Ekoloji Meclisi 1. Genel Kurulunu başarıyla gerçekleştirdi.
Sermayeye, ‘Artık tüm ekolojik saldırıların muhatabı Ekoloji Meclisidir’ mesajı
verildi.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Ülkenin birçok yerinde sermayenin doğanın yıkımına yönelik
saldırılarına karşı mücadele eden ekoloji örgütleri, geçtiğimiz günlerde
Ekoloji Meclisi çatısı altında Ankara’da bir araya geldi. Ekoloji Meclisinin bu
1. Genel Kurulu, hem bileşenlerinin ortak mücadele kararlılığı hem de
önümüzdeki süreç ile ilgili ortaya bir çalışma ve mücadele perspektifi koyması
ile ülkedeki yaşam savunusu mücadelelerinin birliği açısından önemli bir
dönemeç oldu.
BİRLİK EN ÖNEMLİ İHTİYAÇTI
Ülkenin dört bir yanındaki talana, doğa kıyımına karşı
yerellerde yaşam alanlarını, sularını, çocuklarının geleceğini korumak için
direnmeye çalışanlar için birlik her geçen gün daha da büyük bir ihtiyaç olarak
kendisini gösteriyordu. Birlikten kasıt sadece bir araya gelme, sorunları,
deneyimleri paylaşma, bir anlamda dertleşme, birbirinin yarasını görme, anlama,
tanıma değildi. Geçmiş yıllarda bu içerikli birçok toplantı gerçekleştirilmiş,
ülkenin değişik yerlerinden yaşam savunucuları birbirini tanıma olanağı
bulmuştu. Her biri birbirinden değerli, anlamlı ve yararlı olan bu
toplantıların belki de en önemli eksikliği, yarına ilişkin
bir yol haritasının ortaya konmamasıydı. Yine de birlik düşüncesinin ete kemiğe bürünmesi için bu deneyimlerin de yaşanması gerekiyordu.
bir yol haritasının ortaya konmamasıydı. Yine de birlik düşüncesinin ete kemiğe bürünmesi için bu deneyimlerin de yaşanması gerekiyordu.
YERELLERDEKİ MÜCADELE DENEYİMLERİ
34 kurum, örgüt, platformun ortak çağrısı ile toplanan
Ekoloji Meclisine toplam 97 temsilci katıldı. İlk oturum da yerellerden gelen
yaşam savunucuları ve örgüt temsilcileri, yaşadıkları ekolojik sorunları ve
mücadele deneyimlerini anlattı. Karadeniz’den, Trakya’dan, Ege’den, Akdeniz’den
ve Bölge’den gelen temsilciler özellikle HES’ler, altın işletmeciliği, termik
santral saldırılarının yoğunlaştığından ve buna karşı verdikleri mücadeleyle
ilgili deneyimlerini paylaştı.
‘MUHATAP EKOLOJİ MECLİSİ’
Meclisin toplanmasında en büyük emeklerden birisine sahip
olan Prof. Dr. Beyza Üstün’ün konuşması, meclisin bileşenleri ile ilgili
sınırları da ortaya koyuyordu; “Bir tek kuralımız var; şirketler ve şirketlerin
koordine ettiği yapılar aramızda olamaz. Sınıf ve ekoloji mücadelesini
birleştireceğiz”. Birçok çevre davasının avukatlarından Mehmet Horuş,
Türkiye’de ilk kez ekoloji örgütlerinin siyasal bir çağrı ile bir araya
geldiğine dikkat çekerkerek, “Artık karıncanın kardeşi var. Her türlü ekolojik
saldırının muhatabı Ekoloji Meclisidir” diyordu.
NASIL BİR ÖRGÜT NASIL BİR MÜCADELE HATTI?
Meclisin ikinci oturumunda daha çok nasıl bir örgütlenme,
nasıl bir mücadele hattı izleneceği tartışıldı. Bu bölümdeki konuşmalarda
Ekoloji Meclisini sadece HDK’nin bir çalışmasıymış gibi ortaya koyan konuşmalar
eleştirilirken, Meclisin toplanmasında 34 örgütün imzası ve çok sayıda örgütsel
destek olduğunun altı çizildi. Meclisi oluşturan örgütlerin kendi
özgünlüklerini koruyarak meclisi oluşturmaları görüşleri öne çıkarken,
yerellerde meclislerin kuruluşu ile ilgili farklı yaklaşımlar olduğu
gözlemlendi. İkinci Meclis toplantısına kadar yerellerde ilçe, il, bölge
meclislerinin oluşturulması çağrısına karşı söz alan EGEÇEP temsilcisi, “Biz
40’a yakın bileşeni olan bir platform olarak zaten bir meclis gibi çalışıyoruz.
Her yerelin kendine özgü koşulları olabilir, ama bizdeki gibi var olan örgütlenmelerin
olduğu yerde yeni örgütler kurmanın çok da doğru olmadığını düşünüyoruz.
Meclisi oluşturan örgütler ne kadar güçlenirse Meclis de o kadar güçlenir.
Bunun için yeni örgütlenmeler yerine yerellerdeki var olan örgütlerin
güçlendirilmesini ve bu güçlerini Meclise taşımalarını sağlamak gerekiyor” diye
konuştu. Buna karşı bazı mücadele temsilcileri ise Meclislerin oluşturulmasında
ısrar edilmesi, ya da yeni oluşturulacak örgütlenmelerin ekoloji meclisleri
tarzında örgütlenmesi gerektiğini dile getirdiler.
‘BİRBİRİMİZİN YARASININ MERHEMİ OLMALIYIZ’
Diyarbakır’dan gelen Necdet Sezgin, sanılanın aksine Kürt
illerinde ciddi bir ekoloji mücadelesi ve bunu yürüten örgütlenmeler olduğunu
belirtirken, batıdaki mücadelelerin hepsini de takip ettiklerini söylüyordu.
EGEÇEP adına yapılan konuşmada ise, bu sözlere atıfta bulunularak, “Artık
birbirimizin mücadelesini izlemekten öte, acısını duymak anlamak ve
birbirimizin yarasına merhem olmaya çalışmamız gerekiyor. Ekoloji Meclisi işte
bunu başarabilirse tarihsel misyonunu da yerine getirecektir” diyordu. Yapılan
diğer konuşmalarda da özellikle yerelleşme, emek-ekoloji mücadelesinin
birleştirilmesinin önemi, uluslararası ilişkilerin kurulması ve geliştirilmesi
gibi konu başlıkları öne çıktı.
Eklenme Tarihi: 11 Aralık 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder