Niğde Ulukışla’daki altın madeni için verilen ÇED olumlu
raporu iptal edildi. Danıştay, şirket tarafından hazırlanan çevresel etki
değerlendirmesi (ÇED) raporunun yetersiz olduğunu belirterek, raporda yer alan
bilgileri de ‘şüpheli’ buldu.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Danıştay, Niğde Ulukışla yakınlarındaki altın, gümüş
madenine verilen “ÇED olumlu” raporu kararını bozdu. Hukukçular, Danıştayın
bozma kararının Bergama’dan sonra ilk kez bir altın madeni ile ilgili açılan
dava da dosyanın esasına girilerek karar verildiğini bunun çok önemli bir
gelişme olduğunu söylüyorlar.
TMMOB’ye bağlı bazı odaların Gümüştaş şirketinin işletmek
istediği altın, gümüş, çinko ve kurşun madeni için verilen “ÇED olumlu”
kararına karşı açtığı davayı, Aksaray İdare Mahkemesi reddetmişti. Bu karara
yapılan itiraz sonucu dosyayı inceleyen Danıştay 14. Daire, yerel mahkemenin
verdiği bu kararı bozdu.
Mahkeme, şirket tarafından hazırlanan ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından olur verilen ÇED raporunun yetersiz olduğunu, raporun
uzman kişilerin katkısı alınmadan hazırlandığını, bölgede arazi çalışması değil
literatür çalışması yapıldığını ifade ederek, yeni bir bilirkişi incelemesine
bile gerek duymadan doğrudan “ÇED olumlu” kararı iptali yönünde karar verdi.
DİĞER DAVALARA YOL GÖSTERİCİ NİTELİKTE
Avukat Mehmet Horuş, mahkemenin verdiği bozma kararının,
diğerlerinden farklı olduğunu söyleyerek, Danıştayın ÇED raporları ile ilgili
içtihat niteliğinde kriterler koyduğunu söyledi. Horuş, “Özellikle flora, fauna
ve yer altı sularına ilişkin vurgular diğer ÇED davalarına da yol gösterici
nitelikte” dedi. Bu davada bilirkişi raporunun aleyhlerine geldiğini aktaran
Horuş, “Bilirkişi keşfinde mahkeme heyeti bizi beklemeden keşif alanına
geçmişti. Keşif zaten usulsüz yapılmıştı. Bergama’daki siyanürlü altın
madeninin ilk ÇED davasından bu yana, ilk defa aleyhimize bilirkişi raporuna
rağmen Danıştaydan teknik gerekçeyle bozma kararı geldi. Mahkemenin ÇED’ler
konusunda bir standart oluşturmaya çalıştığını düşünüyorum” dedi.
BERGAMA’DAN SONRA İLK DEFA
Ulukışla altın madenine köylüler, ekoloji örgütleri ve bazı
odalar adına açılan diğer bir davanın hukukçusu Fevzi Özlüer de, bölgedeki yer
altı sularındaki arsenik oranının fazlalığının Danıştayın kararında etkili
olduğunu belirterek, önemli bir su şirketinin bu nedenle sessiz sedasız
bölgeden çekildiğini kaydetti.
Maden alanının tarım arazisi olmasına rağmen, geçtiğimiz ay
alanda yeni bir atık depolama izninin verildiğini belirten Özlüer, “Buna karşı
da bu hafta dava açıyoruz. Köylüleri şimdi bekleyen bir tehlike de bu alanda
turizm adı altında köylülerin meralarının satışına başlanacak olması” dedi.
Özlüer Danıştay kararını, “Bergama’dan sonra ilk kez bir altın dosyasında esasa
girerek böyle bir iptal kararı görüyorum” sözleriyle değerlendirdi.
DANIŞTAY ÇED RAPORUNU ‘ŞÜPHELİ’ BULDU
Danıştay’ın bozma kararında ÇED raporunun ayrıntılı bir
şekilde incelendiği görülüyor. Maden alanındaki flora ve fauna bilgileri ile
ilgili araştırmanın yetersiz olduğunu, sadece literatür araştırmalarıyla tespit
edildiğini ortaya çıkaran Danıştay, arazi çalışmalarının da yeterliliği
konusunda kendilerinde şüphe uyandığını dile getiriyor. Arazide tespit edilen
türlerle ilgili dosyaya konan görsel sayısının 6 ile sınırlı kalmasının arazi
çalışmasındaki yetersizlikle ilgili şüphelerini desteklediğini belirten
Danıştay, çalışmaların literatür taraması yerine arazi tespitleriyle yapılması
gerektiğinin altını çiziyor. Danıştay, raporun yeterli sayıda uzman personelin
bilgi ve katkısını içermediği, yer altı suları hakkında yeterli incelemenin yapılmadığı...”
gibi gerekçelerle “ÇED olumlu” kararının hukuka uygun olmadığına hükmetti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder