23 Ekim 2016 08:59
Hayatın Sesi Televizyonu’nda “Çepeçevre Yaşam” programını yapan Özer Akdemir yazdı: “Beşpınar köylülerinin seslerini duyuran kanalı kapattılar.
Özer AKDEMİR
2000 ya da 2001 yılıydı sanırım. Ekonomik krizin emekçiler üzerindeki baskısının en yoğun hissedildiği günlerde, bu krizden paylarını fazlasıyla alan meslek gruplarından kamyon şoförlerinin haberini yapmıştım. Işıkkent’teki Nakliyeciler sitesine gitmiş, kamyon şoförlerinin bir dokunup bin ahh işittiğim dertlerini dinlemiştim uzun uzun.
Şoförler anlatıyorlardı yaşadıklarını, sorunlarını, taleplerini ama bunların gazetede çıkacağına pek de inanmıyorlardı. “Senin gibi çok gazeteci geldi, anlattık bunları ama tek satır çıkmadı gazetelerde” diyorlardı. Bunun nedenini ise Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Başkanı’na bağlıyorlardı. Hükümet kadar, kendi örgütleri olan bu kuruma ve özellikle başkanına güvenmediklerini söylüyorlardı. Federasyonu eleştiren söyleşilerin Başkan tarafından engellendiğine inanmıştı konuştuğum kamyoncular. Federasyon Başkanının kendi adına açtığı dinlenme tesisleri, bunlardan şoförlerin hiçbirinin yaralanamadığı, federasyonun mazot zammı, nakliye ücretleri vs konularda hiçbir şey yapmadığı, bunları eleştiren gazeteleri susturduğu, satın aldığı, hatta kapattırdığı ile ilgili birçok şey dinledim.
“Sizi de satın alır, olmadı kapattırır” dedi şoförün biri. Ben Evrensel’i anlattım, “Bizde öyle şey olmaz. Biz işçinin-emekçinin gazetesiyiz” dedim. “Haber çıktığı gün arayacağım sizi” diyerek telefonunu aldım şoförün. Ertesi gün şoförlerin sorunlarını, federasyon başkanı ile ilgili anlatılanları, “Siz de bunları yayınlayamazsınız” sözlerini biraz da gülümseyerek haberleştirdim. Uzun bir haber oldu, gönderdim ve ertesi gün gazete kapatıldı!
Hayır, kamyoncuların söyleşisi nedeniyle kapatılmamıştı gazete. Kürt sorunu ile ilgili haberler-yazılar nedeniyle kapatılmıştı ama gel bunu bizim kamyonculara anlat!
Çaresiz aradım telefonunun aldığım kamyoncuyu. Anlattım durumu, haberi yaptığımı ama çıkacağı gün gazetenin kapatıldığını söyledim. “Ben sana dememiş miydim” dedi. Benim, “Yok ondan değil başka bir meseleden” sözlerimi ise dinlediğini hiç sanmıyorum.
Geçenlerde, kuruluşundan bu yana “Çepeçevre Yaşam” programını yaptığım Hayat Televizyonu (Hayatın Sesi) kapatıldığında, yıllar önceki bu olay aklıma geldi ilk. Televizyonun kapatıldığı gün Kemalpaşa Beşpınar köylülerinin Spil Milli Parkı sınırına 500 metre uzaklıkta yapılmak istenen taş ocağına karşı verdiği mücadelenin yer aldığı program yayımlanacaktı. Basın açıklaması ve yürüyüşten birkaç dakikalık görüntü alan gazete -televizyonlar dışında, köylülerin çoluk-çocuk eylemini başından sonuna görüntüleyen, mikrofonunu onlara uzatıp uzun uzun dertlerini dinleyen ve bunu 2 bölüm halinde program yapan tek bizim kanal, bizim program vardı.
‘KIŞLADAĞ’DA ÖLEN KUZUNUN SESİNİ KISTILAR’
Şimdi, Beşpınar köylülerinin seslerini duyuran kanalı kapattılar. “Kendi dağımızdan sürgün edecekler, bizi elin dağlarına muhtaç hale getirecekler” diyen arıcı Mehmet Ali Ekmen’in sesini duyuracak kamerayı susturdular. Arazisinde binbir emekle büyüttüğü kiraz bahçesinin yanı başına kurulmak istenen taş ocağına veryansın eden Fehmi Dönmez’in sesini kıstılar aslında. Kışladağ’da altın madenini çevresinde ölen kuzunun, Efemçukuru’nda asmasında kuruyup geçen üzümün, Kazdağlarında Ağı Dağı’nın içler acısı halinin görülmesini istemedikleri için karartılar Hayatın Sesi’ni. Dertleri televizyon değil, emekçilerin hayatının kendisiydi, onun direnişinin görülmemesiydi amaçlanan.
Bunun içindir ki; televizyonun kapatılmasının ardında dağlarında maden, ovalarında jeotermal talanına karşı canla başla mücadele eden Aydınlılar “bizim sesimizi, mücadelemizi kısmak için kapatıldı Hayatın Sesi’ni” diye sahip çıktılar televizyonlarına. Onları diğer ekoloji örgütleri izledi.
Dünya tarihi, ülkemizin demokrasi tarihi binlerce kez gösterdi ki; baskıyla, yasakla, sansürle, kapatmayla istedikleri sonuca ulaşamıyor muktedirler. Su bir yolunu buluyor, doğa kendine yeni bir yol açıyor, sesi kıstırılmak istenen mücadeleler yeni yeni araçlar yaratıyor sürekli… Yaşam mücadelesi durmuyor çünkü, insanca, doğayla barışık bir yaşam özlemi insanlık tarihinin en kadim düşü yüz yıllardır.
BUNLAR DA YAYINLANMAYACAKSA, BİZ HİÇ KONUŞMAYALIM!
Hayatın Sesi’nin sevilen programı “Ne Yapmalı Nasıl Yapmalı”nın jeneriğinde yer alan Soma işçisinin sözleri çok şey anlatıyor. Basının, televizyonların seslerini duyurmadığını söyleyen, 301 arkadaşını Soma katliamında kurban eden bir işçi öfkeyle sesleniyor “Bunlar da yayınlanmayacaksa, biz hiç konuşmayalım!..”
İşçi sınıfının sesi, soluğu olmaya çalışan Hayatın Sesi Televizyonu’nu kapatanlar işte bu çığlığı gördükleri için kapattılar onu. Somalı, Zonguldaklı, Karabüklü, Batmanlı işçi de bilsin ki, eskiden olduğu gibi bugün de onların söylediklerini yayınlamayacak televizyonlar, gazeteler. Onların sesi olan televizyonun kapatılmasına karşı da, başka kanallarda söylediklerinin yayınlanmayacağını bilerek “O zaman biz hiç konuşmayalım” değil, “O zaman biz hiç susmayalım, hiç susmamalı, hiç…” demekten başka yol yok
https://www.evrensel.net/haber/293557/biz-hic-susmayalim-o-zaman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder