Özer AKDEMİR
Artvin
Artvin
Artvin şehir merkezine 10 kilometre
uzaklıktaki Kafkasör Yaylası bu yıl 35 kez Artvin Turizm ve Kültür Sanat
Festivali’ne ev sahipliği yaptı. Dağların başındaki dumanların bir yaylaya inip
bir doruğa yükseldiği 1250 metredeki bu yeryüzü cennetinde Artvinliler
geleneksel boğa güreşlerini seyrettiler.
BOĞALARIN BARIŞMASI
Boğa güreşleri deyince akla İspanya’daki o kanlı, şiddet
görüntüleri gelecektir. Her ne kadar hayvanların bu tür etkinliklerle böyle
karşı karşıya getirilmesine yönelik eleştirilerde büyük haklılık payı olsa da
Kafkasör yaylasındaki boğa güreşlerini İspanyadakilerle kıyaslamak haksızlık
olur. Görüştüğümüz tüm Artvinliler bu güreşleri “boğaların döğüşmesi değil
barışması” olarak tarif ediyorlar. Anlattıkları öykü şu; “Yayla zamanı çevre
köylüler yaylaklardan eşit yararlanabilmek için aynı zamanda yaylaya çıkarlar.
Bu göç sırasında hayvan sürülerindeki boğalar karşı karşıya gelirler. Hayvanlar
iç güdüleriyle lider olmak için birbirleriyle karşılaşırlar, tartarlar. Bazen
boynuz boynuza olur bu tartma ve tanışma merasimi, bazen bir iki bakış, toprak
eşinmesi yeter. Bir boğa sürünün liderliğini alır bu tanışma sonrasında ve bir
sene boyunca bir daha bu lideri diğerleri de kabul ederler”.
ARENADA BOYNUZ SESLERİ
Boğa güreşleri Kafkasör Arena denen çevresi tribünlerle
kapatılmış bir sahada yapılıyor. Yaklaşık 200 yıllık bir geleneği var bu
güreşlerin. Boğa sahipleri boğalarını bu yarışa hazırlamak için çok büyük bir
çaba içerisine giriyor. Çocukları gibi ilgilendikleri, üzüm, kuru incir, fıstık
içi gibi enerji verici besinlerle besledikleri boğalarının düzenli bakımlarını
da yapıyorlar. Günde en az üç saat antreman yaptırıldığı söyleniyor boğalara.
Festivalden önce, boğaların güreşlerde zarar görmemesi için “padok” denilen
alanda boynuzları törpülenerek köreltilir. Arenaya çıkarılan boğalar
karşılaşmak istemezse genelde zorlanmıyor. Ama bizim izlediğimiz güreşlerde beş
dakikadan sonra ‘Boğalarınızı teşvik edin’ anonsu geliyor ve boğa sahipleri
boğalarını birbirine yaklaştırmak için çeşitli hamleler yapıyor. Kafa kafaya
gelen, zaman zaman boynuzlarının sesi tribünlere ulaşan boğaların bu mücadelesi
birkaç dakika ya da birkaç saniye sürüyor. Bir boğa arkasını dönüp çekildiğinde
hemen araya girilip öbür boğa uzaklaştırılıyor. Güreşler deste (350 kg ), ayak (351-410 kg ), büyük orta (481-560 kg ), başaltı (561-650 kg ) ve baş (651-760 kg ) kategorilerinde
yapılıyor.
Bu yıl ülkenin çeşitli yerlerinden gelen ellinin üzerinde
basın mensubunun izlediği güreşlerde boğalar kadar güreşleri sunan spikerin
sunumu da dikkat çekti. Gazeteciler, güreşleri en az seyirciler kadar merak ve
heyecanla izlerken ilginç görüntüleri de kaçırmamaya gayret etti. Duruşu ile
sanki gazetecilere poz veren Mühittin adlı boğanın final yarışmasında
elenmesine üzülenler arasında azımsanmayacak kadar gazeteci de vardı.
ARTVİN EKO TURİZMİN BAŞKENTİ OLACAKSA
Festivalle ilgili gazetecilere bilgi veren ve onların
sorularını yanıtlayan Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, kent olarak
gelişme hedeflerini anlatırken turizme özellikle ekoturizme büyük önem
verdiklerini söyledi. “Artvin’i ekoturizmin başkenti yapmak istiyoruz” diyen
Kocatepe’nin bu hedefin önündeki en önemli engeller olan HES projeleri ve
festivalin yapıldığı yere 8 km
uzaklıktaki Cerattepe’deki altın madeni çalışmaları ile ilgili çok fazla yorum
yapmaması da dikkatlerden kaçmadı. AKP’nin enerji-maden politikalarının en
önemli uygulama alanlarından birisi haline getirilmek istenen Artvin’deki bu
HES ve maden çalışmaları iktidar partisinden belediye başkanı seçilen
Kocatepe’nin başını çok ağırtacağa benziyor. Çünkü, eğer Artvin’in ekoturizmle
gelişmesi hedefleniyorsa kentin içine kadar giren barajlar ve sayısı 160’ı
bulan HES projesine karşı durmak şart. Hele hele kente 10 kilometre
uzaklıkta, su havzalarının üzerinde, zümrüt gibi ormanlık bir alanda siyanürle
altın işletmeciliğinin adının dahi anılması ekoturizm hayallerinin başlamadan
sönmesi anlamına gelir.
ÇAŞUR
Boğa güreşlerinin yapıldığı Kafkasör Yaylası’ndaki geniş
düzlüğün çevresi çadırlarla kaplanmıştı adeta. Kimi, festival boyunca burada
konaklamak için çadırını kurmuşken, kimi de ürünlerini satmak için tezgah
açmış. Genelde et ağırlıklı yiyeceklerin yanı sıra, yöresel giysiler, şapkalar,
atkılar, süs eşyaları, otlar gibi onlarca çeşidi bulmak mümkün bu çadır
dükkanlarda. Satıcılar, halk güleryüzlü, fiyatlar uygun. Bazı çadırların
üzerinde yazan “çaşur bulunur” yazılarını merak edip sorduğumuz çaşurun o bölgelere
özgü turşusu, kavurması yapılan bir tür dağ bitkisi olduğunu öğreniyoruz.
Eklenme Tarihi: 18 Haziran 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder