28 Ekim 2016 Cuma

Bu davadan adalet çıkmayacak...

 Özer AKDEMİR
2005 yılında Dünya Çevre Günü etkinliği düzenlemek  için Bergama Çamköy'e gitmek isteyen yaşam savunucularına yönelik Koza Altın Şirketi çalışanlarını taşlı sopalı saldırısı davası önceki gün Bergama da görüldü. Saldırıdan 10 yıl sonra açılabilen davanın zamanaşımına gideceği artık neredeyse kesinleşince, duruşmalar adalet beklemekten öte, "tarihe not düşme" seanslarına dönüştü.
TBB'DEN NET TAVIR
 Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çevre ve kent Komisyonu üyelerinin de, komisyon üyesi Av. Arif Ali Cangı'nın sanık olarak yargılandığı davaya destek için katılımı ve öncesinde Bergama'dan Cerattepe'ye altın madeni karşıtı mücadeleye yönelik açıklamaları önemliydi. Altın madenine karşı yaşam alanlarını savunmak için dün Bergama da günümüzde Artvin Cerattepe'de direnen halka karşı "dış güçler-alman Vakıfları" yalanının yeniden ve yeniden dolaşıma sokulmasına karşı net tavır koyan TBB Çevre  Komisyonunun, 80. Madde'den, OHAL ve KHK'lerin çevre hakkını da kısıtladığına dair mesajları önemliydi.

ALTINCININ ÖCÜ
27. celsesi görülen altın madencilerinin yaşam savunucularına saldırısı duruşmasına gelirsek; 2005 yılında ülkenin en güçlü sermaye gruplarından olan, bundan ötesi ülke yönetimini AKP ile paylaşan Gülen Cemaatine sırtını dayayarak zamanın muktediri olmanın avantajı ile "Ali  kıran baş kesen" bir "Türk Tipi madencilik" politikası izleyen Koza Altın Şirketi'nin ne o eski günlerinden, ne de zamanın mağrur yöneticilerinden eser yoktu. Ülke ekonomi ve siyasetini elinde tutmanın verdiği kendini hukukun üstünde görme algısıyla saldırı davası sonrası yapılan bütün haberlere ve gazetecilere davalar açan şirket, kendi çalışanlarının saldırı davasının açılmasını da 10 yıl boyunca engellemişti. Açılan davada ise şirketin başkanı, olaylar sırasında madencilerin başkomutanı edasıyla saldırıları yöneten Akın İpek'in iddianamede adı dahi geçirilmemişti. Akın İpek, yaşam savunucularının avukatı Arif Ali Cangı'nın çabalarıyla ancak sanık yapılabilmişti. Şirket de kendince bu 'yediği gol'ün rövanşını Cangı'yı da sanık sandalyesine oturtarak almıştı.
BİLİRKİŞİ RAPORU DA ÖZENSİZ
Onlarca madencinin yanı sıra yaşam savunucularının ve avukatlarının da yargılandığı bu davanın her aşamasında olduğu gibi bilirkişi raporu da tartışmalı idi. Raporda tanıklar, sanık, ölen sanıklar başka sanıklarla karıştırılmış bir şekilde özensizliklerle dolu bir rapor olarak mahkemeye sunulmuştu.x

KİMSE HUKUK BEKLEMİYOR
TBB Çevre Komisyonu üyesi avukatların yanı sıra, İzmir, Bergama, Ayvalık, Dikili, Foça gibi yerlerden yaşam savunucularını da ilgi gösterdiği duruşma, davanın 2017 Haziran'ında zaman aşımına uğrayacağı artık neredeyse kesinleşmesinin gölgesinde yapıldı. Duruşmaya Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç ve Dikili Belediyesi eski Başkanı Osman Özgüven'de katıldılar. Ne yaşam savunucularının, ne de madencilerin duruşmadan hukuk yönünden bir beklentileri kalmamıştı. O yüzden verilen mesajlar  ve yapılan konuşmalar da önceki olayların değerlendirilmesi, davadaki hukuksuzlukların ortaya serilmesi, FETÖ-AKP ortaklığının deşifre edilmesi ve "ekoloji mücadelesine gözdağı" olarak yorumlanan davanın bu anlamda hukuki olarak olmasa bile en azından tarihsel olarak mahkum edilmesine dönük oldu.
HUKUK NASIL KATLEDİLDİ
Geçtiğimiz günlerde yapılan İstanbul Barosu Seçimlerinde başkan adayı olarak liste de çıkaran Av. Ömer Kavili'nin duruşmanın genç hakimesi ile girdiği ve gereğinden çok uzayan "usul" tartışması ülke hukukunun aslında nasıl da bir çıkmaza girdiğinin, hukuk devleti olmak bir yana kanun devleti bile olmayacak uygulamaların nasıl da içselleştirildiğini bir örneği olması bakımından ilginçti. Kavili'nin, avukat Arif Ali Cangı'nın sanık yapılması süreci ile ilgili ortaya koyduğu "kanunsuzluklar" silsilesi, bir anlamda günümüzde FETÖ denen grubun 15 Temmuz'da darbe girişimine kalkışacak düzeye nasıl da getirildiğinin özeti gibiydi. Yargı, emniyet, bakanlıklar, bürokrasi, tamamen bu grubun baskılaması ile karar verir bir noktaya gelmiş, onların koalisyon ortağı AKP'nin de yol vermesi ile açıkça kanunsuz işler yapılmaktan hiç de tereddüt gösterilmemişti. Cangı'yı 'sanık' sandalyesine oturtan yargıçların çoğu bugün FETÖ operasyonları kapsamında açığa alınmış, bir kısmı tutuklanmıştı. Zaten bu kanunsuzlukların zirve noktası da ülkenin yönetimini tamamen ele geçirmeye dönük darbe girişimi olmuştu. Yapılan bütün konuşmalarda bu vurgu öne çıkarıldı.
 Çevre Günü nde saldırı davası 2017’ye ertelendi
AKIN İPEK FİRARDA BİZ BURDAYIZ

Şirketin sahibi ve başkanı Akın İpek'in "terör örgütü üyesi" suçlamasıyla firari olarak arandığı günümüzde, yaşam savunucularının hala ülkede ekoloji mücadelesine devam ettikleri, bundan sonra da her türlü hukuksuzluğa karşı mücadeleyi sürdürecekleri vurgusu yapıldı. Türlü gerginliklerle üç saati aşkın süren duruşma sonrası Adliye önünde yapılan açıklamada bu davadan adaletin çıkmasının artık beklenilmediği, ancak yaşamı savunma mücadelesinin her yerde ve koşulda sürdürüleceği kararlılıkları dile getirildi. (İzmir/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...