dediler. Gel gelelim KOZA Altının verdiği hiçbir hizmetten faydalanmadım. Sadece 835 lira kuru maaş aldım.
BENLE İŞLERİNİN BİTTİĞİNİ ANLADIM
Mahkeme günü ifade verdim. İfadeden sonra tavırlar değişti. Beni bekçiliğe gönderdiler. Faaliyette olmayan fıstık fabrikasına bekçi yaptılar. İki ay görev yaptım, hiçbir şey yok. Genel müdür diye, bir müdür koymuşlar başına Hasan Hüseyin diye. Biz buna saldırmıştık daha önce. Didem Hanım’a “Ben bu işi yapamam beni alın madene verin” dedim ama “Hayri Bey’in talimatı” dedi. Orada şunu anladım ben; Hayri Bey’in benle işi bitti!
İŞÇİLER TALİMATLA GETİRİLDİ
Osman Büte’nin dosyamızda yer alan panel baskınına dair itirafları, hâlâ devam  ediyor. Davada ifade veren başkla bir maden çalışanının ifadeleriyle de uyuşu-yor. Madenin servis şoförlüğünü yapan Mustafa Karacaoğlu mahkemedeki, 29 Ocak 2013 tarihli  ifadesinde şunları söyledi; “Ben olay tarihinde altın madeninde servis şoförlüğü yapıyordum. O gün insan kaynaklarından beni aradılar. Gece vardiyasından çıkanlar da dahil olmak üzere 3 araçla Dikili’ye getirildiler. Her bir araba 27 kişilikti. Yolda panel konuşmacılarını konuşturmamak için geldiklerini söylüyorlardı. Altın madeninin kapanmaması ve işlerinden olmamaları yönünde konuşuyorlardı” dedi. Karacaoğlu “İşçiler kendi rızaları ile mi geldi yoksa talimatla mı” sorusuna da “Talimat üzerine getirildiler” diye yanıt verdi.

YARIN: Osman Büte 8 yıl neden sustu?
www.evrensel.net
Eklenme tarihi: 2014-05-10 06:00:12


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...