14 Temmuz 2016 04:51
Dünya Kültür mirası olan Truva antik kentinin arka bahçesi
olarak bilinen Skamender Vadisi-Araplar Boğazı taş ocaklarının istilası
altında.
Özer AKDEMİR
Çanakkale
Çanakkale
Dünya Kültür mirası olan Truva antik kentinin arka bahçesi
olarak bilinen Skamender Vadisi-Araplar Boğazı taş ocaklarının istilası
altında. Milli parka sadece 5
kilometre uzaklıkta açılmak istenen yeni taş ocakları
yörenin tarihi-kültürel varlıklarının yanı sıra zengin biyoçeşitliliğine de
büyük zarar verecek.
Binlerce uygarlığa beşiklik etmiş olan Anadolu, Moğol
istilası dahil, tarihinin hiç bir döneminde belki de bu kadar hoyrat bir talana
uğramamıştı. Ülkenin dört bir yanındaki doğa ve kültür katliamı hız kesmeden
devam ediyor.
Tanrıların dağı, Bin Pınarlı İda bu kıyıma uğrayan en önemli
merkezlerden biri. Dağın birçok yeri altın madeni sondajları nedeniyle delik
deşik edilmiş durumda. Eteklerinde ve çevresindeki ovalarda ise termik
santraller, demir çelik fabrikaları, taş ocakları korkunç bir doğa ve kültür
kıyımı olarak sürüp gidiyor.
HOMEROS’TAN BUGÜNE
Homeros’ un İlyada’sında Troya Savaşında Akha’lara
karşı savaşın yaşandığı anlatılan Araplar Boğazı da bu kıyımın adreslerinden.
Birçok taş ocağı bulunan bu vadide 14 Temmuz’da yeni bir taş ocağı için halkın
katılımı toplantısı gerçekleştirilecek. Taş ocağı ruhsatı verilen alanın büyük
bir bölümü ormanlık ve 1. derece doğal sit alanı. Şirket bu “engeli” ruhsat
alanın koruma statüsü dışında kalan 10 hektarlık kısmında taş ocağı kuracağı ve
sit alanına dokunmayacağı taahhüdü ile aşmayı planlıyor. Şirketin başvurusu
Çanakkale 1 No’lu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun önünde. Kurul, sit
alanına herhangi bir müdahale olmaması koşuluyla ve gerekli projeyi gördükten
sonra değerlendirme yapacağını belirterek taş ocağı için kapıyı aralamış
durumda.
TAŞ OCAĞI TRUVA'YA 5 KİLOMETRE
Açık üretim, basamak sistemi ve patlatma yöntemi
kullanılarak, yıllık ortalama 1 milyon 920 bin tonluk üretim yapılması
planlanan taş ocağı sahasına saatte 500 ton kapasiteli kırma-eleme tesisi de
kurulacak. Sahanın Troya Tarihi Milli Parka uzaklığı ise kuş uçuşu sadece 5 kilometre .
Bölge tarihi özelliğinin yanı sıra bölge biyoçeşitlilik
açısından da son derece zengin. Kuş cenneti olarak bilinen vadinin çevresiyle
birlikte korunması konusunda birçok bilimsel görüş var. Dünya Kültür Mirası
Troya’nın arka bahçesi denilen vadi ile ilgili birçok antik metinde
bölgede Troyalıların yaban keçisi avına çıktığı yer alıyor. Vadide 2 antik kent
ve 11 antik yerleşimin olduğu bilimsel raporlarla ortaya konmuşken, ne yazık ki
bu antik kentlerin herhangi bir koruma statüleri yok.
VADİ KUŞ CENNETİ
Skamender Vadisi, Çanakkale Doğa Turizmi Master Planında
ilin önemli sulak alanlarından birisi olarak gösterilmesine rağmen, koruma
altına alınmamış. Koruma statüsü önerilen planda Skamander Vadisi’nin
(Araplar Boğazı) nesli tehdit altında olan şah kartalının da yaşam alanı olduğu
belirtiliyor.
“Troia Tarihi Ulusal Parkı Kuş Türleri ve Habitatlarını
Tehdit Eden Faktörlere Karşı Alınması Gereken Önlemler (Mehmet Serez -Lothar
Gerner )” adlı çalışmada vadide 192 kuş türüne rastlandığı, ekosistemin
bütünlüğünün sağlanması bakımından, Troya ulusal parkının sınırlarının
genişletilmesi öneriliyor.
Vadiyle ilgili yapılan başka bilimsel çalışmalarda da
özellikle çok sayıda uluslararası koruma altında bulunan kuş türlerinin
varlığına dikkat çekiliyor.
ARAPLAR BOĞAZI NEDEN KORUNMALI?
ÇOMÜ Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş ise Araplar
Boğazı’nın neden korunması gerektiğine dair şu görüşleri maddeler halinde
sıraladı:
1) Araplar Boğazı, öncelikle, jeomorfoloji, biyocoğrafya ve biyolojik çeşitlilik açısından önemlidir ve çevresiyle birlikte korunmalıdır.
2) Troia ve yakın çevresinin arkeolojik önemi dikkate alındığında, Araplar Boğazı’ndaki taş ocakları, doğrudan Troia arkeolojik yerleşmelerini tehdit etmeseler de, Araplar Boğazı, Troia bağlantılı arkeolojik yerleşim sistemi, araştırma tarihi ve kültür coğrafyası açısından bir bütün olarak görülmeli ve bu kapsamda bir bütün olarak korunmalıdır.
3) Araplar Boğazı’ndaki her türlü taş-kum ocağı etkinlikleri ve uygulamaları, hem doğal peyzajı tahrip etmekte hem de verimli tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına yol açmaktadır. Bu durum, aynı zamanda bilimsel arazi kullanım ilkelerine aykırıdır.
4) Araplar Boğazı’nın ya da bilimsel olarak söylemek gerekirse gömük menderesli bu yarma vadinin ve çevresinin oluşumu, jeolojik-jeomorfolojik açıdan eşsiz özellikler gösterir.
5) Bu yüzden, oluşumu milyonlarca yılda gerçekleşen Araplar Boğazı, sahip olduğu eşsiz jeolojik-jeomorfolojik özelliği, peyzajı, biyolojik çeşitliliği, geleneksel tarımı, Troia ve onun kültür coğrafyası dikkate alınarak, bütüncül bir yaklaşımla ve istisnasız korunmalıdır.
1) Araplar Boğazı, öncelikle, jeomorfoloji, biyocoğrafya ve biyolojik çeşitlilik açısından önemlidir ve çevresiyle birlikte korunmalıdır.
2) Troia ve yakın çevresinin arkeolojik önemi dikkate alındığında, Araplar Boğazı’ndaki taş ocakları, doğrudan Troia arkeolojik yerleşmelerini tehdit etmeseler de, Araplar Boğazı, Troia bağlantılı arkeolojik yerleşim sistemi, araştırma tarihi ve kültür coğrafyası açısından bir bütün olarak görülmeli ve bu kapsamda bir bütün olarak korunmalıdır.
3) Araplar Boğazı’ndaki her türlü taş-kum ocağı etkinlikleri ve uygulamaları, hem doğal peyzajı tahrip etmekte hem de verimli tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına yol açmaktadır. Bu durum, aynı zamanda bilimsel arazi kullanım ilkelerine aykırıdır.
4) Araplar Boğazı’nın ya da bilimsel olarak söylemek gerekirse gömük menderesli bu yarma vadinin ve çevresinin oluşumu, jeolojik-jeomorfolojik açıdan eşsiz özellikler gösterir.
5) Bu yüzden, oluşumu milyonlarca yılda gerçekleşen Araplar Boğazı, sahip olduğu eşsiz jeolojik-jeomorfolojik özelliği, peyzajı, biyolojik çeşitliliği, geleneksel tarımı, Troia ve onun kültür coğrafyası dikkate alınarak, bütüncül bir yaklaşımla ve istisnasız korunmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder